Irkçı, ayrımcı ve kışkırtıcı siyasetiyle gündemdeki yerini uzun zamandır koruyan Zafer Partisi başkanı Ümit Özdağ pazar akşamı sürpriz biçimde gözaltına alındı ve ertesi günde tutuklandı. Gözaltı gerekçesi ‘cumhurbaşkanına hakaret’, tutuklanma gerekçesi ise ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’. Her iki suçlamada Türkiye yasalarına göre aslında tutuklama gerektirmeyen suçlamalar.
Bu suçlamalardan şimdiye kadar sadece Kürt yada Kürt siyaseti ile ilişkili olanlara dönük tutuklama haberlerine tanık olmuştuk. Kaderin cilvesi. Şimdi bir Türk milliyetçisi aynı kaderi paylaşıyor.
Peki neden? Aslında Özdağ gözaltına alındığından bu yana pek çok kişi aynı soruyu soruyor; neden?
Ümit Özdağ’ın ciddiyetle yargılanmasını gerektiren ırkçı ayrımcı, hedef gösterici, kışkırtıcı faşizan nitelikli onlarca demeci, söylemi, ifadesi oldu, bildiğimiz kadarıyla hiçbirinden soruşturmaya dahi uğramadı. Peki ne oldu da Özdağ şimdi gözaltına alındı ve hatta tutuklandı? Özdağ’ın gözaltına alınması dahi iktidara muhalif ana akımdan olan sağlı sollu siyasi yapıların ekseriyetini konsolide etme gücü göstermiş iken, tutuklama ile meram neydi, doğrusu sorgulamaya muhtaç bir konu.
Hele hele Özdağ’ın göz altına alınması ile İmralı’da başlayan süreci karşı(t)laştıran bir dilin hızla tedavüle sokulması, Öcalan-Kürtler-DEM Parti odaklı tartışma ve kıyaslamaların ve kışkırtmaların sosyal medyada kendine en çok yer bulan anlatılar olması, kontrolsüz bir manipülasyonun devreye girmesi gözaltı ve tutuklama ile meram edilenin ne olduğunu yeniden sorgulamaya bizi itiyor.
Gözaltı ve tutuklamanın İmralı heyetinin beklenen ikinci görüşmesinin arifesine denk getirilmiş olması da soruları çoğaltıyor.
***
İlk akla gelen soru şu; Özdağ’ın gözaltı ve tutuklanma hamlesi ile ülkücü ve milliyetçi camia da oluşması muhtemel bir liderlik boşluğu mu doldurulmak isteniyor? Olası yeni barış sürecinin devletten doğru sözcüsü/mimarı konumundaki MHP lideri Bahçeli’nin olası başarısızlığına bir yatırım olarak mı Özdağ tutuklandı acaba?
Malum Türkiye’de ana akım içindeki siyasetçilere dönük yargı kıskacı hedef aktörün genellikle güçlenmesi biçiminde zuhur ediyor. Özdağ’ın bu yargı hamlesinden güçlenerek çıkmasını sağlayacak siyasal ve toplumsal koşul ise gani gani var. O halde bu hamle Özdağ’ı güçlendirmek için mi yapılıyor? Özdağ gibi birinin güçlenmesini kim, neden istiyor?
Devlet içinde bir kanat olmaksızın böyle bir plan uygulanamayacağına göre bu hamle derin devlet içindeki kimi grupların marifeti mi oluyor? Mümkün! Öyle ise hangi grup ve kanatların marifeti? Ergenekon? Cemaat? İktidar?
İktidarın sürece dönük sert güvenlikçi tutumu düşünüldüğünde, acaba bu işte iktidar partisi ne denli var? diye sormadan edemiyor insan.
Acaba iktidar partisi başlaması muhtemel süreci, MHP ve liderliğinin zayıflamasının bir yolu olarak mı değerlendirmek istiyor? O yüzden mi açıkça sahiplenmiyor?
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un haftalardır sürdürdüğü Pazar yazılarındaki milliyetçi ve güvenlikçi tonaj, süreci ölü doğuma sürükleme gücü taşıyan o rijit ve üstenci dil bu nedenlerle ilgili olabilir mi? Özdağ’ın tutuklanması ile Uçum’a o yazıları yazdıran akıl arasında bir ortaklık var mı? Bilmiyorum. Ama ikisinin de sürecin akamete uğratma gücünü küçümsememek gerekebilir.
Konunun süreçle ilgili bir diğer boyutu şu; Özdağ’ın gözaltına alınmasını ve tutuklanmasını Öcalan’ın serbest bırakılma hazırlığı olarak sunup kamuoyunu, toplumu kışkırtan dillerin çoğalması. Biliyorsunuz, Bahçeli süreci açtığında muhatap olarak Öcalan’a işaret etmiş, Öcalan’a seslenmiş, Umut hakkından bahsetmişti.
Açık ki yeni başlayan sürecin parametrelerinden biride Öcalan’ın muhataplık görevini icra edebileceği serbestliğe sahip olması.
O halde Özdağ gözaltısı ile adeta bunun önü mü alınmak istendi acaba? Bu gözaltı ile milliyetçi duygular kabartılarak süreç karşıtı bir refleksin örgütlenmesine zemin mi hazırlanıyor? Öcalan’ın serbest kalması bu sürecin sağlıklı ve güvenli yürütülmesinde önemli bir parametre ve hatta belirleyici bir parametre. Ancak yönlendirilen tartışmalarla Öcalan’ın serbest bırakılması karşıtı bir hava oluşturularak “bakın tepki var, Öcalan’’ı serbest bırakamayız” denmeye mi hazırlanılıyor?
Soruları çoğaltmak mümkün. Ancak tüm bu sorular üç şeyi düşünmemizi güçlendiriyor;
Oysa İmralı’da yapılan ilk görüşmenin en önemli çıktısı muhalefetin çözüm etrafında konsolide olması, çözüm olanaklarını güçlendirmesiydi… Bugün gerçekleşen yeni görüşmede ne var, neler dendi bilmesek de (Bu arada ilkini de bildiğimiz söylenemez), bir Özdağ vakası bile bize muhalefetin çözüm olasılıklarının en zayıf ve bozucu halkası olabileceğini yeniden düşündürmeye yetiyor….