Ezidi araştırmacı, yazar ve Spectrum House Düşünce ve Araştırma Merkezi Genel Direktörü Dr. Azad Barış, 18 Mart sabahı hem evine hem de yöneticisi olduğu araştırma şirketinin ofisine düzenlenen polis operasyonuna ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Barış, sabah saatlerinde gerçekleştirilen şafak baskınına dair, “Hiçbir ön bildirimde bulunulmaksızın, hem evime hem de ofisime ağır silahlı polislerle baskın yapıldı. Evimde küçük yaştaki çocuklarımın varlığı göz ardı edildi, iş yerim adeta talan edildi” ifadelerini kullandı.
Azad Barış’ın avukatı Şeyhmus Yaşan, İlke TV’ye konuşarak müvekkilinin evine ve iş yerine yapılan baskınlara ilişkin açıklamalarda bulundu.
Yaşan, bu sabah saat 05.00 sıralarında emniyet ekiplerinin hem Barış’ın evine hem de iş yerine baskın düzenlediğini belirtti. İş yerinde kullanılan dijital materyallere ve bazı kitaplara el konulduğunu ifade eden Yaşan, müvekkilinin gıyabında gerçekleştirilen el koyma işleminin Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırı olduğunu vurguladı.
‘Savunma hakkını kısıtlayıcı bir durum’
Azad Barış’ın Türkiye’de sayıları azalan Ezidi cemaatinin ileri gelenlerinden biri olduğunu, aynı zamanda akademisyen ve sosyolog kimliğiyle tanınan bir kişi olduğunu belirten Yaşan, şunları ekledi:
“Çağrıldığında ifadeye gelecek olan müvekkil hakkında bu sabah gerçekleştirilen operasyonlar hukuken kabul edilemez nitelikte arama ve sorgulamalardır. Müvekkilin evine ve iş yerine yapılan baskınlara gerekçe olarak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu’nda bulunan bir soruşturma dosyası gösterilmiştir. Ancak dosyada gizlilik kararı bulunduğu için müvekkilin neyle suçlandığı ve dosyanın içeriği hakkında hiçbir bilgiye sahip değiliz. Bu tür dosyalarda gizlilik kararı verilmesi, savunma hakkını kısıtlayıcı bir durumdur. Bu nedenle müvekkil, neyle suçlandığını bilmeden sabah operasyonlarına maruz kalmıştır.”
Dr. Barış’ın açıklamasının tamamı şu şekilde:
“BASINA VE KAMUOYUNA;
Bugün (18 Mart) sabah saat 06:00 sularında, hiçbir ön bildirimde bulunulmaksızın hem evime hem de yöneticisi olduğum araştırma şirketinin ofisine ağır silahlı polislerce bir şafak operasyonu düzenlenmiştir. Kamuoyunda, akademide, siyasette ve basın dünyasında tanınan bir kişi olmama rağmen, küçük yaştaki kızlarımın varlığı göz ardı edilerek evim “anti-terör timleri” tarafından basılmış, çalıştığım iş yeri adeta talan edilmiştir.
Bu baskın, hukukun üstünlüğü ilkesine, temel insan haklarına ve demokratik değerlere açıkça meydan okuyan bir gözdağıdır. Hukukun işlemesi gereken bir ülkede, şafak vakti ev baskınlarıyla korku iklimi yaratmak hangi demokratik normlarla açıklanabilir? Toplumsal barış böyle mi sağlanır?
Bir hukuk devletinde, suç isnadı olan bir kişiye mahkeme daveti gönderilir; evinin kapıları kırılmaz, çalışma alanı tahrip edilmez, ailesi hedef alınmaz. Eğer hukuk devleti ortadan kaldırılmışsa, geriye sadece keyfiyet, baskı ve sindirme kalır.
Türkiye’de sayıları binin altına düşmüş Ezidi cemaatinin bir mensubu, bir insan hakları savunucusu, araştırmacı, siyasetçi ve toplum bilimci olarak böylesine hedef alınmamın anlamı açıktır. Bu, yalnızca bana değil, tüm farklı kimliklere, muhalif seslere ve özgür düşünceye yönelen sistematik bir baskının parçasıdır. Adım, kimliğim ve adresim herkesçe bilinirken, mahkemenin tek bir davetiyle ifade verebilecekken, evime ve iş yerime yapılan bu saldırı, hukuki bir sürecin parçası değil, siyasal bir operasyonun göstergesidir.
Bu hukuksuzluğu reddediyor, karşısında dimdik duruyorum. Şu an çalışmakta olduğum bir proje nedeniyle yurt dışındayım, ancak en kısa sürede evime ve işimin başına dönecek, onurlu ve kararlı bir şekilde çalışmalarımı sürdüreceğim. Korku duvarları örmeye çalışanlara inat, hakikati savunmaya ve mücadele etmeye devam edeceğim.
Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarım.
Dr. Azad Barış
Ezidi Araştırmacı ve Yazar
Spectrum House Düşünce ve Araştırma Merkezi Genel Direktörü”