Sistem içi seçeneklere hapsolmamak
Ahmet Faruk Ünsal 9 Nisan 2025

Sistem içi seçeneklere hapsolmamak

Normal koşullarda 3 yıl sonra yapılacak olan cumhurbaşkanlığı yarışı, gerek İmamoğlu’nun kendi görevini aksatma pahasına erken başlattığı hırslı kampanyası, gerek Erdoğan’ın karşısında aday olarak görmek istemediği İmamoğlu’nu başarısız kılmak için İstanbul Belediyesi’nin elini kolunu bağlayan yasal ve idari pratikleri ve gerekse İmamoğlu’nun diplomasıyla ilgili yürütülen yargısal süreç, CHP’nin tek adayla yapmayı planladığı cumhurbaşkanlığı önseçimi arifesinde, 19 Mart’ta, kıyametin kopmasıyla bir başka evreye sıçradı.

Gelinen noktada, İmamoğlu’nun diploması yargı kararıyla iptal edildi ve adı, İstanbul Üniversitesi mezunlar kütüğünden silindi. İmamoğlu cephesi karara karşı Bölge İdare Mahkemesi’nde istinaf ve Danıştay’da temyiz süreçlerini işletecek ve nihai karar bu süreçleri müteakip netleşecek. Mevcut iktidar-yargı ilişkisi bağlamında düşünüldüğünde, kararın sürpriz olmayacağı ortada. CHP’nin bu sevimsiz seçeneği dile getirmemesi kendileri açısından anlaşılabilir ama parti yöneticilerinin alternatif isimler üzerinde şimdiden kafa yoruyor olduklarını varsaymamıza mani bir hal yok.

Anlaşılan iktidar, dişli rakibini, sadece diploma meselesiyle yarıştan düşürmekle kalmayıp yolsuzluk dosyalarıyla itibardan da düşürmeye çalışacak. Bu açıdan iktidarın, 19 Mart’ı, kendileri bakımından “diskalifiye olmuş rakibin itibarının kantara çıkarılması” olarak tasarladığı söylenebilir. Yargılama safhasında bunu başarıp başaramayacaklarını göreceğiz.

Siyasi rakibini tasfiye için değil kamu kaynaklarını yolsuzluklardan koruma amacıyla bu operasyonu başlattığını iddia eden iktidar, sokağa dökülen kitleleri bir taraftan polis ve yargı şiddetiyle bastırırken diğer taraftan da iradelerine sahip çıkma görüntüsü altında aslında yolsuzlukları savunuyor durumuna düşürüp, meşruiyet sorgulamasına tabi tutuyor. Yargılama safhasında kitleleri sessizleştirmek ve sokağı lehine çevirmek için büyük çaba göstereceğinden kuşku yok.

19 Mart ve takip eden günlerde, CHPlilerin ve muhalif diğer kesimlerin desteğiyle başlayan kitlesel gösterilerin katılımcıları açısından ise bu operasyon, iktidarın güçlü siyasi rakibini tasfiyesi olarak değerlendirildi. Onlar açısından, iktidar, yolsuzluklar konusunda ciddi olsaydı eğer, kendi mensuplarının adının geçtiği iddialara da aynı duyarlılıkla yaklaşması gerekirdi. Madem kendileri hakkında yargıyı çalıştırmıyor ama siyasi rakiplerini yargı eliyle diskalifiye ediyorlar, o halde yaşanan süreç hukuki değil siyasi bir süreçtir, öyleyse olunması gereken yer, iktidarın değil kendi partilerinin yanıdır.

Kamuoyu, yaşanan bu süreçte, taraflarca, ya iktidarın ya da muhalefetin yanında saf tutmaya sevkediliyor.

Kısaca özetlediğimiz bu tabloda, alınması gereken doğru tavrı, sistem içi kavganın taraflarınca önümüze konan iki seçeneğe mahkum olmadan, üçüncü seçeneği arayarak bulabiliriz.

Üçüncü seçenek; göstericiler bakımından, kolluk ve yargı şiddetinden azade anayasal gösteri hakkını ve derhal salıverilmelerini talep etmek, şiddet uygulayan kamu görevlileri bakımından cezasızlık alışkanlığının bırakılarak derhal yargılanmalarını talep etmek, suçlananlar bakımından tutuksuz ve adil yargılanma talep etmek ve en önemlisi, iktidar bakımından ise yolsuzluklara adı karışan kendi mensuplarını yargılamadan İBB yargılamaları yapmak 19 Mart’ın, hukuki süreç olarak değil siyasi süreç olarak görüldüğünü ifade etmektir.

Üçüncü seçenek, bu dört talebi aynı anda dile getiren, kendi bütünlüklü perspektifini tarafların tek yanlı yaklaşımlarının önüne geçiren böylelikle iktidar oyununda nesneleşmekten kurtaran seçenektir.

“Terörsüz Türkiye” adıyla başlatılan yeni süreci “barış ve demokratik toplum” perspektifiyle karşılayan kesimler, demokrasiyi sadece sandık olarak göstermeye çalışan şekilciliğe karşı, yargı bağımsızlığı ve kanun önünde eşitlik gibi öz değerlerle donatılmış demokratik dikkati öne çıkararak temsilcisi olduğu toplumsal kesimlerin taleplerinde ısrarcı kalmalı böylelikle sistem içi iktidar oyunlarının tarafı olmak yerine sistemin kurucu unsuru olmalıdır.

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.