Antik Mısır’da mezarlarda, tabutlarda ve mumya sargıları arasında sıkça karşımıza çıkan bir sembol var: Horus’un Gözü. Bu tek gözü gösteren stilize figür, binlerce yıl boyunca Mısır’da koruyucu bir muska olarak kullanıldı. Özellikle “wedjat” ya da “udjat” olarak bilinen tılsımlı muskaların üzerinde yer alıyordu.
Peki nedir bu Horus’un Gözü ve neden bu kadar yaygındı?
Mısır mitolojisine göre Horus, yeraltı dünyasının tanrısı Osiris’in oğluydu. Horus, Mısır’ın hâkimi olmak için amcası Seth’le mücadele etti. Bu savaş sırasında Seth, Horus’un sol gözünü parçaladı. Ancak Horus galip geldi ve gözünü, bilgelik tanrısı Thoth’un yardımıyla yeniden kazandı. Göz, iyileştirilmiş haliyle kutsal bir simgeye dönüştü.
‘İyileşme ve korumanın sembolü’
Toronto Üniversitesi’nden Mısırolog Kei Yamamoto’ya göre “wedjat, antik Mısır’ın en ikonik muskalarından biridir. İyileşme ve korunmayla ilişkilidir. Bu yüzden mezarlarda, genellikle mumyaların sargıları arasında bulunur.”
Zamanla bu sembolün kullanımı da çeşitlendi. M.Ö. 1. binyılda, balmumundan yapılmış büyük bir wedjat muskası, mumyalama sırasında vücudun sol kısmındaki kesik üzerine yerleştirilerek, o hassas bölgeyi koruma amacı taşıyordu.
Durham Üniversitesi’nden Arkeolog Penny Wilson, Horus’un Gözünün zamanla “sağlık, koruma ve bütünlüğün görsel metaforu” haline geldiğini söylüyor. Aynı zamanda Nil Nehri, Mısır’ın bütünlüğü, şifalı bitkiler ve yiyecek sunumlarıyla da bağdaştırılıyordu.
Ay döngüsüyle ilişkilendirildi
Sembol, aynı zamanda ayın evreleriyle de ilişkilendirildi. Macaristan’daki Szeged Üniversitesi’nden tarihçi Gyula Priskin’e göre, Horus’un sol gözünün parçalanması ve sonra iyileşmesi, ayın küçülüp büyümesine benzetiliyordu. Bu bağlantı, sembolün popülerliğini artırdı.
Ne zaman ortaya çıktı?
Wedjat muskaları ilk olarak M.Ö. 2200 civarında ortaya çıktı. Bu dönemde, tabutlar ve mezar odalarının duvarlarına da Horus’un Gözü çizilmeye başlandı. Yamamoto’ya göre bu uygulama, ölüye hem koruma sağlamak hem de yaşayan dünyaya bakabilme yetisi kazandırmak amacı taşıyordu.
Aynı zamanda bu dönem, Mısırlıların dini inançlarını yazılı hale getirmeye başladıkları, piramit metinlerinin ortaya çıktığı zamana denk geliyor. Bu dinsel “standartlaşma”, Horus’un Gözü gibi simgelerin de yaygınlaşmasına neden oldu.
Wilson, sembolün kozmetik kökenlere de sahip olabileceğini belirtiyor: “Mısırlıların göz çevresine sürdüğü galen ve malakit gibi maddelerin koruyucu özellikleri olduğu düşünülüyordu. Wedjat gözü de bu korumayı sembolize edebilir.”
Binlerce yıl boyunca değişmeden süren bir sembol
Kökeni hem mitolojik hem dini hem de tıbbi uygulamalara dayanan Horus’un Gözü, antik Mısır kültürünün en tanınan işaretlerinden biri olarak günümüze ulaştı. Penny Wilson’a göre bu sembol “çok yönlü, tipik Mısır tarzında ve son derece güçlü.” (LiveScience)