• Ana Sayfa
  • Manşet
  • HDK’den ‘Sosyalizm Yeniden’ konferansı: Yöntemleri, araçları değiştirerek yeniyi kurabiliriz

HDK’den ‘Sosyalizm Yeniden’ konferansı: Yöntemleri, araçları değiştirerek yeniyi kurabiliriz

Komünlerin önemine vurgu yapılan “Sosyalizm Yeniden” konferansında konuşan DEM Partili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Yöntemleri, araçları değiştirerek yeniyi kurabiliriz” dedi.

HDK’den ‘Sosyalizm Yeniden’ konferansı: Yöntemleri, araçları değiştirerek yeniyi kurabiliriz
HDK’den ‘Sosyalizm Yeniden’ konferansı: Yöntemleri, araçları değiştirerek yeniyi kurabiliriz
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 8 Kasım 2025 21:53

Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) “Sosyalizm Yeniden” konulu panelinin ilk günü sona erdi. Eyüp Belediyesi Kültür Merkezi’nde yapılan iki günlük panelin açılış konuşmasını HDK Eş Sözcüsü Ali Kenanoğlu yaptı.

İlk gün “Devlet, Demokrasi, Sınıf ve Sosyalist Yaklaşım” konusu tartışıldı.

Moderatörlüğünü Deniz Bakır’ın yaptığı oturumda konuşan yazar Mehmet Nuri Durmaz, “gerçek demokrasi” başlığında sunum yaptı. Paris Komünü üzerinden örnekler veren Durmaz, “Marks ‘demokrasi’ derken yurttaşlık haklarını değil, engellerin kaldırılmasından bahsediyor. Gerçek demokrasi, özgürlüğün nabzı olarak ifade edilir. Marks’ın kafasında da ‘biz çoğunluğuz’ mantığını görmek mümkün. Çoğunluk, yani emekçilerdir. Marks’ın komün tanımı da imparatorluğun doğrudan anti tezidir. Yani imparatorluk ceberut bir yapıdır. Komün, sınıf mülkiyetini ortadan kaldırmıştı” diye konuştu.

Sosyalizmin güncelliği

Yazar Nuray Sancar, Paris Komünü ve Ekim Devrimi’nin tarihsel arka planına işaret ederek, “Marks, komüne ilişkin ‘göğü fethetmeye çıkmışlardı’ der. Dışlananlar, ezilenler, kurulu düzene itiraz ettiler. Bugüne gelene kadar ezilenler, hep yenile yenile geldiler. Aslında yeniden sıçramanın olanağını arıyorlar. Paris Komününe gelmeden önce Avrupa’da işçi sınıfının ayaklanmaları söz konusuydu. Dolayısıyla 1789 yılında köylülerle birlikte işçiler ayağa çıkmıştı. Demokrasi, genel oy, laiklik, kuvvetler ayrılığı terimleri hayata girdi. 19’uncu yüzyıl çeşitli sosyalist akımların bolca ortaya çıktığı bir dönemdir. 1917 yılındaki Ekim Devrimi’nde Lenin ‘Bir aşçı kadının dahi yönetme alanı olacaktır’ demiştir. Sovyetler Birliği yenilmiştir ancak bugün halen sosyalizm günceldir. İşçi sınıfı giderek gelişiyor ancak diğer yandan emperyalistlerin paylaşım savaşlarının koşulları yaratılıyor” diye konuştu.

Aytunç Altay, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı sonrası “Sosyalizm Yeniden” vurgusunun önemli olduğunu söyledi. Altay, “Devletle didişerek ama devleti yıkmadan karşılıklı bir didişme ve giderek artan bir demokrasi öngörülüyor. Bu Kürt özgürlük hareketinin en önemli dönüşümüdür. Kapitalizm altında bir demokratik toplumu, sosyalizmi yaşatma amacı var” diye kaydetti.

‘Yapay zeka ile beynimiz alınıyor’

Yazar Mehmet Yılmazer, dünyanın kaotik bir ortamdan geçtiğine işaret ederek, “Marksizmin derdi, işçi sınıfı mücadelesinin hangi araçları kullanacağına odaklanmıştır. Marx 1848 yıllarında başlayan işçi sınıfı mücadelesine bakarak Komünist Manifesto’yu yazıp, ilk somut verilerini elde etmiştir. Kaba bir öngörü değil, bilimsel bir sunum yapar. Fakat artık bugün kapitalizm dünyada egemendir. Nasıl bir devrim yolunda ilerleneceğini bilemiyoruz. İşçi sınıfı değişmiş durumda artık. Bugün bilimsel gelişim, insanlık tarihinin en yüksek noktasında. Yapay zeka ile beynimizi almak durumundalar. Bu durum, dünya için büyük bir felaket. Bu bilim özel tekellerin elinde. Nükleer silahlar, yapay zeka büyük bir tehdittir. Önümüzdeki dönemi bu ufuktan görmek gerekir” ifadelerini kullandı.

‘Ssoyalizmde ısrar, insanlıkta ısrar’

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Modern devlet patriyarkal ilişkilerle el ele gider. Devletin dili eril, bakışı da hiyerarşiktir. Kadını bir yurttaş olarak görmez, değer vermez. Devleti konuştuğumuz zaman aynı zamanda cinsiyetçi bir ilişki biçiminden bahsedebiliriz. Bütün öteki kimlikleri yok ederek kendisini var eder. Örneğin okuldan başlayarak itaatle hayata başlıyoruz. Kadınsan erkeğe, askersen üstüne itaat gibi. Sürekli itaat biçimini normalleştiren bir toplumsal yaşam öneriliyor. Kürt özgürlük hareketi ve Sayın Öcalan açısından bu konuları ifade etmek isterim. Zamanla paradigmasını yenileyen bir hareket bu. Sayın Öcalan’ın en büyük eleştirilerinden birisi devletedir. Devleti sorunların kaynağı olarak değerlendiriyor. Türkiye Cumhuriyeti de ulus devlet formunda kendisini örgütlemiş. Kapitalist sistemi besleyen bir form, toplumun öz örgütlülüğünü reddeden bir sistem bu. Bugün Rojava örneğine baktığımız zaman mümkün olduğunca devlet dışı bir yaşamın inşa edildiğini görebiliyoruz. Bütün toplumların örgütlendiği bir sistem diyebiliriz. Sayın Öcalan, devletin küçülmesi, toplumun güç olması mekanizmasını ifade etmekte. Toplumu öz güç yapmak, anda devrim gibi bir perspektifi var. ‘Devrim gelsin, sonra kadınları özgürleştiririz’ gibi değil, anda devrim ile bugünden kurmak gibi bir anlayışı vardır. Bu anlamda, toplumun temel güç olması anlayışı her zaman öne çıkar. Sayın Öcalan’ın en temel beslendiği kaynak Marksizmdir. ‘Sosyalizmde ısrar, insanlıkta ısrar’ der. Geçmişi aşarak yeni yolların önümüzde olduğunu ifade etmek isterim. Yöntemleri, araçları değiştirerek yeniyi ancak öyle kurabiliriz.”

Komün vurgusu

Yazar Cengiz Baysoy, sosyalizm kavramının çeşitliliğine işaret ederek, “Artık sosyalizmi retorik bir söylem olarak kullanıyoruz. Sosyalizm kavramı neden bugün komünizmi unutturacak kadar bir pratiği ortaya çıkartıyor?” diye sordu.

Baysoy, gelinen süreçte komünalist bir sosyalizmin anlamlı olacağını vurgulayarak, “Abdullah Öcalan, direnişin toplumsal zeminini bize söylüyor. Komünler, antikapitalist direnişin politik fabrikalarıdır. Sendikalar artık bugün çalışmıyor. Yaşasın komün” diye konuştu.

Demokrasi mücadelesi

Emekçi Hareket Partisi (EHP) Sözcüsü Özge Akman, güncel gelişmelere dair sunumunu gerçekleştirdi.

Özge Akman, “Kayyımlarla başlayan süreçle birlikte bugün seçimlerin içerisindeki riskleri beraberinde getiriyor. Dünyanın geldiği durum şu aşamada; bir avuç kapitalistin, dünyayı götürdüğü felaketle karşı karşıyayız. Mevcut sermayeyi elinde bulunduran kapitalistlerin yönlendirmesiyle karşı karşıyayız. Seçimlerin varlığı bile demokrasiyi belirler. Güncel manada kitlelerin, demokrasi mücadelesi bu iktidarların gitmesini zorlar. Ekmek kadar, su kadar demokrasiye ihtiyaç duyuyoruz. Biz, yaşamın tüm alanında demokrasiyi özümseyip bu yönde mücadele etmeliyiz” dedi.

Hayatın yeniden inşasında kadın emeğine vurgu

“Güncel Toplumsal Hareketler” başlığında sunum yapan DEM Parti Milletvekili Özgül Saki ise, devrim süreçlerinde toplumsal hayatın yeniden inşasında kadın emeğinin ektilerine dikkat çekti.

Özgül Saki, “Paris Komünü’ne baktığımda düzenli ordu yok, halkın milis temelinde örgütlenmesi var. Sovyetler Birliği düzenli ordu kurmasaydı tarih nasıl değişirdi diye düşünmek gerekir. Paris Komünü’nde yönetim mekanizmalarının geri çağrılabilir olması konuşuldu. Ama gündelik hayatın devri daiminde ne oluyor? Orada kadınlar var ama Paris Komünü’nde kadınların oy hakkı yok. Kadınların politik fikri, politik özne olarak yokluğunu görmek gerekiyor. Bu muhasebeyi yapmalıyız. Bütün değerlendirmeler bugünü değiştirmek için olmalı. Tarihe giderken bugünkü ezme ezilme ilişkilerini nasıl değiştirir diye bakıyoruz. Kapitalist sistemin örgütleniş biçimi sınıfa özne olma vasfı veriyor” diye konuştu.

Konferans yarın devam edecek.