Putin ve Trump’ın kötüye giden ilişkisi: İki ‘lokomotif’ kafa kaya çarpışabilir mi?

Moskovsky Komsomolets gazetesi iki lider arasında son dönemdeki ilişkiyi ‘Trump lokomotifi ile Putin lokomotifi birbirlerine doğru tam gaz ilerliyor. Ve ne biri fren yapacak gibi ne de diğeri geri çekilecek.’ diye değerlendirdi.

Putin ve Trump’ın kötüye giden ilişkisi: İki ‘lokomotif’ kafa kaya çarpışabilir mi?
Putin ve Trump’ın kötüye giden ilişkisi: İki ‘lokomotif’ kafa kaya çarpışabilir mi?
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 5 Ağustos 2025 19:44

Donald Trump ve Vladimir Putin arasındaki ilişki ‘raydan’ çıktı mı? Moskovsky Komsomolets gazetesi geçtiğimiz günlerde ABD – Rusya ilişkilerinin mevcut durumunu değerlendirirken ‘lokomotif” metaforunu kullandı.

“Trump lokomotifi ile Putin lokomotifi birbirlerine doğru tam gaz ilerliyor. Ve ne biri fren yapacak gibi ne de diğeri geri çekilecek.” diye yazdı.

BBC’nin haberine göre “Putin lokomotifi” tam gaz yol alıyor; zira “özel askeri operasyon” adı verilen şey, yani Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı sürüyor. Kremlin lideri çatışmaları sona erdirmek ya da uzun vadeli bir ateşkes ilan etmek gibi bir niyet göstermiş değil.

Bu arada “Trump lokomotifi”, Moskova’yı savaşı bitirmeye zorlamak için baskıyı artırıyor: Süreler, ültimatomlar, ek yaptırım tehditleri ve Hindistan, Çin gibi Rusya’nın ticaret ortaklarına yüksek gümrük tarifeleri.

Üstelik Trump, iki ABD nükleer denizaltısını Rusya’ya daha yakın bir noktaya konuşlandırdığını da söylüyor.

Lokomotif benzetmesinden nükleer denizaltılara geçildiğinde, işlerin ne kadar ciddi olduğu da ortaya çıkıyor.

Ama bu, Beyaz Saray’ın gerçekten Kremlin’le Ukrayna konusunda bir “çarpışma rotasında” olduğu anlamına mı geliyor?

Yoksa Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff’un bu hafta Moskova’ya gerçekleştireceği ziyaret, tüm bu sert açıklamalara rağmen, Rusya ile Amerika arasında savaşı bitirecek bir anlaşmanın hâlâ mümkün olabileceğinin işareti mi?

Trump’ın ikinci dönemi ve sıcak başlangıç

Trump’ın ikinci başkanlık döneminin ilk haftalarında Moskova ile Washington, ikili ilişkileri yeniden rayına oturtmuş gibiydi.

Kafa kafaya çarpışmaya dair bir ipucu yoktu. Tam tersine. Zaman zaman Vladimir Putin ve Donald Trump aynı arabadaymış ve aynı yönde ilerliyormuş gibi görünüyordu.

Şubat ayında ABD, Birleşmiş Milletler’de Rusya’nın yanında yer alarak, Rusya’nın Ukrayna’daki “saldırganlığını” kınayan ve Avrupa tarafından hazırlanan bir karar tasarısına karşı çıktı.

O ay yapılan bir telefon görüşmesinde iki başkan birbirlerinin ülkelerini ziyaret etmekten bahsetti. Putin-Trump zirvesi her an gerçekleşebilirmiş gibi hissediliyordu.

Bu arada Trump yönetimi Moskova’ya değil, Kiev’e baskı uyguluyor ve Kanada ve Danimarka gibi geleneksel ABD müttefikleriyle kavga ediyordu. Amerikalı yetkililer konuşmalarında ve televizyon röportajlarında NATO’yu ve Avrupalı liderleri şiddetle eleştiriyordu.

Tüm bunlar Kremlin’in kulağına müzik gibi geliyordu.

Rusya Bilimler Akademisi Güvenlik Çalışmaları Merkezi’nden siyaset bilimci Konstantin Blokhin Mart ayında Izvestia gazetesine verdiği demeçte “Amerika’nın şu anda Rusya ile Washington’un Brüksel ya da Kiev ile olduğundan daha fazla ortak noktası var” dedi.

Ertesi ay aynı gazete şunları yazıyordu:

“Trumpçılar devrimcilerdir. Onlar sistem yıkıcılarıdır. Sadece bu konuda desteklenebilirler. Batı’nın birliği artık yok. Jeo-politik olarak artık bir ittifak değil. Trumpizm Transatlantik konsensüsü kendinden emin ve hızlı bir şekilde yok etti.”

Bu arada Donald Trump’ın elçisi Steve Witkoff Rusya’ya düzenli bir ziyaretçi haline gelmişti.

Sadece iki ayda dört kez Moskova’ya gitti ve Vladimir Putin’le saatler süren görüşmeler yaptı. Bir görüşmeden sonra Kremlin lideri ona Beyaz Saray’a götürmesi için Donald Trump’ın bir portresini hediye etti.

Başkan Trump’ın bu jest karşısında “net bir şekilde duygulandığı” belirtildi.

Ancak Trump, Moskova’dan bir tablodan daha fazlasını istiyordu. Putin’in Ukrayna’da koşulsuz ve kapsamlı bir ateşkese imza atmasını talep ediyordu.

Trump’ın artan hayal kırıklığı

Rusya’nın cephede inisiyatifi elinde tuttuğundan emin olan Vladimir Putin, Moskova’nın diplomatik bir çözüme bağlı olduğunu iddia etmesine rağmen, savaşı durdurma konusunda isteksiz davranıyor.

Donald Trump’ın Kremlin’e karşı giderek daha fazla hayal kırıklığına uğramasının nedeni de bu.

Geçtiğimiz haftalarda Rusya’nın Ukrayna şehirlerine yönelik aralıksız saldırılarını “iğrenç” ve “utanç verici” olarak nitelendirdi ve Başkan Putin’i Ukrayna konusunda “saçmalamakla” suçladı.

Geçtiğimiz ay Donald Trump, Putin’e savaşı sona erdirmesi için 50 günlük bir ültimatom vermiş, yaptırım ve gümrük vergileriyle tehdit etmişti.

Daha sonra bu süreyi on güne indirdi. Verilen sürenin bu hafta sonunda dolması bekleniyor. Şu ana kadar Vladimir Putin’in Washington’dan gelen baskıya boyun eğeceğine dair bir işaret yok.

Peki Putin, Washington’un baskısını gerçekten hissediyor mu?

New York’taki The New School’da uluslararası ilişkiler profesörü olan Nina Kuruşçeva’ya göre “Donald Trump çok fazla tarih değiştirdiği ve bir o yana bir bu yana savrulduğu için Putin’in onu ciddiye aldığını sanmıyorum.”

“Putin savaşabildiği kadar savaşacak ya da Ukrayna ‘Yorulduk, koşullarınızı kabul etmeye hazırız’ demediği sürece savaşacak.

“Bence Putin Kremlin’de oturuyor ve Rus çarlarının ve daha sonra Joseph Stalin gibi liderlerin hayallerini gerçekleştirdiğini ve Batı’ya Rusya’ya saygısızlık yapılmaması gerektiğini gösterdiğini düşünüyor.”

Anlaşma hala mümkün

Şu ana kadar çizdiğim tabloya bakılırsa Putin ve Trump lokomotiflerinin kafa kafaya çarpışması kaçınılmaz gibi görünebilir. Ama şart değil.

Donald Trump kendisini büyük bir anlaşma yapıcı olarak görüyor ve görünüşe bakılırsa Vladimir Putin’le anlaşmaktan vazgeçmiş değil.

Steve Witkoff bu hafta Kremlin lideriyle görüşmek üzere Rusya’ya geri dönecek. Yanında ne tür bir teklif götürebileceğini bilmiyoruz. Ancak Moskova’daki bazı yorumcular sopadan çok havuç olacağını tahmin ediyor.

Pazar günü Başkan Trump’ın Rusya’nın “yaptırımlardan kaçınma konusunda oldukça iyi göründüğünü” söylemesi dikkatlerden kaçmadı.

Pazartesi günü, Moskova’daki MGIMO Üniversitesi’nde siyaset teorisi doçenti olan Ivan Loshkarev Izvestia’ya verdiği demeçte Witkoff’un diyaloğu kolaylaştırmak için “Ukrayna konusunda bir anlaşmadan sonra açılacak avantajlı işbirliği teklifleri” sunabileceğini söyledi.

Bu, üç buçuk yıldır süren savaşı sona erdirmek için Kremlin’i ikna etmeye yeter mi?

Hiçbir garanti yok.

Ne de olsa Vladimir Putin şu ana kadar Ukrayna’da toprak, Ukrayna’nın tarafsızlığı ve Ukrayna ordusunun gelecekteki büyüklüğü konusundaki taleplerinden geri adım atmadı.

Donald Trump bir anlaşma istiyor. Vladimir Putin ise zafer.