İnsan Hakları Derneği (İHD) Dersim Şubesi, “Hasta tutsaklara özgürlük” şiarıyla Sanat Sokağı’nda oturma eylemi ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri de katıldı. “Yaşamı savunuyoruz. Hasta tutuklular serbest bırakılsın” yazılı pankartın açıldığı etkinlikte basın metnini İHD Dêrsim Şube Yöneticisi Hüseyin Yaşar Sezgin okudu.
İHD Dêrsim Şube Eşbaşkanı Nurşat Yeşil, elektrik akımına kapılarak hayatını kaybeden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in ailesine başsağlığı dileklerinde bulundu. Yeşil ayrıca, Filistin’e yardım götürmek üzere yola çıkan ve İsrail’in saldırısına uğrayan gemideki aktivistlere yönelik saldırıyı kınayarak, insan hakları mücadelesi yürüten herkesin yanında olduklarını söyledi.
‘İhlaller sistematik boyutta devam ediyor’
Hüseyin Yaşar Sezgin, cezaevlerindeki hak ihlallerinin her geçen gün arttığını belirtti. Tutuklulara yönelik ağırlaştırılmış infaz uygulamalarının yaşam hakkını tehdit ettiğini vurgulayan Sezgin, özellikle hasta tutukluların hedef alındığını ifade etti:
“İHD Dêrsim Şubesi olarak gözlem heyetlerimiz, komisyonlarımız ve başvurular sonucu elde ettiğimiz bilgiler, ihlallerin sistematik hale geldiğini göstermektedir. Sürgün sevkler, en temel hakların ihlallerinden biridir. Hakkında henüz dava açılmamış tutuklular dahi ailelerinden ve sağlık hizmetlerine erişim imkanlarından uzak cezaevlerine gönderilmektedir. Bu durum, hem tutukluları hem de ailelerini doğrudan etkilemekte, ziyaret ve destek olanaklarını yok etmektedir.”
‘Kuyu tipi’ cezaevlerinde ağır tecrit
Henüz hüküm giymemiş tutukluların S, Y ve Yüksek Güvenlikli cezaevlerine gönderildiğini belirten Sezgin, bu kurumlarda ağırlaştırılmış tecrit uygulandığını söyledi. Günün 23 saati boyunca tek kişilik hücrede tutulan tutukluların sosyal, kültürel ve fiziksel etkileşimlerinin engellendiğini aktaran Sezgin, hasta tutukluların karşılaştığı hak ihlallerini şöyle sıraladı:
-
Aşırı kalabalık koğuşlarda barınma
-
Yetersiz ve sağlıksız beslenme, diyet ihtiyacının karşılanmaması
-
Temiz suya, hijyen ürünlerine ve güneş ışığına erişimin kısıtlanması
-
Koruyucu sağlık hizmetlerinin sağlanmaması, erken teşhis ve sağlık taramalarının yapılmaması
-
Revir ve hastaneye sevklerde gecikmeler
-
Üçüncü basamak sağlık hizmetlerine erişimin sağlanmaması
-
Astım, kalp, tansiyon hastaları ve engelli tutukluların dar ring araçlarla sevke zorlanması
-
Kelepçeli muayene dayatması, onur kırıcı aramalar
-
İlaçların verilmemesi veya geciktirilmesi
-
Hastalık hakkında bilgi verilmemesi
-
Günlük ihtiyaçlarını karşılayamayanların tek başına tutulması
-
R Tipi hapishanelerde yetersiz tedavi ve bakım
-
Ağır hasta, yaşlı ve engelli tutukluların infaz erteleme taleplerinin reddedilmesi
‘Devletin yükümlülüğü yaşam hakkını korumaktır’
Sezgin, bu uygulamaların hem ulusal hukuka hem de Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Devletin temel yükümlülüğü, tutukluların yaşam hakkını ve onurunu korumaktır. Ancak hasta tutuklular bugün bilinçli ihmalin kurbanı haline getirilmiştir. Ağır hasta, yaşlı ve engelli tutuklular derhal serbest bırakılmalıdır. Tedavisi cezaevi koşullarında mümkün olmayan hiçbir tutuklu içeride tutulmamalıdır. Aksi halde bu, açıkça yaşam hakkı ihlalidir.”
Sezgin, sürgün sevk uygulamalarının durdurulması, tutukluların ailelerine ve yargılandıkları şehirlerdeki kurumlara yakın cezaevlerine yerleştirilmesi, sağlık hizmetlerine erişimin sağlanması, ayrımcılığın sona erdirilmesi, tecrit uygulamalarının kaldırılması ve “kuyu tipi” cezaevlerinin kapatılması taleplerini yineledi.
Basın açıklaması oturma eylemiyle son buldu.