Suriye’deki Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) eski eş genel başkanı ve mevcut Başkanlık Konseyi üyesi Salih Müslim, ülkede yeni başlayan süreçte Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütüyle diyaloğa açık olduklarını ifade etti. Müslim, HTŞ’nin olumlu söylemlerine dikkat çekerken, “HTŞ’nin çok güzel laflar ettiğini, bunları pratiğe uygulamasını beklediklerini” söyledi.
‘HTŞ’ye bir adım atarsa biz iki adım atarız’
BBC Türkçe’ye telefonla konuşan Müslim, HTŞ ile doğrudan bir müzakere sürecinin henüz başlamadığını ancak olumlu mesajlar aldıklarını belirtti. Müslim, Halep operasyonu sırasında HTŞ’nin YPG’ye saldırı yapmama yönünde mesaj ilettiğini ifade etti: “Halep meselesinde olumlu davrandılar. ‘Onlara saldırmak istemiyoruz’ diye haber yolladılar. Gerçekten de uzak durdular. Umarız devam eder.”
HTŞ’yi Suriye’nin bir parçası olarak gördüklerini söyleyen Müslim, “Biz kim bizimle oturmayı kabul ederse diyaloğa hazırız. HTŞ de Suriye’nin bir parçasıdır. Bir arada yaşamak istiyoruz; düşüncesi, ideolojisi ne olursa olsun” dedi.
‘Geçmişi düşündüğümüzde kaygılarımız var’
HTŞ’nin geçmişteki çatışmalara atıfta bulunan Müslim, “Çok güzel laflar ediyorlar. Kardeşlikten bahsediyorlar. Ancak geçmişteki pratiklerine baktığımızda kaygılarımız var. Söylediklerini ispatlamaları gerekiyor” diye konuştu. PYD yetkilisi, Nusra Cephesi döneminden bu yana HTŞ ile çatışma içinde olduklarını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı: “Biz onlarla Nusra Cephesi iken; Kobani’de, Serekaniye’de, Afrin’de çatışıyorduk. Birbirimizi iyi tanıyoruz.”
HTŞ’nin değişim iddialarına temkinli yaklaşan Müslim, “Eğer değiştiğini kanıtlarsa, bu kardeşlik ve kapsayıcılık söylemlerinde samimi olursa, biz de ona olumlu adım atarız. Ama değilse, karşı karşıya geliriz” dedi.
Türkiye ile ilişkiler: ‘İletişime hazırız’
PYD’nin Türkiye ile doğrudan bir iletişim kanalı olmadığını söyleyen Müslim, dolaylı arabulucular aracılığıyla bazı mesajlar iletildiğini belirtti. “Türkiye istemediği için doğrudan bir iletişim olmadı” diyen Müslim, “Ama iyi niyet olduktan sonra neden olmasın? Türkiye isterse biz varız” diye ekledi. Müslim, SDG Dış İlişkiler Sorumlusu İlham Ahmed’in geçmişte Ankara’ya gittiğini hatırlatarak, “İlham Ahmed Ankara’ya giderse memnun olurum” dedi.
Türkiye içinde gerçekleştirilen bazı saldırıları düzenleyen PKK mensuplarının, Türkiye’ye Suriye’den gittikleri iddiası ve buna bağlı eleştirilerini de yanıtlayan Müslim, “Biz hiçbir zaman Türkiye’ye yönelik bir saldırıda bulunmadık. Böyle bir şey olmamıştır, olmayacaktır” ifadelerini kullandı.
‘ABD ile işbirliğimiz devam ediyor’
ABD güçlerinin Suriye’deki geleceği ve PYD ile ilişkisi üzerine Müslim, bu işbirliğinin devam ettiğini vurguladı: “DAEŞ’e karşı savaşta beraber bir şeyler yaptık. Şimdiye kadar biz dürüst kaldık. Onlar da dürüst kaldı. Bu devam ediyor.”
ABD’nin Suriye’den çekilmesini beklemediğini belirten Müslim, “Çekilebilirler ama bu bizim yok olacağımız manasına gelmez. Biz önceden de vardık. Amerikan politikaları uzun vadelidir, bir başkanlıkla değişecek şey değildir” diye konuştu.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin geleceği
Müslim, PYD’nin bağımsız bir devlet kurma hedefi olmadığını yineledi: “Bizden başka kimsenin birlik projesi yok. Bizim yol haritamız var. Şimdiye kadar bizlerden tek bir kişi çıkıp da biz ayrı bir şey kurmak istiyoruz demedi. Hâlâ bu sözümüzü tutuyoruz.”
PYD’nin Suriye’nin genelinde bir çözüm arayışı olduğunu ifade eden Müslim, “Biz demokratik özerklik sistemi kurduk. Bu proje bütün Suriye’ye örnek olabilir. Diyalog yolu açılmalı” dedi.
‘Hepimiz masada olmalıyız’
Suriye’de yeni başlayan geçiş sürecine dair Müslim, BM nezdinde yapılan geçmiş görüşmelere PYD’nin davet edilmemesinin bir hata olduğunu söyledi. “2254 kararından bahsediliyor. Kuzey ve Doğu Suriye’yi ihmal edemezsin. Eğer çözüm istiyorsan, bütün tarafları bir masada toplarsın” dedi.
SMO’ya eleştiriler
Suriye Milli Ordusu (SMO) gruplarının YPG’ye yönelik saldırılarını eleştiren Müslim, “Bu saldırılar neyin nesi? Biz mecbur kaldık, 120 bin kişiyi başka yerlere naklettik” dedi. SMO mensuplarını “Kürt düşmanlığıyla” suçlayan Müslim, bu grupların saldırılarının Türkiye tarafından yönlendirildiğini savundu.
