• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Türkan Elçi, Diyarbakır Barosu’ndan kaydını sildirdi: İlke TV ayrıntılara ulaştı

Türkan Elçi, Diyarbakır Barosu’ndan kaydını sildirdi: İlke TV ayrıntılara ulaştı

Diyarbakır’da katledilen Baro Başkanı Tahir Elçi’nin aynı zamanda avukat olan eşi Türkan Elçi, Diyarbakır Barosu’ndaki kaydını sildirdi. Türkan Elçi’nin anlaşmazlık yaşadığı bir avukat hakkındaki şikâyeti üzerine inceleme başlatan Baro Yönetimi, inceleme neticesinde söz konusu avukat hakkında disiplin soruşturması başlatılmasına lüzum görmedi. Bu karardan hoşnut olmayan Türkan Elçi, tepki olarak Baro’dan kaydını sildirdi.

Türkan Elçi, Diyarbakır Barosu’ndan kaydını sildirdi: İlke TV ayrıntılara ulaştı
  • Yayınlanma: 1 Aralık 2025 13:45
  • Güncellenme: 1 Aralık 2025 20:44

Diyarbakır’da 10 yıl önce Dört Ayaklı Minare önünde katledilen Baro Başkanı Tahir Elçi’nin aynı zamanda avukat olan eşi Türkan Elçi’nin, Diyarbakır Barosu’ndan kaydını sildirdiği ortaya çıktı. Türkan Elçi’nin bu kararı almasının arkasında, verdiği bir şikâyet dilekçesine ilişkin alınan kararı onaylamadığı ve Baro Yönetimine duyduğu tepkinin yattığı öğrenildi.

Tahir Elçi’nin öldürülmesinin ardından öğretmenliği bırakıp hukuk eğitimi alan Türkan Elçi, 2021 yılında avukatlık ruhsatını aldıktan sonra eşinin bir dönem başkanlık yaptığı Diyarbakır Barosu’na kayıt yaptırmıştı.

Genel seçimlerde CHP’den İstanbul milletvekili olarak seçilen Elçi, Diyarbakır Barosu’ndaki kaydını sildirdi.

İlke TV’nin ulaştığı bilgilere göre, Tahir Elçi’nin müdafiliğini yaptığı dava dosyaları, ölümünün ardından mirasçıları tarafından aynı büroda birlikte çalıştığı M.N.G. isimli bir avukata devredildi.

 ‘717 bin TL’lik avukatlık ücreti mirasçılara ödenmedi’ iddiası

Taraflar arasında varılan sözlü anlaşma ile iş takibi sonucu tahsil edilen avukatlık ücretlerinin yarısının mirasçılara ödenmesi kararlaştırıldı.

Ancak takibi yapılan dava dosyaları ve zarar tespit davalarına ilişkin sonrasında bilgilendirilmedikleri, avukatlık ücreti paylarının mirasçılara ödenmediği gerekçesiyle Türkan Elçi tarafından Diyarbakır Barosu’na şikâyette bulunuldu.

Ocak 2025’te verilen dilekçede, özellikle Şırnak Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen bir davada hükmedilen 717 bin TL’lik avukatlık ücretinin mirasçılara ödenmediği ileri sürüldü.

Şikâyet edilen avukat suçlamaları reddetti

Türkan Elçi’nin bu şikâyet dilekçesi üzerine Diyarbakır Barosu yönetimi tarafından bir komisyon oluşturuldu.

Savunması alınan avukat M.N.G, kendisine yöneltilen suçlamaları reddetti.

Takip ettiği tüm dava dosyaları konusunda şikâyetçiyi bilgilendirdiğini, 2015 yılından itibaren farklı tarihlerde olmak üzere 1,5 milyonun TL’nin üzerinde ödeme yaptığını ve şikâyetçinin tutumları nedeniyle sulh görüşmelerinin sonuçsuz kaldığını beyan etti.

Toplanan Komisyon kararını verdi

Tarafların şikâyet ve beyanları üzerine 3 Eylül’de toplanan komisyon, şikâyet edilen avukat hakkında “disiplin kovuşturması başlatılmasına yer olmadığı” kararına vardı.

Kararın gerekçesinde, dosyadaki bilgi ve belgeler incelendiğinde şikâyetçi Türkan Elçi’nin kendisine mirasçı olarak herhangi bir ödeme yapılmadığı iddiasının yerinde olmadığı belirtildi.

Taraflar arasında 717 bin TL’lik alacağın gündeme geldiği dava dosyasında ise, taraflar arasında vekil-müvekkil ilişkisi bulunmadığı, avukatlık ücreti payının ödenmediği iddiasında yargılamaya muhtaç özel hukuk uyuşmazlığı bulunduğu değerlendirmesinde bulunuldu.

Kaydını sildirdi, mahkemeye başvurdu

Komisyon’un aldığı bu karardan hoşnut olmayan Türkan Elçi, tepki olarak Diyarbakır Barosu’ndaki avukatlık kaydını sildirme yoluna gitti.

Bunun akabinde de yine mirasçı olan iki çocuğu Payiz Nazenin ve Arin Arda Elçi ile birlikte avukat M.N.G. hakkında dava açılması talebiyle avukatı aracılığıyla Diyarbakır Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvuruda bulundu.

Mahkemeye sunulan dilekçede, 717 bin TL’lik alacağın yasal faizi ile birlikte kendilerine ödenmesini talep edildi.

Baro ile yaşanan gerilim anma programına yansımıştı

Türkan Elçi ile Diyarbakır Barosu arasındaki gerilim, Tahir Elçi’nin katledilmesinin 10’uncu yılında düzenlenen anma programına da yansımıştı. Baro’nun organize ettiği yürüyüş ve Dört Ayaklı Minare önündeki açıklamaya katılan Türkan Elçi, programın diğer kısımlarına katılmamış, eşinin kabrini Baro yönetiminden ayrı olarak ziyaret etmişti.

Türkan Elçi’den açıklama: Hedef gösterilmeye uzun süre sessiz kaldım

Konuya ilişkin X hesabından bir paylaşımla açıklama yapan “Türkan Elçi, Özellikle CHP’de siyaset yaptığımdan beri, belirli bir cenah tarafından yaptığım her açıklamaya, her paylaşıma hakaret edilmesine, hedef gösterilmeye uzun süre sessiz kaldım. Ancak bu durum artık yalnızca linç olarak geçiştirilecek bir durumun ötesinde kişilik haklarımın gaspı noktasına gelmiştir.” dedi.

“Geçtiğimiz aylarda Diyarbakır Barosu’ndan kaydımı sildirdim. Faili meçhul cinayetlerle mücadelede ve insan hakları alanında büyük sorumluluklar taşımış bir kurum olan Baro’nun kurumsal kimliğine zarar vermemek adına o dönemde herhangi bir açıklama yapmadım.” diyen Türkan Elçi’nin açıklaması şöyle:

“Birkaç gündür sistematik bir şekilde hedef gösterilmeme ve basında yer alan haberlere dair birkaç cümle kurma zorunluluğu hissediyorum.

Özellikle CHP’de siyaset yaptığımdan beri, belirli bir cenah tarafından yaptığım her açıklamaya, her paylaşıma hakaret edilmesine, hedef gösterilmeye uzun süre sessiz kaldım. Ancak bu durum artık yalnızca linç olarak geçiştirilecek bir durumun ötesinde kişilik haklarımın gaspı noktasına gelmiştir.

Uzun yıllar boyunca yaşanan çatışmalı süreçlerin sadece can ve mal kaybına yol açmadığını hepimiz biliyoruz. Bu süreçler aynı zamanda şiddete dayalı sert bir dilin egemen olduğu; nobran, hak arama kisvesi altında hak yiyen; demokratik olduğunu iddia ettiği hâlde antidemokratik; barışçıl olduğunu söylediği hâlde sataşkan, yıkıcı ve kendisine benzemeyeni yok etmeye hevesli yoz bir kültür de yaratabiliyor. Bu kültürün şımarık dili, sosyal medyada olduğu gibi hak arama iddiasındaki kurumları dahi işlevsiz hâle getirebiliyor.

Yıllardır hak mücadelesi veren, şiddetin her türüne karşı duran biri olarak, bu dili kullananları- karanlık mecradan türedikleri belli güruhu- muhatap almadım. Şiddetsiz bir toplum tahayyülünü kendine ilke edinmiş biri olarak siyaseti hak temelli bir yerden sürdürmeye çalışıyorum. Ancak bu tutumum, bana karşı yürütülen karalama ve hak gaspına sessiz kalacağım anlamına gelmez.

Geçtiğimiz aylarda Diyarbakır Barosu’ndan kaydımı sildirdim. Faili meçhul cinayetlerle mücadelede ve insan hakları alanında büyük sorumluluklar taşımış bir kurum olan Baro’nun kurumsal kimliğine zarar vermemek adına o dönemde herhangi bir açıklama yapmadım. Barodan kaydımı sildirmemin sebebi, baro üyesi ile aramızda çıkan ihtilafa dair Baro’nun tarafgir bir tutum sergilemesi, savunmanın temsili olan bir kurumun hakkaniyetle ifa etmesi gereken görevini yerine getirmemesinden kaynaklıdır. Konunun çözülmesi için tarafsız bir komisyon kurulması ve sürecin sağlıklı yürütülmesi için çaba gösterdim. Ancak tüm iyi niyetli girişimlerim sonuçsuz kaldı. Baro üyesi avukatın hakkımızı gasp etmesi karşısında çocuklarımın ve kendi hakkımı korumak için yaptığım başvurular dikkate alınmadığı için süreci yargıya taşıdım. Yargı süreci şu anda devam etmektedir.

Hakkımı savunmak için attığım her adımın çarpıtılması; çocuklarımın ve hatta hayatını kaybetmiş eşimin dahi bu tartışmalara malzeme edilmesi, ülkemizdeki kutuplaşmanın ve sorumsuz dilin ne denli yıkıcı olabileceğini bir kez daha göstermiştir.

Ben, hangi koşulda olursa olsun, şiddetsiz bir dilin ve hakkaniyetli bir adalet arayışının savunucusu olmaya devam edeceğim. Eleştiri değerlidir; ancak hakaret, iftira ve hedef göstermeyi bir mücadele yöntemi olarak benimseyenlerle yargının karşısında hesaplaşmaktan geri durmayacağım. Bugün bu açıklamayı yapmamın nedeni bir polemik yaratmak değil; ailemin ve kendi onurumun korunması zaruretidir.”