• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Kayyım siyasetine karşı feminist politika: Van’daki irade gaspı, İstanbul’daki kadınları da hedef alıyor

Kayyım siyasetine karşı feminist politika: Van’daki irade gaspı, İstanbul’daki kadınları da hedef alıyor

Türkiye’nin kayyım hafızası bugüne dek büyük ölçüde Kürtlerin ağırlıkla yaşadığı illerle sınırlı kalmıştı. 31 Ekim 2024’te Esenyurt Belediyesi’ne kayyım atanması ve asıl olarak 19 Mart’tan sonra İBB’ye yönelik gerçekleşen geniş çaplı operasyonla birlikte, batı illerinde de kayyımlar görünür hale geldi.

Ancak kayyımlar feministlerin gündemine yeni girmedi, hep vardı. Feminist Buluşmalar’da bir araya gelen kadınlar, kayyım uygulamalarına karşı ortak bir feminist politika kurmanın yollarını tartıştı.

Kayyım siyasetine karşı feminist politika: Van’daki irade gaspı, İstanbul’daki kadınları da hedef alıyor
Kayyım siyasetine karşı feminist politika: Van’daki irade gaspı, İstanbul’daki kadınları da hedef alıyor
Zilan Azad
  • Yayınlanma: 15 Haziran 2025 18:39
  • Güncellenme: 16 Haziran 2025 11:38

Kadın İnsan Hakları Derneği tarafından düzenlenen Feminist Buluşmalar, 2025 yılının ilk etkinliğini “Kayyım Siyasetine Karşı Feminist Politika” başlığıyla İstanbul’da gerçekleşti. Etkinlikte, kayyım uygulamalarının yerelde kadın ve LGBTİ+’lara etkileri, kayyım atamaları sonrasında yereldeki kadınların deneyimleri ve kayyımlara karşı feminist mücadele yöntemleri tartışıldı.

Van Büyükşehir Belediyesi’nin seçilmiş Eşbaşkanı Neslihan Şedal, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Daire Başkanlığı Eğitim ve Proje Birimi Sorumlusu Rojda Kızgın ve Feminist Yerel Yönetim Uzmanı Zelal Yalçın etkinlikte konuşmacı olarak yer aldı.

Etkinlik sonrası İLKE TV’ye konuşan Neslihan Şedal, kadınlarla bir araya gelip kayyım siyasetine karşı güçlü bir mücadele hattı oluşturmayı çok anlamlı bulduklarını belirtti.

Kayyımlar kadınların hep gündemindeydi

‘Van’daki irade gaspı, İstanbul’daki kadınları da hedef alıyor’

Neslihan Şedal’a göre, kayyımlara karşı mücadeleleri yalnızca Kürtlerin ağırlıkla yaşadığı illerle özgü değil:

“Biz hiçbir zaman Van’da, Diyarbakır’da, Batman’da ve diğer Kürt illerinde belediyeler öncülüğünde hayata geçirilen kadın kazanımlarını sadece o kentlere hizmet amacıyla hayata geçirmedik. O kazanımların ve yarattığı toplumsal zihniyet dönüşümünün, Van’da hayata geçirildiğinde İstanbul’u; Diyarbakır’da uygulandığında İzmir’i, Ankara’yı etkileyeceğini biliyorduk.

Van’da bir irade gaspı yaşandığında, kadınların kazanımları ellerinden alındığında, İstanbul’daki kadınların da iradesi gasp edilmiş olur. Van’daki bir kadın, sadece kadın olduğu için hedef haline geliyorsa, bu İstanbul’un, İzmir’in, Ortadoğu’nun ve genel olarak bütün kadınların hedef haline gelmesi demektir.”

Kadınların yönetim bilgisi tarihsel olarak gasp edildi

Kayyımlardan bahsederken tarihsel sürecine de bakmak gerektiğini vurgulayan Neslihan Şedal, “Binlerce yıl önce kadınların yönetimsel mekanizmalar içerisinden koparılıp tecrit edilmesiyle birlikte cinsiyetçilik ideolojisi inşa edildi. Bugün kadınlar yönetmeye ve politika üretmeye dair ciddi engellerle karşı karşıya” dedi.

Kadın mücadelesinin bu tarihsel eşitsizliğe karşı büyük bedeller ödeyerek önemli mesafeler kat ettiğini belirten Neslihan Şedal, “Biz kadın renginin, kadın bilgisinin, kadın ruhunun siyasete yansıdığında nasıl özgürlükçü, eşitlikçi yaşamlar inşa edebildiğini görebiliyoruz” diye konuştu.

Neslihan Şedal, kadının sistemli bir şekilde yönetim dışına itildiğini belirterek şunları söyledi:

“Devletli uygarlıklar kendi tarihini, kadını yönetim mekanizmalarının dışına atarak, kadının yönetim bilgisini gasp ederek yazmıştır. Yüz binlerce kadın cadılıkla suçlanarak yakılmış, idam edilmiştir. Kadının yönetim bilgisinin toplumla buluşmasının önü kesilmiştir. Kadın varlığı, yönetim mekanizmalarında yer almaması için yok edilmek istenmiştir.”

(Fotoğraf: Diyarbakır/ 2023)

Kayyımlara rağmen barışta ısrar eden kadınlar

Yılların birikimi olan bu mücadeleyi savunmak için feministler, İstanbul’da ortak bir direniş hattı kurdu. Feminist Buluşmalar’da bir araya gelen kadınlar, kayyım uygulamalarıyla sadece belediyelerin değil, kadınların yerelde ördüğü eşitlik politikalarının hedef alındığını konuştu.

Hem yerel yönetici hem de Özgür Kadın Hareketi’nden siyasetçi olarak yaşananları anlatan Neslihan Şedal, ‘barış‘tan bahsetti:

“Özgür Kadın Hareketi’nin bir aktivisti olarak süreç bizim için hakikaten çetin geçiyor. Bir yandan barış ihtimaline en yakın olduğumuz bir süreç. Bir yandan elbette ki birçok kentte hala irade, halkın iradesi, kadınların iradesi gasp altında. Öte taraftan hayata geçirmiş olduğumuz bütün çalışmalar iktidarın ve kayyımların hedefi haline geliyor. Halkın iradesine saygı duyulması, halkın iradesinin tecelli etmesi, toplumsal barışın inşasının mümkün olması ve toplumun demokratikleşebilmesinin de en nihayetinde beraberinde bu sürece sahip çıkmayı gerektirdiğini ifade etmek gerekiyor. Bizler TJA’lı kadınlar olarak Sayın Abdullah Öcalan’ın yapmış olduğu çağrıya sonuna kadar sahip çıkıyoruz. Etrafında güçlü bir örgütlenme, güçlü bir kenetlenme de ortaya koyuyoruz. Bu topraklara özellikle kadınlar için, herkes için özgür bir yaşam gelişene kadar, demokratik bir yaşam gelişene kadar mücadele de etmeye devam edeceğiz.”

‘Bizi yönetim mekanizmalarından dışlayanlara karşı örgütlenmeliyiz’

Neslihan Şedal, kadınların örgütlü bir hat kurması gerektiğini belirterek şöyle devam etti:

“Kadın kazanımlarına sahip çıkmak ve mücadeleyi büyütmek için, kadın kimliğimiz etrafında güçlü bir örgütlülük açığa çıkarmak hayati önemde. Bize karşı cinsiyetçilik ideolojisini dayatan, bizi klasik bir yaşama zorlayan, sesimizi kısmak ve öz savunmamızı engellemek isteyen akla karşı çok güçlü bir kadın aklı ve mücadelesi örgütlemeliyiz.”

Kadınların her engellemede yeni yollar bulduğunu hatırlatan Şedal, şöyle konuştu:

“Kadın mücadelesi hiçbir zaman alternatifsiz değil. Önümüz kesildiğinde alternatif yolları keşfetmeyi biliyoruz. Kayyım uygulamalarında da gördüğümüz gibi, özgür zihniyet dünyamızı parçalamak isteyen akıllara karşı, kadın örgütlülüğüyle toplumun her alanını daha güçlü hale getirmeye çalışıyoruz.”

(Fotoğraf: Aralık Feminist Kolektif)

‘Kayyım sadece antidemokratik değil, patriarkal bir müdahaledir’

Kadın İnsan Hakları Derneği Savunuculuk Sorumlusu ve etkinliğin moderatörü Yıldız Taghızade, kayyım politikalarının toplumsal cinsiyet eşitliğine açık bir tehdit olduğunu belirtti ve şunları belirtti:

“Biz bu kayyım politikalarıyla yıllardır Kürt illerinde karşılaşıyoruz. Feministler olarak da her zaman kayyıma karşı söz geliştirmeye çalıştık. Kayyım sadece antidemokratik değil, doğrudan patriarkal bir müdahaledir. Çünkü deneyimlerimiz gösteriyor ki, kayyımın ilk hedefi kadınların ve LGBTİ+’ların kurduğu eşitlik yapıları, birimler ve dayanışma ağları oluyor. Bu da bize şunu gösteriyor ki, kayyım denilen olgu doğrudan patriarkal ve eşitlik karşıtı bir olgudur.”

Feminist mücadelenin bu kuşatmayı aşacak güçte olduğunu belirten Yıldız Taghızade, “Türkiye bu politikaların içine hapsolmuş olabilir ama mücadele yöntemleri bitmez, bitmiyor. Feminist mücadele zaten sıkışık ortamlarda varlığını sürdürebilen bir mücadele oldu. Bu buluşmayla, kayyımın gasp ettiği kazanımlarımızı nasıl koruyabileceğimizi konuştuk” dedi.

Taghızade sözlerini şöyle bitirdi:

“Her zaman son sözümüz şu oldu: Kayyımlar gidecek ama mücadele yaşayacak. Kayyımlar gidecek, biz kalacağız.”