• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Türkiye Psikiyatri Derneği’nin düzenlediği 61. Ulusal Psikiyatri Kongresi başladı

Türkiye Psikiyatri Derneği’nin düzenlediği 61. Ulusal Psikiyatri Kongresi başladı

Kongrede Türkiye’de psikiyatri ilaçlarına erişim, sağlık hizmeti sunumunda yaşanan sorunlar, torba yasa ve manevi danışmanlık girişimleri, cinsiyet değiştirme sürecinde yaşanan zorluklar, toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık, toplumsal şiddet ve suça sürüklenen çocuklar gibi başlıklarda derneğin görüşleri paylaşıldı.

Türkiye Psikiyatri Derneği’nin düzenlediği 61. Ulusal Psikiyatri Kongresi başladı
Türkiye Psikiyatri Derneği’nin düzenlediği 61. Ulusal Psikiyatri Kongresi başladı
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 23 Ekim 2025 17:58

Türkiye Psikiyatri Derneği’nin (TPD) düzenlediği 61. Ulusal Psikiyatri Kongresi bu yıl Ankara’da “Bireyden Topluma: Koruyucu Ruh Sağlığı ve Eşit, Ulaşılabilir Tedavi” temasıyla başladı.

Kongrenin açılışında konuşan TPD Merkez Yönetim Kurulu Genel Başkanı Prof. Dr. Serap Erdoğan Taycan, savaşların en temel halk sağlığı ve ruh sağlığı sorunlarından biri olduğunu belirterek, Gazze’de ve dünyanın birçok bölgesinde yaşanan yıkımların insanlığın ortak hafızasında ağır izler bıraktığını söyledi. Taycan, “Ruhsal ve bedensel iyilik halinin ortak insani değerler doğrultusunda ancak birbirimizi koruyarak, sesi yetmeyenlerin sesi olarak mümkün olacağını bilmemiz gerekiyor” dedi.

Kongre Başkanı Prof. Dr. Nalan Kalkan Oğuzhanoğlu, 1400 kişilik yüz yüze katılımla başlayan etkinlikte 406 konuşmacının 149 oturumda yer aldığını belirtti. Oğuzhanoğlu, 131 sözel, 134 poster bildirinin sunulduğunu, çalışmalar doğrultusunda da 91 kişinin burs kazandığını söyledi.

‘Ruh sağlığı evrensel bir insan hakkıdır’

TPD MYK İkinci Başkanı Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım, ruh sağlığının evrensel bir insan hakkı olduğunu vurguladı. Yıldırım, “Sağlıklı bir ruhsal gelişim, güvenli bir yaşam ortamı, eğitim, sağlık ve gelecek hakkı ile mümkündür. Ruh sağlığı sadece tedavi değil, koruyucu ve geliştirici hizmetlerle ele alınmalıdır. Eğer ruhsal açıdan sağlıklı bir toplum ise hedef, önceliğimiz koruyucu ruh sağlığı hizmetleri gibi ulusal bir program ile hastalıkların önlenmesi, toplumun eşit, barış ve güven içinde yaşaması olmalıdır. Örneğin çocuk işçiler olmamalıdır. Kadınlar öldürülmemelidir. Kimliğinden dolayı insanlar tedavi hakkından mahrum kalmamalıdır. Tedavi ihtiyacı olduğunda yerinde, nitelikli ve ulaşılabilir olmalıdır” ifadelerini kullandı.

Yıldırım, ruhsal hastalığı olan bireylerin damgalanma, gizlilik ve erişim sorunlarına dikkat çekerek, “İlaçlara erişim artık ağır bir sorundur, bilim dışı uygulamalar artmaktadır. Ruhsal hastalık yaşayanlar şiddetin nedeni değil mağdurudur” dedi.

‘İlaçlara erişim güçleşiyor, bilim dışı uygulamalar yayılıyor’

TPD MYK Saymanı Doç. Dr. Gülin Özdamar Ünal, psikiyatride kullanılan ilaçlara erişimde yaşanan sıkıntıların hastaların yaşam kalitesini ciddi şekilde etkilediğini belirtti. Ünal, “Birçok ilacın eczanelerde bulunamaması tedavi süreçlerini aksatmaktadır. Bu sadece ekonomik değil, temel bir sağlık hakkı meselesidir” dedi.

Ünal, bilim dışı tedavi iddialarının sosyal medya ve medyada teşvik edici biçimde yer almasının ruhsal hastalıkların tedavisini olumsuz etkilediğini belirterek, basına “bilimsel doğruluk ve halk sağlığı sorumluluğu çerçevesinde uzmanlık dernekleriyle işbirliği yapma” çağrısında bulundu ve “Bilim dışı uygulamalarla ilgili haberlerde teşvik edici veya normalleştirici bir dil kullanılmamalı. Ruh sağlığı ile ilgili her haberde, Türkiye Psikiyatri Derneği veya ilgili uzmanlık derneklerinin bilimsel görüşüne başvurulması, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır” dedi.

‘Manevi danışmanlık bilimsel ve etik değildir’

TPD MYK Eğitim Sekreteri Uzm. Dr. Uğur Çıkrıkçılı, manevi danışmanlık girişimlerine ilişkin yaptığı açıklamada, “Ruhsal hastalıklar iman eksikliğiyle açıklanamaz. Tanı koyma ve tedavi önerme yetkisi olmayan bu uygulamalar, bireylerin uygun tedaviye erişimini geciktirerek klinik tabloyu ağırlaştırabilir. Ruh sağlığı alanında çalışan tüm profesyoneller, mesleki etik ilkeler, hasta mahremiyeti ve bilimsel tarafsızlık kurallarına bağlı olarak hareket etmek zorundadır. Dini veya ideolojik referanslarla yapılan yönlendirmeler, bu tarafsızlığı zedeleyebilir ve bireylerin özerkliğini tehdit edebilir. Bu durum hem etik hem de insan hakları bağlamında sakıncalıdır” dedi. Çıkrıkçılı, TPD’nin ruh sağlığı hizmetlerinin laik, bilimsel ve etik temellerden uzaklaştırılmasına karşı olduğunu vurguladı ve “Toplum sağlığının korunması adına, ‘manevi danışmanlık’ adı altında yürütülen uygulamaların sonlandırılması, bu hizmetlerin ruh sağlığı sistemi içinde yer almaması gerektiğini kamuoyunun bilgisine sunarız” açıklamasını yaptı.

Torba yasa düzenlemeleri: Bağımsız hekimlik tehdit altında

TPD MYK Örgütlenme Sekreteri Dr. Şahut Duran, torba yasa kapsamındaki yıllık harç uygulamaları ve denetim baskılarının özel muayenehaneleri ekonomik olarak zorladığını belirterek, “Bu düzenlemeler serbest hekimlik hakkını fiilen kullanılamaz hale getiriyor. Hasta mahremiyetine aykırı denetim uygulamaları son bulmalıdır” dedi.

‘Cinsel kimlik temelli ayrımcılık kabul edilemez’

TPD MYK Genel Sekreteri Dr. Gülsüm Zuhal Kamış, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleştiğini ifade ederek, “Kadınların ve LGBTİ+ bireylerin yaşam hakkı, beden bütünlüğü ve sağlık hakkı korunmalıdır. Cinsel kimlik temelli ayrımcılığın her türüne karşıyız” ifadelerini kullandı. Kamış, cinsiyet uyum sürecinde kullanılan ilaçlara yönelik yaş sınırı kararını “bilimsel temelden yoksun ve insan onuruna aykırı” olarak niteledi.

‘Şiddet hastalık değil, toplumsal bir pratiktir’

TPD Asistan Hekim Sekreteri Asistan Dr. Alperen Yıldız, şiddetin toplumsal kökenlerine dikkat çekerek, “Şiddet bir hastalık değil; öğrenilen ve sürdürülen bir pratiktir. Suça sürüklenen çocuk sayısının artışı, toplumsal eşitsizlik ve cezasızlık kültürüyle ilişkilidir” dedi. Yıldız, “Çocukların ceza yaşını düşürmek yerine, mevcut yasaların etkin uygulanması gerekir” çağrısında bulundu.

Türkiye Psikiyatri Derneği, tüm açıklamalarda ortak olarak ruh sağlığının bilimsel, eşit ve hak temelli bir anlayışla ele alınması gerektiğini vurguladı.