Donald Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesinin ardından, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki diplomatik görüşmelerin nasıl devam edeceği merak ediliyor.
Reuters’tan Greg Torode ve Antoni Slodkowski’nin kaleme aldığı analize göre, iki ülke arasındaki ilişkiler aksama riskiyle karşı karşıya. Geçtiğimiz yıl her iki ülke de özellikle Tayvan, askeri angajman, iklim değişikliği, fentanil kaçakçılığı ve ekonomik ilişkiler gibi konulardaki gerilimleri yönetmeye çalıştı. Ancak analistler Trump’ın dönüşünün yaklaşmasıyla birlikte bu diplomatik çabaların tehlikeye girebileceği konusunda uyarıyor.
Askeri iletişim risk altında
Çin ve ABD arasındaki işbirliğinin kilit alanlarından biri, Güney Çin Denizi ve Tayvan gibi kritik bölgelerdeki gerilimi azaltmak için tasarlanan askeri iletişim olmuştu. Geçtiğimiz yıl boyunca her iki taraf da özellikle Çin’in askeri faaliyetleri bölgedeki endişeleri arttırırken, yanlış anlamaları önlemek için daha güvenilir iletişim kanalları kurmaya çalıştı.
Biden ve Xi’nin 2023’te yüz yüze görüşmesinden bu yana kademeli olarak gelişen bu savunma görüşmeleri bölgesel istikrar için elzem görülüyor. Ancak analistler, Biden döneminde kaydedilen ilerlemenin Trump yönetimi altında tersine dönebileceği ve askeri konuşlandırmalarda belirsizliğin artmasına yol açabileceği endişesini dile getiriyor. Singapur’da bir güvenlik analisti olan Alexander Neill, “ABD’nin yeni yaklaşımının öngörülemezliği, Tayvan Boğazı ve Güney Çin Denizi gibi bölgelerdeki gerilimi muhtemelen arttıracaktır” dedi.
Fentanil konusundaki işbirliği azalabilir
ABD ve Çin arasındaki bir diğer işbirliği alanı da fentanil krizinin ele alınması olmuştu. ABD fentanile bağlı ölümlerde önemli bir artışla karşı karşıya kalırken; Çin de fentanil öncülü kimyasalların yasadışı üretimini ve kaçakçılığını engellemek için ABD’li yetkililerle birlikte çalıştı. Son aylarda her iki ülke de ortak soruşturmalar ve fentanil üretiminde kullanılan kimyasallar üzerinde daha sıkı kontroller dahil olmak üzere kolluk kuvvetleri koordinasyonunu geliştirmek için adımlar attı.
Ancak Trump’ın önceki başkanlığı döneminde olduğu gibi daha çatışmacı bir tutum benimsemesi halinde bu işbirliği zorluklarla karşılaşabilir. Fentanil ile ilgili konularda ilerleme kaydedilmiş olsa da, olası bir Trump yönetimi altında bu çabaların geleceği belirsizliğini korumaktadır.
İklim işbirliği tehdit altında
ABD ve Çin iklim değişikliği konusunda da birlikte çalışmış ve iki ülke Paris İklim Anlaşması gibi uluslararası anlaşmalarda önemli bir rol oynamıştı. Ancak Trump’ın Paris Anlaşması’ndan ikinci kez çekilmesi beklenirken, iklimle ilgili konularda ABD-Çin işbirliği sona erebilir. Bu değişim, ABD eyaletleri ve Çin vilayetleri arasında olduğu gibi ulus-altı girişimler devam etse bile, iklim değişikliğini ele almaya yönelik daha geniş küresel çabaları etkileyebilir.
Ekonomik diyalog kesintiye uğrayabilir
ABD ve Çin arasındaki ekonomik görüşmeler, kamuoyunda daha az görünür olsa da, ikili ilişkilerin önemli bir parçası. Her iki ülke de 2023 yılında ticaret, finans ve yatırım konularında çalışma grubu toplantılarına yeniden başlayarak gümrük tarifeleri, Rusya ile ilgili yaptırımlar ve ekonomik kısıtlamalar gibi konuları ele aldı. Bu görüşmeler bazı ilerlemelerle sonuçlanmış olsa da Pekin, ABD liderliğindeki bir değişikliğin, özellikle de Trump’ın işbirliği yerine ekonomik çatışmaya öncelik veren politikalarla ilerlemesi halinde, diyaloğu bozabileceğine dair endişelerini dile getirmişti.
Gelecekteki belirsizlik
Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasıyla birlikte ABD Çin ilişkilerinin geleceğine dair belirsizlik artıyor. Bazı işbirliği alanları devam edebilirken, geçtiğimiz yıl boyunca geliştirilen kilit diplomatik kanallar önemli zorluklarla karşılaşabilir. Bu etkileşimlerin sonucu, her iki ülkenin önümüzdeki aylarda giderek karmaşıklaşan ilişkilerini nasıl yönlendireceklerine bağlı olacak.