Birleşmiş Milletler’in (BM) başlıca yargı organı Uluslararası Adalet Divanı (ICJ), Pazartesi günü Lahey’de iklim değişikliğiyle ilgili tarihi bir davanın duruşmalarına başlıyor. Dava, ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki yasal sorumluluklarını belirlemeyi hedefliyor.
‘Savunmasız ulusların mücadelesine destek’
Bu dava, küresel ısınmanın yıkıcı etkileriyle karşı karşıya olan savunmasız ulusların uzun yıllardır süren çabalarının bir sonucu olarak görülüyor. BM Genel Kurulu’nun talebi üzerine başlatılan süreçte, mahkemenin ülkelerin iklim krizine karşı yükümlülüklerini netleştirmesi bekleniyor.
Pasifik ada ülkesi Vanuatu’nun öncülüğünde gelişen süreçte, ülkenin iklim değişikliği elçisi Ralph Regenvanu, “Topraklarımızın, kültürümüzün ve insan haklarımızın yok oluşuna tanıklık ediyoruz. Bu dava, varoluşsal bir mücadele için kritik bir adım” dedi.
‘Tarihî bir katılım düzeyi’
Lahey merkezli ICJ, duruşmalar boyunca 99 ülke ve bir düzineden fazla hükümetler arası kuruluşu dinleyecek. Bu, mahkemenin yaklaşık 80 yıllık tarihinde en geniş katılım düzeyi olarak kaydedildi. Mahkeme, iki hafta sürecek duruşmalarda iki temel soruya yanıt arayacak:
- Ülkeler, iklimi ve çevreyi insan kaynaklı sera gazı emisyonlarından korumak için uluslararası hukuk kapsamında ne yapmakla yükümlüdür?
- Hükümetlerin eylemleri veya eylemsizlikleri, iklim ve çevreye zarar verdiğinde yasal sonuçları nelerdir?
‘Karar bağlayıcı olmayacak ama etkili olabilir’
Mahkemenin vereceği karar bağlayıcı olmasa da, uluslararası hukuk açısından önemli bir referans teşkil edebilir. Kararın, iklim değişikliği konusunda yerel ve uluslararası davalara ilham kaynağı olması bekleniyor.
BM’nin yıllık iklim toplantısında, zengin ülkeler 2035’e kadar yılda en az 280 milyar euro sağlama konusunda uzlaşmıştı. Ancak bu miktar, uzmanların ihtiyaç duyulan 1.2 trilyon euro hedefine oldukça uzak.
‘Pasifik gençliği ve küresel dayanışma’
Davanın arifesinde, Pasifik Adaları İklim Değişikliği ile Mücadele Eden Öğrenciler gibi gruplar, dünyanın dört bir yanından çevre örgütleriyle dayanışma etkinlikleri düzenledi. Grup sözcüsü Vishal Prasad, “İklim krizi bizim neslimiz için bir hayatta kalma meselesi. ICJ’den, dünyanın en büyük ekonomilerini sorumlu tutmasını bekliyoruz” dedi.
‘Uluslararası hukuk ve önceki kararlar’
Dava, daha önceki uluslararası hukuki süreçlerle de bağlantılı. BM’ye bağlı bir deniz hukuku mahkemesi, karbon emisyonlarını deniz kirliliği olarak nitelendirmişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ise ülkelerin vatandaşlarını iklim değişikliğinden koruma sorumluluğunu vurgulayan kararlar almıştı.
ICJ’nin ev sahibi ülkesi Hollanda’da ise 2015 yılında verilen bir karar, iklim değişikliğine karşı korunmayı temel bir insan hakkı olarak tanımlamış ve hükümetlerin bu konuda sorumluluk taşıdığını hükme bağlamıştı.
Bu dava, sadece hukuki değil, aynı zamanda sembolik anlamda da iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor.