• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Maraş Katliamı’nın 47’nci yılında yaşamını yitirenler anıldı

Maraş Katliamı’nın 47’nci yılında yaşamını yitirenler anıldı

Alevi kurumları, Maraş Katliamı’nın 47’nci yıldönümünde bir araya gelerek katliamı unutturmayacaklarını söyledi. Açıklamada Suriye’de direnen Alevi kadınlara selam gönderilirken, katliamın failleri ortaya çıkarılmadan toplumsal barışın mümkün olamayacağı vurgulandı.

Maraş Katliamı’nın 47’nci yılında yaşamını yitirenler anıldı
Maraş Katliamı’nın 47’nci yılında yaşamını yitirenler anıldı
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 17 Aralık 2025 21:40

Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Türkiye Alevi Federasyonu (ADFE), Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı(HBVAKV) ve Alevi Kültür Dernekleri(AKD) tarafından Kadıköy İskelesi’nde Maraş Katliamı’nın 47’nci yıldönümü dolayısıyla basın açıklaması gerçekleştirildi.

“Maraş Katliamını unutmadık unutturmayacağız” yazılı pankartın açıldığı açıklamada, “Suriye’de direnen Alevi kadınlara bin selam” dövizinin taşındı. Anmaya çok sayıda kişi katıldı.

Açıklama öncesi Cihan Saltuk Dede Gülbang verdi. Zakir Aydın Gündüz, deyişlerini seslendirdi.

Basın metnini ise Ortak kurumlar adına Merve Demir, okudu. 19–26 Aralık 1978 tarihleri arasında yaşanmış Maraş katliamının yüzlerce Alevinin katledilmesine ve on binlerinde zorunlu göçe maruz bırakıldığına dikkat çeken Merve Demir, Maraş katliamında yaşananların örgütlü, planlı ve inanç temelli bir saldırı olduğunu vurguladı.

‘Utanç tablosudur’

MerMaraşş Katliamı 47’inci yılında acının ve öfkenin ilk günkü taze kaldığını belirten Merve Demir, şöyle dedi:

“Aradan yarım asır geçmesine rağmen bu karanlık tarih sayfası hafızamızdan silinmemiş; unutturulmak istenmesine karşın Alevi toplumunun kolektif belleğinde tüm çıplaklığıyla yaşamaya devam etmiştir. Çünkü Maraş, yalnızca geçmişte yaşanmış bir trajedi değil; adalet sağlanmadığı için bugünü ve geleceği tehdit eden açık bir yaradır. Anaların, çocukların, hamile kadınların, gençlerin ve yaşlıların yalnızca Alevi kimlikleri nedeniyle katledildiği; insan onurunun ayaklar altına alındığı bir yerdir. Alevi olmanın yaşam hakkı için tehdit sayıldığı, devletin yurttaşlarını koruma sorumluluğunu yerine getirmediği ve adalet mekanizmalarının bilinçli biçimde işletilmediği bir utanç tablosudur.”

Maraş katliamının Koçgiri’de, Dersim’de Çorum’da, Sivas’ta, Gazi’de ve Ankara’da yaşananlarla birlikte Alevi toplumunun ortak hafızasında bir yara olduğunu aktaran Merve Demir, “Yaşanan her katliamda aynı inkârcı, ayrımcı ve düşmanlaştırışı zihniyetin izlerini görmekteyiz. Bu nedenle bugün burada yalnızca bir yas tutmak için değil; insanlık onurunu savunmak, hakikati talep etmek ve bir daha Maraşların yaşanmaması için mücadele kararlılığımızı ifade etmek için bulunuyoruz” şeklinde konuştu.

‘Katiller milletvekilliği ile ödüllendirildi’

Bugüne kadar katliamın gerçek failleriyle ilgili kapsamlı bir hesaplaşma yaşanmamış olduğuna dikkat çeken Merve Demir, “Devlet, olayların üzerini örten karanlığı dağıtma yönünde irade göstermediği gibi bazı katiller MHP tarafından milletvekilliği ile ödüllendirilmiştir. Bu cezasızlık anlayışı, yalnızca Maraş’ın değil, sonrasında yaşanan pek çok katliamın da zeminini hazırlamış; 12 Eylül askeri darbesine giden sürecin toplumsal altyapısını oluşturmuştur” diye belirtti.

Maraş davasının yıllarca sürüncemede bırakıldığını ve defalarca yapılan başvurulara rağmen genelkurmay arşivlerinin gizlendiği belirten Merve Demir, katledilenlerin mezar yerlerinin açıklanmadığına dikkat çekti. Merve Demir, “Gerçeklerin üstü sistematik bir şekilde kapatılmıştır. Devlet, kendi sorumluluğuyla yüzleşmek yerine Maraş’ta yaşananları ‘talihsiz olaylar’ olarak nitelendirmiş; kontrgerilla yapılanmalarının rolünü örtbas etmeyi tercih etmiştir. Alevi toplumu olarak bir kez daha açık ve net biçimde ifade ediyoruz: Maraş Katliamı bir insanlık suçudur. Bu suçla gerçek anlamda yüzleşilmeden, failler ve sorumlular ortaya çıkarılmadan, cezasızlık politikalarına son verilmeden bu ülkede toplumsal barışın kurulması mümkün değildir Genelkurmay ve ilgili tüm devlet arşivleri derhâl açılmalı; kayıplarımızın mezar yerleri gizlenmemeli, Maraş Katliamı bağımsız ve tarafsız bir şekilde yeniden soruşturulmalıdır” dedi.

‘Yalnızca kimlikleri nedeniyle katledildiler’

Alevi toplumu açısından Maraş’ın, yalnızca Türkiye sınırları içerisinde yaşanmış bir katliam olmadığını belirten Merve Demir, “Aynı coğrafyanın ve inanç dünyasının bir parçası olan Suriye Alevileri de özellikle Suriye’deki selefi çetelerin silahlandırılması sürecinden başlayarak, günümüzde de yaşandığı gibi, sistematik saldırılara, katliamlara ve zorunlu göçe maruz bırakılmıştır. Yüzlerce Alevi köyü hedef alınmış; binlerce sivil, yalnızca kimlikleri nedeniyle katledilmiştir” diye aktardı.

‘Biz Aleviler zulme karşı barışı savunan bir inancın talipleriyiz’

Merve Demir, Maraş’ta yaşanan katliam ile Suriye’de Alevilere yönelik saldırıların, aynı nefret ideolojisinin ürünü olduğunu belirtti. Merve Demir şunları söyledi:

“Her iki coğrafyada da Aleviler soykırıma maruz kalmıştır. Bu durum, nefret siyasetinin sınır tanımadığını ve Alevi toplumuna yönelik tehdidin uluslararası bir boyut taşıdığını açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenle bir coğrafyada yaşanan zulüm, başka bir coğrafyada yaşayan Alevilerin kaderinden bağımsız değildir. Acılarımız ortaktır; mücadelemiz de ortak olmak zorundadır. Biz Aleviler zulme karşı yaşamı, barışı ve insan onurunu savunan bir inancın ve tarihsel direncin talipleriyiz. Gerçekler ortaya çıkana, adalet sağlanana ve bu topraklarda eşit yurttaşlık tesis edilene kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.” (MA)