• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Basın meslek örgütlerinden Gazze’deki gazetecilerle dayanışma için ortak basın açıklaması

Basın meslek örgütlerinden Gazze’deki gazetecilerle dayanışma için ortak basın açıklaması

İstanbul’daki İsrail Başkonsolosluğu önünde bir araya gelen gazeteciler, Gazze’deki meslektaşlarıyla dayanışma mesajı vererek, Avrupa Komisyonu’na seslendi.

Basın meslek örgütlerinden Gazze’deki gazetecilerle dayanışma için ortak basın açıklaması
Basın meslek örgütlerinden Gazze’deki gazetecilerle dayanışma için ortak basın açıklaması
Eylül Deniz Yaşar
  • Yayınlanma: 29 Temmuz 2025 11:15
  • Güncellenme: 29 Temmuz 2025 13:56

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), DİSK Basın-İş, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) bugün İstanbul’daki İsrail Başkonsolosluğu önünde bir araya gelerek Gazze’de görev yapan gazetecilerle dayanışma amacıyla ortak bir basın açıklaması yaptı.

Gazeteciler, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Türkiye Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası ( DİSK Basın-İş) Avrupa Gazeteciler Federasyonu’nun (EFJ) öncülüğünde “Filistinli meslektaşlarımıza ses veriyoruz” şiarıyla açıklama yaptı. Beşiktaş ilçesinde bulunan İsrail Konsolosluğu önünde yapılan açıklamada “Nehirden denize özgür Filistin” , “Yaşasın Filistin dayanışmamız” sloganları atılarak “İsrai gazetecileri katlediyor”, “Filistin’de işgale ve soykırıma son” dövizleri taşındı.

200’ü aşkın gazeteci öldürüldü

Basın metnini okuyan RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, 2023’ten beri uluslararası toplumun gözleri önünde onlarca Filistinli gazetecinin cezasızlık altında öldürüldüğüne dikkat çekti. Önderoğlu, “Tüm insanlık değerlerini hiçe ayacak şekilde şimdi de açlıkla yüz yüze getirilmesini kınamak için İsrail Konsolosluğu önündeyiz. Uluslararası savaş hukuku ve insani değerlerin İsrail devleti tarafından çiğnenmesini ve 200’ü aşkın gazetecinin öldürülmesini kınıyoruz. Bizler uluslararası toplumun kadın, çocuk ve birçok savunmasız insan gibi canı pahasına habercilik yapmaya çalışan meslektaşlarımızı sokakta veya çadırda haber peşinde veya evinde ailesini korumaya çalışırken hedef yapan İsrail’e karşı yaptırımsız kalması ve caydırıcılık gösterememesine isyan ediyoruz” diye konuştu.

Bugün, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), DİSK Basın-İş, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) İstanbul’da İsrail Başkonsolosluğu önünde bir araya geldi. Gazze’de görev yapan gazetecilerle dayanışmak amacıyla yapılan ortak basın açıklamasında, aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben bir mektup okundu.

Mektupta, Gazze’deki insani krizin boyutlarına dikkat çekildi ve açlık silah olarak kullanılmakta olduğu ifade edildi. Avrupa Komisyonu’nun Gazze’deki duruma karşı sessizliğine de tepki gösterildi. Türkiye’nin kurucu üyeleri arasında bulunduğu Avrupa Komisyonu’na, Gazze’deki soykırıma karşı daha somut adımlar atılması çağrısı yapıldı.

Açıklamada, özellikle Gazze’deki yerel gazetecilerin büyük bir tehlike altında olduğuna dikkat çekildi. Yabancı gazetecilerin Gazze’ye girişinin engellendiği, yerel gazetecilerin ise her gün hayatlarını tehlikeye atarak gerçekleri dünyaya duyurmaya çalıştığı vurgulandı. Uluslararası ve Avrupa Gazeteciler Federasyonları (IFJ ve EFJ), Gazze’deki gazetecilerin açlıkla susturulmaya çalışıldığını belirtti.

Mektubun tamamı şu şekilde:

“Konu: Gazze, silah olarak kullanılan açlık ve Avrupa Komisyonu’nun sessizliği

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan,

Dünyanın en ağır insani felaketlerinden birine tanık olduğumuz bu günlerde, Türkiye Gazeteciler Sendikası olarak, Avrupa’da 300 bin gazeteciyi temsil eden Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) adına size sesleniyoruz. Bugün, dünyanın kararlı bir şekilde harekete geçmemesi nedeniyle hayatını kaybeden tüm sivillere ve her şeye rağmen gazetecilik görevlerini sürdüren meslektaşlarımıza derin dayanışma duygularımızı ifade ediyoruz. Ne yazık ki, kamu otoritelerinin cesaret göstermesi gereken bir zamanda, Avrupa Komisyonu çekingen bir tutum sergiliyor.

Gazze’de günlerdir yiyecek, su, tıbbi malzeme ve barınaktan mahrum bırakılan insanların sistematik ve kasıtlı olarak aç bırakılmasına tanık oluyoruz. Çocuklar, onları besleyemeyen ebeveynlerinin kollarında yorgunluktan ölüyor. Hastanelerde bebekler ciddi beslenme yetersizliğinden mustaripken, insani yardım konvoyları engellenmeye devam ediyor. Bu, doğal bir felaketin sonucu değil, İsrail hükümeti tarafından tasarlanmış bir siyasi karar, bir tür toplu cezalandırmadır.

Bugün Gazze’de yaşananlar bir savaş suçu ve insanlığa karşı işlenen bir suçtur: Açlık silah olarak kullanılıyor. İlaç ve temiz su dahil olmak üzere temel yaşam ihtiyaçları dünyanın gözü önünde reddediliyor. Ve bizim gözümüzün önünde de. Suçlara ve acılara tanıklık eden tek kişiler yerel gazeteciler. Abluka altında ve yabancı gazetecilerin girişinin açıkça yasaklandığı bir ortamda, gerçeği dünyaya duyurmak için her gün hayatlarını tehlikeye atıyorlar. Ve şimdi onlar da açlıkla susturuluyor.

Uluslararası ve Avrupa Gazeteciler Federasyonları (IFJ ve EFJ), Gazze’deki gazetecilerin fiziksel çöküş noktasına geldiği konusunda uyarıda bulunuyor: Açlık çekiyorlar, bilinçlerini kaybediyorlar, güçlerini kaybediyorlar ve bununla birlikte işlerini yapma yeteneklerini de kaybediyorlar. IFJ verilerine göre, Gazze’deki savaşın başlangıcından bu yana en az 187 gazeteci ve medya çalışanı öldürüldü. Onların ölümü tehlikeli bir mesaj veriyor:

“Gerçekler duyulmamalı”!.

Gazze’yi yabancı muhabirlere kapatarak, İsrail ordusu ifade özgürlüğünü ve halkın bilgi edinme hakkını bastırıyor. Gazetecileri aç bırakarak, gerçeğin sesini, yani gazetecileri, kelimenin tam anlamıyla susturuluyor.

Türkiye’nin kurucu üyeleri arasında bulunduğu Avrupa Komisyonu’ndan, Gazze’de devam eden soykırım konusunda tutumunu açıkça belirlemesini, tarafsız ifadelerin arkasına saklanmayı bırakmasını ve somut adımlar atmaktan kaçınmamasını talep ediyoruz.

Avrupa Komisyonu’nun uluslararası hukuku ve insan haklarının korunmasını güçlü bir şekilde desteklemesini bekliyoruz.

Hakikat açlık ile susturulmaya çalışılırken, daha yüksek sesle konuşmak bizim görevimizdir. Avrupa Komisyonu’nun bu anda sessiz kalması ahlaki ve siyasi bir utançtır.”