• Ana Sayfa
  • Gündem
  • İmamoğlu’nun Erzurum mitingine taşlı saldırı davasında gerekçeli karar açıklandı

İmamoğlu’nun Erzurum mitingine taşlı saldırı davasında gerekçeli karar açıklandı

Erzurum 7. Asliye Ceza Mahkemesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mitingine yapılan saldırının organize olmadığına hükmetti.

İmamoğlu’nun Erzurum mitingine taşlı saldırı davasında gerekçeli karar açıklandı
İmamoğlu’nun Erzurum mitingine taşlı saldırı davasında gerekçeli karar açıklandı
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 23 Eylül 2024 21:52
  • Güncellenme: 23 Eylül 2024 22:18

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 14-28 Mayıs 2023 Genel Seçimleri öncesi 7 Mayıs’ta Erzurum’da gerçekleştirdiği mitinge yapılan taşlı saldırıya ilişkin davada gerekçeli karar açıklandı. Erzurum 7. Asliye Ceza Mahkemesi, tüm sanıkların atılı kasten yaralama suçunu işledikleri kanaatine varıldığını belirtti. Ancak saldırının sanıklar tarafından organize gerçekleştirildiğine dair yasal koşulların oluşmadığı ifade edildi.

Gazete Duvar’ın haberinde, karar duruşmasının 17 Temmuz’da yapıldığı ve gerekçeli kararın iki ay sonra açıklandığı bilgisine yer verildi. Gerekçeli kararda, sanıklardan bazılarının yaralamaya yönelik eylemlerini ikrar (kabul) ettiği, bazılarının suçlamaları inkar ettiği, bazılarının da karşı taraftaki kişilere değişik özelliklerde cisim attıklarını kabul etmek suretiyle dolaylı ikrarda bulunduğu belirtildi.

Sanıkların birlikte hareket etmediğinin savunulduğu mahkeme kararında, ”TCK’nin 37. maddesinin gerekçesi ve Yargıtay uygulamaları da dikkate alındığında, mağdurların yaralanmalarından tüm sanıkların sorumlu tutulabilmesi ve sanıkların yaralı mağdur sayısınca cezalandırılabilmeleri için, yani sanıkların her birinin müşterek fail olarak sorumlu tutulabilmeleri için; olayda yasal koşulların oluşmadığı, sanıkların yaralama eylemlerinin icrasındaki rolleri ve katkıları itibariyle sanıkların birlikte suç işleme kararının tespit edilemediği, sanıkların yaralama fiilleri üzerinde ortak hâkimiyet kurmadıkları ve dolayısıyla iştirak iradelerinin bulunmadığı sonucuna varılmış ve olayda iştirak hükümleri uygulanmamıştır. Yani sanıkların olayda tespit edilebilen ve sabit olan sadece bir kişiye yönelik kasten yaralama suçundan sorumlu tutulmaları gerekmiş ve bu doğrultuda cezalandırmaya gidilmiştir” denildi.

Kararda, protestocu grup içinde kalan sanıkların olayı başlattığı belirtildi ve cisimleri rastgele attıkları ileri sürüldü. İki grup içinde bulunmasına rağmen olay yerinden rastgele geçen yaralı mağdurların hangi grup içindeki sanıklar tarafından yaralandığının da tespit edilemediği vurgulandı. Sanık savunmaları ve diğer mağdur beyanlarına göre birkaç sanık kendi aralarında tanışık iseler de sanıkların çoğunluğunun birbirini tanımadığı iddia edildi.

‘Hangi mağduru kimin yaraladığı belirlenemedi’

Hedef gözeterek cisim atıldığına dair kesin bir tespit yada delil elde edilemediğini belirten mahkeme, kararın gerekçesinde şunları ifade etti: ”Hangi mağdurun kim tarafından yaralandığının dosya kapsamı itibariyle tespit edilemediği, mağdurların çok az bir kısmının ise protestocu grup tarafından yapılan fiili saldırı sonucu ve kolluk görevlilerince sıkılan gaz sonucu yaralandıkları ancak fiili saldırıyı gerçekleştiren kişilerin tespit edilemediği; yine olayda sanıklar, iki grup içinde bulunmasına rağmen olay yerinden rastgele geçen yaralı mağdurların hangi grup içindeki sanıklar tarafından yaralandığı da tespit edilememiştir. Sanık savunmaları ve diğer mağdur beyanlarına göre birkaç sanık kendi aralarında tanışık iseler de sanıkların çoğunluğu birbirini tanımamaktadır. Ayrıca ortaya çıkan şüphenin de sanıklar lehine yorumlanması gerekmektedir. Katılanlar vekilleri tarafından dosyaya sunulan deliller, kamera görüntüleri, bilirkişi raporu, sosyal medya yayınları da bu konudaki şüpheyi giderecek nitelikte değildir.

Sanıkların HTS kayıtları getirtilse bile ortadaki şüphe giderilemeyecektir. Çünkü yukarıda da açıklandığı üzere protestocu grup içinde şiddet eylemlerine katılmayan çok sayıda kişinin de bulunduğu kamera görüntülerinden anlaşılabilmektedir. Dolayısıyla şiddet eylemlerine katılmayan bu kişilerin eylemlerinin suç oluşturmadığı ve eylemlerinin yasal protesto hakkının kullanılması mahiyetinde olduğu kabul edilmelidir. Aksi takdirde şiddet eylemine katılmamasına rağmen protesto amaçlı olay yerinde bulunan, slogan atan, afiş taşıyan, afiş asan vb. şekilde fikirlerini toplu yada bireysel olarak ifade eden herkesin cezalandırılması gerekecektir ki, bu da yürürlükte olan ceza hukuku yönünden mümkün değildir.”

‘Kasten öldürme değil, yaralamaya teşebbüs’

Mağdurlar hakkında düzenlenen doktor raporlarının içeriği de gerekçeli kararda yer aldı. Buna göre, gerekçeli kararda şu ifadelere yer verildi: “Bu raporlarda tarif edilen yaraların özelliği, kamera görüntülerine göre mağdurları yaralayan cisimlerin özelliği dikkate alınarak sanıklar tarafından atılan cisimler TCK’nin 6. maddesi kapsamında silahtan sayılan eşya kabul edilmiş ve sanıklar hakkında TCK’nin 86/3-e maddesi uygulanmıştır.
Olası kasıt yönünden yapılan değerlendirme; olayda sanıkların karşı taraftaki çok sayıda insanın bulunduğu kalabalık üzerine cisim attıkları, günlük hayat tecrübeleri de gözetildiğinde sanıkların suçun kanuni tanımındaki maddi unsurların bilerek ve isteyerek gerçekleştirdikleri yani olayda doğrudan kasıtla hareket ettikleri değerlendirilmiş ve sanıklar hakkında TCK’nin 21/2.m.si uyarınca indirim yapılmamıştır.

Sanıkların karşı tarafa yaralamaya yönelik bir cisim attıkları sabit olsa da, atılan cismin herhangi bir kişiye isabet edip etmediği dolayısıyla yaralama eyleminin tamamlanıp tamamlanmadığı mevcut deliller itibariyle tespit edilememiştir.

Sanıkların eylemlerinin kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturacağı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi talep edilmişse de, Yargıtay kararlarında, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü, yoksa kasten yaralama mı sayılacağının belirlenmesinde; fail ile mağdur arasında husumet bulunup bulunmadığı, varsa husumetin nedeni ve derecesi, failin suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, darbe sayısı ve şiddeti, mağdurun vücudunda meydana getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânı olup olmadığı, failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi ölçütler esas alınmaktadır. Sayılan bu kriterler olayımıza uygulandığında sanıkların eyleminin kasten öldürmeye teşebbüs değil yaralamaya teşebbüs suçunu oluşturduğu tartışmaya gerek olmaksızın açık ve tespit edilebilir olduğundan görevsizlik kararı verilmemiştir.”