Enerji silahının dönüşü: Eski araç, yeni riskler

Foreign Affairs’te Jason Bordoff ve Meghan L. O’Sullivan, “enerji silahı”nın 50 yıl aradan sonra yeniden jeoekonomik bir baskı aracına dönüştüğünü yazdı. Yazarlar, Rusya’nın gaz kesintileri, Çin’in kritik maden kısıtlamaları ve artan elektrikleşmenin yeni kırılganlıklar yarattığını belirtti.

Enerji silahının dönüşü: Eski araç, yeni riskler
  • Yayınlanma: 27 Ekim 2025 13:44

Foreign Affairs dergisinin Kasım/Aralık 2025 sayısında yayımlanan analizde, enerji akışını sınırlamanın modern çağda etkili bir güç aracı olduğu hatırlatılıyor. 1973 Arap petrol ambargosundan Soğuk Savaş boyunca petrol ve gazın siyasete etkisine kadar uzanan tarihsel örneklerle enerji güvenliğinin dönüşümü anlatılıyor.

Yazarlar, 1990’lardan itibaren küresel entegrasyonun ve şeffaf piyasaların sağladığı güven duygusunun, 2022’de Rusya’nın Avrupa’ya gazı kısmasıyla sona erdiğini vurguluyor. Bu durum, enerji akışlarının yeniden birer siyasi koz haline geldiği yeni dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor.

Büyük güç rekabeti ve kırılgan enerji dengesi

Analizde, yeni dönemi besleyen iki temel dinamik öne çıkarılıyor: büyük güç rekabetinin geri dönüşü ve enerji sektöründeki arz-talep dönüşümü. Rusya’nın gazı kesmesi, Çin’in nadir elementler ve kritik mineraller ihracatına dönemsel kısıtlar getirmesi, ABD’nin de enerji akışlarını yaptırım ve ticaret politikalarıyla siyasallaştırması bu çerçevede örnekleniyor.

Küresel tedarik zincirlerinin parçalandığı ve hükümetlerin sanayi politikalarına yöneldiği günümüzde, sadece “iyi işleyen küresel piyasalar”a güvenmenin koruma sağlamadığı belirtiliyor. Avrupa’nın LNG’ye, Asya’nın elektrik ithalatına artan bağımlılığı, enerji güvenliğini yeni biçimlerde tehdit ediyor.

Petrol ve gazda daralan tampon

Yazarlar, bu on yılın sonuna doğru petrol piyasasının yeniden sıkılaşabileceğini, yatırım azalışı ve ABD’de kaya petrolü üretimindeki yavaşlama nedeniyle küresel sistemde “yedek kapasite”nin azaldığını ifade ediyor. BP ve Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) son raporları da bu tabloyu destekliyor.

Temiz enerji: Hem kalkan hem yeni bağımlılıklar

Rüzgâr, güneş ve batarya teknolojilerinin uzun vadede dışa bağımlılığı azaltabileceği, ancak üretim zincirlerinin Çin merkezli olması nedeniyle yeni bir kırılganlık yarattığı vurgulanıyor. Bakır, nikel, lityum, grafit ve nadir toprak elementleri gibi girdilerde birkaç ülkeye yüksek bağımlılığın, fiyat artışları ve tedarik aksamaları doğurabileceği belirtiliyor.

Buna rağmen fosil yakıt piyasalarına kıyasla riskin daha yönetilebilir olduğu, çünkü imalat kapasitesinin farklı ülkelerde daha hızlı genişletilebileceği ifade ediliyor. Çözüm olarak tedarik çeşitlendirme, mineral rafinajına yatırım, şebekelerin siber güvenliğini güçlendirme ve kritik mineraller ile doğalgaz için stratejik stoklar öneriliyor.

Yeni güvenlik gündemi: Verimlilik ve dayanıklılık

Analiz, enerji verimliliğiyle dışa maruziyeti azaltmanın, şoklara karşı tampon oluşturmanın ve temiz enerjiye geçişi hızlandırmanın ortak “enerji güvenliği ajandası” olarak benimsenmesi gerektiğini vurguluyor. Devletin daha etkin ama kurallı bir rol üstlenmesi, enerji altyapısının yedekli ve dirençli hale getirilmesi öneriliyor.

Sonuç olarak, Bordoff ve O’Sullivan’a göre enerji silahının dönüşü, yalnızca yeni riskler değil, aynı zamanda temiz enerjiye geçiş için güçlü bir teşvik yaratabilir: “Gerçek enerji güvenliği, sadece daha çok üretmekle değil, aynı zamanda daha az tüketmekle mümkündür.”