• Ana Sayfa
  • Manşet
  • Bakırhan: Ortadoğu’daki çatışmaların çözümü ‘Demokratik Ulus’ modelidir

Bakırhan: Ortadoğu’daki çatışmaların çözümü ‘Demokratik Ulus’ modelidir

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Ortadoğu’da tırmanan gerilimleri değerlendirerek çatışmaların “Demokratik Ulus” modeliyle sona erebileceğini savundu.

Bakırhan: Ortadoğu’daki çatışmaların çözümü ‘Demokratik Ulus’ modelidir
Bakırhan: Ortadoğu’daki çatışmaların çözümü ‘Demokratik Ulus’ modelidir
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 2 Ekim 2024 13:52
  • Güncellenme: 2 Ekim 2024 14:01

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, yeni yasama döneminin ilk grup toplantısında hem Ortadoğu’daki çatışmalar hem de Türkiye’nin ekonomik ve sosyal sorunlarına dair kapsamlı açıklamalarda bulundu. Bakırhan, konuşmasına Kürtçe başladı ve özellikle İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına dikkat çekti. Yaklaşık iki milyon insanın Gazze’de sıkıştığını belirten Bakırhan, “Dünyanın bu duruma sessiz kaldığını” ifade etti.

‘Ortadoğu ateş çemberi içinde’

İsrail’in saldırılarının Lübnan’a yönelmesine dair daha önce uyarılarda bulunduklarını hatırlatan Bakırhan, “Ortadoğu resmen bir ateş çemberi içerisinde. Lübnan’da devam eden bu savaşın Suriye ve İran’a sıçrama ihtimali çok yüksek. Füzeler ateşleniyor, kentler bombalanıyor, belli ki bunlar durmayacak, devam edecek. Durmayacağını da Netanyahu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ortaya koydu” dedi.

Netanyahu’nun haritası

Bakırhan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun BM’de iki haritayla yaptığı açıklamaya değinerek, “Netanyahu, haritalardan birinde siyah zeminle boyanmış bölgeyi ‘lanet bölgesi’, diğerini ise ‘nimet bölgesi’ olarak adlandırdı. Lanet bölgesi dediği yerlerde savaş çıkacağını, nimet bölgesi dediği yerlerde ise enerji koridorlarının geçeceğini ima etti” diye konuştu. Bu açıklamaların bölgenin geleceği için tehlikeli olduğunu vurguladı.

‘3. Yol’ ve Demokratik Ulus

Ortadoğu’daki milliyetçi ve mezhepçi ulus devlet anlayışlarının bölgeye istikrar getirmediğini belirten Bakırhan, “Ortadoğu’da yüzyıldır milliyetçi ve mezhepçi ulus devlet anlayışı hüküm sürüyor. Bu anlayış, halklara ne demokrasi ne de özgürlük getirdi, sadece ölüm, kan ve gözyaşı getirdi” dedi. Bu sorunlara çözüm olarak “3. Yol” dediği Demokratik Ulus paradigmasını sundu ve şunları ekledi: “Biz Ortadoğu’nun her iki sistem dışında, halkların kendi kimlik ve inançlarıyla eşit haklar ve özgürlükler içinde yaşadığı bir sistemle de yaşayabileceğini dile getiriyoruz. Bu sistem Demokratik Ulus’tur.”

Bakırhan, Demokratik Ulus modelini şu sözlerle açıkladı: “Demokratik Ulus, herkesin yaşadığı sınırlar içinde, kendi kimliği ve inancıyla, kendi hak ve özgürlüklerini yaşadığı bir rejimdir. Milliyetçi ve mezhepçi ulus devlet anlayışıyla Ortadoğu refaha ulaşamaz.”

Hasta tutsakların durumu 

Konuşmasının bir diğer önemli bölümü, Türkiye’deki cezaevlerinde bulunan hasta tutsaklarla ilgiliydi. Özellikle Abdulkadir Kuday’ın cezaevinde yaşamını yitirmesini ele alan Bakırhan, “Defalarca başvurmamıza rağmen hasta tutsak arkadaşımızı kaybettik. Cezaevlerinde ağır hasta tutsaklar olduğu sürece, anayasa tartışmaları yapılamaz” dedi.

Türkiye’deki adalet sistemine yönelik eleştirilerde bulunan Bakırhan, “İmam Gazali şöyle diyordu: ‘Adalet tuz gibidir, çürüyen bozulan bir şey varsa tuzla terbiye edilir.’ Şimdi biz de soruyoruz, tuz da koktuğu için bu adaleti ne ile terbiye edeceğiz?” ifadelerini kullandı.

Kürt meselesi ve Türkiye’nin demokratik geleceği

Bakırhan, Türkiye’nin Kürt meselesine yaklaşımına da değindi. Kürtlerin haklarının tanınması ve statü kazanmasının demokratik bir anayasa için şart olduğunu vurgulayan Bakırhan, “Türkiye’de Kürt meselesinin çözüm yeri Ankara’dır. Devlet ve iktidar artık bir karar vermelidir: Kürtlerle hasım mı olacaksınız, hısım mı olacaksınız?” diye sordu. Demokratik bir anayasanın ancak Kürtlerin haklarının tanınmasıyla mümkün olacağını belirten Bakırhan, “Kürtlerle hısım olursanız, Türkiye refaha ve mutluluğa ulaşır. Bu modelle Ortadoğu’daki çatışmalara da çözüm olabiliriz,” dedi.

Barış çağrısı

Konuşmasının sonunda barışın önemine vurgu yapan Bakırhan, “Dünyada barış isteyen herkes, Türkiye’de de barış istemeli. Kürt-Türk barışının bir gün bile ertelenmeden hayata geçirilmesi gerekiyor. Kaybedecek tek bir günümüz bile yok,” diyerek toplumsal barışın acilen sağlanması gerektiğini ifade etti. (MA)