28 Mart 2025 – Silivri Cezaevi
Merhaba dostlar. TV yayıncılığında ya da bir haber kuşağının başarısında, sunucu ve yorumcu kadar editör, reji ve haber merkezinin de önemli rolü vardır. Deyim yerindeyse, mutfağınız neyse ekranınız odur.
İlke TV’de yayınlanan Konuşma Zamanı programı için de bu tespit geçerlidir. Malum, Dilek Odabaş arkadaşımız her akşam güncel gelişmeleri konuklarıyla tartışıyor. Ama biliniz ki, öncesinde ekip disiplinli ve yoğun bir hazırlık yapıyor.
Konuşma Zamanı’nın genç ve başarılı editörü Damla Yılmaz’dan bir mektup aldım. Onunla hep kitaplardan konuşurduk, ben tutuklanmadan önce. Damla, mektubunda sözü yine kitaplara getirmiş. Benden okuma önerilerine devam etmemi istemiş.
Bugün itibarıyla 39 gündür özgürlükten yoksunuz. Malum, kitaba ve kaynağa erişim imkânı sınırlı. Okuduğum kitaplardan dördünü sizlere tavsiye ederim:
1. Medya Gerçeği – Noam Chomsky
Bu kitap, genç gazeteciler, gazeteci adayları ve medya takibi açısından oldukça değerli. Medya Gerçeği, Latin Amerika’dan Hindiçin’e, Irak işgalinden Orta Doğu’ya Amerikan egemen medyasının hakikatleri nasıl çarpıttığını anlatıyor.
Kitabı okurken Trump dönemiyle başlayan otoriterizm ve akıl tutulmasının aslında hiç de yeni olmadığını anlıyorsunuz. Devlet-şirket-militarizm şeklinde karşımıza çıkan hegemonik yapı, medyayı da buna göre biçimlendiriyor. Wilson’dan Reagan’a, Bush’tan Trump’a kadar süren bu gelenek aslında pek değişmiyor. Demokratların hali de hal değil.
Trump dönemi, tarihsel medya inşasının bir devamı. Dünya yeni bir savaş düzenine doğru giderken, yakın dönemin işgal ve savaşlarını ABD medya taraması üzerinden okumak bugün hakikatin peşinde koşan gazetecilere eleştirel güç katacaktır.
2. Cennetin Doğusu – John Steinbeck
Gazap Üzümleri, Bitmeyen Kavga ve diğer yapıtlarıyla tanıdığımız John Steinbeck diyor ki: “Daha önce yazdığım bütün kitapları aslında Cennetin Doğusu’nu kaleme almak için yazdım.”
Roman, Kuzey Amerika’nın inşa süreciyle birlikte şekillenen insan tipine odaklanıyor. Marquez ve Moyen romancılığından aşina olduğumuz iki ya da üç kuşak aile anlatımı burada da karşımıza çıkıyor. Sınıfsal gerçeklik kadar Cennetin Doğusu’nun en büyük başarısı, insanı ve onun içinde yaşadığı toplumu tarihsel zamanın akışı içinde sosyo-psikolojik derinliği ile ele almasından kaynaklanıyor.
İşgal, sömürü, kırım, emperyal savaş, toprak yağması içinde şekillenen yeni Amerikan insan tipi çağlara uzanan özelliklerini belki de buradan alıyor. Kıtaya göçle gelen ya da getirilenler de bu inşanın rekabet gücü olarak kullanılıyor. Toplumsal ve ahlaki çöküşün içinde iyinin ve kötünün mücadelesi felsefi ve teolojik göndermelerle tartışılıyor. Habil ve Kabil metaforuna dikkat!
Cezaevinde okuma imkânı bulduğum kitaplar arasında favorim Cennetin Doğusu’dur. Yaklaşık 650 sayfalık bu roman muazzam bir akıcılığa sahip. Sıkılmaz ve çabucak bitirirsiniz. Lezzeti damağınızda kalır. 100 sayfalık bir kitap bitmesin dersiniz ya, işte son sayfası size o özlem duygusunu bırakacaktır.
3. Babalar ve Oğullar – Turgenyev
Modern Rus romancılığının ilk örneklerinden biri olarak tartışılan bu kitap, Ivan Turgenyev’e ait. Kuşak karşılaşması kadar kuşak çatışmasının da romanı. Asırlar geçse de pek değişmeyen o dinamik ve devinim gerçekliği.
Rus aristokrasisi, liberal Rusçuluk ve onun bir hizbi olan nihilizm arasında ideolojik, düşünsel, kültürel çatışmalar romanın omurgasını oluşturuyor. Sıkışan ve değişim için zorlanan çarlık Rusyası ufukta beliriyor. Romanı okurken birçok sayfada Dostoyevski’yi gördüm. Diyaloglara dayalı anlatım üslubu sanki Turgenyev’den esinlenmiş.
Roman kahramanı Bazarov, dönemin gerçekliğinin ve filizlenen düşüncenin ilk örneklerinden biri. Daha sonraki yıllarda Bolşevik düşünce ve edebiyatı bu filizi farklı boyutlara taşıdı.
Peki ya bugün? Dünya, ülkeler, uygarlık ve yaşam; ideoloji ve tahayyül bakımından neredeyiz? Zor soru olduğunun farkındayım. Başlangıçta yanıt veremeyebiliriz ama en azından bu kritik soruya yoğunlaşmak bakımından Turgenyev iyi bir başlangıç olabilir.
4. Prens – Machiavelli
Önerdiğim son kitap Machiavelli’den. Okuru 5 asır öncesine götüren bu eser, savaş ve siyaset stratejisinin biliminin ilginç örneklerinden biri.
Burada koğuştaki kitaplar arasında Ezilenlerin Pedagojisi’ni gördüm ve Prens ile karşılaştırmalı okudum. Faydalı oldu. Zira ezilenler, kendilerini ezen güçlerin pedagojisini anlamadan muzaffer olamazlar.
Machiavelli bu kitabı, yaşadığı topraklardaki (bugünkü İtalya) prense hizmet etmek için yazmış. Hem kendini affettirmek hem de milliyetçi duyguları kabartmak adına. Prense tavsiyelerinde işgal, zulüm, barbarlık, kolonizasyon ne ararsan var. Fakat ittifaklar ve halkın yönetilmesi konusunda ince dersler de içeriyor.
Üzerinden 500 yıl geçse de prensler ve danışmanları bugün hâlâ baş gösteriyor. Bugünün dünyasını, dünün dünyası ile yorumlayarak anlamak bakımından kitaplığınıza dahil edebilirsiniz.