• Ana Sayfa
  • Kadın
  • DEM Parti’den ‘Evlenen kadının nüfus kaydı değişmemeli’ kanun teklifi

DEM Parti’den ‘Evlenen kadının nüfus kaydı değişmemeli’ kanun teklifi

DEM Partili Dilan Kunt Ayan ve Ayşegül Doğan, kadınların evlendikten sonra kütüğünün eşinin kütüğüne kaydedilmesinin, toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı olduğunu belirterek, değiştirilmesi için kanun teklifi verdiler.

DEM Parti’den ‘Evlenen kadının nüfus kaydı değişmemeli’ kanun teklifi
DEM Parti’den ‘Evlenen kadının nüfus kaydı değişmemeli’ kanun teklifi
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 27 Eylül 2024 22:10
  • Güncellenme: 28 Eylül 2024 00:44

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Şırnak Milletvekili ve DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan ile DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Dilan Kunt Ayan, Meclis Başkanlığına Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin bir Kanun Teklifi verdi.

Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yol açan kanun maddelerinden birinin kadının kütüğünün evlenmekle eşinin kütüğüne geçirilmesini düzenleyen Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 23. Maddesinin 2. Fıkrası olduğunu ifade eden Doğan ve Ayan, herkes doğumundan itibaren içinde bulunduğu ailenin kütüğüne kaydolduğunu, ancak kadınlar açısından evlenmekle birlikte kütüğün eşinin kütüğüne geçirilmesinin zorunlu olduğuna dikkat çekti.

Temel anlamda bir eşitsizlik ve ayrımcılık oluşturan bu madde nedeniyle, kadınlar hayatları boyunca kayıtlı oldukları ve kişiliklerinin bir parçası olan kütüklerinin zorla değiştirilmesine maruz kaldığını belirtti.

Yıllardır süren kadın mücadelesinin son kazanımlarından birinin de kadınların evlendikten sonra kendi soyadlarını kullanmalarını sağlayan 2023 tarihli Anayasa Mahkemesi kararının olduğunu, kadın-erkek eşitliğine aykırı olan TMK 187. Maddesinin iptal edilerek, eşitliğe uygun yeni bir düzenleme yapılması gerektiğine karar verdiğini hatırlatan milletvekilleri, “yasal düzenleme için verilen sürenin geçmesine rağmen karara uyumlu soyadı kanunu yapılmamış, kadınlar bu süre içerisinde mağdur olmaya devam etmiştir” dedi.

Doğan ve Ayan, TBMM’ye sunulan 9. Yargı Paketi’yle teklif edilen “Kadının soyadı” maddesi ve teklifin gerekçesi; objektif, hukuki, bilimsel ve toplumsal ihtiyaçlardan uzak, siyasi iktidarın fikir ve zihniyet yapısını hâkim kılmaya yönelik ifadelerin içerdiğini, “Kutsal aile”, “güçlü aile yapısı”, “Türk aile yapısı” gibi söylemlerle, kadınların kişisel hakları ve alanlarının giderek daraltılmak istendiğini ifade etti.

Doğan ve Ayan Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler düzeyindeki 9 temel insan hakları sözleşmesinden biri olan Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW)’ın, 1985 yılından itibaren imzacısı olduğunu hatırlatarak,  “Uluslararası Kadın Hakları Yasası”  olarak da kabul edilen CEDAW’daki ilke ve esaslara uyumlu hale getirilmeyerek, sözleşmeye aykırılıkların kronikleşmiş olarak devam ettiğini, bir an evvel yasaların uyumlu hale getirilmesi için adımların atılmasını gerektiğini kaydetti.