Eskişehir’in Tepebaşı ilçesine bağlı Atalan Mahallesi ile Mihalgazi İlçesi Alpagut Mahallesi mevkiinde altın-gümüş maden ocağı açmaya çalışan Cengiz Holding’e karşı şehirdeki demokratik kitle örgütleri ve ekolojistler, “Madene Hayır Platformu” kurdu. Yaşam alanlarını tehdit edecek projeye karşı çeşitli eylem ve etkinlikler düzenleyen platform bileşenlerinden Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği’nin (ESÇEVDER) Başkanı Sadık Yurtman, 15 Ağustos’taki bilgilendirme toplantısı için çağrıda bulundu.
MA’nın haberine göre Cengiz Holding’in maden sahası için hazırladığı 862 sayfalık Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) dosyasının 5 gün içinde incelenerek onaylandığını belirten Yurtman, ÇED dosyasında 2 bin 740 hektar olarak belirlenen alanda 15 yıl boyunca çalışma yürütüleceği ve her yıl 12 milyon ton kazı yapılmasının hedeflendiği bilgisinin yer aldığını aktardı.
Yurtman, ayrıca madende açık ocak işletmeciliği, siyanürlü liç yöntemiyle altın-gümüş çıkartılmasının hedeflendiğini vurguladı. Yurtman sözlerine şöyle devam etti: “ÇED dosyasını incelediğimiz zaman hayretler içinde kalıyoruz. Öyle ki 28 endemik bitki türünün, 61 omurgalı türün ve 128 kuş türünün olduğunu ÇED dosyalarında belirtmişler. Normalde bir tane endemik bitki olduğu zaman bu ÇED dosyası mahkemeden dönüyordu. Burada 28 endemik türden bahsediliyor ki bu onların tespitidir. Bunlar normalde bizlerin bulup mahkemelerde ÇED dosyasının iptali için dava açılacağı dönemde kullanılması gereken delillerdir. Ama bunlar kendi ÇED dosyalarında bunlardan bahsetmişler.”
Maden sahasının kurulması için planlanan arazinin yerleşim yerinden yüksekliğinin en düşük yerin 340 metre, en yüksek yerinin ise bin 285 metre olduğunu belirten Yurtman, sahadaki eğimin ise yüzde 40 oranında, yani Erzincan’ın İliç ilçesindeki Çöpler altın madeni sahası eğiminden 3-5 kat daha fazla olduğunu işaret ederek 13 Şubat’ta Erzincan/İliç’te yaşanandan çok daha büyük bir eko-kırım tehdidi olasılığına vurgu yaptı.
Yurtman projenin eko-kırım tehdidi boyotuna dair sözlerine şöyle devam eti:
“Veriler bu yönde olunca, İliç’ten daha fazla tahribat yapabileceği ve toprak kaymalarının İliç’ten daha fazla olabileceğini aklımıza getiriyor. Aynı şekilde 4 kilometre ilerisinde de Sakarya Nehri var. Maden sahasındaki oluşacak patlamalarla yeraltına karışacak olan siyanür, Sakarya Nehri’ne de karışacak. Oradaki dere yataklarını zehirleyecek ve mikroklima özelliği taşıyan Sakarya Yöresinin geleceğini de karartmış olacaktır”
Yurtman, maden sahası olarak planlanan bölgede bazı dönemlerde her ay mahsul alındığını, bu anlamı ile tarım için verimli bir alan olduğunu söyledi. Yurtman, alandaki toprağa siyanürün karışması durumunda ise tarım ve hayvancılığın olumsuz etkileneceğini ifade ederek, “Maden sahası kurulursa Sakarya Vadisi tamamen yok olacak. Siyanür karışacak olan Sakarya Nehri, Bilecik, Adapazarı ve Karadeniz’e kadar uzanan bir bölgedir. Siyanür karışırsa hiçbir yerde o su kullanılamayacak. Sakarya Vadisi’ndeki meyve sebzenin de hiçbir yerde satışı olamayacak. Zaten satmaya çalışsa da kimse almayacaktır. Türkiye’nin yüzde 20’sini karşılayan bu bölge tamamen yok olduğu taktirde, gıda yönünden de Türkiye’nin bir handikabı olarak karşımıza çıkacak” dedi.
Projedeki maden sahasının altından fay hattı da geçtiğine dikkat çeken Yurtman açıklamasını, “Bu durum da ÇED raporunda açıkça yazılıyor. Kendilerinden çok eminler. Ama biz de kendimizden çok eminiz. Daha önce de yapılmak istenen maden sahaları ve termik santrallerine karşı mücadele ettik. Maden şirketi 15 Ağustos’ta yapacağını duyurduğu Halkı Bilgilendirme Toplantısı için de; Cengiz Holding’i Eskişehir’e sokmamak için elimizden geleni yapacağız. Ağustos’ta yöre halkını ve doğasına sahip çıkacak olan bütün kurum ve kuruluşları bekliyoruz. Toplantıya katılarak toprağımızı, havamızı ve suyumuzu suyunu savunmaya çağırıyoruz” diye sonlandırdı.