Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, TBMM’de Yeni Yol Grup Toplantısı’nda konuştu. Davutoğlu, CHP’nin, sürecin dışında olmaması gerektiğini ifade ederek, “Sürecin dışına iterseniz, sürecin muhalifleri daha etkili hale gelir ve doğru olmaz” dedi. Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Beni kaygılandıran husus, devlet yönetimi ile ilgili gözlediğimiz zaaftır. Son günlerde yaşadığımız krizler ve son günlerde devleti yönetenlerin başta bütçe olmak üzere vatandaşlarımıza layık gördükleri muamele ciddi şekilde kaygı verici. Devleti yönetenlerin herhangi bir çıkar grubuna dayanmaksızın, kendilerini makro bir düzleme çekip toplumun bütününe tek bir nazarla bakmaları lazım. Herhangi bir kesimin sözcüsü, herhangi bir kesimin çıkarının takipçisi olmamaları lazım.
Devlet yönetiminin bir diğer özelliği de kriz yönetimidir. Yani devlet, bir krizle karşılaştığında devleti yönetenler asla paniğe kapılmazlar. Asla fevri davranmazlar. Asla o günü kurtarmaya yönelik idare-i maslahat yapmazlar. Ama bugün baktığımızda bırakın kriz yönetimini, şu son süreçle ilgili bile herhangi bir süreç, organizasyon yönetimi dahi söz konusu değil.”
‘Büyük bir fırtınanın gelmekte olduğunu görüyorum’
Ekonominin içinde bulunduğu durumu eleştiren Davutoğlu, “Ekonomiyi rakamlara ve finansal endikasyonlara indirgediğiniz zaman üretimi ihmal edersiniz. Üretimi ihmal ettiğinizde de insanlarınızı doyuramazsınız. Büyük bir fırtınanın gelmekte olduğunu görüyorum. Her alanda. Türkiye’de ise ekonomik bu çöküş dolayısıyla bir sosyal fırtına kapımızda bekliyor. Ey Ankara’da oturanlar, fakiri daha fakir yapan, faizciyi daha fazla zengin yapan bu sistem sürdükçe siz Ankara’da koltuklarınızda rahat oturamayacaksınız” ifadesini kullandı.
Asgari ücretin brüt 33 bin 827 olması gerekiyor
Asgari ücret görüşmelerine ilişkin konuşan Davutoğlu, TÜRK-İŞ ve Hak-İş’e seslenerek, “Sizin göreviniz iktidarla tiyatro oynamak değil, işçinin hakkını korumak. İşçinin hakkını koruyun. Sizi vazifeye çağırıyorum. Asgari ücretin brüt 33 bin 827, net olarak ise 28 bin 766 seviyesinden müzakerenin başlaması lazım” diye konuştu.
Kürt meselesinin çözümü için başlatılan sürece ilişkin değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Geçen sene bu vakitler büyük bir heyecanla, Sayın Bahçeli’nin girişimiyle bir süreç başlatıldı. Bir yıl geçti. Son bir haftaki gelişmeler beni ciddi şekilde kaygılandırıyor. Açık ve net ifade ediyorum bütün taraflara, eğer herkes bir adım geri çekilip durumunu tekrar düşünmezse ve başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere bu sürecin sonunda tünelin ucundan nasıl bir tablo gördüğünü milletle paylaşmazsa büyük bir hayal kırıklığı yaşarız.”
‘Bu süreçleri yönetiyorsanız bir ketumiyet, iki şeffaflık şarttır’
“Bakın ne oldu bir hafta içinde; İmralı ziyareti yapıldı. Biz bunlara dedik ki ‘ne olur bu ziyareti içinde ana muhalefetin de olduğu SEGBİS üzerinden bu görüşmeyi yapın. Çünkü olanları görüyorum. Ben bir krizi nasıl yöneteceğini bilirim. Ve bir hafta içinde geldiğimiz yere bakın. Bu süreçleri yönetiyorsanız bir ketumiyet, iki şeffaflık şarttır. Şimdi bakıyorsunuz, ketumiyet yok.”
‘Bugünlerde benim korkum bu süreçle ilgili, söz şehveti’
“Bugünlerde benim korkum bu süreçle ilgili, söz şehveti. Herkes kendi mahallesine, kendi kendi takımına yaranmak için bir takım şeyler söylüyor. Şimdi burada sarf edilen birkaç kelimeyi söyleyeceğim. Darbe, Stockholm sendromu, Türkiye’ye tehdit… Siz orada darbe sözcüğünü alıp bir de Devlet Bahçeli’ye ‘darbe yapacak’ denirseniz, o darbe sözü bu sürece darbe anlamına gelir. Sayın Bahçeli tepkisinde haklıdır. Türkiye’de darbe sözcüğünün kimse bir daha ağzına almamalı. Alacaksa da gereğini yapmalı.
Süreçte ana muhalefet partisini tutmak için ne kadar çaba sarf ettiğimi en iyi grup başkanımız Bülent Bey, Mustafa Bey bilir. Hep şunu söyledik; ana muhalefet partisini sürecin dışına itmeyin. Sürecin dışına iterseniz, sürecin muhalifleri daha etkili hale gelir ve doğru olmaz. Ama onları sürecin içinde tuttuk da ya Allah aşkına böyle bir kritik dönemde ‘cellat’ diye bir ifade bir ana muhalefet partisi liderinin ağzından çıkar mı ya? Darbe, cellat nedir bu ya? Biraz soğukkanlı bir dil lazım herkese.”
“Türkiye’ye karşı asla tehdit dili kullanmayın” diyen Davutoğlu, “Tam bunları konuşurken bu sefer Kandil’den bir ses, bu süreç yürümezse Türkiye karanlığa gömülürmüş. Tehdit diline başlayacaksak bu süreç ölür. Siz tehdit dili kullandığınız için 2013 yılında çözüm sürecinden sonra tehdit diliyle hendek kazmaya başladığınız için bütün bir süreç durduğu gibi büyük acılar yaşandı” ifadelerini kullandı.
Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere süreci yöneten herkese çağrıda bulunan Davutoğlu, “Nerede olduğumuzun değerlendirmesini yapın. İlgili herkesi bir masa etrafında toplayın. Ve sürecin ne aşamada olduğu gözden geçirin. Bakın bir haftadır Sayın Numan Kurtulmuş’tan bir söz duymadım. Bu tartışmalar oluyor, komisyonun ve bu İmralı ziyaretinin temel sorumlusu Sayın Kurtulmuş’tan ses yok. Başarı anında öne çıkmak yetmez. Kriz anında süreci yöneten öne çıkar ve halka güven verir” diye konuştu.
Davutoğlu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a da seslenerek, “Yarın Milli Dayanaışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplandığında çok net olarak milletin zihninde hiçbir şüpheye mahal bırakmaksızın bütün tutanakları açıklayın. Tek bir gizli şey kalmasın. Burada şeffaflık gerekiyor” dedi.
‘Sayın Bahçeli’nin de Sayın Barzani’nin de art niyetli oldukları düşüncesinde değilim’
Davutoğlu, Cizre’de KDP Genel Başkanı Mesud Barzani’nin katıldığı sempozyumda korumalarının verdiği görüntüye ilişkin, “Yapılan bir bilimsel toplantı, sürece de katkıda bulunacak bir gelişme… Bunu baştan planlasanıza, güvenlik birimleriyle ciddi bir koordinasyon yapsanıza. Bu görüntüler ortaya çıkmazsa olmaz mı? Burada yaşananların, devletin genel zaafından bağımsız olmadığı kanaatindeyim. Sayın Bahçeli’nin de Sayın Barzani’nin de art niyetli oldukları düşüncesinde değilim” diye konuştu.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Yeni Yol Grubu’nun komisyona destek verdiğini yineleyerek, “Kim bu milleti birleştirmek isterse onun yanında olacağız. Kim Orta Doğu halklarını barıştırmak isterse onun yanında olacağız. Gecemizi gündüzümüze katacağız. Hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacağız. Hiçbir kınamadan çekinmeyeceğiz. Orta Doğu halklarını tekrar bu aziz milletin etrafında bütünleştireceğiz” diye sözlerini tamamladı.




