• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Veriler gençlik algısını tersyüz etti: Ne apolitikler ne de deist

Veriler gençlik algısını tersyüz etti: Ne apolitikler ne de deist

“Gençler, Demokratik Değerler ve Çoğulculuk” araştırması, 2025 Türkiye gençliğinin siyaset, demokrasi, kimlik ve gelecek algısına dair çarpıcı veriler ortaya koydu. Gençler siyasetten kopuk değil, sistemden umutsuz; özgürlükçü ama kutsallarda korumacı.

Veriler gençlik algısını tersyüz etti: Ne apolitikler ne de deist
  • Yayınlanma: 31 Ekim 2025 08:46
  • Güncellenme: 31 Ekim 2025 08:49

CORE Araştırma Enstitüsü tarafından düzenlenen “Gençler, Demokratik Değerler ve Çoğulculuk” araştırmasının sonuçları dün İstanbul’da düzenlenen etkinlikle duyuruldu. Etkinliği çok sayıda araştırmacı, siyasetçi ve gazeteci takip etti. CORE Direktörü Ulaş Tol verileri sundu ardından araştırmanın danışmanları Prof.Dr. Mesut Yeğen ve araştırmacı Özge Genç, birer konuşma yaptı.

Araştırma, 21 ilde 2401 gençle yüz yüze anket, 30 kişiyle derinlemesine görüşme ve 9 odak grup mülakatına dayandı. Katılımcıların yüzde 50,2’si kadın, yüzde 49,8’i erkek; yüzde 23’ü ise Kürtçe konuşuyor.

TÜİK verilerine göre 18–29 yaş arası genç nüfus 15,4 milyon. OECD ortalamasına kıyasla Türkiye’de genç işsizlik (%16,3) ve NEET oranı (%25,9) oldukça yüksek. Ebeveyn evinden ayrılma yaşı 26,2. Araştırmaya göre bu tablo, “rasyonel çaresizlik” duygusunu besliyor.

Kaygılı ama mutsuz değil

Gençlerin yüzde 40’ı kendini kaygılı, yüzde 36’sı stresli, ancak yüzde 38’i yaşamından memnun. Yurt dışına gitme isteği sürse de tereddüt artmış durumda. Liyakatsizlik, güvencesizlik ve ayrımcılık algısı belirleyici. İngilizce yetersizliği “iyileşmeyen yara” olarak görülüyor.

Gelecek beklentileri arasında yüksek maaşlı iş, sağlık ve demokrasi öne çıkıyor. Şöhret ya da piyango gibi romantik hedefler neredeyse yok. Araştırmacılara göre bu durum “gerçekçi bir kuşak” göstergesi.

Gençler için en önemli üç değer: Geçim, sağlık ve demokrasi

Araştırmada gençlere “Gelecekte sizin için hangisi en önemli?” sorusu yöneltildi. Katılımcıların yüzde 58,4’ü iyi maaş ve ekonomik güvenceyi, yüzde 48,2’si sağlıklı bir yaşamı, yüzde 41,7’si ise demokratik bir ülkede yaşamayı en önemli öncelik olarak belirtti. Bunu sırasıyla aile kurmak, özgür birey olmak ve eğitimde başarı izledi.

CORE verilerine göre gençlerin gelecek vizyonu ideolojik değil, pragmatik bir denge üzerine kurulu. Geçim, sağlık ve demokrasi aynı paketin üç parçası olarak görülüyor. “Özgürlük” ve “ekonomik istikrar” artık birbirini dışlayan değil, birbirini tamamlayan talepler haline gelmiş durumda.

Algılarla bulgular çakıştı: Gençler ne ‘dinsiz’ ne ‘apolitik’

Araştırmada kamuoyunda sıkça dile getirilen “Gençler apolitik, umursamaz ve dinsizleşiyor” görüşünün bulgularla örtüşmediği ortaya kondu.

Sunumda yer alan grafiklerde, katılımcıların yüzde 81.5’i kendisini inançlı, yüzde 60.2’si dindar olarak tanımlarken; yüzde 58 “çevre sorunlarını ülkenin en önemli meselelerinden biri” olarak görüyor. Gençlerin yüzde 61’i milliyetçi olduğunu söylüyor. Araştırma bulgularını sunan Ulaş Tol, milliyetçi olduğunu beyan eden çoğu gencin, ardından “ama ırkçı değilim” cümlesini kullandığını söyledi.

Araştırma ekibine göre bu tablo, Türkiye’de gençlik üzerine kurulu yaygın yargıları sarsıyor. Gençler ne tamamen seküler ne de dogmatik bir çizgide; kimliklerini inanç, çevre duyarlılığı, toplumsal adalet ve ulusal aidiyet arasında esnek biçimde kuruyorlar.

Siyasetten soğuma, ilgisizlik değil

CORE verilerine göre gençlerin siyasete olan mesafesi ilgisizlikten değil duygusal tükenmişlikten kaynaklanıyor. Araştırmada bu durum “apolitiklik değil, soğuma” olarak tanımlanıyor. Gençler siyaseti “yorucu, sinir bozucu ve sonuçsuz” bir alan olarak görüyor; ilgisizliklerinin ardında bilinçli bir korunma refleksi bulunuyor.

Katılımcıların ifadelerine göre siyaset, bir görev değil psikolojik bir yük haline gelmiş durumda. Gündemi aktif biçimde takip etmeyen gençler, yalnızca sosyal medyada karşılarına çıkan başlıklar üzerinden, genellikle kriz ve çatışma anlarında bilgi ediniyor.

Bir katılımcı bu hissi şöyle özetliyor:

“Bundan birkaç sene öncesine kadar daha ilgiliydim ama bir yerden sonra kafa kaldırmıyor ya hani, zorunuza gidiyor, kaldıramıyorsunuz. Sonradan boş veriyorsunuz.”

Kurumlara güven, siyasilere mesafe

Gençlerin güveni “güç–bilim–kurallar” üçgeninde toplanıyor. En çok orduya (6,6) ve TÜBİTAK’a (5,7) güven duyuluyor. Medya ise en düşük güven puanına sahip (4,8).

Siyasi liderler arasında en yüksek beğeni Ekrem İmamoğlu, Recep Tayyip Erdoğan ve Mansur Yavaş arasında dengeli. Ancak hiçbiri 10 üzerinden 5’i geçemiyor.

‘İmkânım olursa Türkiye dışında yaşamak isterim’

Katılımcılara “İmkânım olursa Türkiye dışında yaşamak isterim” ifadesine katılıp katılmadıkları da soruldu. Yanıtlar, gençlerin ülkeye bağlılık ve dışa açılma arzusundaki ikili duyguyu gösteriyor.

Katılımcıların yüzde 39,7’si ‘kesinlikle isterim’, yüzde 31,2’si ‘kararsızım’, yüzde 29,1’i ise ‘istemem’ yanıtını verdi. Bu oranlar, yurt dışına çıkma isteğinin hâlâ güçlü olduğunu ancak artık bir “kaçış” değil, fırsat arayışı temelinde şekillendiğini gösteriyor.

Verilere göre gençlerin yalnızca yüzde 13’ü İngilizce bildiğini, yüzde 87’si ise hiç yurt dışına çıkmadığını söyledi.

Avrupa Birliği çekici, Amerika mesafeli

Gençlerin yüzde 56,6’sı AB üyeliğini destekliyor. Avrupa Birliği onlar için seyahat, eğitim, liyakat ve sosyal devlet modeliyle özdeş. Ancak “ikiyüzlülük” ve “kültürel yozlaşma” kaygısı da güçlü.

ABD’ye yönelik yaklaşım daha mesafeli. Gençler ABD’yi çıkarcı, çatışmacı bir aktör olarak görüyor ama fırsat alanı olarak da tamamen dışlamıyor. En demokratik ülke olarak AB ülkeleri öne çıkarken Türkiye yalnızca yüzde 2,7 ile listede yer alıyor.

Göçmenlere tepki, Filistin’e vicdan

Araştırmada Suriyeliler konusu gençlerin en sert sınırlarından biri olarak öne çıkıyor. Katılımcıların büyük bölümü Suriyelileri ekonomik ve sosyal tehdit olarak görüyor. “İnsani dram” vurgusu zayıf; mesele daha çok “düzen ve adalet” çerçevesinde tartışılıyor.

Filistin konusunda ise tablo tersine dönüyor. Gençler Filistin’e vicdani bir destek veriyor, İsrail’e karşı tepki gösteriyor. Ulaş Tol, bulgulara göre gençlerin Filistin destekçiliği yaygın olsa da bu konuda bir fedakarlık yapmakta çekimserlik olduğunu söylüyor. Ukrayna–Rusya savaşında ise duygusal değil, jeopolitik bir mesafe var.

Demokrasiye bağlılık, Türkiye’de eksiklik

Gençlerin yüzde 72’si demokrasiye önem veriyor ancak sadece yüzde 44’ü Türkiye’nin demokratik olduğuna inanıyor. Seçimlerin özgür ve adil olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 40,7. Yaklaşık 30–40 puanlık “demokrasi açığı” göze çarpıyor.

Gençler demokrasiyi “sorunlu ama en iyi sistem” olarak tanımlıyor. Teknokratik yönetim fikirlerine temkinli ama açıklar. “Devlet sosyal kalkan olsun, üretim piyasada kalsın” anlayışı baskın.

Kürt sorunu tanınıyor, çözüm sürecine temkinli destek

Gençlerin yüzde 40’ı Kürt sorunu olduğunu kabul ediyor, yüzde 27’si artık böyle bir sorunun kalmadığını düşünüyor. Yeni çözüm sürecine olumlu yaklaşanların oranı yüzde 40, karşı çıkanların oranı yüzde 21.

Anadil konusunda orta yolcu tutum dikkat çekiyor: Katılımcıların yarısı Kürtçenin seçmeli ders olarak öğretilmesini destekliyor. Ancak eğitim dili olarak Türkçenin korunmasından yana. Bu yaklaşım “hak tanıma ama birliği koruma” refleksini yansıtıyor.

Kadın haklarında destek, LGBTİ+ konusunda ‘tahammül’

Kadına karşı şiddet ve nafaka konularında yüksek duyarlılık var. Ancak kürtaj yasağına ve LGBTİ+ görünürlüğüne karşı temkinli yaklaşım öne çıkıyor.

Gençler LGBTİ+ bireylerin özel hayatına karışılmaması gerektiğini düşünürken, kamusal görünürlüğe ve “propagandaya” karşı çıkıyor. Araştırmacılar bu tutumu “muhafazakâr tolerans” olarak tanımlıyor.

Kapsayıcılıkta tablo karanlık

Kapsayıcılık endeksine göre katılımcıların yüzde 52’si dışlayıcı kategorisinde. Sadece yüzde 17 “kapsayıcı azınlık” değerleriyle tanımlanıyor. Dindarlık ve milliyetçilik arttıkça kapsayıcılık düşüyor.

Kürt gençlerde ve sol eğilimlilerde kapsayıcılık oranı yüksek. Gelir seviyesi arttıkça dışlayıcılık yumuşasa da otomatik olarak kapsayıcılığı güçlendirmiyor.

Mesut Yeğen: Gençler ‘aradalar’, apatik değil tedbirliler

Prof. Dr. Mesut Yeğen, gençlerin ne tümüyle apolitik ne de radikal derecede angaje olduklarını belirterek “aradalar” tarifinin daha isabetli olduğunu söyledi. Yeğen’e göre radikal pozisyonların maliyetinin yüksekliği, gençleri kontrollü ve seçici bir katılım biçimine yöneltiyor. “Bu gençler ilgisiz değil, tedbirli” diyen Yeğen, siyasete mesafenin bir tür kendini koruma refleksi olduğunu vurguladı.

‘Güçlü ama müdahil olmayan devlet’ beklentisi

Yeğen, araştırmanın gençlerin devlet algısında “sosyal kalkan istiyorum ama hayatıma karışmasın” anlayışının öne çıktığını gösterdiğini belirtti. Bu durumu “sosyal liberalizm” eğilimiyle açıkladı: “Kişisel alanında özgür olmak isteyen, ancak sosyal risklerde devletten koruma bekleyen bir kuşak var.”

Batı’ya karşı ‘buralı kal, imkândan yararlan’ pragmatizmi

Yeğen, Batı’ya dair yaklaşımda ikili bir tutumun öne çıktığını ifade etti: “Gençler buralı kalmak istiyorlar ama Batı’nın sunduğu eğitim, refah ve özgürlük imkânlarından da yararlanmak istiyorlar. Bu, yeni bir pragmatizm biçimi.”

‘Biz’ tanımı daralıyor, Suriyeliler dışarıda kalıyor

Kapsayıcılık konusuna da değinen Yeğen, “Kürtler ‘biz’ tanımı içinde görülüyor ama Suriyeliler için aynı durum söz konusu değil. Bu da gençlerin vatandaşlık eksenli bir aidiyet anlayışına sahip olduğunu gösteriyor” dedi.

Yeğen, gençlerin genel ruh hâlini “umut değil ama kaygı belirgin” sözleriyle özetledi ve bu kaygının otoriterleşme süreciyle birlikte arttığını dile getirdi.

Özge Genç: Geleceği dışarıda kurguluyorlar

Araştırmacı Özge Genç, gençlerin yüzde 67’sinin ailesiyle yaşadığını, bunun hem barınma hem gelir güvencesi nedeniyle zorunlu bir durum olduğunu aktardı. Genç, “Evde kalıyorlar ama geleceği dışarıda kurguluyorlar” dedi.

Ancak bu arzunun önünde dil, bağlantı ve deneyim eksikliğinin ciddi bir engel olduğunu vurgulayan Genç, “Yurt dışına gitme isteği yüksek ama araç seti zayıf. Yüksek motivasyonla düşük kapasite arasındaki uçurum giderek büyüyor” ifadelerini kullandı.

Demokrasi, geçim ve sağlık aynı pakette

Genç, gençlerin taleplerinde ideolojik değil, pragmatik bir denge olduğunu belirtti: “Gençler için demokrasi, iyi maaş ve sağlık aynı paketin parçaları. Kurallar işlesin, haklara erişim mümkün olsun, emeğin karşılığı alınsın istiyorlar.”

Bu nedenle özgürlük-geçim dengesinin artık bir karşıtlık değil, bir bütünlük olarak okunduğunu söyledi.

Siyasete mesafe ama adalete ısrar

Genç, “Gündem siyasetine ilgisizler ama ilke siyasetine bağlılar. Adalet, liyakat, çevre, barınma gibi temel konularda güçlü bir talep var” dedi. Parti aidiyetinin zayıfladığını, buna karşın “çıktı ve kural odaklı” siyaset talebinin yükseldiğini kaydetti.

‘Karizmaya değil kurala güven’

Genç, gençlerin siyasetçilere güven puanlarının çok düşük olduğuna dikkat çekti: “Hiçbir lider 10 üzerinden 5’i geçemiyor. Bu, çözümün karizmada değil kurallarda arandığını gösteriyor.”

Dışlayıcılığın yüksekliğini temas eksikliğine bağlayan Genç, “Kapsayıcılık artık farklı kimlikleri sevmekten çok, adil kuralların işlemesiyle ilgili” dedi.

Sonuç olarak Genç, “Bu kuşak ideolojiye değil, işleyecek sisteme, adil kurallara ve öngörülebilir bir hayata inanıyor. Eğer sistem bunu sunarsa, gençler hem kalacak hem dönüştürecek” ifadelerini kullandı.