Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını talep etmek amacıyla 1015’inci kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Ellerinde kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarını ve karanfiller taşıyan Cumartesi Anneleri’ne, çok sayıda hak savunucusu da katıldı.
Bu haftaki eylemde, 12 Eylül 1994’te Ankara Dikmen’de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Kenan Bilgin’in akıbeti soruldu.
‘Devletin Politikası Sonucu Kaybedildiler’
Eylemde basın açıklamasını okuyan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Sebla Arcan, Türkiye’de yüzlerce insanın devlet politikası sonucu gözaltında kaybedildiğini vurguladı. “İktidarlar değişse de inkar ve cezasızlık politikaları değişmedi” dedi. Arcan, Kenan Bilgin’in 35 yaşında, 12 Eylül 1994’te Ankara Dikmen’de bir otobüs durağında gözaltına alındığını ve Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldüğünü belirtti.
‘Gözaltında Olduğu İnkâr Edildi’
Arcan, Kenan Bilgin’in gözaltında olduğunu doğrulayan 11 tanık bulunmasına rağmen, Ankara Emniyeti’nin bu durumu inkar ettiğini söyledi. “Bilgin Ailesi, Kenan’ın bulunması için başvurularda bulundu, ancak o dönemin savcısı Selahattin Kemaloğlu’nun görev yapması engellendi ve Ankara’dan sürüldü” diye ekledi.
‘AİHM Kararlarına Uyun’
Ailenin başvuruları sonuçsuz kalınca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurduğunu anlatan Arcan, AİHM’in Bilgin’in gözaltına alındığını ve 3 Ekim 1994’e kadar güvenlik güçlerinin elinde olduğunu tespit ettiğini, Türkiye’yi oybirliği ile mahkum ettiğini belirtti. “Türkiye, AİHM kararlarını uygulamak zorundadır” diye konuştu. Arcan, Türkiye’nin AİHM kararlarına uymadığını ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “zaman aşımı” gerekçesiyle dosyayı kapattığını hatırlattı.
‘Bariyerlerden utanın’
Eylemde konuşan Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin, meydanı kapatan polis bariyerlerine tepki gösterdi. “Gözaltında kaybedilenler bizim gururumuzdur, onurumuzdur. Siz ise bu bariyerlerle utanmalısınız” dedi.
‘Narin’in Akıbeti Soruldu’
Eylemde söz alan, gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız ise 18 gündür kayıp olan 8 yaşındaki Narin Güran’ın akıbetini sordu ve “Biz sabır taşı değiliz, sabır taşı bile çatladı. Devlet bu çocuğu bulsun” diyerek yetkililere seslendi.
Basın açıklamasının tam metni:
Türkiye’de yüzlerce insan bir devlet politikasının sonucu olarak gözaltında kaybedildi. Kayıpların aileleri de iktidarlar değişse de değişmeyen inkar ve cezasızlık uygulamaları ile baş başa bırakıldı.
1015. haftamızda AİHM’in oybirliği ile mahkumiyet kararı vermiş olmasına rağmen iç hukukta hiçbir sonuç alınamayan Kenan Bilgin dosyası ile bir kez daha kamuoyu karşısındayız.
35 yaşındaki Kenan Bilgin, 12 Eylül 1994 tarihinde Ankara Dikmen’deki bir otobüs durağından gözaltına alınarak Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldü. Ailesi, avukatları ve İnsan Hakları Derneği Kenan Bilgin’e ulaşmak için girişimlerde bulundu ancak Ankara Emniyeti onun gözaltına alındığını inkar etti. Bunun üzerine onbir tanık Kenan Bilgin’i şubede işkencede gördüklerini kamuoyuna açıkladı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Bilgin Ailesi, Kenan’ın bulunmasını istedi. Kenan’ı bulmak, faillere ulaşmak için girişimlerde bulunan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Selahattin Kemaloğlu’nun görevini yapması engellendi ve Ankara’dan sürüldü.Soruşturmayı devralan Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Özden Tönük, ailenin ve tanıkların başvuruları ile ilgili gerekli girişimlerde bulunmadı. Tanık Ö.A ve M.Y. “Kenan Bilgin’i hücreden alıp götüren polisleri teşhis edebileceklerini” söylemelerine rağmen bu konuda hiçbir şey yapmadı.sonrasında terfi ederek Tanıkların, polisi ve devleti küçük düşürmeye yönelik gerçek dışı iddialarda bulunduğunu içeren 3 sayfalık bir rapor yazarak dosyayı kapattı. Raporun gerçeği yansıtmadığı AİHM kayıtlarına geçtikten sonrada terfi ederek Yargıtay Üyesi oldu.
İç hukukta sonuç alınamayınca aile AİHM’e başvurdu. AİHM yargıçları Ankara’ya gelerek araştırma ve incelemelerde bulundu. Tanıkları, savcıları, polis yetkililerini dinledi. Kenan Bilgin’in tutulduğu gözaltı merkezine giderek tanık beyanlarının mekansal uyumunu kontrol etti. Mahkeme, Kenan Bilgin’in 12 Eylül 1994 tarihinde güvenlik güçlerince gözaltına alındığını; kendisinin 3 Ekim 1994 tarihine kadar güvenlik güçlerinin elinde bulunduğunu; ancak bu konuda hiçbir kaydın tutulmadığını tespit ederek, Türkiye’yi oybirliği ile mahkûm etti. ( 17.07.2001/ BN:25659/94)
AİHM, Bilgin Ailesi’nin iddialarının hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar açık olduğunu belirtmesine rağmen, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı “Kenan Bilgin’in Ankara Emniyeti’ne bağlı nezarethanelerden birine alındığına dair hiçbir veriye ulaşılamamıştır” dedi ve dosyada zamanaşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Karara yapılan itirazlar da reddedildi. Kısacası iç hukukta mevcut tüm hukukiyollar kullanıldığı halde hiçbir sonuç alınamadı.
Oysa Türkiye, hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf bir ülke olarak hem de Anayasa’nın 90. maddesi gereği AİHM kararlarını tam olarak yerine getirmekle yükümlüdür. Yargı makamları AİHM kararlarını dikkate almak zorundadır.
1015. haftamızda Kenan Bilgin’in akıbetinin açığa çıkartılması ve işlenen bu insanlığa karşı suçun bilinen şüphelileri hakkında etkin soruşturma ve kovuşturma yürütülmesi talebimizi yineliyoruz.
Kaç yıl geçerse geçsin; Kenan Bilgin için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, vazgeçmeyeceğiz.
Cumartesi Anneleri
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi
Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon