Basın mensuplarına gündeme ilişkin değerlendirmeler yapan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun İmralı ziyaretine dair açıklamalarda bulundu.
“Sürecin tamamlanması bakımından böyle bir adım atılabilir. Ama bu kararı verecek olan Meclis’teki komisyonumuzdur. Benim şahsi görüşüm burada önemli değildir. Çeşitli siyasi partiler bu konuda olumlu kanaatlerini ifade ettiler, ediyorlar. Kamuoyu önünde de ediyorlar. Eğer komisyon böyle bir karar alırsa ona göre hareket edilir” diyen Kurtulmuş, “İnşallah bu hafta Perşembe günü İçişleri Bakanımız, Milli Savunma Bakanımız ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanımız gelip en başta yaptıkları sunumla bugün arasında neler oldu, hangi adımlar atıldı bunları anlatacaklar” ifadeleriyle komisyonun yeni toplantısını da duyurdu.
‘Süreç Meclis tarafından izleniyor’
Sürecin parlamento tarafından dikkatle izlendiğini belirten Kurtulmuş, “Örgütün gerçekten silahları bıraktığının ve kendisini tasfiye ettiğinin tespit ve tescili bundan sonraki aşamanın en kritik noktasıdır” diye kaydetti.
Meclis Başkanı süreçteki yasal düzenlemelere dair ise “Milli güvenlikle ilgili kurumlarımızın, başta Milli İstihbarat Teşkilatı ve Milli Savunma Bakanlığı unsurlarının, ‘Evet, örgüt kendisini feshetmiştir, sahada ciddi bir silahsızlanma sağlanmıştır’ diyerek bu tespiti yapmasından sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin konunun gerektirdiği birtakım yasal düzenlemeleri gerçekleştirmesi mümkün olabilecektir” ifadelerini kullandı.
‘Seçenek değil zaruret’
Sürecin başarıya ulaşmasının “siyasi seçenek” değil “hayat memat meselesi mesabesinde olan bir zaruret” olduğunu belirten Kurtulmuş, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun takvimine ilişkin ise “Raporun hazırlanacağına ilişkin bütün partilerin bilgisi var. Bazı partilerin hazırlığı var. Biliyorsunuz 31 Aralık’ta komisyonu bitirmek için en başta öyle kurmuştuk. Benim zihnimden geçen ekim sonu bitirmekti ama biraz gecikecek, öyle görünüyor. Kasım sonu gibi inşallah iş şekillenmiş olur” diye kaydetti.
Komisyon ve önemi
Numan Kurtulmuş sürece, Komisyonun işlevi ve çalışmalarına dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu gerçekten önemli, tarihi bir görevi üstlendi. Bugün itibarıyla da 16 toplantısını geride bırakarak önemli bir fonksiyonu icra etti. Bundan sonra da artık nihai noktaya doğru geliyor.
Hem komisyon çalışmaları başladığı günden itibaren hem de Terörsüz Türkiye çalışmaları iradesi ortaya konulduğu günden itibaren Türkiye’de medyanın vermiş olduğu desteğin de fevkalade önemli olduğunu ifade etmek isterim. Hemen hemen medyada kuruluşlarının tamamına yakını büyük bir destek verdi. Meselenin tarihi bir kardeşlik ve barış fonksiyonu icra edeceğini bilerek uyumlu bir şekilde bu sürece destek verdiler, bundan dolayı da hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Öncelikle komisyonun kurulmasından itibaren bazı ilkeleri hep beraber kararlaştırarak yola koyulduk. Bunlardan bir tanesi açıklık, şeffaflık ve katılımcılık ilkeleriydi. Türkiye’de toplumun farklı kesimlerinden insanların gelip sivil toplum kuruluşlarının, devlet görevlilerinin, birebir bu konudan mağdur olan ailelerin geldiği, 134 sivil toplum kuruluşu kanaat önderi temsilcisinin dinlendiği çok geniş bir dinleme süreci ortaya çıktı. Şunu çok rahat söyleyebilirim. Çok farklı fikirleri olmakla birlikte buraya gelip katılan, komisyonda fikir beyan edenlerden hiçbirisi biz bu süreci istemiyoruz, bu süreç olmasın diye bir beyanda bulunmadı. Herkes coşkuyla bu meselenin bir an evvel bitirilebilmesi için önemli fikirler ortaya koydular. Bazılarının somut teklifleri oldu, bunların hepsini kayıtlara aldık ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’mizin zabıtları içerisinde yerini aldı. Sadece iki toplantı, konunun hassasiyeti dolayısıyla basına kapalı yapıldı, diğer toplantılar basına açık bir şekilde yapıldı.”
Komisyon ve şeffaflık
“Bu sürecin bu kadar dikkatli yürütülmesinde, bu kadar da önemli bir noktaya gelmesindeki temel etkenlerden birisi, komisyonun yapısıdır. Komisyon, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki 11 siyasi partinin katıldığı, 51 milletvekilinin yer aldığı bir çalışma grubu oldu. Burada asla partilerin kendi gündemleri, kendi siyasi tercihleri, öncelikleri üzerinde bir gündem oluşturmadan, insanlar çok farklı fikirlere sahip olmakla birlikte medeni bir şekilde, büyük bir demokratik olgunlukla herkes fikirlerini ifade etti, müzakereyi gerçekleştirdi. Bu bakımdan temsil gücü oldukça yüksek bir komisyon. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edilen siyasi iradenin yüzde 95’inin temsil edildiği bir gruptan bahsediyoruz. Bu grupla karar alırken de en baştan itibaren yaptığımız şey, karların sadece yüzde 50 artı 1 ile alınamayacak kadar önemli, hassas bir konu olduğu, bunun için de mutlaka nitelikli çoğunlukla kararların alınması gerektiğidir. Yani 5’te 3 çoğunluk üzerinde ittifak kurularak yola devam edildi ve önemli bir noktaya kadar geldi.”
Kısa sürede alınan mesafe
“Müzakereler devam ettikçe, parlamentodaki görüşmeler, dinlemeler devam ettikçe şunu gördük ki gerçekten bu bir ‘Türkiye modelidir.’ Özellikle akademisyen arkadaşlarımızın, uzmanların anlattıkları, dünyanın farklı yerlerindeki çatışma çözümleri modelleriyle kıyasladığınızda bizim geldiğimiz noktaya kısa bir sürede gelindir. Sürecin başlangıcını komisyonun kurulduğu 5 Ağustos 2025’ten değil, niyetlerin ortaya konulduğu 1 Ekim 2024’ten alırsanız oldukça kısa bir süre içerisinde, başka çatışma çözümleri örneklerine kıyasladığınızda 7 yılda, 9 yılda, 5 yılda gelinen noktaya Türkiye bu kadar kısa bir süre içerisinde gelmiştir. Hiç şüphesiz bu konuyla ilgili geçmiş uygulamaların defaatle yapılan, ortaya konulan denemelerin de çok önemli bir birikimi olduğunu biliyoruz. Ama sonuç itibarıyla baştan beri vurguladığımız, bu sürecin hızla ve kararlılıkla sürdürülmesi lazım. Geniş müzakere ilkesi, yani sadece belli çevrelerin görüşünü değil, geniş olarak toplumun görüşlerinin alınması ve ısrarla söylediğimiz şey, bir üçüncü göze ihtiyaç yok, bir ara bulucuya ihtiyaç yok Türkiye bunu kendi imkanlarıyla, kendi siyasi olgunluğuyla ortaya koyabilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki bu komisyonumuz da esas itibarıyla Türkiye modelinin en önemli ayaklarından birisi oldu. Bir daha bir dış güce, bir üçüncü göze ihtiyaç duyulmaksızın süreci millet adına takip edecek bir komisyon olarak bugüne kadar geldi.”
‘Bundan sonra daha dikkatli olunmalı’
“Başından itibaren söylüyoruz. Bundan sonraki süreçte çok daha dikkatli olmamız gerekir. Bu dikkati özellikle sizlerden de sizin bu konudaki yönlendirmelerinize de ihtiyacımız olduğunu ifade etmek isterim. Bu süreçle ilgili evet, siyasette büyük bir konsensüs var, bir an evvel terör meselesini geride bırakalım, şartlar olumlu ilerliyor ama sonuçta bizim istediğimiz kadar olmasın diye çabalayan, bir kenarda, köşede bekleyen iç ve dış bazı unsurların bu süreci zehirlemek için, sürece zarar vermek için provokasyonlar dahil her türlü çabayı ortaya koyabilmesi muhtemeldir. Buna karşı da uyanık olmak gerektiğini ifade etmek isterim.”
Yasal çerçeve için Meclis’e perspektif sunulacak
“Son olarak şunu ifade etmek isterim. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu komisyonu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin evet bir anayasa komisyonu, bir plan bütçe komisyonu gibi daimi bir komisyonu değil. Geçici olarak kurulmuş. Yasayla kurulmuş bir komisyon değil. Ama Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde daha evvel defaatle görülen, teamül gereği kurulan defakto komisyonlardan birisidir. Şimdiye kadar 10 kez bu tür komisyon kurulmuş. 19. Dönemde, 22. Dönemde, 23. 24. Dönemde, 26. Dönemde buna benzer komisyonlar kurulmuş. Anayasa Uzlaşma Komisyonları kurulmuş, başka konularda komisyonlar kurulmuş. Bu komisyon, Meclis teamüllerine uygundur, Türkiye’nin hukuk sistemine uygun bir komisyondur. Zaten öyle olmasa bugüne kadar gelmesi mümkün olmazdı.
Ayrıca bazen şöyle bir yanlış algılama da ortaya çıkıyor. Bu komisyon yasal düzenlemeleri yapacak, bu komisyon anayasa düzenlemeleri yapacak… Hayır, değil. Bu komisyon, niteliği, tanımı itibarıyla tavsiye niteliğinde kararlar alan bir komisyondur. Şimdiye kadar bütün kararlarımızı hemen hemen ittifakla aldık. Şimdi bu kararı da ittifakla alırsak bu zaten bir siyasi çerçeveyi, bir perspektifi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne de göndermiş olacak. Ümit ederim ki, önümüzdeki dönemi kısa bir süre içerisinde tamamlayarak bu tarihi misyonu, Türkiye’nin önüne çıkmış olan bu fevkalade önemli bir gelişmeyi başarıyla kendi adımıza tamamlayarak Meclis Genel Kurulu’na çalışmalar yapılmak üzere gönderilir ve kazasız belasız bu süreç atlatılır.
Komisyon, kurulduğu andan itibaren çalışmalarda beklediğimizden, öngördüğümüzden şahsen benim öngördüğümden çok daha uyumlu, çok daha dengeli bir çalışma ortaya çıkmıştır. Açıkçası hiçbir siyasi grup da bu işi kendisince yönlendirmeye, provoke etmeye ya da işte bir şekilde buradan siyasi rant elde etmek için adımlar atmaya çalışmamıştır. ”
Soru-cevap bölümü
Numan Kurtulmuş “TBMM Genel Kurulu’na sunacağınız çerçeveye ilişkin biraz daha ayrıntı vermeniz mümkün olur mu? Bu çerçeve içerisinde öngörülen yasal ve anayasal adımlar içerisinde münfesih örgüte yönelik bir geçici af öngörülüyor mu?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Komisyon adına bir şey söylemem, baştan beri buna çok dikkat ettim. Yani şahsi fikirlerim olabilir ama sonuçta komisyon, hele hele böyle bir konuda 5’te 3 çoğunlukla bir yönelim içerisinde olursa o da bizim için baş göz üstünedir. Buradaki durum şu. Zaten şu andaki mevcut yasal düzenlemeler içerisinde herhangi bir örgüt elemanının pişmanlık duyması çerçevesinde bundan nasıl yararlanacağı belli. Ama yeni bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Bir örgüt diyor ki ben kendimi feshediyorum. Hakikaten feshetti mi, etmedi mi, onun için bunun tespit ve tescillinin devletin güvenlik birimleri tarafından yapılması ve bu kararın alınması lazım. O çerçevede yeni bir durum ortaya çıkabilir, yani münfesih bir örgütle ilgili bir çerçeve olabilir, birkaç konuyu, farklı konuları içeren yasal düzenlemeler olabilir. Ama bunun ne olacağı ne şekilde olması gerektiği konusunda sadece şahsi fikirlerimi söyleyebilirim, komisyonu asla yönlendirmek istemem.”
Meclis Başkanı “Silah bırakma tescil ve tespit edildikten sonra yasal düzenleme yapılacak dediniz. Bu konuda süreç nasıl işleyecek? O tespit ve tescil nasıl yapılacak?” sorusunu da şöyle yanıtladı:
“Bunlar tabii işin teknik tarafı. Bunu yapacak olan biz değiliz, bunu yapacak olan ilgili birimlerdir; Milli İstihbarat Teşkilatı, Milli Güvenlik Kurulu esası itibarıyla. Türkiye’nin en üst güvenlik kurulu olarak Milli Güvenlik Kurulu’nda bu konu ele alınır ve Milli Güvenlik Kurulu eğer bu tespitleri yapar ve bunu da ilan ederse burada çok önemli bir mesafe aşılmış olur.
Yasa hazırlama faslı ise… Arkadaşlara da anlatıyorum, yasa hazırlamak kolay, oturursunuz, bütün partilerden temsilciler gelir, bir ortak alan oluşur ve inanın ki hele hele partiler anlaştıktan sonra parlamentoda 3-5 günde istediğiniz yasayı çıkarırsınız. Mesele yasa hazırlığından ziyade, yasa hazırlığından önceki sürecin iyi olgunlaştırılması, başından beri söylediğimiz kamuoyunun da bu konuda hazır hale gelmesinin temin edilmesidir.”
Numan Kurtulmuş bir gazetecinin sürecin Suriye bağlamındaki sorusuna ise, 10 Mart Anlaşması’na atıfta bulunarak “YPG’nin yasal, legal bir unsur olarak” Şam yönetimiyle anlaşması gerektiğini kaydetti. Kurtulmuş “Bunun için Türkiye ilk andan itibaren Suriye’deki yeni yönetimle oradaki YPG unsurlarının süratle anlaşmaları için tavsiyelerini, telkinlerini yapmıştır, yapmaya devam ediyor. Bizim beklentimiz ne? Bir an evvel YPG, PYD orada devletin resmi unsurlarına entegre olsun. Yöntemde farklılıklar olabilir, teklifler farklı olabilir. Bunları müzakere edecek olanlar tabii ki Şara’yla, daha doğrusu Suriye Merkezi Yönetimi ile oradaki yapılanmadır.” diye kaydetti.




