Geçen hafta kabul edilen “Büyük Güzel Yasa” (Great Beautiful Bill), ABD’de milyonlarca yoksulun hayatını zorlaştırırken, zenginlerin kazancını artırıyor. Medicaid kesintilerinden öğrenci kredilerine, göçmen yardımlarından vergi indirimlerine kadar pek çok konuyu kapsayan düzenleme, ABD ekonomisinde uzun yıllar sürecek bir etki yaratacak. Bu yasa sadece ABD’yi etkilemiyor; kapitalist sistemin yeni yönelimini gösteren, sosyal devlet ilkesinin son kırıntılarına saldırıyı pervasız hale getiren bir yasa.
Trump’ın Büyük Güzel Yasa adını verdiği bütçe paketi, Temsilciler Meclisi ve Senato’dan kıl payı geçerek 4 Temmuz’da yürürlüğe girdi. Yasa, ABD tarihinde hem sosyal harcamaları kısan hem de zenginlere vergi kolaylığı getiren en büyük paketlerden biri olarak kabul ediliyor.
Hükümetin bütçelerini kongre adına incelemekle görevli olan ABD Kongresi Bütçe Ofisi (CBO) raporuna göre, yasa en yoksul yüzde 10’luk kesimin yıllık gelirini ortalama 1.589 dolar azaltırken, en zengin yüzde 10’luk kesimin yıllık gelirini 12 bin dolar artıracak. Vergi indirimlerinin kalıcı hale getirilmesiyle en çok kazananlar, yılda 217 bin dolar ve üzeri gelire sahip olan en zengin yüzde 20’lik kesim olacak.
Sağlık sigortasında dev kesinti: 12 milyon kişi risk altında
Yasanın en çok tartışılan boyutu, federal sağlık sigortası Medicaid’den yapılacak 1,2 trilyon dolarlık kesinti. Bu kesinti, yaklaşık 12 milyon Amerikalının sağlık sigortasını kaybetmesine neden olacak.
Dahası, 19–64 yaş arasındaki Medicaid yararlanıcılarına aylık en az 80 saat çalışma zorunluluğu getiriliyor. Çocuk sahibi ebeveynler de bu zorunluluğun dışında tutulmuyor. Sağlık yardımı alan yoksul Amerikalılar için zorlu bir süreç başlıyor.
Yeni düzenleme Obamacare kapsamında sunulan destekleri kısıtlıyor. Obamacare (Affordable Care Act – Uygun Fiyatlı Sağlık Sigortası Yasası), 2010 yılında yürürlüğe giren ve tüm Amerikalılara uygun fiyatlı sağlık sigortası sağlamayı hedefleyen bir sağlık reformuydu. Bu yasa sayesinde milyonlarca kişi sigorta kapsamına alınmış; yoksullar için devlet katkısıyla daha düşük prim ödeyerek sağlık hizmetine erişim sağlanmıştı. Şimdi, çıkarılan yasa ile yoksulların destek için otomatik yeniden kaydının kaldırılması ve doğrulama prosedürlerinin sıkılaştırılması, sigortayı sürdürmeyi epeyce zorlaştıracak.
Gıda yardımı: Çalışma şartı ve büyük kesinti
Yasa, gıda yardımlarında da 1,2 trilyon dolarlık kesinti öngörüyor. SNAP (Supplemental Nutrition Assistance Program – Tamamlayıcı Beslenme Yardım Programı), ABD’de düşük gelirli ailelerin temel gıda ihtiyaçlarını karşılamalarına destek olan ve 40 milyondan fazla Amerikalı tarafından kullanılan en önemli sosyal yardım programlarından biri.
Yeni düzenleme, yardım almak isteyenlerin aylık belirli bir süre çalışmasını zorunlu hale getiriyor. Çalışma zorunluluğu, 55–64 yaş grubunu ve 14 yaş üzeri çocuğu olan ebeveynleri de kapsayacak şekilde genişletiliyor. Ayrıca, gıda yardımlarının organizasyonu ve idari maliyetlerinin eyaletler tarafından üstlenilmesi öngörülüyor.
Bu değişiklikler, özellikle kırsal bölgelerde küçük marketlerin kapanmasına, yerel ekonomilerin zayıflamasına ve düşük gelirli Amerikalıların temel gıdaya erişiminde zorluklara yol açacak.
Göçmenlere destek azalırken ICE’ye rekor bütçe
Yasa, sosyal yardımlardan faydalanabilecek göçmen gruplarını daraltıyor. Sığınmacılar, insani şartlı tahliye sahipleri ve geçici koruma statüsündekiler artık gıda, sağlık ve diğer sosyal yardımlardan yararlanamayacak. Üstelik göçmenlik başvuruları için yeni ve artırılmış ücretler getirildi.
En dikkat çekici değişikliklerden biri de Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi’ne (ICE) ayrılan 100 milyar dolarlık ek bütçe. Bu kaynak, ABD’de göçmen tutuklama kapasitesinin iki katına çıkarılması ve yeni gözaltı merkezlerinin inşası için kullanılacak. Bu artış, ICE’yi ABD’nin en büyük federal kolluk gücü haline getiriyor.
ICE, daha önce de özellikle Los Angeles ve diğer büyük şehirlerde sabaha karşı düzenlediği baskınlar, belgesiz göçmenlerin ailelerinden koparılması ve çocukların uzun süreli gözaltı merkezlerinde tutulması gibi uygulamaları nedeniyle ağır eleştirilere maruz kalmıştı. İnsan hakları örgütleri, bu uygulamaların topluluklarda korku ve güvensizlik yarattığını ve göçmenleri “düşman” gibi gösterdiğini belirtiyor.
Ayrıca Trump’ın ilk döneminde tamamlanamayan Meksika sınırına duvar projesine de 46,5 milyar dolarlık bir fon ayrılıyor.
Silahlanmaya ek 150 milyar dolar, öğrencilere kısıtlama
Yasa, ABD ordusuna 150 milyar dolarlık ek bütçe sağlayarak, gemi inşa kapasitesinin artırılması ve “Altın Kubbe” füze savunma projesinin finansmanını hedefliyor. ABD’nin silahlanma bütçesi hâlihazırda yaklaşık 1 trilyon dolar seviyesindeyken bu ek kaynak, askeri harcamaları daha da büyütecek.
Buna karşın öğrenciler için kötü haberler var: Öğrenci kredi limitleri düşürülüyor, eski Başkan Biden döneminde planlanan geniş kapsamlı kredi affı seçenekleri daraltılıyor. Bu durum, üniversite eğitimi için borçlanmayı zorlaştıracak, öğrencilerin okuma olanağını ellerinden alacak.
Temiz enerji yatırımlarında frene basılıyor
Yasa, güneş ve rüzgâr projelerine verilen vergi teşviklerini 2027’den sonra kaldırıyor. Yerine, kömür ve yerli enerji üretimine yönelik vergi avantajları getiriyor. Yaklaşık 300 GW’lık yenilenebilir enerji üretimi riske girecek, 2,3 milyon kişinin istihdamı tehdit altında kalacak
Tesla CEO’su ve dünyanın en zengin isimlerinden biri olan sermayedar Elon Musk, bu değişikliği “geleceğin endüstrilerine darbe” olarak nitelendirerek, milyonlarca kişinin işsiz kalabileceği uyarısında bulundu.
Musk, daha önce danışmanlık yaptığı Trump yönetimi döneminde sendika karşıtı tutumları, işçi haklarını zayıflatan politikaları desteklemesi ve çalışanlarına yönelik “sendika karşıtı baskı” davalarıyla da gündeme gelmişti. Bu kadar kötü bir sicile sahip olan Musk’ın bile bu yasaya itiraz etmesi, düzenlemenin ne kadar geniş ve olumsuz etkileri olacağını gösteriyor.
Vergi indirimlerinin adresi yine zenginler
Trump’ın bir önceki Başkanlık döneminde yürürlüğe koyduğu 2017 tarihli vergi indirimleri, bu yasa ile kalıcı hale geliyor. En yüksek gelir dilimindeki Amerikalılar yıllık ortalama 10.950 dolar tasarruf sağlayacakken, düşük gelirli ailelerin kazancı yalnızca 150 dolarda kalacak. Bu vergi politikası, 10 yılda federal bütçeye 3,4 trilyon dolarlık gelir kaybı anlamına geliyor.
Ayrıca, şirketlerin satın aldıkları özel jet gibi “nitelikli kalemlerin” tamamını satın alma yılında gider yazmalarına olanak sağlayan amortisman yasası da kalıcı hale getirildi. Bu düzenleme, jet satışlarını artıracak ve bütçeye 10 yılda 378 milyar dolarlık bir yük getirecek.
Yasa, 10 yılda 4,5 trilyon dolarlık vergi indirimi ve 300 milyar dolarlık yeni harcama getiriyor. Buna karşılık sosyal yardımlardan 2,4 trilyon dolarlık kesinti yapılacak. Aradaki fark hükümetin borçlanması ile karşılanacak.
CBO ulusal borcun 36 trilyon dolardan 40 trilyon dolara çıkacağını hesaplıyor.
Kamuoyu yoklamalarında halkın yüzde 60’ı borç artışını “kabul edilemez” buluyor. Çoğunluk, göçmen gözaltı merkezlerine, ICE’ye milyarlarca dolar ayrılmasına ve gıda yardımı gibi sosyal harcamaların kısılmasına da karşı çıkıyor.
Sendikalar ve muhalefet tepkili
ABD’nin en büyük sendikal konfederasyonu AFL-CIO Başkanı Liz Shuler, yasayı “Amerikan tarihindeki en kötü, istihdamı yok eden yasa” olarak nitelendirdi ve “milyarderlere 5 trilyon dolarlık bir hediye” dedi. Muhalefetteki Demokrat Parti de düzenlemeyi “zenginlere kıyak, halka darbe” olarak tanımlıyor.
Yale Üniversitesi Bütçe Laboratuvarı’na göre, yasa en düşük gelir grubunun gelirini yüzde 2,9 azaltırken, en yüksek gelir grubunun gelirini yüzde 1,9 artıracak. Bu tablo gösteriyor ki, ABD’de gelir dağılımı daha da bozulacak.
Yasanın kabul edilmesinin ardından, özellikle sağlık ve eğitim sektöründeki sendikalar, New York ve Los Angeles gibi büyük şehirlerde kitlesel protestolar düzenledi. Bazı işçi sendikaları ve sivil toplum kuruluşları, yasa yürürlüğe girdikten sonra da ulusal çapta grev çağrıları yaparak hem sosyal yardımlardaki kesintilere hem de ICE’nin genişletilmesine karşı toplumsal baskıyı artırmayı hedefledi.
Bu eylemler, Trump yönetiminin sosyal kesintiler ve göçmen karşıtı politikalarına karşı büyüyen toplumsal tepkinin de göstergesi oldu.
Trump, ABD’de sosyal devletin temel taşlarını zayıflatırken, zenginleri daha da zenginleştirecek adımlar atıyor.
Vergi indirimlerinin kalıcı hale gelmesi, ICE ve silahlanmaya aktarılan rekor bütçeler, göçmen politikalarındaki sertleşme ve yenilenebilir enerji yatırımlarının kısıtlanması, uzun vadede ABD toplumunu ve ekonomisini önemli ölçüde etkileyecek.
ABD’nin borç yükü artarken, kazananlar yine en zengin kesim olacak; kaybedenler ise yoksullar, öğrenciler, göçmenler ve gelecek nesiller. Halkın büyük çoğunluğu bu gidişattan kaygılı.
Yasa yalnızca bir bütçe düzenlemesi değil hem Amerikan toplumunun hem de dünyanın geri kalanının geleceğine dair çok derin ve olumsuz izler bırakacak bir yol ayrımının da adı.