Yarın, milyonlarca işçiyi ve ailelerini doğrudan ilgilendiren asgari ücret görüşmeleri başlıyor. 4857 sayılı İş Kanunu gereği en geç 2 yılda bir belirlenmesi gereken asgari ücret, enflasyon oranlarının yüksekliği nedeni ile uzun yıllar, bir yıl ya da 6 aylık dönemler için belirlendi. 2024 yılı için yıl boyu geçerli olacak şekilde işçi temsilcilerinin muhalefeti ile günlük net 666,75 lira, aylık net 17.002,12 lira olarak belirlenmişti.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu 5 işçi, 5 işveren, 5 hükümet temsilcisinden oluşuyor. İşçi tarafını, bünyesinde en çok üyeyi barındıran Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), işveren tarafını ise; bünyesinde en çok işvereni bulunduran işveren kuruluşu olarak, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) temsil edecek.
Asgari ücret hep açlık sınırının altında kaldı
TÜRK–İŞ her ay, açlık ve yoksulluk sınırı açıklaması yapıyor. 29 Kasım 2024 tarihinde, Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarını (açlık sınırı) 20.561,65 lira, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarını ise (yoksulluk sınırı) 66.976,07 lira, bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyetini 26.712 lira olarak açıkladı. Aylık açlık ve yoksulluk sınırı açıklayan kamu çalışanları konfederasyonları da TÜRK-İŞ ’e yakın rakamlar açıklarken Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK)’e bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES) 2024 Kasım ayı için açlık sınırını 29 bin 100 lira, bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyetini 39 bin 341 lira, yoksulluk sınırını 78 bin 617 lira olarak açıkladı. DİSK Birleşik Metal İş Ekim ayına ilişkin açlık sınırını 20.160 lira, yoksulluk sınırını 72.156 lira olarak açıkladı.
“Açlık Sınırı” dört kişilik bir ailenin, sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için bir ayda gıda için yapması gereken asgari harcama tutarını tanımlamaktadır.
Yoksulluk, hem gelir yoksulluğunu, hem de insani (Eğitim, sağlık, yaşam standardı, varlık vb.) yoksulluğu kapsar. Farklı tanımları olsa da gelir yoksulluğunu; Bireyin, temel ihtiyaçlarını (yeme içme ve barınma) karşılayabilecek, bir başka ifade ile hayatını sürdürebilecek bir gelir elde edememesi durumu olarak tanımlayabiliriz.
2019, 2020, 2021, 2024 Ocak ayları dışında, 2002 yılından bu yana asgari ücretin yürürlükte olacağı aydan bir önceki ayda açıklanan açlık sınırının, asgari ücretin üzerinde, 2019, 2020, 2021 yılları Ocak aylarında açlık sınırının asgari ücretin %95-99 oranında, 2024 Ocak ayında ise %89’u oranında olduğunu görüyoruz. Ancak bu yıllarda da asgari ücret bir ya da birkaç ay içinde açlık sınırının altında kaldı. Açıklandığı ay için bile asgari ücret, yoksulluk sınırının en fazla üçte biri oranında idi.
TÜİK tarafından açıklanan eflasyon oranları gerçeği yansıtıyor mu?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan enflasyon oranlarının asgari ücretin belirlenmesindeki etkisi tartışmalarda hep yer aldı.
TÜİK 400’ün üzerindeki mal ve hizmete ilişkin her ay düzenli olarak yaptığı “Tüketici Fiyat Endeksi, madde sepeti ve ortalama fiyatlar” açıklamasını yapmayı bıraktığı 2022 yılı mayıs ayına kadar ürünlere ilişkin fiyatlar hep tartışma konusu olsa da, biliniyordu. 2022 yılı mayıs ayından itibaren ise TÜİK’in enflasyon belirlemesinde yer alan madde sepetindeki ürünlerin fiyatları kamuoyu tarafından bilinemez oldu. Emekli hâkim Önder TEKİN 2021 yılı son 6 ay için açıklanan enflasyon oranlarının gerçeği yansıtmadığına dair 2022 yılı Ocak ayında, 2023 yılı ilk 6 ay için açıklanan enflasyon oranları içinse, 2023 yılı Temmuz ayında dava açtı, davalar Danıştay, idari mahkeme, istinaf mahkemesi, arasında dolaştı ve reddedildi. Önder TEKİN bireysel başvuru yolu ile davaları Anayasa Mahkemesine taşıdı. İlk başvuru 16 aydır Anayasa Mahkemesinde bekliyor. Bireysel başvurular, geliş sırasına göre incelenerek karara bağlanır. Anayasa Mahkemesi, başvuruların konuları itibarıyla önemini ve aciliyetini göz önünde bulundurarak tespit ettiği ölçütler çerçevesinde farklı bir inceleme sıralaması belirleyebilir. Emekli, çalışan milyonları ilgilendiren bu davalar önemli ve acilen karar verilmelidir. Benim de müdahil olduğum ilk davaya siyasi partiler, sendikalar, emekli örgütleri, meslek örgütlerinin de müdahil olması için yaptığım girişimler, çağrılar yanıt bulmadı. Bu örgütler davaların öncelikli olarak görüşülmesi için Anayasa Mahkemesine çağrıda bulunmalı, kampanyalar örgütlemelidir.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) tarafından madde sepetinin açıklanması için açılan dava yargı tarafından kabul edilmesine rağmen, TÜİK, madde sepetindeki ürünleri ve ortalama fiyatları halen açıklamıyor.
2024 yılı ilk 6 aylık dönem için TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranları için mahkeme tarafından açılan davada mahkemenin istediği belgelerin TÜİK tarafından mahkemeye gönderilmemesine rağmen söz konusu dava da idare mahkemesi tarafından reddedildi.
TÜİK 2024 yılı Kasım ayı itibari ile tüketici fiyat endeksinin bir önceki yılın aynı ayına göre %47,09 oranında arttığını açıklarken İstanbul Ticaret Odası (İTO) %57,99, Enflasyon Araştırma Grubu (ENAGrup) %86,76 olarak açıkladı.
Ücretler üzerindeki vergi yükü
Ücretlerden kesilen gelir vergisi çalışanların ücretlerinin ocak ayındaki net ücretlerinin yılın ilerleyen aylarında azalması sonucunu doğuruyor. Örneğin ocak ayında brüt ücreti 30.000 Lira, net ücreti 24.149 lira olan bekâr, çocuksuz bir ücretlinin, net ücreti haziran ayından itibaren azalarak aralık ayında 21.939 liraya düşüyor. Ocak ayında brüt ücreti 40.000 Lira, net ücreti 31.298 lira olan bekâr, çocuksuz bir ücretlinin, net ücreti nisan ayından itibaren azalarak aralık ayında 28.068 liraya düşüyor.
Ocak ayında brüt ücreti 50.000 Lira, net ücreti 38.447 lira olan bekâr, çocuksuz bir ücretlinin, net ücreti nisan ayından itibaren azalarak aralık ayında 34.147 liraya düşüyor. Ücretten vergi kesintisi %15 oranından başlayarak %40’a kadar çıkmaktadır.
Uluslararası sözleşmeler ve asgari ücret
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 1970 yılında, 131 sayılı Asgari Ücret Tespit Sözleşmesi’ni kabul etti.
131 sayılı Sözleşmeye göre, asgari ücretin tespitinde işçilerin ve ailelerinin ihtiyaçları, ülkedeki genel ücret seviyesi, hayat pahalılığı, sosyal güvenlik yardımları ve diğer sosyal grupların göreli yaşama standartları dikkate alınmalıdır. Türkiye 131 sayılı ILO Sözleşmesi’ni henüz onaylamadı.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nde “Çalışan herkesin, kendisine ve ailesine insanlık onuruna yaraşır bir yaşam sağlayan ve gerektiğinde her türlü sosyal koruma yolları ile de desteklenen adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır” ilkesine yer verilmektedir.
Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı ise ‘‘Tüm çalışanların, kendileri ve ailelerine iyi bir yaşam düzeyi sağlamak için yeterli adil bir ücret alma hakkı vardır’’ hükmünü içermektedir. Türkiye, tarafı olduğu Avrupa Sosyal Şartı’nın ve Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’nın bu hükmüne çekince koymuş ve onay dışı bırakmıştır.
Emeğin gayri safi yurtiçi hasıladan aldığı pay azalıyor
TÜİK Gelir Dağılımı İstatistiklerine göre Türkiye’de 2022 yılı itibarıyla en zengin %5’lik kesimin, gayri safi yurt içi hasıladan aldığı pay en yoksul %5’lik kesimin aldığı payın 31 katıdır. 2005 yılında en zengin %5’lik kesimin, gayri safi yurt içi hasıladan aldığı pay %24,3 iken 2022 yılında %30,8 ‘ine yükselmiştir.
İşçi sınıfının durumunun kötüleşmesine yol açan şey yüksek ya da düşük ücret değildir. Bu kötüleşmenin nedeni; işçi sınıfının emeğinin tüm ürününü alacağı yerde ücret adı altında verilen bölümünün bir parçasıyla yetinmek zorunda kalmasıdır.
Sonuç yerine
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yayınlanan 2024 Temmuz ayı itibarıyla işkollarındaki sendika üyeliği istatistiğine göre, Türkiye genelindeki toplam 16.973.061 işçiden 2.512.033’ü sendika üyesi. Diğer bir deyişle toplam işçilerin %14’ü sendika üyesi. TÜRK İŞ’in ise üye sayısı toplam işçi sayısının %7,9 ‘una denk gelen 1.349.142 üyesi bulunmaktadır. Dolayısı ile Asgari Ücret Tespit Komisyonunda işçilerin sadece %7,9’u temsil edilmektedir. DİSK-AR tarafından 2017’de yapılan bir araştırmaya göre, son 18 yılda komisyonun aldığı 18 karardan 13’ü işveren ve devlet temsilcilerinin verdiği 2 oy ile alındı. Sadece 3 yılda işçi işveren, hükümet temsilcilerinin oy birliği ile karar alınmıştır. Devletin, Hakları için direnen POLONEZ işçilerine 8 Aralık 2024 tarihinde Çatalca Kaymakamlığı önünde gösterilen tavır, geçen yıl ÖZAK TEKSTİL işçilerine gösterilen tavır, daha önce de onlarcasına rastladığımız, AKP iktidarının işçiye, emekçiye yaklaşımını göstermektedir. Bu tavrı gösteren anlayıştan asgari ücretin belirlenmesinde, işçiden, emekçiden yana tavır beklenemez. Asgari Ücret Tespit Komisyonun yapısı, tüm sendika ve işçileri temsil edecek şekilde değiştirilmeli ve artırılmalıdır. Hükümet temsilcisi sayısı azaltılmalıdır.
Asgari ücret belirlenmesinde tek kişi esas alınmaktadır. 4 kişilik aile esas alınmalıdır.
Asgari ücret, yıllarca belirlendiği tarihte bile açlık sınırı ve yoksulluk sınırının altında kalmıştır.“açlık sınırını” baz almak, açlığa razı olmaktır. İşçiler ve sendikalar, gerçekleşen/öngörülen enflasyon oranlarını değil insanca yaşam koşullarını esas alan taleplerde bulunmalıdır.
Ücret gelirlerinin önemli bir bölümü hemen kaynaktan vergi olarak kesilmektedir. Ücretlerden alınan vergi %10’a düşürülmeli ve kademeye göre de artırılmamalıdır. KDV-ÖTV gibi adaletsiz dolaylı vergiler düşürülmelidir. Ücretlerden ve tüketimden değil, kardan, ranttan daha fazla vergi alınmalıdır. Servet vergisi getirilmelidir. Az kazananın az, çok kazanın çok vergi ödediği bir vergi düzeni kurulmalıdır.
Ülkemizde sendikalaşmanın önüne engeller çıkartılmakta, sendikalaşan işçiler işten çıkartılmaktadır. Polonez başta olmak üzere birçok yerde direniş sürmektedir. Sendikalaşmanın önündeki engeller kaldırılmalıdır.
TÜİK, enflasyon oranı hesabında açık davranmalı, madde sepetindeki ürünler ve fiyatlar gizlenmemelidir.
TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarının gerçeği yansıtmadığına dair açılmış olan davalarda ilk derece ve istinaf mahkemesi aşamaları tamamlanmış olup, Anayasa Mahkemesinde taşınmıştır, sendikalar, meslek örgütleri, siyasi partiler bu davaların HEMEN sonuçlandırılması için kampanya yapmalıdır.
İşçiler, sendikalar, asgari ücret belirlenmesi sürecini masaya sıkıştırmamalı, işyerlerinde, alanlarda mücadele örgütlenmelidir.