• Ana Sayfa
  • Manşet
  • Özgür Özel: Vergiyi vermesi gerekenler yüzde 11 veriyor, en az vermesi gereken grup yüzde 63

Özgür Özel: Vergiyi vermesi gerekenler yüzde 11 veriyor, en az vermesi gereken grup yüzde 63

CHP Genel Başkanı Özel, AK Parti’nin “kara düzen” kurduğunu ileri sürdü ve bunu şöyle açıkladı: “Memlekette vergiyi vermesi gerekenler yüzde 11 veriyor. En az vermesi gereken grup 63’ü dolaylı 25’i maaşlardan yüzde 88’ini veriyor.”

Özgür Özel: Vergiyi vermesi gerekenler yüzde 11 veriyor, en az vermesi gereken grup yüzde 63
Özgür Özel: Vergiyi vermesi gerekenler yüzde 11 veriyor, en az vermesi gereken grup yüzde 63
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 10 Aralık 2025 22:29

CHP, “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin 74’üncüsünü İstanbul’un Çatalca ilçesinde düzenledi. Mitingde CHP Genel Başkanı Özgür Özel konuştu.

Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümetini ekonomi politikaları üzerinden hedef aldı. Erdoğan’ın fakir sevmediğini ileri süren Özel, şunları söyledi:

“Tayyip Bey zengin sever, fakir sevmez. Bugün Türkiye’de yoksulluk sınırı 97 bin lira. Tayyip Bey 2018 yılında göreve başladı. 2017’de anayasayı değiştirdiler, OHAL şartlarında. O zaman diyordu ki ‘Verin yetkiyi görün etkiyi. Şirket yönetir gibi yöneteceğim ülkeyi.’

Vallahi sözünü tuttu. Bir kabine ilan etti. Milli Eğitim Bakanı’nın özel okul zincirleri var. Sağlık Bakanı’nın özel hastane zincirleri var. Turizm Bakanı’nın otelleri var. Et Balık Kurumu Müdürü’nün bile yurt dışından et ithal eden şirketi var.

Tayyip Bey kurduğu bu şirkete bir isim verdi biliyor musunuz? KADAŞ. Nedir KADAŞ? Kara Düzen Anonim Şirketi. AK Parti’nin kara düzeni. O gün bugündür bu meydanlar yoksullaşıyor.

Bu kadar büyük fabrika, bu kadar imalat 185 ülkeye ihracat, bu kadar hizmet sektöründen alınan vergiler hepsi yüzde 11. Sizden alınan zengin fakir ayırmayan vergi yüzde 63. Memlekette vergiyi vermesi gerekenler yüzde 11 veriyor. En az vermesi gereken grup 63’ü dolaylı 25’i maaşlardan yüzde 88’ini veriyor. AK Parti’nin kara düzeni budur. Türkiye’de iktidar değişecek. Bu vergi düzenini allak bullak, ters yüz edeceğiz. Çok kazanandan çok alacağız. Az kazanandan az alacağız, kazanmayandan vergi almayacağız.”

CHP Genel Başkanı Özel, Çatalca Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, şunları kaydetti:

“Emekliler, AK Parti gelmeden önce 1,5 asgari ücret alıyorlardı. Asgari ücret çok düşük ama bugün 1,5 asgari ücret olsa 33 bin lira. Emekliler AK Parti gelmeden önce en düşük emekli maaşıyla sekiz çeyrek altın alıyordu. Bugünkü parayla 88 bin lira. Bugün emeklileri 16 bin liraya mahkum ettiler. Asgari ücretliler AK Parti öncesi yedi çeyrek altın alıyorlardı bir aylık maaşla. Şimdi iki çeyrek altını zor alıyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi’nin asgari ücretle ilgili teklifi bu sene 39 bin lira. Emeklilerin 16 bin lira sefalet maaşına itiraz ediyoruz. En düşük emekli maaşının da bir asgari ücret olması gerektiğini savunuyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında önce en düşük emekli maaşı bir asgari ücret, sonra hak ettikleri gibi 1,5 asgari ücret seviyesine çıkacak. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında emeklilere bayram ikramiyesi öyle komik paralar verilmeyecek. Her emekliye her iki bayramda da birer asgari ücret ikramiye verilecek. Söz veriyoruz.”

“Demokrasi, adalet olmazsa huzur da refah da olmuyor”

Türkiye’nin kaynaklarının doğru kullanılmadığını söyleyen Özel, iktidarı “küçük bir zümreyi kayırmakla” suçladı. AK Parti’nin geçmişte muhalefet ettiği konuları bugün kendisinin uyguladığını söyleyeyen Özel şu ifadeleri kullandı:

“Biz zengin bir ülkeyiz. Toprağımız bereketli, insanımız çalışkan. Petrolümüz de, kıymetli madenlerimiz de var. Üç tarafımız deniz. Her imkanımız var. Ama kötü yönetiliyoruz. Talihsizlik AK Parti’nin iktidarda olması, halkın genelini değil; küçük bir zümreyi kayırması. Demokrasi olmazsa, adalet olmazsa ülkede asla huzur da, refah da olmuyor. Bir yandan yorulacaksın, bu milleti de bu kadar yoracaksın. Sonra karşına çıkan sandıkta yenileceksin. Kendin yendiğinde, kazandığında baştacı yaptığın milli iradeyi alaşağı edeceksin. Bu milletin seçtiklerine saygı göstermeyip, onlara darbe yapacaksın. Onları toplayıp Silivri’ye atacaksın. Kendinden sonraki iktidara yargı darbesi yoluyla mani olmaya çalışacaksın. Sonra diyeceksin ki ‘Oturun kardeşim. Oturun oturduğunuz yerde.'”

“Biz canlı yayın istiyoruz. Savcısına güvenen, karşımıza çıksın görelim”

CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun yargılama sürecinin TRT’den canlı yayınlanması tekliflerinin reddedilmesine tepki gösteren Özel, “Bu meydan 265 gündür haysiyetlerine kastedilen, yapmadıkları her şey yapmış gibi TRT’den yayınlanan, yandaş kanallardan karalanan, seçtiklerine sahip çıkıyorlar. Atılan bütün iftiraları teker teker püskürttük. TRT’den canlı yayın diyorduk, ‘varız’ diyorlardı. Kanun teklifini verdik. ‘Yokuz’ diye kaldırdılar. Buradan bir kez daha sesleniyoruz. Biz arkadaşlarımıza güveniyoruz. Biz Ekrem Başkan’a güveniyoruz. Ekrem İmamoğlu’na kefiliz. Biz canlı yayın istiyoruz. Savcısına güvenen, karşımıza çıksın görelim” diye konuştu.

“Tarihinin en büyük güvensizlik oyunu Kayseri’de açıklanacak”

Özel, İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı için yürütülen imza kampanyasında 25 milyon 100 bin imzanın toplandığını, bunların “tarihin en büyük güvensizlik oyu” olduğunu söyledi. Bu imzaların 75’inci mitingde Kayseri’de kamuoyuna sunulacağını açıklayan Özel, şöyle konuştu:

“Şimdi çok çok kirli bir kumpas, inanılmaz işler yaptı, hep konuştuk. Yani düşünün ki Ekrem Başkan’ın 31 yıllık diplomasını iptal ettiler. Cumhurbaşkanı adayı olmasın diye. Akşam iftar sofrasında diploma iptal ettiler. Sabah sahur vaktini geçerken evin önüne polisleri dizdiler. 19’unda gözaltı yapıp, dört gün sonraki yapılacak ön seçime mani olmaya çalıştılar. 2 milyon üyemizle seçecektik, ‘Dayanışma sandığı’ dedik. 90 yaşında ninem çift bastonuyla geldi. Karnında üç aylık bebeğine hamile anne, evladının geleceği için geldi. Küçücük çocuklar Ekrem Amcasını çizdikleri resimleri atmak için sandık başına koştular. Büyük bir dayanışmayla 15,5 milyon kişi geldi, Cumhurbaşkanı adayını seçti. Dedik ki ‘Gelin, seçin, tarihe geçin.’ Geldiler, seçtiler, tarihe geçtiler. Bayramın birinci günü sabahı Trabzon’da Ekrem Başkan’ın köyünde ilk imzayı köyün en yaşlısına attırdık. Oradan başlayarak, hepinize görevler tanımlayarak hep birlikte yaptık. En son 25 milyon 100 bin imzayı yeminli mali müşavirlerden oluşan bir heyetle saydırdık, tespit ettirdik, tescil ettirdik. Bir TIR’ın içine koyduk, kurultay salonumuzun önüne çektik. Oradaki her imza, namusumuz gibi bize emanettir. Kimse korkmasın ki ‘İmza attım, Tayyip Bey’in eline geçer. Evladımın mülakatı, memuriyeti, torunumun sınavı.’ Şimdi bugün buradan ilan ediyorum, Bugün burada 74’ncü eylemimizdeyiz Çatalca’da. 75’incisi bu hafta Kayseri’de. Kayseri’ye gidiyoruz. 25 milyon imzayı, dünya siyasi tarihinin en büyük imza kampanyasını ve bir yönetene, Cumhurbaşkanına, yürütmenin başına tarihin en büyük güvensizlik oyunu bu hafta sonu 75’nci mitingde, 75’nci eylemde Kayseri’ye götürüyoruz. Kayseri’ye.”

“Ekrem Başkan’ın beraatıne karar veren hakimi bir hafta sonra Maraş‘a sürdüler”

İmamoğlu dosyalarına bakan yargı mensuplarının görev yerlerinin değiştirildiğini belirten Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir çok hukuksuzluk, haksızlık var. Ama şimdi bambaşka bir rezaletle karşı karşıyayız. AK Toroslar çetesi var. Yapmadıklarını bırakmadılar. Şimdi onların hedefinde şerefli, namuslu yargı mensupları var. Diploma davası vardı. Aynı zamanda İstanbul İl Başkanlığı’nın davası. Buraya bakan 59’uncu Asliye Ceza Mahkemesi, diplomanın iptaline yönelik YÖK’e zor sorular sordu. ‘Bu soruları soran sen misin?’ Kendisini Kahramanmaraş’a sürdüler. Diploma iptaline bakan 5’inci İdare Mahkemesi Başkanı, doğru bir yargılama yapıyordu. Kendisini değiştirdiler. Yerine başkasını getirdiler. Ahmak davasına bakan Anadolu 7’nci Asliye Ceza Mahkemesi hakimini Samsun’a sürdüler. Hakaret davasına bakan İstanbul 14’üncü Asliye Mahkemesi, Ekrem Başkan’a ceza verirken ikisi verdi, birisi ‘Beraat etmeli’ diye karşı oy kullandı. O bir karşı oya tahammül edemediler, onu başka mahkemeye sürdüler. İhaleye fesat davasına bakan Büyükçekmece 10’uncu Asliye Mahkemesi hakimi… Ekrem Başkan’ın beraatına karar verdi. Beraatine karar veren hakimi bir hafta sonra Maraş‘a sürdüler. Bilirkişi davasına bakan 2’nci Asliye Ceza üyelerini değiştirdiler.

İBB davasında, dünyanın en büyük duruşma salonunu yapıyorlar. 40’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’ne ikinci bir heyet atayarak, iddianameyi yazanlar mahkemeyi görecek heyeti de hazırlamaya çalışıyorlar. Demişler ki AK Toroslar çetesine ‘Bu kadar da olur mu? Millet demez mi ‘40’ıncı mahkemeye özel heyet hazırlandı’ diye.’ Bakın ‘Millet demez mi?’ deyince millete ne diyor? ‘E yerlerse. Minareden at beni, in aşağı tut beni yapacağız’ diyor. Bugüne kadar Özgür Özel‘in bir şeye söz verip de tutmadığını gördünüz mü? Bir şeyi azmedip de yapmadığını gördünüz mü? Ant olsun ki bu cesur kararları veren, hukukun gereğini yapan ve çocuğunun okulu varken hakim, savcının coğrafi teminatı vardır, verdiği karardan dolayı süremezsiniz. Kararı verirken endişe edeceği hiçbir tehdidi hissettiremezsiniz. Yılda iki kez kararname çıkacakken bu hakimleri, bu savcıları… Daha dört gün sonrası 23 Mart‘ta bir mahkemedeki hakim kendisine götürülen dokuz kişiyi ‘Tutuksuz yargılama esastır’ diye bıraktı. Karşı mahkemeden ertesi gün tutuklattılar. Kendisini de İcra İflas’a yolladılar. Namusum ve şerefim üzerine söylüyorum; ant olsun ki bize bu zulmü yapan AK Toroslar’ı da unutmayacağız, bu namuslu ve şerefli, cesur insanları da unutmayacağız. Teker teker yazıyorum, teker teker. Kim ki sadece doğru karar verdi diye; namusuyla, vicdanıyla karar verdi diye ara kararnamelerle karardan üç gün sonra kendisine zulüm, diğerlerine ibret olsun diye sürülüyorsa o sürüldüğü yerde de başka yere gönderseler de günü gelip de seni bulmayanın, alnından öpmeyenin görecek yüzü olmasın. Söz veriyorum.”

“Ordudan attığı teğmenleri geri getirip de elleriyle onların rütbesini takmayan namussuzdur”

TSK’dan ihraç edilen teğmenlere ilişkin Özel, “Ordudan attığı teğmenleri geri getirip de elleriyle onların rütbesini takmayan namussuzdur, şerefsizdir. Bu rejim kimi üzdüyse onu korumak, kime zulmettiyse ona sahip çıkmak, mağdurlarına sahip çıkmak hepimizin namus borcudur. Ant olsun ki yapacağız bunu. Bunu niye söylüyorum? Şunun için söylüyorum: Hep ‘Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğunda oturuyoruz’ diyoruz. En büyük onurumuzdur, gururumuzdur. Oturduğumuz koltuk İsmet Paşa’nın da koltuğudur, ondan bize vasiyet namussuzlar kadar namusluların da cesur olmasıdır. Kara düzen gidiyor, AK Parti’nin kara düzeni gidiyor” dedi.

“Biz doğru taraftayız”

Özel, şunları söyledi:

“Ya biz hep taraf oluyoruz. Ben 10 yıl, 15 yıl önce de taraftım. Tayyip Bey de taraftı. Ben rahmetli Kuddusi Okkır’ın tarafındaydım. Ben İlker Başbuğ’un tarafındaydım. Ben Mustafa Balbay’ın, Mehmet Haberal’ın, şerefli Türk subaylarının tarafındaydım. Tayyip Bey Zekeriya Öz’ün tarafındaydı. Ona Mercedes veriyordu. 15 Temmuz’da Zekeriya Öz ve arkadaşları Tayyip Bey’e, yönetimine darbe yaptılar. Sonra da sıçan gibi kaçtılar. Benim Mustafa Balbay’ım, Mehmet Haberal’ım, İlker Paşam, alnı açık başı dik geziyor hala. Ben doğru taraftayım. Biz doğru taraftayız. Geçtiğimiz günlerde küçücük bir çocuk yine işçi olarak çalıştırıldığı, emeğinin sömürüldüğü MESEM’lerde öldü. Orada Tayyip Bey o katliamı yapan sistemin, bunu yapan Milli Eğitim Bakanının tarafında. Türkiye İşçi Partili çocuklar da gitmiş, protesto ediyorlar gençler. Vallahi biz de onların tarafındayız. Silivri’de, Bakırköy’de yatan TİP’lilere selam olsun. Sizin iradeniz, bizim irademizdir. Bu meydan Cumhuriyet Halk Partisi’nin meydanı değildir. İlk günden beri tüm siyasi partiler, büyük bir dayanışma gösterdiler. Biz bu meydanda Türkiye’nin elbette ki sol ve sosyalist demokratlarıyla, liberal demokratlarıyla, muhafazakar demokratlarıyla, milliyetçi demokratlarıyla, aslan sosyal demokratlarıyla omuz omuzayız. Biz demokrasinin tarafındayız.

“Demokrasinin adayı Ekrem İmamoğlu’dur”

Bizim suçumuz, müesses nizamın çarkına çomak soktuk arkadaşlar. Müesses nizam kimin iktidarda kalacağına, kimin muhalefette kalacağına karar veriyor. Biz yenilgiyi kabul etmedik. Biz ‘Bir daha girdiğimiz hiçbir seçimi kaybetmeyeceğiz, kaybedersek durmayacağız’ dedik. Biz 47 yıl sonra kurulduğu gün gibi Cumhuriyet Halk Partisi’ni Türkiye’nin birinci partisi yaptık. Biz aynı meydanda Zafer Partisi’nin Genel Başkanıyla, DEM Parti’nin Eş Genel Başkanlarını birlikte alkışladık, birlikte alkışlattık. İkisiyle de dayanışma gösterdik. Hiçbirinden geri durmadık. Biz bu ülkede meselenin sandığa, iradeye sahip çıkmak, diktaya, diktatöre direnmek olduğunu, önümüzdeki seçimlerin aslen bir referandum olduğunu, ya demokrasi ya otokrasi tarafında olduğunu açıkça söyledik. Evet, biz buradayız. Partimiz burada. İttifakımız burada. Demokratlar burada. Otokratların adayı kimse, korkmasın. Çıksın karşımıza. Tayyip Bey ise Tayyip Bey, TikTok’çu Hakan’sa TikTok’çu Hakan, damatsa damat, evlatsa evlat. Demokrasinin adayı Ekrem İmamoğlu’dur. Hodri meydan. Benim umudum sizdedir. Ben size güveniyorum. Bu yolda hep birlikte yürümeye var mıyız? Çatalca var mısın? Ben sana inanıyorum. Hadi bakalım yürüyelim arkadaşlar.”