Hürmüz’ün kapatılması Türkiye ekonomisini nasıl etkiler?

İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidi, dünya enerji piyasalarında alarma yol açtı. Hürmüz’ün kapatılması, Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeleri derinden etkileyebilir.

Hürmüz’ün kapatılması Türkiye ekonomisini nasıl etkiler?
Hürmüz’ün kapatılması Türkiye ekonomisini nasıl etkiler?
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 23 Haziran 2025 17:59
  • Güncellenme: 23 Haziran 2025 18:05

İran, ABD’nin nükleer tesislere yönelik saldırısına karşılık olarak Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidini masaya koydu.

İran Meclisi Ulusal Güvenlik Komisyonu Üyesi İsmail Kevseri, “Meclis, Hürmüz Boğazı’nın kapatılması gerektiği sonucuna vardı” dedi.

Kevseri’nin açıklamasına göre nihai kararı ise ülkenin dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in başkanlığındaki Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi verecek.

Hürmüz Boğazı neden önemli?

İran ile Umman arasında yer alan Hürmüz Boğazı, Basra Körfezi’ni açık denizlere bağlayan tek geçit. Bu boğazdan günde 21 milyon varil petrol ve 306 milyon metreküp sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) geçiyor.

Bu rakamlar, dünya petrol ticaretinin yaklaşık yüzde 25-30’unu ve LNG’nin yüzde 20’sini oluşturuyor. Bu petrolün büyük kısmı Çin, Hindistan ve diğer Asya ülkelerine gidiyor. Bu nedenle Hürmüz yalnızca bölgesel değil, küresel enerji güvenliği açısından da kritik bir geçit olarak değerlendiriliyor.

Hürmüz Boğazı’nın Süveyş Kanalı’nda olduğu gibi merkezi bir kontrol otoritesi yok. Tankerler, İran ve Umman’ın karasularından geçiyor. İran, ticari gemilere serbest geçiş hakkı tanıyan bir BM anlaşmasını imzalamış olsa da henüz onaylamamıştı.

Uluslararası Enerji Ajansı’na (IEA) göre Hürmüz Boğazı’ndan ihraç edilen petrol miktarının büyüklüğü dikkate alındığında bu rotayı baypas etme olanakları sınırlı. Bu nedenle kapatılması halinde petrol fiyatlarında bir sıçrama yaşanması sürpriz olmayacak.

Petrol fiyatları ne kadar artabilir?

IEA bir bilgi notunda şöyle deniyor:

“Boğazdan geçen akışların kesintiye uğraması, dünya petrol piyasaları üzerinde ciddi etkiler yaratır.”

DW Türkçe’ye konuşan enerji uzmanı Necdet Pamir, Hürmüz Boğazı’nın kapanmasının dünya piyasalarından günlük 21 milyon varil petrolün eksilmesi anlamına geleceğine işaret ederek “Bu durumda fiyatlar 100 dolarda da kalmaz. Çünkü burada İran’ın 1,8 milyon varillik ihracatından değil, 21 milyon varilden bahsediyoruz. Böyle bir durumda fiyatın nerede duracağı öngörülemez” diye ekliyor.

Deutsche Bank’ın Almanya Başekonomisti Robin Winker da benzer bir uyarıda bulunarak “Olumsuz risk senaryosu, bölgedeki ham petrol taşımacılığı için ana atardamar olan Hürmüz Boğazı’nın kapatılmasıdır,” dedi. Winker’a göre, Brent tipi ham petrolün varil fiyatı kısa süre içinde 120 ABD dolarına çıkabilir. Şu anda fiyat yaklaşık 80 dolarda seyrediyor.

Avrupa Birliği’nin (AB) Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas da İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatmasının “kimse için iyi olmayacağını” belirterek bölgede gerilimin tırmanmasına ilişkin endişelerin çok büyük olduğunu vurguladı. Kallas, “Özellikle de Hürmüz Boğazı’nın İran tarafından kapatılması çok tehlikeli olur ve kimse için iyi olmaz” dedi.

Petrol fiyatının artışının Türkiye’ye etkisi ne olur?

Petrolde yüzde 92, doğal gazda yüzde 99 oranında dışa bağımlı olan Türkiye ise enerji fiyatlardaki yükselişten en fazla etkilenecek ülkelerin başında geliyor. Pamir, bu etkiyi şu örnekle açıklıyor:

“2022 yılında Brent fiyatı ortalama 101 dolardı ve Türkiye’nin enerji ithalat faturası 96,6 milyar dolara çıkmıştı. 2023’te fiyat 82 dolara gerileyince fatura da 69,1 milyar dolara düştü.”

“Aradaki fark ciddi” diyen Pamir, doğal gaz, kömür ve elektrik ithalatının da bu fatura içinde yer aldığını hatırlatıyor. Ancak petrol fiyatlarındaki artışın bu kalemlerin tamamına etkisi olduğunu vurguluyor.

Türkiye’nin doğal gaz alım anlaşmalarının bir kısmında, belli oranlarda petrol ürünlerine endeksli bir fiyat formülü yer alıyor. Dolayısıyla, petrol fiyatlarındaki artışlar, doğal gaz alım fiyatlarını da artırıyor.

Öte yandan enerji ithalatı büyük oranda dolar üzerinden yapıldığı için, fiyat artışı TL’deki değer kaybıyla birleştiğinde çarpan etkisi yaratıyor.

Piyasalar gerilimi nasıl yansıtıyor?

Hürmüz Boğazı üzerinden yükselen jeopolitik gerilim, piyasalarda da etkisini göstermeye başladı. Küresel enerji arzına ilişkin belirsizlikler, başta petrol ve altın olmak üzere emtia fiyatlarında yükselişe neden olurken, döviz kurları da baskı altında.

Pazartesi sabahı dolar/TL 39,74, euro/TL 45,81 seviyelerine kadar yükseldi, gram altın gün içinde 4 bin 337 TL’yi geçti. Analistler, artan enerji maliyetleri ve dış borç baskısı nedeniyle TL üzerindeki değer kaybı riskinin devam ettiğini belirtiyor.

Brent tipi ham petrol, İran tehdidi sonrası 80 dolar seviyesini test ettikten sonra yeniden 77 dolar civarına geriledi. Ancak analistler, uzun süreli bir kriz durumunda fiyatların 100 doların üzerine çıkabileceği konusunda hem fikir.

Kur ve enflasyon üzerinde baskı artarken Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkelerde bu etkilerin çarpanlarla hissedilmesi bekleniyor.

Özellikle petrol fiyatlarının artışı hem doğrudan enerji faturasını kabartıyor hem de döviz ihtiyacını artırarak TL üzerindeki baskıyı büyütüyor. Enerji faturasındaki artışın üretim maliyetleri ve dolayısıyla mal ve hizmetlerin satış fiyatlarını artırması beklenirken kurlardaki olası yükseliş de enflasyonla mücadeleyi olumsuz etkileyecek etmenler arasında yer alıyor.

Mehmet Şimşek: Değerlendirmeler spekülatif

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise Hürmüz Boğazı’na yönelik gerilimin ardından sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak Türkiye’nin olası ekonomik şoklara karşı hazırlıklı olduğunu savundu. Artan jeopolitik risklerin ekonomi üzerindeki etkilerini çok boyutlu olarak analiz ettiklerini ve farklı senaryolar üzerinde çalıştıklarını ifade eden Şimşek, piyasalarda istikrarın sürdürülmesi için tüm kurumların eşgüdüm içinde hareket ettiğini söyledi.

Bakan Şimşek, Hürmüz Boğazı’na ilişkin gelişmeler üzerinden yapılan yorum ve değerlendirmelerin spekülatif olduğunu, bu tür iddialara itibar edilmemesi gerektiğini vurguladı.

İran-Türkiye dış ticaret hacmi 6 milyar dolar yakın

Türkiye İstatistik Kurumu’na göre Türkiye, 2024 yılında İran’a yaklaşık 3,2 milyar dolarlık ihracat, 2,5 milyar dolarlık ithalat yaptı. Böylece iki ülke arasındaki toplam ticaret hacmi 5,7 milyar dolar seviyesine ulaştı.

Ticaret Bakanlığı’nın 2023 raporuna göre ise Türkiye’nin İran’a en çok sattığı ürünler makine ekipmanları (yüzde 28), plastik-kimya ürünleri (yüzde 24) ile tarım ve gıda ürünleri (yüzde 11) diye sıralanıyor. İran’dan ithalatın büyük kısmını doğal gaz ve petrokimya ürünleri (yüzde 60) oluşturuyor. Bunu metal ürünleri (yüzde 29) ve tarım (yüzde 4) izliyor.

Turizm ve bölgesel güvenlik

İran-İsrail gerilimi bölgedeki genel güvenlik algısını da sarsıyor. Özellikle Ortadoğu pazarından Türkiye’ye yönelik turizm akışının, gerilimin büyümesi hâlinde etkilenebileceği belirtiliyor. 2023 yılında Gazze çatışmaları sırasında bölgeden gelen rezervasyonlarda düşüş yaşandığına dikkat çeken Türkiye Otelciler Birliği, jeopolitik gelişmelerin sektöre “hızlı refleksle” yansıdığını vurgulamıştı.

Aynı zamanda Kızıldeniz ve Süveyş hattı üzerinden yapılan ticari taşımacılıkta yaşanacak güvenlik sorunları, Türk ihracatçılar açısından navlun süreleri ve maliyetlerde artış anlamına gelebilir. 2024 başında Yemen kaynaklı saldırılar nedeniyle bu güzergahta navlun süreleri uzamış, konteyner taşımacılığında maliyetler yüzde 300’e varan artışlar göstermişti. (DW Türkçe)