‘Taraftar’, Leyla Zana, Amedspor
Vecdi Erbay 24 Aralık 2025

‘Taraftar’, Leyla Zana, Amedspor

Kutuplaştırmak, hedef göstermek, kışkırtmak, ırkçılık yapmak, şiddeti Türkiye sathına yaymak için tribünlerden daha iyi bir sahne yoktur. Leyla Zana şahsında Kürtlere hakareti organize eden aşağılık zihniyet bunu gayet iyi biliyor.

Eduardo Galeano, “Fanatik” taraftar için şöyle bir cümle kullanır: “‘Fanatik’ dedikleri, tımarhanelik bir delidir.”

‘Deli’ kelimesi bu cümle içinde kulağa sempatik gelebilir. Ancak öyle değildir. Zaten Galeano da bu delilik biçiminin sempatik olmadığını ve insan hayatına mal olduğunu örnekler vererek anlatır. Fanatikleri deli şeklinde tanımlamış olması kibarlığındandır. Bir futbol tutkunu olarak, acımadan eleştirmiştir fanatik taraftarı. Yanı sıra futbol camiasındaki ırkçılığı da…

Bursaspor taraftarını hangi kategoriye almak gerekiyor? Somaspor maçında senkronize bir şekilde Leyla Zana’ya hakaret ettiklerine göre organize bir tutum sergilediklerine hiç şüphe yok.

Peki burada hedef sahiden Leyla Zana mıydı?

Zana en az 10 yıldır aktif siyasetin içinde değil. Milletvekili ya da belediye başkanı değil. Adına ister Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi, ister Barış ve Demokratik Toplum süreci deyin, bu sürecin yürütücüleri içinde de değil Leyla Zana. Yakın zamanda Türkiye siyaseti hakkında herhangi bir beyanatı da yok. 2024’te Gazete Duvar için kendisiyle yaptığım söyleşinin üzerinden de epey zaman geçti. O halde neden Leyla Zana?

Leyla Zana ile yaptığımız “Leyla Zana: Erdoğan artık süreci dondurucudan çıkarmalı” başlıklı söyleşinin giriş kısmında şunları yazmıştım: “Leyla Zana 12 Eylül mahpushaneleri kapısında hayatı, siyaseti, devleti, direnişi, örgütlenmeyi öğrenmiş bir Kürt kadın siyasetçi. Siyaset sahnesine çıktığı günden bu yana tutumuyla, söyledikleriyle, yaptıklarıyla Kürt halkı üzerinde etkili oldu. Kürt kadınlarının siyasete aktif olarak katılmasında öncü isimlerden biri oldu ki zaten 1990’lı yıllarda doğan birçok kız çocuğunun adı Leyla’dır.”

Hiç kuşku yok ki Leyla Zana, Kürt halkı için, yukarıda yazdıklarımdan çok daha fazla şey ifade ediyor. Leyla Zana’ya saldırı da bu nedenledir. Bursasporlu taraftarlar, Leyla Zana şahsında bütün Kürtlere hakaret etti. Bu hakareti organize eden ırkçı zihniyet, ne yaptığının gayet farkındaydı.

Organizasyonun zamanlaması da manidardır. 1 yıldır barış ihtimali üzerine konuşuyoruz, tartışıyoruz, yorumluyoruz, olur ya da olmaz diyoruz. Barış için atılan adımları heyecanla takip ediyor, dünyadaki benzer süreçleri gözden geçiriyoruz.

Sonra işte bir maçta barış ihtimalini sekteye uğratacak bir organizasyon gerçekleştiriliyor. Kutuplaştırmak, hedef göstermek, kışkırtmak, ırkçılık yapmak, şiddeti Türkiye sathına yaymak için tribünlerden daha iyi bir sahne yoktur. Leyla Zana şahsında Kürtlere hakareti organize eden aşağılık zihniyet bunu gayet iyi biliyor. Bodrumspor-Amedspor maçı öncesi ve sonrası gerçekleşen sözlü ve fiziki saldırı, bu aşağılık zihniyetin amacına ulaştığını gösterir niteliktedir.

Bu karanlık zihniyetin Amedspor taraftarını çekmek istediği yer de malumdur. Ancak Amedspor camiası bu saldırının nihai hedefinin ağır aksak ilerleyen barış süreci ve şampiyonluk için mücadele eden Amedspor’un başarısını gölgelemek olduğunun farkındadır.

Evet, görünen o ki Leyla Zana ve Amedspor taraftarına yönelik saldırının iki hedefi var: Birincisi, şiddet olaylarını stadyumdan bütün Türkiye’ye yayarak barış sürecini akamete uğratmak. İkincisi, Amedspor’un başarılı performansını şiddet olaylarıyla gölgelemek, maçlara taraftarsız çıkarmak, moral bozmak.

Amedspor’a ve taraftarına yönelik saldırı küçümsenmemeli, çünkü Amedspor bir takımdan fazlasını temsil ediyor.

Söylemeye gerek yok, Amedspor taraftarı bilinçlidir ve saha dışında kurulan oyunun-pusunun da omuzladıkları yükün de farkında. Amedspor yönetimiyle ve taraftarıyla pusuya düşmeden ilerlerse şampiyon olacak, ırkçılara dersini vermiş olacak ve oyun kurucu olduğunu dünya aleme göstermiş olacak.

Ancak bütün yükü Kürt halkı ya da Amedspor taraftarı mı yüklenmeli?

Bazı kesimler barış sürecinin kendilerini fena halde rahatsız ettiğini türlü şaklabanlıklar yaparak ya da zihinlerindeki karanlığı zehirli dillerinden çıkan ifadelerle gösteriyorlar. Siyasi emellerini futbol üzerinden gerçekleştirmeye çalışıyorlar demek mümkün. Barış Gazeteciliği diye tarif edilen refleks, Türkiye medyasına hiç uğramamış gibi. Memleketin gazetecisi de süreci sabote etmek için gayret gösteriyor.

Son iki haftada tribünlerde boy veren ırkçılık da buradan cesaret alıyor. Bu lümpen cesaretin bir diğer nedeni de, hiç kuşkusuz, Kürde küfür etmenin hiçbir yaptırımla karşılık bulmamasıdır. Tam tersine, sırtının sıvazlanmasıdır.

Bütün bu pratiklerin barış ihtimaline, birlikte yaşama arzusuna, demokratik toplum hayaline darbe vurduğu aşikâr.

Halbuki 6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun ortada. Somaspor-Bursaspor maçındaki suç için Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) düzenleyici kurum olarak gerekli işlemleri başlatmış olsaydı, belki Amedspor taraftarı Bodrum’da saldırıya uğramayacaktı.

Irkçılara karşı Cumhur İttifakı da TFF de elini korkak alıştırdı ve öyle devam ediyor. Halbuki Amedspor camiasının omuzlarındaki yük paylaşılırsa barış ve demokratik toplum hayalinin önündeki engeller daha kolay aşılır.

Not: Vecdi Erbay’ın bu yazısı Güneydoğu Ekpres’te yayımlanmıştır. 

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.