• Ana Sayfa
  • Manşet
  • Özgür Özel tarihte parlayan bir yıldız olabilirdi ama olmadı
Özgür Özel tarihte parlayan bir yıldız olabilirdi ama olmadı
Sevda Çetinkaya 21 Kasım 2025

Özgür Özel tarihte parlayan bir yıldız olabilirdi ama olmadı

Abdullah Öcalan ile görüşmeye gidecek Meclis Komisyonu heyetine katılmayacağını açıklayan CHP, Türkiye’nin en kritik kavşaklarından birinde kendini geriye düşüren bir karar aldı.

Bu tutum, eğer “seçmen kaygısı”yla alındıysa, sanırım CHP Kürtleri seçmeni olarak görmedi.

Dahası, iktidarın bir süredir yapmaya çalıştığı CHP ile Kürtlerin arasına mesafe koyma çabasını güçlendirdi.

Kısacası, bu karar siyasi iktidarın hanesine yazıldı; CHP, Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürdü.

Bir ülkede barış olacaksa bunun yolu temas kanallarını kapatmaktan değil, müzakere ve diyalogdan geçer. CHP’nin attığı adım bu kapıyı aralamak yerine sertçe kapattı.

Bu karar yalnızca Kürt seçmeni değil, barış ve Kürt sorununa demokratik çözüm isteyen CHP tabanını da yaraladı.

Son zamanlarda var gücüyle toplumsal kutuplaşmayı derinleştirmeye çalışan İyi Parti’nin ve Zafer Partisi’nin reaksiyoner, ırkçı ve güvenlikçi söylem evrenine doğru iten bir çizgiye yaklaştırdı. Böylece CHP, hem Kürtleri hem de kendi tabanının bir bölümünü “CHP de o çizgiye mi kayıyor” şüphesine itti.

“Milletimizin rızası”yok diyerek bu kararı alan CHP’ye sormak isterim.

90’li yıllarda Kürtlere yapılan her türlü inkar, haksızlık, eziyet ve insanlık dışı muameleye bu millet, görmeyerek duymayarak itiraz etmeyerek rıza gösterdi.

Millet her zaman doğru karar verir mi?

Sadece geçmiş yılların seçim sonuçlarına bakmanız kafi bunun için.

Hele ki on yıllarca ırkçılığı ve nefreti körükleyen propagandaya maruz kalmış bir toplumun, barış süreçlerinin başında doğru kararlar vermesini beklemek hiç siyaset, sosyoloji, tarih bilmemek demek.

Gelelim meselenin liderlik boyutuna.

Özgür Özel, cesur bir duruş sergilemek yerine, barış süreci karşıtlarının değirmenine su taşıyan bir tutuma onay verdi.

Siyasette bazı anlar vardır; kısadır, ama bir liderin yönünü, hatta tarihsel yerini belirler. O anlarda alınan karar, sıradan bir politik refleks değil, geleceğe bırakılan bir imzadır.

Özel, işte bu imzayı atmaktan imtina etti.

Tarih ona kısa bir an için ışığını tuttu. Ancak o bu ışıkta yıldızlaşmak yerine gözlerini kısıp statükonun gölgesine çekildi.

Cesaretin çağırdığı eşiği aşmak yerine, Türkiye’nin barış gündemini yıllardır bloke eden eski söylemlerin hizasına yerleşti.

Bugün yaşanan kırılma, yarın CHP’nin “yanlış anlaşıldık”, “maksadımız bu değildi” veya açık bir özür cümlesiyle geri dönmek zorunda kalabileceği bir karardan çok daha fazlası.

Çünkü bu tutum, taktiksel bir hamle olarak sunulsa da stratejik olarak yanlış, tarihsel olarak da basiretsiz ve eski zihniyete teslim olan bir tercihtir.

Kürtlere eşit vatandaşlık vaad eden Özgür Özel, iktidarla olan haklı kavgasını barış sürecinde Kürtlerle yan yana olmaktan üstün tuttu. Bu ikisini ayırarak iktidarla daha güçlü mücadele edebileceğini düşünmedi.

Sonuç açık: CHP, Türkiye’nin barış ve demokrasi arayışında tarihsel bir fırsatı elinin tersiyle itti.

Özgür Özel ise parlamak için önüne gelen o nadir anı kaçırdı; dar siyasi hesaplarla bugünün korkularına teslim oldu.

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.