The Economist’in şifrelerle dolu kapağı: 2026’da dünyayı neler bekliyor?

İngiltere’nin dünyaca ünlü ekonomi dergisi The Economist’in, 2026 yılı için hazırladığı kapak görselinde birçok “gizemli” şifre yer aldı.

The Economist’in şifrelerle dolu kapağı: 2026’da dünyayı neler bekliyor?
The Economist’in şifrelerle dolu kapağı: 2026’da dünyayı neler bekliyor?
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 15 Kasım 2025 11:35
  • Güncellenme: 15 Kasım 2025 11:44

The Economist’in her yılın sonunda yayınladığı “Bir sonraki yılda takip edilmesi gereken temalar neler?” konseptli geleneksel kapağı 2026 için de yayımlandı.

İngiltere’nin dünyaca ünlü ekonomi dergisi The Economist’in, 2026 yılı için hazırladığı kapak görselinde birçok “gizemli” şifre yer aldı.

Siyasi ve ekonomik gelişmelerden savaşlara ve spora 2026 yılının kehanetlerinin yer aldığı kapağa dair The Economist Editörü Tom Standage, 2026 yılının öne çıkan başlıklarına ilişkin kaleme aldığı yazıda “Bu Donald Trump’ın dünyası, biz sadece içinde yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

Dergi, 2025’te küresel siyaseti en çok etkileyen ismin ABD Başkanı Trump olduğunu ve Beyaz Saray’da kaldığı sürece bunun değişmeyeceğini yazdı.

2026 yılında da Trump’ın dünyanın gidişatını belirleyeceğini ifade eden “The World Ahead 2026” Editörü Tom Standage, bu yıl öne çıkacak bazı başlıkları şöyle sıraladı: Jeopolitik kayma Çin için fırsat, Gazze’den sonra Orta Doğu’nun görünümü, Ukrayna’nın ötesinde Rusya’nın bir sonraki hareketi, küresel ekonomi kaygıları, politik futbol, zayıflama ilaçları…

Dergide yer alan analizde yapılan, “Sistemin yeniden yazılacağı bir dönüm noktasına yaklaşıyoruz” değerlendirmesi dikkat çekti.

The Economist’in dünyada gündem olan kapak görselinde şu başlıklar ön plana çıktı:

ABD’nin kuruluşunun 250’nci yılı

Kapakta yer alan doğum günü pastasının üzerindeki “250” sayısı, ABD’nin kuruluşunun 250’nci yıldönümüne gönderme yapıyor. Ancak bu kez kutlama havası yerine hesaplaşma atmosferi öne çıkıyor.

Pastanın çevresinde Donald Trump, Şi Cinping, Vladimir Putin, Volodimir Zelenski ve Binyamin Netanyahu gibi liderlerin bulunması, 2026’nın küresel gerilim yılı olabileceğinin işareti olarak yorumlandı.

The Economist’in analizine göre, 2025 yılında küresel siyaseti şekillendiren en büyük faktör Trump oldu. Dergin Trump’ın Beyaz Saray’daki varlığı sürdükçe bu durumun değişmeyeceğini yazdı.

Trump’ın alışılmış siyasi normları yıkan tarzı, bazı alanlarda (örneğin ticarette) kargaşaya yol açarken; Gazze krizinde diplomatik sonuçlar getirdi. Ancak dergi, bu yaklaşımın uzun vadede ABD’yi yalnızlaştırabileceği uyarısında bulundu.

250. yıldönümü vesilesiyle, Cumhuriyetçiler ve Demokratlar ülkenin geçmişini, bugününü ve geleceğini birbirinden tamamen farklı, uzlaşmaz biçimlerde anlatacaklar.

Kasım ayında yapılacak ara seçimlerde seçmenler, ABD’nin geleceğine dair nihai kararı verecek. Ancak Demokratlar Temsilciler Meclisi’ni kazansa bile, Trump’ın tehditler, gümrük vergileri ve başkanlık kararnameleriyle yürüttüğü yönetim tarzı sürecek.

Dergi kapağında şu soru dikkat çekti:

“Bir sonraki küresel krizde ABD’ye kim yardım edecek?”

Yeni küresel düzen: Belirsizlik çağı

Dünyanın artık iki kutuplu olmadığına, ABD-Çin rekabeti derinleşirken, Rusya’nın da etkisini genişlettiğine dikkat çeken The Economist, bu tabloyu “belirsizliğin yeni normal olduğu dönem” olarak tanımladı.

Trump’ın ideolojiden çok pragmatik anlaşmalar peşinde olduğuna dikkat çekilen analizde, “küresel kurallara dayalı düzenin daha da dağılacağı” değerlendirmesi yapılırken “istekliler koalisyonu” adı verilen yeni ticaret, savunma ve iklim anlaşmalarının da yükselişe geçeceği öngörüldü.

The Economist’e göre eski küresel, kurallara dayalı düzen giderek daha da dağılacak. Ancak “istekliler koalisyonları” savunma, ticaret ve iklim gibi alanlarda yeni anlaşmalar yapacak.

Şanslı olunursa, Gazze’deki kırılgan barış sürecek. Ancak Ukrayna, Sudan ve Myanmar’daki çatışmalar uzamaya devam edecek.

Rusya ve Çin, “gri bölge” kışkırtmalarıyla (Kuzey Avrupa’da ve Güney Çin Denizi’nde) Amerika’nın müttefiklerine olan bağlılığını sınayacak. Savaş ve barış arasındaki çizgi giderek bulanıklaşırken, gerilim Arktik bölgede, yörüngede, deniz tabanında ve siber uzayda artacak.

Avrupa’yı bekleyen zor sınavlar

The Economist’e göre Avrupa 2026’da üç yönlü baskıyla karşı karşıya kalacak. Bunlar Rusya tehdidi, ekonomik durgunluk ve aşırı sağın yükselişi olacak.

Tüm bu tablo Avrupa için ciddi bir sınav anlamına geliyor. Avrupa’nın savunma harcamalarını artırması, ABD’yi yanında tutması, ekonomik büyümeyi desteklemesi ve devasa bütçe açıklarıyla başa çıkması gerekiyor. Ancak kemer sıkma politikaları aşırı sağ partilere desteği artırabilir.

Avrupa aynı zamanda serbest ticaretin ve çevreciliğin öncüsü olmayı da sürdürebilmek istiyor. Fakat bunların hepsini birden yapması imkansız. Savunma harcamalarına yapılacak büyük bir artış büyümeyi biraz canlandırabilir, ama sadece biraz.

Dergi, Avrupa’nın savunma harcamalarını artırması, ABD ile ilişkilerini koruması ve bütçe açıklarını dengelemesi gerektiğini ifade etti.

Ancak bu politikaların aşırı sağ partilere desteği artırabileceği ve Avrupa Birliği’nin yeniden “Birlik mi, dağılma mı?” sorusuyla yüzleşebileceği de yazıda vurgulandı.

Çin için fırsat 

Çin, deflasyon, yavaşlayan büyüme ve sanayi fazlası gibi kendi sorunlarıyla boğuşuyor olsa da, Trump’ın “Önce Amerika” politikası Pekin’e küresel etkisini artırma fırsatı sunuyor.

Çin, özellikle küresel güneyde ticaret anlaşmaları imzalayarak kendini “daha güvenilir bir ortak” olarak konumlandıracak. Trump’la soya fasulyesi veya çipler gibi konularda taktiksel anlaşmalar yapmaktan memnun. Esas mesele, bu ilişkileri çatışmacı değil, “iş odaklı” tutmak olacak.

Yeni finansal sarsıntı endişesi

The Economist, gelişmiş ülkelerde borç sarmalının büyüyeceği uyarısında bulundu. Yüksek faiz oranları, bütçe baskısı ve kamu açıkları birleştiğinde yeni bir finansal sarsıntı yaşanabileceğini kaydeden dergi bu tabloyu “zenginlerin fakirlik testi” olarak tanımladı.

Yazıda, Amerikan ekonomisinin Trump’ın ticaret politikalarına dayanıklı göründüğü ancak küresel büyümeyi yavaşlattığı vurgulanırken yeni Fed Başkanı’nın kim olacağı da piyasalar açısından belirleyici bir gelişme olarak değerlendirildi.

Yapay zeka tartışmaları sürecek

Kapakta yer alan robotlar ve çipler, yapay zekânın yükselişini simgeliyor.

The Economist, 2026 itibarıyla yapay zekânın siyasetten ekonomiye kadar her alanda etkisini artıracağını belirtti.

Ancak “yapay Zeka balonu” riski de dikkat çekiyor. Aşırı büyümenin ekonomideki zayıflıkları gizleyebileceği, olası bir çöküşün istihdamı olumsuz etkileyebileceği altı çizilen olasılıklar.

Dergiye göre, “Teknoloji büyüyor ama insana yer kalıyor mu?” sorusu, 2026’nın en çarpıcı tartışmalarından biri olacak.

İklim krizi: Güney’den gelen umut

Küresel sıcaklık artışı 1,5 derece sınırına dayanmış durumda. Trump yönetiminin yenilenebilir enerjiye mesafeli tutumu eleştirilirken, The Economist kurtuluşun güney yarımküreden gelebileceğini vurguladı.

The Economist’e göre küresel ısınmayı 1.5°C ile sınırlamak artık mümkün görünmüyor, üstelik Trump yenilenebilir enerjiyi sevmiyor.

Ancak küresel emisyonlar muhtemelen zirve yaptı; temiz teknoloji özellikle küresel güneyde hızla yayılıyor. Şirketler, Trump’ın öfkesini çekmemek için sessiz kalsa da, iklim hedeflerine ulaşacak ya da onları aşacak. Jeotermal enerji, özellikle yakından izlenecek

Dergide, Latin Amerika, Afrika ve Asya’daki yeşil enerji yatırımlarının umut vadettiğine dikkat çekildi. Dergi ayrıca jeotermal enerjiyi 2026’nın en çok izlenecek alanı olarak tanımladı.

BM hedefleri ve 2026

Yoksulluğun azaltılması, eşitliğin sağlanması ve çevrenin korunması üzerine kurulu Birleşmiş Milletler 2030 hedeflerinin, 2026’daki ekonomik ve siyasi sarsıntılar nedeniyle sekteye uğrayabileceğine dikkat çeken The Economist, bu durumu “2026, 2030’un kader yılı olabilir” ifadesiyle özetledi.

Sağlık: Kilo verme ilaçları gündemde

Kapakta yer alan şırınga sembolleri, tıp dünyasındaki dönüşümü temsil ediyor. 2026 yılında yeni nesil, ucuz ve hap formundaki kilo verme ilaçlarının piyasaya çıkması bekleniyor.

The Economist, bu gelişmenin sağlık sektöründe devrim yaratabileceğinin altını çizdi ancak “Kolay kilo kaybının etik ve tıbbi bedeli olabilir” uyarısında bulundu.

2026’da spor: Diplomasi aracı

2026’da ABD, Kanada ve Meksika’nın ortak ev sahipliğinde düzenlenecek FIFA Dünya Kupası, sadece futbol açısından değil diplomasi açısından da kritik bir rol oynayacak.

The Economist, sporun günümüzde küresel yumuşak gücün bir parçası haline geldiğinin altını çizdi.

Dergiye göre, Las Vegas’ta düzenlenecek “Enhanced Games” (Geliştirilmiş Oyunlar) ise doping tartışmalarıyla gündeme gelecek ve “Bu hile mi, yoksa farklı bir yaklaşım mı?” sorusu, sporda etik sınırların yeniden tartışılmasına yol açacak.