Yeni süreç tartışmaları nereye evrilecek?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, 1 Ekim’de Meclis’in yeni yasama yılı açılışında DEM Partili yöneticilerle el sıkışmasıyla başlayan Ekim ayı, yeni müzakere süreci tartışmalarıyla birlikte siyasette sürpriz gelişmelere sahne oldu.

Yeni süreç tartışmaları nereye evrilecek?
Yeni süreç tartışmaları nereye evrilecek?
İlke TV
  • Yayınlanma: 24 Kasım 2024 17:00
  • Güncellenme: 25 Kasım 2024 00:29

1993’ten günümüze Kürt meselesi ve çözümü (10):  Bahçeli’nin Öcalan çıkışı ve yeni süreç tartışmaları

Dosyamızın bu bölümünde Ekim ayından bu yana MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a yönelik çağrısının ardından başlayan yeni süreç tartışmalarını ele aldık. “Tartışmalar bir çözüm sürecine yol açacak mı? Taraflar ne diyor?” sorularına cevap vermeye çalıştık.

1993 yılından bu yana Kürt meselesinin çözümü için inişli çıkışlı da olsa bir temas süreci yaşandı. 1993’ten 1999’a kadar aracılarla görüşmeler oldu. Bunun sonucunda ateşkesler ilan edildi. 1999’da Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesinin ardından yüz yüze görüşme imkanı oldu. İmralı’da bir şekilde görüşmeler devam ederken 2009’da taraflar Oslo’da bir araya geldi. Hatta bu süreç Oslo görüşmeleri diye geçer. 2013’te ilk kez kamuoyu önünde çözüm süreci başladı.2 yıl devam eden sürecin ardından çatışmalar başladı. 2016’dan bu yana da ülkede “bu kadarı da olmaz” dedirten gelişmeler yaşandı.

2015’ten sonra çözüm süreci  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deyimiyle “Buzdolabına kaldırıldı”. 2024’e kadarki süreçte sadece ara ara seçim süreçlerinde Kürt meselesi gündeme getirildi. Ancak ağırlık olarak operasyonlar sadece Irak Federal Kürdistan Bölgesi ile sınırlı kalmadı, Kuzey ve Doğu Suriye’ye de hava harekatları düzenlendi.

Bölgesel savaş tehlikesi ve ‘iç cephe’ söylemi

7 Ekim’de 2023’te Hamas’ın saldırısı sonrası İsrail ordusunun Gazze’ye yönelik saldırıları tüm Ortadoğu’yu etkiledi. İsrail ordusunun Lübnan’a yönelik de saldırıları devam etti. Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye’nin 31 Temmuz’da İran’da, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın da 30 Eylül 2024’te İsrail ordusunun saldırısıyla ölümleriyle, çatışmaların  Suriye ve İran’a da sıçrayarak bölgesel bir savaşa dönüşme kaygıları arttı.

Tüm bu süreçler yaşanırken, Türkiye’de politik jargona giren ‘iç cephe’ söylemleriyle birlikte,  Bahçeli’nin çıkışı gündeme geldi.

1 Ekim’de ‘tokalaşma diplomasisi’

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, 1 Ekim’de Meclis’in yeni yasama yılı açılışında DEM Partili yöneticilerle el sıkışmasıyla başlayan Ekim ayı, yeni müzakere süreci tartışmalarıyla birlikte siyasette sürpriz gelişmelere sahne oldu.

Bahçeli, aralarında DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, DEM Parti Grup Başkan Vekili Sezai Temelli, DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ve DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık ile el sıkıştı.

Basın mensupları tarafından “DEM Parti ile tokalaşması” sorulan Bahçeli, “Dünyada barışı isterken, kendi ülkemizde barışı sağlamamız lazım” ifadelerini kullandı.

Gazeteci Sinan Burhan’a yaşanan bu gelişmeyle ilgili açıklama yapan ve  “Beni harekete geçiren Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı konuşmadır” diyen Bahçeli, Erdoğan’ın Meclis açılışındaki “İktidar ve muhalefetiyle Meclis’in hasımlarımıza korku verecek bir şekilde çalışması elzemdir.” şeklindeki konuşması üzerine DEM Partililerin elini sıkma kararı aldığını belirtti.

Erdoğan Bahçeli’nin sözünü ettiği konuşmasında, İsrail’in bir sonraki hedefinin Türkiye olacağını iddia etmiş ve “iç cephenin güçlendirilmesi” çağrısında bulunmuştu.

1 Ekim’deki tokalaşmanın muhatabı DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Anormal bir durum yok. Meclis’te olması gereken bir tabloydu” diye konuştu.

Bakırhan ayrıca, “Hemen yanı başımızda çatışmalar var, savaşlar var, nereye sıçrayacağını bilmiyoruz” diye ekledi.

DEM Parti Grup Başkan Vekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ise, “Dünkü tokalaşmanın siyasetin doğası gereği olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Şimdiye kadar olmaması zaten yanlıştı,” diye konuştu.

“Tokalaşmaya özel bir anlam atfetmeyi doğru bulmuyoruz,” diyen Koçyiğit, “Bu siyasetin doğası gereği ve Meclis temelinin de normalidir. Olması gereken zaten budur,” ifadelerini dile getirdi.

Bundan tam bir hafta sonra 8 Ekim günü yapılan MHP  grup toplantısında ise Bahçeli, 1 Ekim’deki tokalaşmaya atfen ve DEM Parti’ye hitaben “Uzattığım el gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin teklifidir” dedi.

Erdoğan, aynı gün kendi partisinin grup toplantısında ittifak ortağına destek verdi ve “Cumhur İttifakı’nın uzattığı elin değerinin muhatapları tarafından anlaşılmasını ümit ediyoruz” diye konuştu.

Devlet Bahçeli Abdullah Öcalan’a yönelik ilk doğrudan çağrısını ise bir sonraki grup toplantısının gerçekleştiği 15 Ekim günü yaptı. Bahçeli o günkü grup toplantısında Öcalan’a, “Örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin.”  diye çağrıda bulundu.

Aynı gün partisinin grup toplantısında Bahçeli’nin çağrısına yanıt veren DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan  “Sayın Bahçeli, Öcalan’ın ne söyleyeceğini, nasıl bir çağrı yapacağını biz de merak ediyoruz senin gibi. O zaman tecridi kaldırın, Öcalan’ın kendi örgütüne, kendi arkadaşlarına ne dediğini hep beraber izleyelim görelim. 43 aydır kuş uçmayan, kervan geçmeyen, uçan kuşların bile üzerinden geçmediği bir adaya boşuna çağrı yapılır mı? İmralı kapılarını açın, dinleyelim, görelim.” dedi.

Bundan iki gün önce yani 13 Ekim’de ise eski AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner Euronews Türkçe’ye verdiği demeçte, Abdullah Öcalan ile hükümetin görüşmesinde “hiçbir sakınca bulunmadığını” belirtti.

Mehmet Metiner, Bahçeli’nin haftalık grup toplantısını yaptığı ve Öcalan’a yönelik çağrısını “Milli hedefimiz Osmanlı barışına benzer bir Türk barış duvarının kale duvarımız gibi etrafımıza çekilmesidir” ifadeleriyle yinelediği 5 Kasım tarihinden bir gün önce MHP lideri ile yaptığı görüşmenin notlarını sosyal medya hesabından paylaşmıştı. Metiner bu notlarda, Bahçeli’nin milliyetçilik anlayışını , MHP liderinin grup toplantısında dillendirdiği ‘Türk barışı’ önermesine benzer şekilde ‘ırkçı’ değil, ‘akidevi-kültürel temelde birleştirici’ olarak tanımlıyordu.

Bahçeli’nin tarihi çağrısı: Tecrit kalksın, Öcalan Meclis’te konuşsun

Devlet Bahçeli, gündeme asıl damga vuran açıklamasını ise, 22 Ekim’de MHP grup toplantısında yaptı.

Bahçeli o günkü grup toplantısında Abdullah Öcalan’a TBMM çatısı altında konuşma çağrısında bulundu tecridin kaldırılmasını istedi.

“DEM Parti’ye uzattığı elin günlerdir konuşulduğunu” belirten Bahçeli, “Türkiye’nin yeni bir çözüm sürecine değil ortak aklı çalıştırmaya, dürüst samimi adımlara, bin yıllık kardeşliği daha da kuvvetlendirmeye ihtiyacı vardır. Türkiye’nin sorunu Kürtler değil bölücü terör örgütüdür. Tek tek Kürt kardeşlerimin sorununu çözmek mecburidir” dedi ve Öcalan’a DEM Parti grubunda konuşma çağrısı yaparken, ”Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın” dedi.

Bahçeli ayrıca konuşmasında ömür boyu hapis cezası alan hükümlülerin yeniden özgürlüğe kavuşmasının yolunu açan bir infaz sistemi olan ‘umut hakkı’ ile Öcalan’ın serbest bırakılmasını gündeme getirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Bahçeli’nin çağrısı için ‘tarihi fırsat penceresi’ ifadesini kullandı.

Bahçeli’nin çağrısının ardından DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu olağanüstü toplandı.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Bahçeli’nin çağrısına partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda yanıt verdi.

Hatimoğulları, “Kürt sorununun çözüm yolu bellidir. Orta Doğu ve Türkiye’de barışın muhatabı İmralı’da ağır tecrit altında bulunan sayın Abdullah Öcalan’dır. Çözümün yolu TBMM’dir. Biz inisiyatif almaya hazırız. Bir başlangıç olarak tecrit kaldırılsın” dedi.

Öcalan’a yönelik tecridin 44 aydır sürdüğünü, bu tecridin kaldırılması için yıllardır mücadele ettiklerini belirten Hatimoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bırakın tecrit kalksın, sayın Öcalan fiziki olarak çıksın konuşsun. ‘Ne diyeceğini hepimiz görelim’ dedik geçen hafta, bu hafta da yineliyoruz. Vakit kaybedilmeden adım atılsın.

Bugünden sonra hangi bedel ödenmesi gerekiyorsa onurlu bir barış için üzerimize düşeni yapmaya söz veriyoruz. Bu ülkeye onurlu bir barış gelecek. Halaylar çekecek, horonlar tepeceğiz, o günler yakın.”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda Bahçeli’nin çağrısına değindi.

Konuşmasında “Devlet Bey çok sık döner. Devlet Bey’in açıklaması Meclis’i dışlamaktadır” diyen Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ne yapılacaksa TBMM’de yapılmalıdır. Tam bir toplumsal mutabakat olmadan sonuç olmayacak. Bu iş çözülecekse bütün partilerinin içinde olduğu bir masada konuşulmalı. Bu plan Türkiye’nin sorunu çözmek yerine Recep Tayyip Erdoğan’ın planını çözmek gibi görünüyor ve bu yüzden kötü kokuyor.

Kürtlerin Anayasa’ya uygun sorunlarını çözmeden bir kişiye uygun çözümle bu sorunu çözemezsiniz. 86 milyonu barıştırmak için atılacak her adımı önemsiyoruz.”

Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Devlet Bahçeli’nin teklifini, terörle mücadeleye “ağır bir darbe” olarak değerlendirdi ve “Böyle bir şey teklif değil, tahayyül dahi edilemez” dedi.

HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Serkan Ramanlı ise “Toplumsal barışa hizmet edecek her türlü adıma HÜDA PAR olarak destek veririz” dedi.

Bahçeli’nin çıkışına en sert tepki İYİ Parti’den geldi.

İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu, partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda kürsüden “urgan” fırlattı ve Devlet Bahçeli’ye hitaben “Al şimdi bu ipi başının ucuna as” dedi.

Bahçeli, Erdoğan ile 2007 yılında yaşadığı Öcalan tartışmasında, bir seçim mitinginde kürsüden ip fırlatarak, “Alın şu ipi asın” çağrısı yapmıştı.

Bahçeli’nin çağrısı siyasetin başlıca gündem maddesi olurken, hemen ertesi gün 23 Ekim’de iki önemli gelişme yaşandı.

Abdullah Öcalan ile 43 ay sonra ilk görüşme 

DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili ve Abdullah Öcalan’ın yeğeni Ömer Öcalan 23 Ekim’de İmralı’da Öcalan ile görüştüklerini duyurdu. Bu, Öcalan’ın 43 ay sonra yaptığı ilk görüştü.

Ömer Öcalan’ın görüşmenin ertesi günü yaptığı sosyal medya paylaşımına göre Abdullah Öcalan şu mesajın iletilmesini istedi:

“Tecrit devam ediyor. Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim.”

TUSAŞ saldırısı 

Aynı gün Ankara’da Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TUSAŞ) hedef alındı. 5 kişinin ölümüne, 22 kişinin de yaralanmasına yol açan saldırıyı “otonom” olarak tabir edilen bir grup tarafından yapıldığı belirtildi. Açıklamada, saldırının daha önce planlandığı ve “siyasal gündemle ilişkisi olmadığı” savunuldu.

TUSAŞ saldırısı sonrası CHP Genel Başkanı Özgür Özel 6 gün sürecek ve belediye eş başkanları, Amedspor ve Roboski ailelerinin de ziyaret programında olduğu doğu ve güney doğu turunu iptal ederek aynı gün Diyarbakır’dan Ankara’ya döndü.

30 Ekim’de Cumhurbaşkanı Erdoğan; Abdullah Öcalan’a Meclis’te DEM Parti grubunda konuşma çağrısı yapan MHP lideri Devlet Bahçeli’ye tam destek verdi.

Erdoğan, “Bahçeli’nin, cesur çıkışı ve akıl dolu cümleleriyle tarihe not düşen, istikamet çizen bir lider” olduğunu söyledi.

Yeniden kayyım kayyım kararları 

30 Ekim’de yaşanan asıl önemli ve TUSAŞ saldırısı gibi, 1 Ekim sonrası oluşma eğilimi kazanan siyasi iklimin hilafına ortaya çıkan bir diğer gelişme ise İstanbul’da CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer gözaltına alınması ve aynı gün tutuklanmasıydı. 31 Ekim’de de bu gelişmeyle bağlantılı olarak belediyeye kayyım atandı. 31 Mart Yerel Seçimleri’nde, DEM Parti PM’nin 16 Aralık 2023’te deklare ettiği ve yerel seçimlerdeki yol haritasını ifade eden ‘Kent Uzlaşısı’ çerçevesinde desteklenen Ahmet Özer’e ‘terör örgütü üyeliği’ suçlaması getirildi.

İçişleri Bakanlığı’nı kararıyla, Özer’in yerine kayyım atanan İstanbul Vali Yardımcısı Can Aksoy, 4 Kasım’da Esenyurt Belediye Meclisi’ni lağvetti ve Esenyurt Belediyesi’nde başkan yardımcılarını da görevden aldı.

Ancak 4 Kasım gününe damga vuran kayyım haberleri Mardin, Batman ve Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesinden geldi.

İçişleri Bakanlığı kararı ile DEM Parti yönetimindeki belediyelere kayyım atanırken, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Batman Belediye Başkanı Gülistan Sönük ve Halfeti Belediye Başkanı Mehmet Karayılan görevden alındı.

DEM Parti, “Biz çözüm ve barış için el uzatılmasını beklerken, halkın iradesine el uzatılmıştır” açıklamasıyla kayyım atamalarına tepki gösterdi.

Türk, Sönük ve Karayılan’ın görevden alınmasıyla birlikte 31 Mart yerel seçimlerinden bu yana yerine kayyım atanan belediye sayısı 31 Ekim’de kayyım atanan CHP yönetimindeki Esenyurt Belediyesi ile birlikte beşe çıktı.

DEM Parti Hakkari Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış 3 Haziran’da görevden alınmış, yerine Hakkari Valisi Ali Çelik kayyım  atanmıştı.

4 Kasım’da DEM Partili Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyım atanmasının ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel, görevden alınan Ahmet Türk’e destek vermek için Mardin’e gitti. Konuşmasında kayyım kararına tepki gösteren Özel, “Mardin’in Büyükşehir Belediye Başkanının kim olduğuna Mardinliler karar verir” dedi.

Aynı gün CHP çağrısıyla, 31 Ekim’de kayyım atanan Esenyurt Belediyesi’nde ‘demokrasi nöbeti’ başlatıldı.

Kayyım kararları sonrası DEM Parti  grup toplantısı Mardin’de yapıldı. Toplantıda DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları konuşmasında “Saray da duysun, MHP de duysun, halk iradesinin hiçe sayılmasına izin vermeyeceğiz. Yüzlerce kayyım atadılar. Seçmenle aramızdaki bağı koparamadılar. “ dedi. Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan ise  “Bize uzattıkları elleri tuttuk. Ama siz de gördünüz uzatılan el meğer kayyım atamak içinmiş. Gerçek niyetlerini ifşa ettiler. Sayın Bahçeli, Erdoğan Kürtler ne yapsın? Meclis’teki bütün partilere soruyorum; Kürtler artık ne yapsın? Öcalan’ı İmralı’da DEM Parti’yi Meclis’te tecrit ederek barış sağlanamaz.” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu 5 Kasım’da Ankara’da ‘liderler turu’ başlatarak, kayyım gündemiyle siyasi parti genel başkanlarıyla görüştü.

7 Kasım’da DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan hakkında inceleme başlatıldı. İçişleri Bakanlığı incelemenin, Bakırhan’ın Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyım atanması sonrası yaptığı konuşmadaki ifadeleri nedeniyle başlatıldığını bildirdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da Bakırhan hakkında soruşturma başlattı.

ABD’de ikinci Trump dönemi: Gözler ‘bölgesel’ etkilerinde 

Donald Trump, 5 Kasım’daki ABD Başkanlık Seçimi’nde zaferini ilan etti. Trump’ın ikinci kez oturacağı başkanlık koltuğundaki icraatlerinin nasıl  bir seyir izleyeceği ise dünya ve Orta Doğu kamuoyunun gündeminde. İkinci Trump döneminin, 1 Ekim sonrası ortaya çıkma eğilimi kazanan barışçıl siyasi iklime de etkileri merak konusu. Bu noktada, Trump kabinesine atanan ve Orta Doğu siyasası bağlamında etkili roller oynaması muhtemel isimlerin de önümüzdeki süreçte atacağı adımların önemli olduğu değerlendiriliyor.

Kayyımlara protestolar ve DEM Parti’nin barış çağrısı

Mardin, Batman ve Halfeti’de kayyım atanmasının ardından bu kentlerde kayyım kararlarına karşı eylemler ve kayyım atanan belediye önlerinde ‘irade nöbetleri’ başlatıldı. Protesto gösterilerine müdahale eden polis çok sayıda protestocuyu gözaltına aldı, Batman’da 5 kişi tutuklandı.

DEM Parti MYK’sı 9 Kasım’da ‘yeni süreç’  tartışmaları ve kayyım uygulamalarıyla ilgili 4 başlık altında topladığı önemli bir çağrı metni yayımladı. Metinde Kürt sorununda ‘Demokratik ve barışçı çözüm çağrısı’ yapıldı.

10 Kasım Atatürk Haftası nedeniyle dokuz yıl aradan sonra ilk kez Çankaya Köşkü’nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin ardından konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kayım kararlarına dair açıklamalarda bulundu. Erdoğan görevden alınan belediye başkanları için “Seçilmiş başkanlar değil, örgütün atadığı ne idüğü belirsiz tipler” ifadelerini kullandı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 12 Kasım’daki grup toplantısında Öcalan için yaptığı çağrıya göndermede bulunarak, “Yaptığımız ve söylediğimiz her şeyin arkasındayız” dedi.

12 Kasım günü itibarıyla MHP’nin X hesabından aynı saatlerde (15:00), Bahçeli’nin yeni sürece ilişkin sözlerinin olduğu paylaşımlar yapılmaya başlandı. ‘Vakit tamamdır, söz konusu vatandır’ içerikli paylaşımlardan birinin bağlam ifadesi “Bin yıllık kardeşlikten yanaysan; vakit tamamdır, söz konusu vatandır” şeklindeydi.

Partisinin aynı gün gerçekleşen grup toplantısında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ise “Yıllarca birbirimize söylemediğimiz söz kalmadı ama bir türlü barışı konuşamadık, çözümü konuşamadık. Biz de çözümden yana olduğumuzu belirtiyoruz. O zaman konuşmamızın önündeki engel nedir?” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Bahçeli, 14 Kasım’da bir araya geldi. Zirve, Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’de Abdullah Öcalan’a yönelik çağrısı sonrası gerçekleşen ilk görüşme oldu. Hükümete yakın medya organlarından 17 Kasım’da ‘sızdırılan’ haberlerde söz konusu zirvede her iki lider arasında ‘her konuda’ tam bir mutabakat olduğu aktarıldı.

Mehmet Uçum ve Orhan Miroğlu’nun açıklamaları

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum 14 Kasım’da katıldığı bir TV  programında ‘sürece’ dair açıklamalarda bulundu. Söz konusu süreçte Erdoğan ve Bahçeli arasında ‘yüksek bir uyum’ olduğunu belirterek, “Bu bir çözüm süreci değil, bu bir devlet inisiyatifidir. Bu inisiyatifle kökten bir çözüm için bir adım atıyor” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu 16 Kasım’da, kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanları  Devrim Demir ve Ahmet Türk’ü ziyaret ederek kayyım uygulamalarına karşı destek verdi.

AK Parti MKYK üyesi Orhan Miroğlu, 18 Kasım’da X hesabından yaptığı paylaşımda DEM Parti’yi ve 1 Ekim sonrası ‘süreçte’ oynadığı rolü kast ederek “DEM’in siyasi eylem ve aktiviteleriyle her geçen gün güçlenen farklı bir ‘ulusal psikoloji’ AK Partili Kürtleri de, muhafazakar olsun/olmasın etkilemeye devam ediyor.” dedi ve “Davul AK Partinin omuzlarında, ve tokmağa doğru vurulmazsa, hesap edilemeyen bir zamanda, askeri darbelerin dahi ‘çare’ haline geleceği bir Türkiye’yle karşı karşıya kalınması hiç sürpriz olmaz!” ifadeleriyle AK Parti’yi ‘aksiyon almaya’ çağırdı.

Hakan Fidan: Doğumuzdaki, güneyimizdeki Kürtlerin hamisiyiz

Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, bakanlığının 2025 yılı bütçesinin sunumunun ardından konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin sınır ötesindeki Kürtlerin tek hamisi olduğunu söyledi. Fidan konuşmasında “Bunun hiç lamı cimi yok. Nasıl ki Balkanlar’daki Boşnaklar ve Arnavutların tek hamisi, gerçek destekleyicisi biziz, doğumuzdaki, güneyimizdeki Kürtlerin de hamisi biziz. Tarih böyledir. Tarihi değiştirmeyiz. Yani organik tarih de bugünkü tarih de budur” ifadelerini kullandı.

Bu sözlerle birlikte, Bakan Fidan’ın CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’na “Oradaki insanların iyi niyeti varsa Türkiye’ye karşı ev ödevlerini biliyorlar” yanıtı polemik konusu oldu. Söz konusu açıklamaları T’24’teki köşesine taşıyan Gazeteci Candan Yıldız, “Türkiye ile Suriye Kürtleri arasında bir görüşme, temas mı var sorusu akıllara gelmiyor değil.  Zira Fidan’ın sözlerinden yola çıkarsak Suriye’deki Kürtler, Türkiye’ye karşı hangi ev ödevini biliyor, bu ev ödevi ne zaman ve kim tarafından gündeme geldi?” diye sordu.

Sürpriz buluşma: Ufuk Uras- Bahçeli 

Eski milletvekili ve akademisyen Ufuk Uras, 20 Kasım’da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yle görüştüğünü duyurdu. Uras, sosyal medya platformu X’teki hesabından görüşmeyi şu ifadelerle duyurdu:

“Sayın Devlet Bahçeli ile son dönem ortaya koyduğu perspektifle ilgili görüş alışverişinde bulunduk. Gösterdiği ilgi ve sohbet için teşekkür ederim.” 

Ufuk Uras, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile yaptığı görüşmeyi İlke TV’de yayınlanan Konuşma Zamanı programında Dilek Odabaş’a anlattı ve görüşmeyi “son derece verimli” olarak nitelendirerek, bir süre sonra yeniden görüşme ihtimallerinin bulunduğunu söyledi.

1 Ekim sonrası ‘ikinci dalga’ kayyım: Dersim ve Ovacık 

Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’deki Öcalan çağrısından tam bir ay sonra DEM Parti yönetimindeki Dersim ve CHP yönetimindeki Ovacık’ta belediyelere kayyım atanarak seçilmiş belediye başkanları Cevdet Konak ile Mustafa Sarıgül görevden alındı. Böylece 1 Ekim sonrası kayyım atanan belediye sayısı 4’ü DEM Partili, 2’si de CHP’li seçilmiş belediye başkanlarının yönetimindeki 6 yerel yönetim oldu.