• Ana Sayfa
  • Kadın
  • ‘Kürt Kadın Parlamenterler Konferansı’nda barış, kardeşlik ve birlik vurgusu

‘Kürt Kadın Parlamenterler Konferansı’nda barış, kardeşlik ve birlik vurgusu

Diyarbakır’da iki gün sürecek “1’inci Kürt Kadın Parlamenterler Konferansı” başladı.

‘Kürt Kadın Parlamenterler Konferansı’nda barış, kardeşlik ve birlik vurgusu
‘Kürt Kadın Parlamenterler Konferansı’nda barış, kardeşlik ve birlik vurgusu
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 28 Mayıs 2025 11:26
  • Güncellenme: 28 Mayıs 2025 16:21

Özgür Kadın Hareketi tarafından Diyarbakır’da düzenlenen ve iki gün sürecek olan “1’inci Kürt Kadın Parlamenterler Konferansı” Çand Amed Kongre Merkezi’nde başladı.

“Siyaseti demokratikleştirelim, demokratik toplumu inşa edelim” sloganıyla yapılan konferansa, Ortadoğu ve Avrupa’dan da çok sayıda Kürt kadın parlamenterler katıldı.

Konferansın yapıldığı salona Kürtçe, Türkçe ve Arapça yazılı “Kadınlar demokratik siyaset yürütüyor, demokratik toplumu inşa ediyor”, “Kadın, yaşam, özgürlük”, “Kadın özgürleşirse toplum özgürleşir” pankartları ile flamaları asıldı.

Saygı duruşuyla başlayan konferansın açılış konuşmasını Demokratik Birlik İnisiyatifi Eşsözcüsü Gülcan Kaçmaz Sayyiğit yaptı.

Konferansın tarihi olduğunu belirten Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Konferansa gelenler var ama burada olmayıp, ruhuyla burada olanlar da var. Sınırlardan kaynaklı, devletin girişine izin vermediği kimi arkadaşlarımız var. Onlara selam gönderiyoruz. Cezaevinde direnişine devam eden Leyla Güven, Semra Güzel, Pexşan Ezîzî ve aklıma gelmeyen diğer tüm arkadaşlara selam gönderiyorum” dedi.

Kürtlerin içinde bulunduğu koşullara işaret eden Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Buradan çıkacak söylemler, kararlara sahip çıkmamız lazım. Sahip çıkarsak, birliğimizi sağlarız” dedi.  Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”na değinen Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Biz kadınlar demokratik toplumun sağlanması için çalışmalarımızı büyütmeliyiz. Sorumluluğumuz büyük ama inancımız, güvenimizde büyük” ifadelerini kullandı.

Açılış konuşmasının ardından, Kürt kadınların mücadelesine dair hazırlanan sinevizyon gösterimi yapıldı.

 Leyla Güven’den konferansa mesaj: Yeni bir yaşamın öncüsü olalım

Konferansa, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven tutuklu bulunduğu Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nden mesaj gönderdi.

Konferansın önemine vurgu yapan Leyla Güven, şunları belirtti:

“Kadın; yaşamı yaratır ve toplumu kolaylaştırır. Ama erkek aklı, kadınları karar mekanizmalarından uzak tutmak için her türlü yöntemi kullanır. Kendi komplo teorilerini de herkesin durumundan memnun olduğu algısıyla üretmiştir. Bu şekilde kolektif demokratik yönetime dair bilinç kronolojik olarak silinmiştir. Onun yerine ise tek adam diktatörlük rejimleri, renksiz ve ruhsuz yöneticiler ikame edilmiştir. Kadınlar dünyanın her yerinde bu duruma karşı durdu. Direnişçi kadınlar cadı ilan edildi, elleri yakıldı, giyotine gönderildiler ve her türlü acı onlara yaşatıldı, öldürüldüler. Amaç kadınları korkutmak, susturmak ve onları ev içine hapsetmekti. Bu konuda az da olsa başarı sağlandı. Erkek aklının yönettiği dünya artık bir hapishaneye dönüştü ki insan onunla yaşayamıyor. Bir daha yaşanabilir bir dünya kurulacaksa, tüm toplum başka bir şekilde yönetilmek zorundadır.”

‘Meclis yeni bir renge büründü’

“Şüphesiz kadınlar mevcut despotik, ulusçu ve cinsiyetçi yönetime en çok direnenlerdir. Uzun süredir kadınlar seslerini yükseltiyor, kamu alanlarındaki tüm yapılarda aktif katılımla yer almak istiyorlar ve demokratik bir yönetim aklını oluşturmak istiyorlar çünkü toplumun umudu bu yöndedir. Ama bu kolay olmuyor. Parlamento zemini ise sadece bir tanesi. Her ne kadar Türkiye batılı ülkeler gibi görünmek istese ve ilk başta 18 kadını parlamentoya seçmiş olsa da bu durum ileriye gitmedi, geriye gitti. Yüzyıllık ‘vitrin siyaseti’ devam etti, ta ki Kürt Siyasi Hareketi eşit temsiliyeti karar altına alana kadar.  Türkiye Meclisi ilk kez Leyla Zana’nın coşku, cesaret ve kadın kimliğiyle tanınmasıyla yeni bir renge büründü.”

‘Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu’nda eşit temsiliyeti sağlayan ilk partiyiz’

Kadın mücadelesinde sembolleşen isimleri de hatırlatan Leyla Güven’in mesajında  şunlar da yer aldı:

“Bu gelenek zamanla azalmadı, tersine arttı ve devam etti. Öncesinde parlamentolarda kravatlı, göbekli, sembolik erkekler vardı. Her ne kadar 21. yüzyılda, 2025’te bile bu seviyeye tam ulaşılmamış olsa da bir renklenme yaşanıyor. Eğer meclisin havası bu kadar değişmişse, eşit temsil sağlanınca neler olacağını tahmin etmek zor değildir. Kürt kadınlar, kadın özgürlük ideolojisinin etkisiyle tüm toplumsal yapılarda olumlu katkılar yapıyorlar. Bilinçlenme, eşit temsil, feminist hareketlerle birlikte yürüyen sosyal değişim siyasi alanda da pozitif etkiler yaratmıştır. Bugün rahatlıkla diyebiliriz ki kadınlar açısından bir devrim gerçekleşmiştir. Gururla söyleyebiliriz ki biz Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu’nda eşit temsiliyeti sağlayan ilk partiyiz, kadın grup başkanvekili, Meclis başkanvekili, kadın grup başkanı seçtik ve birçok konuda kadın parlamenterler seçildi. Diğer partiler bile bizim partimizi örnek aldı ve kadın konusunda bazı adımlar atmak zorunda kaldılar.”

Kürt kadınlarının mücadelesinin de kapsamlı yer aldığı mesajda, ‘Bu kadar acının yaşandığı yerlerde kadın vicdanına ve adaletine ihtiyaç vardır. Bunun yolu da parlamentolarda, tüm karar mekanizmalarında kadınların yer almasıdır. Ülkelerin genel politikaları belirlenen alanlarda kadınlar yer almadıkça, kadınlar ve toplum için hiçbir faydalı şey yapılamaz” denildi. Leyla Güven ayrıca şunları da ifade etti:

“Kadınların boş bıraktığı alanları, vicdani ehliyeti olmayan iktidar hırslı erkekler ve kadın iradesine düşman olanlar doldurur. Bu yüzden bu alanları kadın kadın olarak doldurmalıyız. Çünkü dünyada bazı kadınlar sistemi tersine çevirmeye çalışıyor. Lady Thatcher, Tansu Çiller, Akşener ve bugün Le Pen, Meloni gibi faşist ve ırkçı figürler arttıkça artıyor. Biz bu durumu kadınların örgütlü mücadelesiyle deşifre edebilir ve toplumun bu erkek gibi kadınları tanımasını sağlayabiliriz. Biz Kürt kadınları parlamentoda çok şey yaşadık. Şimdi ve bundan sonra pratiğimizle ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganımızın hakkını vermeliyiz. Demokratik dönüşümün öncülüğünü yaparken, aldığımız kararlarla toplumun dikkatini çekmeli ve toplumun yüreğini rahatlatmalıyız. Kadın kadınla omuz omuza durmalı ve radikal kararlar almalıdır. Örneğin böyle bir karar alınabilir mi? ‘Kayıtlarında kadın ve çocuklara karşı şiddet olanlar, ister sözlü ister yazılı, asla parlamenter olamaz.’ Ya da ‘Kız çocuklarını okutmayan biri parlamenter olamaz.’

‘Gerçeklik esas alınmalı’

“Siyasi konularda cinsiyetçi dil kullanılmaması için, medya ve tüm kurumlar hakkında bir yasa çıkarılabilir mi? Belediyelere ekolojik tüzük zorunluluğu getirilebilir mi? Kadınların parlamentoda daha fazla temsil edilmesi kararı alınabilir mi? Kadın parlamenterlerin maaşından bir kısmı kadın vakıflarına ayrılabilir mi? Yerel yönetim ve parlamentoda eşit temsiliyet için yasa çıkarılabilir mi? Bu önerilerin bir kısmı zaten kadın hareketinin gündemindedir ve kadınlar bunların takipçisi olmalıdır. Kısaca temel iddiamız şu ki biz kadın politikalarını değiştirelim. Ekolojik toplumda herkes koordineli bir şekilde demokratik yaşamı inşa ederken, biz geçmişimizi referans almalı ve bugünü planlamalıyız. Kadın parlamenterlerin halkın değerlerinden uzaklaşmaması, yeni bir yaşamın öncüsü olması önemlidir.”

‘Öcalan’ın mesajını esas alıyoruz’

“Siyasette kadın: 4 parçada ve Avrupa’da ortak sınavlar” başlıklı oturumun moderatörlüğünü DEM Parti Şırnak Milletvekili Newroz Uysal yaptı.

Oturumda konuşan eski parlamenter Leyla Zana, “Kadınlar 4 duvar arasındaydı. Şimdi bakıyoruz, dünyaya örnek oluyorlar. Dünya kadınları, Kürt kadınlarını kendine örnek alıyor” dedi. Kürtlerin mücadeledeki kimi eksikliklerine değinen Leyla Zana, “Kürt kadın mücadelesinin tarihine baktığımız zaman, sesleri zaman zaman yükselmiş, ama güçlü ve örgütlü değil. Sadece bazen ihtiyaçlarını gidermişler, diplomasiyi gündeme almışlar, ama örgütlülük konusunda güçlü bir duruşu yeni gündemine alıyorlar. Kadınlar kendine inanmalı. Kuvvetlenmeli, bunu topluma yansıtmalıdır” diye belirtti.

‘Kardeşlik iki taraflı olmalı’

İlk vekil olduğu dönemleri, gerçekleştirdikleri eylemleri ve cezaevi süreçlerini anlatan Leyla Zana, “Sistemin zihniyetinde çok şey değişmemiş. Biz o gün kardeşlik istedik, bugünde kardeşlik istiyoruz. Ama iki taraflı olmalı. Tek taraflı olmamalı. Cezaevinde de olsa, parlamento da olsa, sokakta olsa bizim için yer yer mücadele alanı. Yeni süreçte kendinize inanın. Doğru bir dava üzerindeyiz, haksızlığa uğrayan, inkara, asimilasyona maruz kalan bizdik. O yüzden varlığımıza sahip çıkalım, başka bir şeye değil” ifadelerini kullandı.

‘Birlik önemli’

Irak Federal Kürdistan Bölgesi’nden konferansa katılan eski parlamenter Semira Goran, “Birlik önemli bir kapı. Konferans için başarılar diliyorum” dedi.

Irak Parlamentosu’ndan Kurda Emer de, şunları belirtti: “Kürtlerin Ortadoğu’da yaşanan bu gelişmeler içerisinde haklarına ulaşmasını diliyorum. Ayrıca Türkiye’de barışın sağlanmasını ve sorunların Meclis’te çözülmesini umut ediyorum. 21 yaşında bir kadının siyasetçi olması mümkün değildi. Çok büyük zorluklar çekildi, çok büyük baskılar yapıldı. Cezaevine girdim işkence gördüm, tırnaklarım çekildi ama aldırmadım. Çünkü ruhum özgürdü. Ailem benimle gurur duyduğunu söyledi. Bu benim için büyük bir başarıydı. Parlamentoda yer aldığımda erkekler benimle dalga geçiyordu. ‘Bu kadın yavaş yürüyor, bunu arkamıza almamız lazım’ dediler. Fakat emekçi bir ailenin çocuğuydum ve pes etmedim. Sonra bir gün bana telefon geldi Koy’e kaymakam olmamı söylediler. Mam Celal bunu kabul etmem gerektiğini söyledi. Gece gündüz demeden çalıştım. Diğer kadınlara laf, söz gelmemesi için başarmam gerekiyordu. Kadınlara büyük güven vermeliydim ve toplumun güvenini kazanmalıydım.”

Kurda Emer, konuşmasını birlik ve barışın sağlanması umudunu dile getirerek bitirdi.

Zoom üzerinden konferansa katılan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Yürütme Meclisi Eşbaşkanı Avîn Swêd, konferansın önemine dikkat çekerek konuşmasına başladı. Avîn Swêd, şöyle devam etti:

“Bugün tarihi bir süreçten geçiyoruz. Ahlaki, vicdani sorumluluk düşüyor omuzumuza. Kazanımlarımızı korumamız ve Ortadoğu ile dünyanın tamamına yaymalıyız. Ekolojik, demokratik, kadın özgürlükçü toplumu kurmamız gerekiyor. Kadınlar sessiz değil. Kuzey ve Doğu Suriyeli kadınlar olarak her yerde mücadele veriyoruz. Haklarımızı savunmak, sağlanmayan haklarımızı almak için çalışıyoruz.” Abdullah Öcalan’ın çağrısının önemine de dikkat çekerek, “Ortadoğu’da yaşanan bütün savaş ve çatışmaya çözüm sunuyor. Barış ve demokratik toplum projesine kadınlar öncülük etmeli.” dedi.

İlk oturum, katılımcıların değerlendirmeleri ve soru-cevap bölümünün ardından son buldu.