‘Toplum, güven üstüne inşa edilir’ der Voltaire. Çözüme dair kimi gelişme ve ilerleme girişimlerine rağmen toplum nezdinde güvene dair kimi sorunlar, kuşkular giderilmiş değil.
Özellikle kimi medyanın kullandığı ve ötekileştirici dili doğal olarak kaygı uyandırmakta, güvensizlik oluşturmakta ve bu da temkinli davranmayı beraberinde getirmektedir. Toplumun bir kesimi hükümetin pratik adımlar atarak süreci sürdürmesi konusunda bir beklenti içindedir.
Sorunun kalıcı çözümü için, bu sürecin güven artırıcı adımlara ihtiyacı var. Yeni bir sayfa açılacaksa bu, taraflar arasında karşılıklı güven inşasıyla gerçekleşecektir. Yoksa oyalama, kandırılma ve hayal kırıklığına uğratılma endişesi sürekli kendini duyumsatacaktır.
Güvenin olmadığı ilişkilerde, insan kendini hep diken üstünde hisseder. Her an, her hareketin kendine yönelebileceğini düşünür. Duygu ve düşüncelerini özgürce ifade edemez, atacağı her adımı, yapacağı her işi temkin adına geciktirir. Kişi, toplum ve devletlerin tarihi; hayatın gerekli kıldığı anlarda atılan ya da atılmayan adımlarda saklıdır. Yaşamımızdaki önemli kavramların ve duyguların başında güven gelir. İster sosyal yaşamda, ister siyasette, ister bireysel olsun, insan ilişkilerinde en çok gözetilmesi gereken bir olgu. Her konum ve durumun olmazsa olmazı güven duygusudur. Güven, kuşku duymadan inanmadır. Bu öyle bir şeydir ki, eğer oluşturulamazsa ya da ortadan kalkarsa, en güçlü hükümeti, en başarılı şirketi, en parlak ekonomiyi, en etkili liderliği, en iyi arkadaşlığı veya en derin aşkı yok edebilir.
Güvenin oluşumunda iki tarafın da etkisi vardır. Güvenen kişinin güvenmeye olan açıklığı ve yatkınlığı ile güvenilen kişinin verdiği güvenilirlik sinyalleri bir arada güveni meydana getirirler. Güvenin karşıtı – güvensizlik – şüphedir. İnsanlara güvendiğinizde, onların samimiyetinden ve yeteneklerinden eminsinizdir. Güvenmediğinizde ise onların samimiyetinden, gündemlerinden ve yeteneklerinden şüphe duyarsınız.
Eğer güven konusunda tereddüt yaşanıyorsa, küçük adımlarla başlamak ve insanın kendini rahat hissettiği kadar paylaşması güvenin uzun vadede daha kalıcı olmasını sağlayabilir.
Güven kaybı ile başlayan süreçte kuşku, kaygı, acabalar, suçlamalar ve bunların getirdiği çatışmalar ve hayal kırıklıkları hangi alanda olursa olsun başarıyı olumsuz yönde etkiler. Güvene dayalı bir ilişkide, yanlış şeyler söyleseniz dahi karşınızdaki ne demek istediğinizi anlar. Bu duygunun olmadığı bir ortamda ise son derece ölçülü ve hesaplı konuşsanız da karşınızdaki sizi yine de yanlış anlayabilir. Güven vermek önemlidir. Güven duymak da önemlidir. Duyulan güveni boşa çıkarmamak daha da önemlidir.
Siyaset, uzağa bakıp yakını gören, düşünen ve sosyal huzura giden yolları seçebilen insanların işidir. Sosyal barışı kurabildiği oranda geçerlidir. İnsan haklarında eşitliği, adaleti ve toplumsal güveni sağladığı oranda başarılıdır.
Öfke, şiddet, hiddet, kavga ve küçümsemek olayı, siyasete yakışmayan davranışlardır. Aslolan kararlılıktır. Kriz yaratmak usta siyaset adamlarının işi olamaz. Evet, bütün ilişkiler, güvene dayalı olarak kurulup, onun sayesinde ayakta kalır, güven eksikliğine bağlı olarak da parçalanıp dağılabilir. Güven, sahip olduğunuz ya da olmadığınız hayali bir özellik değil, tam tersine, mümkün olabileceğini düşündüğünüzden çok daha hızlı yaratabileceğiniz, somut ve yararlı bir değerdir. Ve… ‘Güven’ çok ince bir çizgidir. Onun kalınlaştırarak kırılmasını engelleyen tek şey, ‘iki taraflı’ olmasıdır.
