Suriye’nin eski ve son Ankara Büyükelçisi Dr. Nidal Kabalan, Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme gündemiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Şam ile Ankara arasındaki normalleşemeye dair “havada olumlu işaretlerin olduğu” yorumunu yapan Kabalan, önümüzdeki süreçte karşılıklı adımların atılması durumunda dışişleri bakanları seviyesinde bir görüşme beklediğini ifade etti.
BBC Türkçe’ye açıklamalarda bulunan Kabalan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın son konuşmasında normalleşmenin başlaması için Türk ordusunun Suriye’den çekilmesinin ön şart olmadığını söylemesini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye açıklamalarına karşılık olarak yorumladı.
Kabalan, ordu dışında hiçbir silahlı gücü sahada kabul etmediklerini, 14 yıllık süreçte gelinen aşamada Suriye’nin önceliğinin değiştiğini ve artık tam kontrolün hedeflediğini belirtti.
Kabalan, iki ülke arasındaki normalleşmede en zor konunun Suriyeli mültecilerin dönüşü olduğunu söyledi.
Türkiye ile Suriye arasında, ilişkileri normalleştirme süreci, Mayıs 2023’teki bakanlar düzeyindeki görüşmelerin ardından tıkanmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan 28 Haziran’da yaptığı açıklamada Suriye ile ilişkilerin normalleşme isteğini yansıtan mesajlar vermiş, 5 Temmuz’da ise Esad’ı görüşmeye davet edeceğini söylemişti.
Son yıllarda Suriyeli yetkililer, normalleşme sürecinin başlaması için Türk askerlerinin Suriye topraklarından çekilmesi gerektiği yönünde açıklamalar yapmıştı.
Ancak Suriye lideri Beşar Esad, 25 Ağustos’ta Halk Meclisi’nde yaptığı konuşmada, normalleşme konusunda, TSK’nin ülkedeki varlığına dair temkinli ifadeler kullanmakla birlikte görüşmelere başlamak için TSK askerlerinin çekilmesinin bir ön koşul olmadığını söyledi.
Kabalan, Esad’ın bu açıklamasını şöyle yorumladı:
“Buna, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye ile ilişkilerin normalleşmesi konusunda istekli olduklarını ifade eden son açıklamalarının neden olduğunu düşünüyorum. Rus ve Iraklı arabulucular tarafından iletilen mesajlar da Türk Cumhurbaşkanı’nın bu konuda ciddi olduğu yönündeydi. Devlet Başkanı Esad’ın bu açıklamalara (Erdoğan’ın açıklamaları) karşılık verdiğini düşünüyorum.
Cumhurbaşkanı’nın birkaç gün önce Şam’daki Halk Meclisi’nde yaptığı konuşmada vurguladığı husus, Türk güçlerinin Suriye’den çekilmesinin bir ön koşul değil müzakerelerin bir sonucu olması gerektiği ancak böyle bir çekilme için Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası garantörlerle sağlam bir taahhütte bulunması gerektiğidir.”
Kabalan, normalleşme sürecinde Suriye’nin gündemindeki başlıklara dair de şu ifadeleri kullandı:
“Türk askerlerinin Suriye’den çekilmesi, İdlib ve Halep kırsalındaki silahlı gruplara verilen desteğin sona erdirilmesi, terörist grupların ortadan kaldırılması ve bu grupların kontrolündeki yerlerin Suriye devletine devri, stratejik M4 ve M5 karayollarında Suriye kontrolünün sağlanması, sınır kapılarının açılması, Suriye’ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasında Ankara’nın yardımı, mültecilerin dönüşü…”
Normalleşmeye dair “Havada olumlu işaretler var” yorumunda bulunan Kabalan, “Ayrıca, bazıları Türkiye ve diğer bazı ülkeler tarafından terörist grup olarak tanımlanan ayrılıkçı Kürt grupların son günlerde Ruslardan, kararlarını vermeleri ve Suriye hükümetiyle iletişim kurmanın bir mekanizmasını bulmaları gerektiği yönünde sert mesajlar aldıklarını da belirtmeliyiz.” diye konuştu.
Kabalan Şam’ın normalleşme sürecinde Türkiye’den beklediği ilk adımın “Suriye’den çekilme taahhüdü” olduğu görüşünde. Kabalan bu taahhüde ilişkin “Erdoğan’ın Türk askerlerini Suriye’den çekeceğine dair somut bir taahhütte bulunması ve bu konuda sahada atılacak adımlar için bir takvim sunması gerekiyor.” dedi.
Haziran ayının sonunda Türkiye ile Suriye sınırındaki Ebu Zendin sınır kapısı açılmış, bazı silahlı muhalif gruplar bu durumu protesto etmişti.
Bu kapı, silahlı muhalif gruplar ile Suriye ordusu güçlerinin denetimi altındaki bölgelerin arasında bulunuyor.
Kabalan, bu kapının açılması gibi gelişmeleri Türkiye’nin Suriye’ye yönelik olumlu jestleri olarak gördüğünü belirtiyor.
Kabalan, Türkiye-Suriye normalleşmesinin, YPG’nin ana gövdesini oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve SDG denetimindeki alanlarla ilgili olası sonuçlarının ne olacağına dair ise “Suriye’de ordu dışında hiçbir silahlı gruba yer olmadığını” belirtti.
Eski büyükelçiye göre normalleşme sürecindeki en zor konu ise Suriyeli mültecilerin ülkesine geri dönmesi olacak.
Avrupa ülkelerinin son dönemde Suriye’ye dönenlerin barınmasına yardım için bazı adımlar attığını söyleyen Kabalan, yakında Suriye’de büyük bir af çıkmasını beklediğini, bunun da geri dönüşe katkı sağlayacağını söylüyor:
“Suriye’de krizin başlangıcından bu yana ki en büyük af çok yakın. Çok kısa bir süre içerisinde Devlet Başkanı Esad tarafından çıkarılacağına inanıyorum. Bu af, yasadışı yollarla başka ülkelere gidenler de dahil olmak üzere ülkeyi terk eden herkesi kapsayacak. Bu kişiler herhangi bir yaptırımla karşı karşıya kalmayacaklar. Bu da geri dönmek isteyenlerin geri dönüşüne kesinlikle ve büyük ölçüde yardımcı olacaktır.”
Kabalan’a göre süreçteki ikinci zor konu ise Suriye yönetimi karşıtı silahlı muhalif gruplara ne olacağı.
Kabalan bazı grupların başka ülkelere gönderilmesi konusunda bir mutabakata varıldığını iddia ediyor:
“Bunlar terörist gruplar. Amerikalılar, Türkler, Katarlılar ve diğerleri tarafından verilmiş silahlardan oluşan cephanelikleri var. Dolayısıyla bu terörist gruplarla mücadele etmek zorundayız. Türk ve Suriyeli yetkililer arasında bu grupların Libya ve bazı Afrika ülkeleri gibi başka yerlere nakledileceklerine dair bir anlaşmaya varıldığına ya da en azından bir mutabakata varıldığına inanıyorum. Bunu reddeden grupların ise ortadan kaldırılması gerekecek.”
Kabalan bazı gruplar içinse orduya entegrasyon yönteminin gündeme gelebileceği kanısında:
“Terör eylemi gerçekleştirmemiş olanlarsa muhtemelen Suriye ordusuna entegre edilebilir. Benimkisi bir bilgi değil bir izlenim ama geçmişte Dera’da bu yaşandı. Bulundukları ya da faaliyet göstermek istedikleri bölgelerde, belirli bir rolle Suriye ordusuna entegre edilebilirler.”
Eski büyükelçi Kabalan, Ankara ve Şam arasındaki normalleşme için Irak’ın arabuluculuk rolüne dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bazıları bunun (Rusya’dan sonra) ikincil bir rol olduğunu iddia edebilir ama ben bunun olumlu bir rol olduğuna inanıyorum. Suriye ve Irak arasındaki ilişkiler mükemmel, Türkiye ve Irak arasındaki ilişkiler çok iyi, Suriye-Irak ve Türkiye-Irak arasında güven var ve Suriye-Türkiye krizine bir çözüm bulmanın Irak’ın ulusal menfaatine uygun olduğuna inanıyorum.”