• Ana Sayfa
  • Manşet
  • Tuncer Bakırhan: Bu girdaptan kurtulmanın yolu toplumsal barıştır

Tuncer Bakırhan: Bu girdaptan kurtulmanın yolu toplumsal barıştır

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Diyarbakır’daki halk buluşmasında ‘müzakereyi büyütmek için varız’ dedi.

Tuncer Bakırhan: Bu girdaptan kurtulmanın yolu toplumsal barıştır
Tuncer Bakırhan: Bu girdaptan kurtulmanın yolu toplumsal barıştır
İlke TV
  • Yayınlanma: 2 Kasım 2024 11:41
  • Güncellenme: 2 Kasım 2024 16:16

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Çand Amed Kültür ve Kongre Merkezi’nde halk buluşması düzenledi. Halk buluşmasına çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi de katıldı.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, buluşmada gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

Bakırhan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Toplumsal barış 

“Evet, bölgede tehlikeli bir girdap var ve bu girdaptan kurtulmanın tek yolu, kim olursa olsun, hangi ülke olursa olsun, kendi toplumsal barışını sağlamaktır. Kendi toplumsal barışını sağlamayan, içerisindeki farklılıkları yok sayan ve klasik inkâr anlayışıyla devam eden ülkeler büyük bir yanılgıya kapılabilir. Bu durumun sonuçları, tüm ülkelerde yaşayan halkları ve emekçileri ilgilendireceğinden, bu mesele hepimizi, en başta da ülke yönetenleri etkileyen bir durumdur.

Evet, bir noktada karar vermek lazım; ya çatışmalı sürecin içerisinde yer alınacak ya da bu çatışmalı süreçte en güvenli olan seçenek tercih edilecektir. Güvenli olan, toplumsal barışı sağlamaktır, Kürtlerle barış sağlamaktır, cumhuriyetin bugüne kadar reddettiği, inkâr ettiği, yok saydığı, yok etmeye çalıştığı halklar ve inançlarla toplumsal barışı sağlamaktır. Ayrıca, ekonomik adaleti sağlamak, daha fazla demokrasi ve özgürlüğü hayata geçirmek gerekir. Dolayısıyla, Ortadoğu’daki gelişmeleri yakından takip etmek, bizlere büyük görev ve sorumluluklar yüklemektedir.” 

Kutuplaşmaya karşı üçüncü yol

“Maalesef, iktidarlar bu konuda çok kararlı ve güçlü görünmekle birlikte, gelecekte yaşanacak sorunların kendi ülkeleri üzerindeki etkilerini göz ardı ediyorlar ya da bazen, iktidarlarını korumak adına bilerek veya bilmeyerek bu süreçlere ülkelerini sürüklüyorlar. Ortadoğu’da savaş ve kaos ortamında Türkiye’deki iktidar ve muhalefet arasındaki kutuplaşmaya üçüncü bir yol öneriyoruz. Ortadoğu’da bu çatışmaların sona ermesi, emperyalist sistemin enerji ve ticaret yollarını denetim altına almasıyla değil; halkların, inançların ve emekçilerin özgürce yaşadığı, güvence altına alındığı bir düzenle sağlanabilir. Tekçi, milliyetçi ve otoriter yönetimlerin halkları ve inançları yok sayarak sürdüğü sistemden çıkış mümkün değildir.”

Kürt meselesini sahiplenmek 

“Biz diyoruz ki, Türkiye’de en temel meselelerden biri Kürt sorunudur ve bu sorunu defalarca dile getirdik. Bu salondaki tüm arkadaşlarımız bu konuda büyük bedeller ödedi, emek verdi. Tüm engellemelere rağmen burada olmak, bu meseleyi sahiplenmek ve çözümü için mücadele etmek çok kıymetlidir. Bugün, bu salonun savunduğu düşüncelerin hayata geçme sürecine girdiğini belirtmek istiyoruz. Türkiye’de 100 yıldır, başta Kürtler olmak üzere, halklar ve inançlarla toplumsal barış sağlanmalıdır. Bir ülkenin en büyük güvencesi, sınırındaki on binlerce eli silahlı gücü değil, kendi içerisinde sağladığı toplumsal barıştır.” 

Süreç tartışma düzeyinde

“Değerli arkadaşlar henüz bir süreç yok. Kimi kanalları açtığımızda maşallah her şeyi konuşuyorlar, çözüyorlar bizim olmadığımız ortamlarda. Türkiye’de böyle bir gelenek de var. Muhatabının dahil olmadığı tartışmalarla sorunlar tartışılıyor. Muhatabının kendisi orada yok, muhatabın ne dediği orada yok ama birileri onun üzerine defalarca yorumlar yapıyor. Henüz bir tartışma düzeyindedir. Bir sürece evrilir mi evrilmez mi bu konuda çok emin değiliz. Karşımızda bir iktidar ve ortakları var. Ne kadar tutarlılar, samimiler, Ortadoğu’daki bu girdaba kapılmamak için bu meseleyi kapılmamak için samimi bir şekilde meseleyi masaya yatırıp diyalogla müzakere ile çözmeye çalışacaklar emin olun biz de bilmiyoruz”

Müzakereyi büyütmek için varız 

“Biz bu tartışmaların bir sürece evrilmesini canı gönülden istiyoruz. Biz müzakere için varız, DEM Parti diyalog için var, müzakere zeminini büyütmek için var. Bütün örgütsel yapımız bu salondadır, biz zorlayacağız. İyi niyetli olsalar da olmasalar da biz zorlayacağız. Sayın Öcalan çok net söyledi, bundan daha kıymetli bir şey olmaz. Buyurun ‘hukuki ve siyasi zemini oluşturun ben varım’ dedi. O zaman soruyoruz Sayın Öcalan zemin oluşturulursa; ‘Ben varım’ diyor o zaman buyurun o zemini oluşturun, oluşturalım. Devlet aklı ve iktidar burada nerede duruyor ne kadar samimidir emin olun onu bilmiyoruz ama hep birlikte önümüzdeki günlerde öğreneceğiz.”

‘Onurlu barış’ vurgusu 

“Çözüme biz varız, elimiz çözüm ve müzakere için her zaman açıktır ama kimse bu süreci iktidarı için koltuğu için araçsallıştırıma demesin. Çözüme evet ama tasfiyeye hayır. Çözüme evet ama eğer onurlu bir barış olacaksa. Çözüme evet ama gerçekten bir demokratik bir Türkiye olacaksa, demokratik bir cumhuriyet olacaksa. Çözüme evet ama ezilen ezen ilişkisinin pervasızca ezilenin aleyhine işlediği, ekonomik adaletin olmadığı bir Türkiye olsun istemiyoruz”