Sanatçı Vahap Aydoğan’dan Filistin’in hafızasına derin bir tanıklık

Vahap Aydoğan’ın eserindeki kırılmış kabukların içinden beliren çocuk siluetleri, yıkılmış simgeler ve çatlamış toprak, unutulmayı reddeden bir hatırlama iradesinin işaretlerini simgeliyor. Her kırık parça, yalnızca kırılmayı değil, bilinci diri tutmanın sessiz çığlığını taşıyor.

Sanatçı Vahap Aydoğan’dan Filistin’in hafızasına derin bir tanıklık
Sanatçı Vahap Aydoğan’dan Filistin’in hafızasına derin bir tanıklık
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 18 Eylül 2025 16:03

Sanatçı Vahap Aydoğan, yeni yapıtında Filistin’in derin sessizliklerini ve gölgedeki direnişini gözler önüne seriyor.

Aydoğan’ın eserindeki çatlamış bir yumurta kabuğundan yükselen çocuk siluetleri, düşmüş bayraklar ve kurumuş toprak, Gazze ve Filistin’de unutulmaya direnç gösteren bir hafızanın ve insanlığın kırılgan ama ısrarcı direncinin simgesi olarak öne çıkıyor.

Eserdeki her çatlak, geçmişin ağırlığını, bugünün suskunluğunu ve zamanın sessiz tanıklığını taşıyor; her kırık parça, hatırlamayı seçmiş bir vicdanın yankısını simgeliyor.

Yere savrulmuş yiyecek ve plastik şişeler, dünyanın ölçüsüz bolluğunu temsil ederken bu bolluk, açlıkla sınanan Gazze’deki Filistin halkının yaşamına ulaşmıyor.

Aydoğan, bu çarpıcı karşıtlıkla insanlığın vicdanına sessiz ama sarsıcı bir ayna tutuyor ve felsefi yaklaşımını şöyle özetliyor:

“Kırılganlık, direncin en saf hâlidir. Çatlamış kabuktan yükselen bir çocuk figürü, yalnızca bir varlık değil; hatırlamayı seçmiş insanlığın sessiz çığlığıdır. Bolluk ve yokluk yan yana durduğunda, zamanın hafızası çıplak ve acımasız hâliyle görünür olur. Sanat, o görünmeyeni görünür kılmanın dilidir.”

Eserdeki detaylar sessiz ama yoğun bir anlatım taşıyor.

Her düşmüş parça, unutulmaya karşı bir ısrarı; her çatlak, zamanın unutkanlığıyla yüzleşmeyi simgeliyor.

Aydoğan, sözlerini “Sanat, hatırlamanın direncidir. Sessizlik çoğu zaman susturulmuş bir çığlıktır; benim işim o çığlığı görünür kılmaktır. Her çatlak, unutulmaya karşı bir çağrıdır; her kırık parça, hatırlamanın direnişidir.” diye sürdürüyor.

Vahap Aydoğan eserinde, yalnızca bir coğrafyanın değil, tüm insanlığın vicdanını ve hafızasını sorguladığını ifade ediyor.

Eserde, açlığın, yoksulluğun ve sessizliğin ortasında kalan insanlık hâli, geçmişin ağırlığı ile geleceğin belirsizliği arasında bir köprü kuruyor.

Çatlakların ve düşmüş parçaların içinde insanlığın evrensel direncini gördüğünü belirten Aydoğan, “Çatlaklar yalnızca kırılmayı değil, direnmeyi anlatır. Sessizlik, susturulmuş bir çağrıdır. Sanat, o çağrıyı duyurmanın evrensel ve zamansız dilidir.” diye kaydediyor.

Çalışma, unutulmaya karşı direnen bir hafızanın sessiz tanığı olarak, insanlığın vicdanına dokunuyor.

Filistin’in hikâyesi, yalnızca bir coğrafyanın değil, tüm insanlığın belleğinde iz bırakıyor; hatırlamanın, direncin ve vicdanın zamansız önemini gözler önüne seriyor.