Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümü hala aydınlatılamadı.
Aradan geçen bir yıla rağmen çok sayıda delilin toplanmadığı dosyada son olarak Rojin’in vücudundan iki DNA örneği çıktığı ve bununda erkeğe ait olduğu aktarıldı.
Bu bilginin ardından DNA örneklerinin nerede bulunduğu bilgisi Adli Tıp Kurumu(ATK) tarafından 9 ay boyunca kamuoyuyla paylaşılmadı.
Diyarbakır ve Van Barolarının ATK hakkında yaptığı suç duyurusunun ardından ATK, 10 Ekim günü raporu soruşturma dosyasına ekledi. ATK Biyolojik İhtisas Dairesi Merkezi’nin gönderdiği raporda, ilk DNA örneğinin sternal yani göğüs bölgesinde ikinci DNA örneğinin ise vajinanın iç bölgesinde olduğu tespit edildi. Bu tespitin ardından olayın intihar değil, şüpheli ölüm olduğuna ve cinsel saldırı ihtimaline dikkat çeken avukatlar, gerekli soruşturmaların açılması ve ifadelerin alınması çağrısında bulundu.
Öte yandan Adli Tıp Kurumu daha sonra yaptığı acıklamada, tespit edilen erkek DNA’larının, ölüm sonrası çevresel temas sonucu bulaşmış olabileceğini açıkladı.
Bir yıldır maddi gerçeğin açığa çıkmadığı sürecin hukuki boyutunu değerlendiren Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Helin Tapancı, soruşturma aşamasında birçok delilin karartıldığını ve bölgede ki kameraların ise “bozuk” denilerek izlenmediğine dikkat çekti. ATK raporundan sonra gerekli hukuki başvuruları yapacaklarına dikkat çeken Helin Tapancı, şüphelilerin açığa çıkması için bölgede o gün bulunan herkesin ifadesinin alınmasına ve sürecin titizlikle yürütülmesi gerektiği çağrısında bulundu.
‘İhmaller süreci tıkadı’
Avukat Helin Tapancı, Rojin dosyasına ilişkin yürütülen soruşturmanın birçok açıdan eksik ve ihmallerle dolu olduğunu söyledi. Helin Tapancı, “Dosya oldukça komplike bir dosya çünkü geldiğimiz aşamada maalesef istediğimiz noktaya ulaşabilmiş değiliz. Zaman zaman Van’a giderek savcıyla gerekli görüşmeleri yapıyoruz. Elimizden gelen katkıyı sunmaya çalışıyoruz. Ancak dosyanın başında ciddi ihmaller yapılmış durumda” ifadelerini kullandı.
‘Dosyaya 9 ay sonra ekendi’
Avukat Helin Tapancı, hem polis, hem yurt görevlileri, hem de üniversite yönetimi tarafından alınan önlemlerin yetersiz olduğunu belirterek, “Dosyada çok fazla ilerleme sağlanamadı. Katü’den gerekli raporlar alındı, ifadeler tamamlandı ancak ATK raporunda ciddi eksiklikler mevcut. Rojin’in bedeninden alınan sürüntü örneklerine dair büyük bir gecikme yaşandı ve bu durum soruşturmayı olumsuz etkiliyor. Normalde bu örneklerin hangi bölgeden alındığı (örneğin kol, göğüs, baş vb.) detaylı şekilde belirtilmelidir. Fakat ATK raporunda sadece ‘iki farklı erkeğe ait DNA örneği bulunduğu’ bilgisi yer almakta. Bu örneklerin nerede bulunduğunu ise bu hafta dosyaya 9 ay sonra eklenen raporla öğrendik. Biri vajinada, biri göğüste DNA örnekleri olduğunu gördük” diye konuştu.
Raporun dosyaya erken eklenmesi için defalarca başvuru yaptıklarını ve savcılığın da ilgili kurumlara yazı gönderdiğini ifade eden Helin Tapancı, şunları belirtti:
“Bu süreçte ATK’nin ciddi eksiklikleri oldu. Bu rapordan sonra özellikle bölgedeki isimlerin tek tek ifadeleri alınmalı. Ortada bir cinsel saldırı şüphesi var. Bu şüphenin detaylı araştırılması şüphelileri açığa çıkarır. O yüzden gerek ifade gerek araştırma aşaması etkin yürütülmeli.”
‘Kafasındaki şal suya sokulmuş’
Avukat Tapancı, polisin delil toplama sürecinde de ciddi ihmallerde bulunduğunu söyleyerek, “Rojin’in kafasında bulunan şal suya temas ettirilip çıkarılmış. Bu durum DNA örneklerinin kaybolma riskini artırmıştır. Üstelik şal bir süre kumsalda bırakılmış, muhafaza edilmemiştir. Yine olay yerinde bir kameranın bozuk olduğu tespit edilmiş ancak bu durumun ötesine geçilmemiş. Kamera incelemeye alınmış mı, alınmamış mı elimizde buna dair bir veri yok. Eğer deliller doğru şekilde toplanmış olsaydı, bugün belki de elimizde şüpheliler olurdu ve dosya daha fazla ilerlemiş olabilirdi” dedi.
Helin Tapancı, Van Barosu Komisyonu’yla birlikte Adli Tıp Kurumu hakkında suç duyurusunda bulunduklarını da açıkladı:
“ATK’nin TCK 257 ve 258’nci maddelerini ihlal ederek delil gizleme ve görevi kötüye kullanma suçlarını işlediğini belirttik. Dosyanın ilerlememesinin nedeni, baştaki delil toplama hataları, ihmaller ve ATK’nin gerekli özeni göstermemesidir. Ayrıca Rojin’in sınırı geçtiği bölgeden sonra kamera kaydı bulunmaması da ciddi bir güvenlik eksikliğidir. Bu durum, yurt yönetiminin ve kampüs güvenliğinin zayıflığını göstermektedir.”
‘İntihara dair bulgu yok’
O gün bölgeye girip çıkan tüm araçların ve bu araçları kullanan kişilerin tespit edilip ifadelerinin alınması gerektiğini söyleyen Helin Tapancı, “ATK şu an ‘bulaş riskini’ bertaraf etmiş durumda. Yani Rojin’in bedeninde bulunan iki DNA örneğinin delilleri toplayan polis memurlarına veya görevlilere ait olmadığı tespit edildi. Bu da gerçekten iki farklı erkeğe ait DNA bulunduğunu doğruluyor. Dolayısıyla daha kapsamlı bir inceleme yapılması ve bölgeye giren çıkan herkesin ifadesinin alınması gerekiyor. Biz komisyon olarak intihar ihtimalinden oldukça uzağız. Elimizde intihara dair herhangi bir bulgu yok. Rojin’in ailesi ve çevresiyle yapılan görüşmeler, dosyadaki bazı bulgular – bunları gizlilik nedeniyle paylaşamıyoruz – bu ihtimali tamamen zayıflatıyor. Biz bu olayın şüpheli bir ölüm olduğunu düşünüyoruz” dedi.
‘Rojin’in telefonu hala açılmadı’
Helin Tapancı, hem kamuoyuna hem savcılara hem de ilgili kurumlara çağrıda bulundu:
“Rojin’in telefonu hala açılabilmiş değil. Türkiye’de devlet en derin verilere ulaşabiliyorken, bir kadının ölümünde neden bir telefona erişim bu kadar zor, anlamakta güçlük çekiyoruz. Biz komisyon olarak ATK’yı hem de ilgili kurumları göreve davet ediyoruz. Acılı ailenin, kızlarının neden öldüğünü öğrenmeye hakkı vardır.”