Bu kapsamda dün (2 Kasım 2024 Cumartesi) Diyarbakır’da ‘Kürt Meselesinde Çözümsüzlük Türkiye’ye Neler Kaybettiriyor’ başlıklı bir toplantı düzenlendi.
Toplantıda, Kürt meselesindeki çözümsüzlüğün toplumsal hayata, ekonomiye ve uluslararası ilişkilere etkileri konuşulup tartışıldı.
Alanında yetkin katılımcıların yer aldığı, zamanlaması bakımından da önemli bir çalışmaydı.
***
DİTAM Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Azizoğlu’nun açılış konuşmasıyla başlayan toplantı, farklı başlıklar taşıyan oturumlarla devam etti.
Azizoğlu, Kürt meselesindeki çözümsüzlüğün sadece Kürtlere değil, tüm Türkiye’ye kaybettirdiğine dikkat çekti.
Çözümsüzlüğün Toplumsal Hayata Etkileri başlığıyla ilk oturum, DİTAM Başkan Yardımcısı Sedat Yurtdaş’ın moderatörlüğünde; Veri Enstitüsü Başkanı Bekir Ağırdır ve Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Doç. Dr. Vahap Coşkun’un katılımıyla gerçekleşti.
Özetle, Bekir Ağırdır kültürel gerilimin yanında sınıfsal gerilimin önemine de vurgu yaparak ekonomik krizin ortak yaşam iradesini zedelediğini, toplumun yüzde 70’inin depresyon yaşadığını ve yarına olumsuz baktığını belirtti. Tüm olumsuzluklara rağmen, onurlu bir yaşam için el birliğiyle çalışmak gerektiğini dile getirdi.
Vahap Coşkun, konuşmasına soruna tarihsel bir çizgi çizerek başladı ve sorunun uzadıkça faturanın kabardığını ifade etti. Siyasal alanın daralmasının sayısız nedeni olduğunu, kamuoyunun hazırlanmasında çok sorun yaşanacağını dile getirerek, kayyum uygulamasının Anayasa’ya aykırı olduğunu belirtti. Ancak bugüne kadar birçok yasayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıyan ana muhalefet partisinin bu konuyu mahkemeye taşımadığını vurguladı.
İkinci oturumda, Akademisyen Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu ve Diyarbakır Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, Akademisyen Prof. Dr. Mesut Yeğen’in moderatörlüğünde sorunun ekonomiye etkileri üzerine görüşlerini dile getirdiler.
Erol Katırcıoğlu, Türkiye’nin baskıcı bir yönelim içinde olduğunu, sorunu daha çok bir güvenlik sorunu olarak gördüğünü ve Kürt sorununun devlete ekonomik bakımdan büyük bir maliyet teşkil ettiğini belirtti. Ayrıca, milli gelirde bölgeler arası eşitsizliği dile getirerek son süreçteki iktidarın söylem ve yaklaşımlarını samimi bulmadığını ifade etti.
Mehmet Kaya, ekonomide bir cümle kurulduğunda onun içini doldurmak gerektiğini belirterek, sorunun tarihsel bir süreci olduğunu vurguladı. Güvenlik önlemleri ile güvenlik politikalarının farklı olduğuna dikkat çekerek, Kürt coğrafyasında devletin yatırımlar bakımından ayrımcılık yaptığını sayılar ve örneklerle ortaya koydu.
Son oturumda, DİTAM Başkan Yardımcısı Barış Yavuz’un moderatörlüğünde sorunun uluslararası ilişkilere etkilerini İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Serhun Al ve Araştırmacı-Yazar Faik Bulut tartıştı.
Serhun Al, uluslararası alanda bir belirsizlikler çağı yaşandığını, Avrupa’da ve birçok yerde aşırı sağın yükselişine dikkat çekerek, Türkiye’nin son 10 yılda demokrasi bakımından giderek gerileyen bir ülke konumuna düştüğünü ifade etti. Rojava’da elde edilen statünün Türkiye ile ABD ve NATO ilişkilerinde çatlaklar oluşturduğunu belirtti.
Faik Bulut, geçmişte güçlü olmasa da her zaman bir politika yürüttüklerini ancak geçmişte olduğu gibi şimdi de Kürt siyasetinin parçalı oluşunun olumsuzluklarını dile getirdi. Bu zayıflığın Rojava için de geçerli olduğuna dikkat çekerek Kürtlerin diplomasiye daha çok önem vermesi gerektiğini özellikle belirtti.
Geniş bir perspektiften bakan konuşmacıların görüşlerini ancak birkaç cümleyle özetlemeye çalıştığım bu toplantıda, dinleyicilerin soru ve yorumları da eklenince son derece verimli bir çalışma gerçekleştirildi. DİTAM’ı kutlamak gerek.