• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Kartalkaya davasında sanıklara verilen ceza acıları yatıştırabilecek mi?
Kartalkaya davasında sanıklara verilen ceza acıları yatıştırabilecek mi?
Bedri Tekin 1 Kasım 2025

Kartalkaya davasında sanıklara verilen ceza acıları yatıştırabilecek mi?

78 kişinin can verdiği, Kartalkaya yangınına  ilişkin ilk derece mahkemesinde aralıklı olarak 3 hafta süren yargılama sonrası Otel sahibi Halit Ergül dahil 11 kişiye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Mahkeme salonunda karar okunurken, hayatını kaybedenlerin yakınları gözyaşlarına boğuldu. Bazı aileler, “Adalet yerini buldu” diyerek sevinç gözyaşları döktü.

Faciada yakınlarını kaybedenler kararı sevinçle karşıladı ancak, Otel çalışanları Eslem, Esra, Dilara, Şevval, Çocuklar, Alya, Defne, Demir, Mavi, Doğa, Kemal, Atlas Kaan, Vedia Nil, Ayşe Maya, Elif Derin, Nehir, Yiğit ve yetişkinler unutulmayacak, acıları ile yaşayacaklar.

İŞÇİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ GEREKLİLİKLERİNE UYULSA
YANGIN VE ÖLÜMLER MEYDANA GELMEZDİ

Olayda ölenlerin sadece 4’ü otel çalışanı idi. Ama yangının, ölümlerin, işyerinde İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmamasının bir sonucu olduğunu söylememiz gerek. Otelin tamamında algılama ve uyarı sisteminin olması, mutfakta gaz algılama, gaz kesme ve uyarı sistemi olması, otomatik yağmurlama (sprinkler) sistemi olması,

kaçış yolu sayısı ve genişliği, kaçış yollarının, kaçış uzaklığının, çıkış kapasitesinin yangın güvenlik holünün uygunluğu, acil çıkışı zorunluluğu, kaçış merdiveni yeri ve düzenlenmesi, kaçış merdiveninin özellikleri, kaçış merdiveni havalandırması, bodrum kat kaçış merdivenleri, kaçış yolu kapıları, acil durum aydınlatması, elektrik iç tesisatının mevzuata uygun olması, kullanılan kabloların alev geciktirici özellikte olması, gibi hususlar aynı zamanda işçi sağlığı ve güvenliği gerekliliklerindendir. Bu gereklilerin yerine getirilmesi en başta işverenlerin sorumluluğudur. İşçi sağlığı ve güvenliği yönünden gerekliliklerin yerine getirilmesinin sağlanması Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yükümlülüğüdür. Ancak otel, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca bir kez bile denetlenmemiştir. Bilirkişi raporunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının denetim görevini yerine getirmemesi nedeniyle kusurlu bulunması üzerine bakanlık savcılığa verdiği yanıtta tüm işyerlerinin denetlenmesinin mümkün olmadığını söylemiştir. Yürürlükte olan düzenlemeler çerçevesinde tüm işyerlerinin denetlenmesi mümkün değildir. Öyleyse her yıl en az 2.000 çalışanın iş kazalarından ölümünü mü kabulleneceğiz. DİSK, KESK, TMMOB, TTB yıllardır, tüm işyerlerini denetleyebilecek yapıları da kapsayan idari ve mali yönden özerk, çoğunluğunu emek örgütlerinin oluşturulduğu İşçi Sağlığı Güvenliği Kurumu/Enstitüsünün kurulmasını önermektedir. Ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu öneriye kulak tıkadığı gibi TMMOB ve TTB’yi yok sayan tavır sergilemektedir. Her yıl en az 2.000 işçinin ölmesinin sorumluluğu işverenlerde olduğu kadar, ölümleri önlemek için çözüm üretmeyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığındadır.

BAZI KAMU KURUMU YÖNETİCİLERİNİN YARGILAMA DIŞINDA BIRAKILMASI, YARGILAMANIN EKSİK KALMASIDIR

Hazırlanan bilirkişi raporunda Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının da görevlerini, denetlemelerini yapmamalarının yangının meydana gelmesinin nedenlerinden olduğu belirtilmişti. Ancak Bakanlıkların önce yargılamaya izin vermemesi, Danıştay kararından sonra izin vermesi nedeni ile 2 bakanlığın yetkililerinin yargılanması mümkün olmadı. Ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının denetimle planlamayı yapan Rehberlik ve Teftiş Başkanının ismini değil, hiçbir yetkisi olmayan bir ismi vermesi, yargıyı yanıltmak olarak değerlendirilmelidir.

Ayrıca Bolu İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP)’ta yangının çıktığı bölgeye ilişkin yangın değerlendirmesinin yapılmamış olması nedeniyle AFAD yetkililerinin de yargılamaya dahil edilmesi gerekirdi.

İŞYERLERİNDE SAĞLIK VE GÜVENLİK ÖNLEMLERİNİN ALINMASI
TARTIŞMASIZ BİR ŞEKİLDE İŞVEREN YÜKÜMLÜLÜĞÜDÜR

Bazı otel görevlileri de yargılandı ve ceza aldı.  Kimlerin hangi görev, yetki ve sorumlulukları vardı, onlar yargılamanın istinaf ve Yargıtay aşamasında belki de yeniden değerlendirilecektir. Ancak, yargılanan iş güvenliği uzmanlarından birisine de 21 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası verildi.  İş hukuku ve işçi sağlığı güvenliğine ilişkin düzenlemeler işyerlerinin sağlıklı ve güvenli olmasına ilişkin tüm yükümlülüklerin işverenlerde olduğuna yöneliktir. İş güvenliği uzmanlığı rehberlik ve danışman olarak tanımlanmıştır. İş güvenliği uzmanları işveren vekili değildir, işe alma, işten çıkarma, ceza verme, iş durdurma yetkileri yoktur, ücretleri belirleyemez.

Yangının çıktığı gün işyeri ile sözleşmesi olan herhangi bir iş güvenliği uzmanı yoktu. Bilirkişi raporu ve iddianamede, 21 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası verilen iş güvenliği uzmanının otelde en son 2021 yılına ait iş güvenliği uzmanlığı sözleşmesinin bulunduğu belirtilmektedir. Düzenlemeler çerçevesinde sorumluluğun işverende olması gerçeği bir yana yangından 4 yıl önce işten ayrılmış olan bir iş güvenliği uzmanının faciadan sorumlu tutulması anlaşılabilir değildir.

Dünya örneklerinde de, iş güvenliği profesyonellerinin yargılandığına dair bir durum söz konusu değildir.

MAHKEME KARARI EMSAL OLACAK MI

Yakınlarını kaybedenler, Bolu ağır ceza mahkemesi kararını olumlu bir karar olarak değerlendirdi ve emsal karar olması yönündeki dileklerini paylaştı. Soma, Amasra, Davutpaşa,Esenyurt, Ermenek, OSTİM kararları göz önüne alındığında Kartalkaya’dan önceki kararların adil kararlar olmadığı gerçeği bir kez daha görülmektedir.

Soma, Davutpaşa, OSTİM yargılamalarında da kayıp yakınlarının örgütlülüğünden, kamuyu oluşturma çabalarından söz edilse de, Kartalkaya yargılamasında örgütlülüğün, kamuoyu oluşturma çabasının daha etkin bir şekilde yürütüldüğüne tanık olduk.  Kayıpları geri getirmese de ailelerin istediği kararın çıkmasında örgütlülüğün payı olduğunu söyleyebilirim. Yargılaması süren Gayrettepe yangını ve diğer davalarda da ailelerin yanında olmak ve dayanışma göstermek kararların daha adil olmasını getirebilecektir.

Her gün 6, yılda 2.000 işçi işyerlerinde iş kazalarında can veriyor. Ancak, sınırlı sayıda cinayette yargılama olduğuna tanık oluyoruz. Sendikalar, meslek örgütleri, siyasi partiler işçi sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasında daha etkin davranmadığı sürece ölümlerin süreceğini, DİSK, KESK, TMMOB, TTB’nin önerdiği bir çok Avrupa ülkesinde benzeri örneklerin bulunduğu İşçi Sağlığı Güvenliği Kurumu /Enstitüsü oluşturulmadığı sürece, ölümlerden işverenler kadar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının sorumlu olduğu gerçeğini de sürekli olarak söylemek zorundayız.

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.