Diyarbakır’ın Çınar ve Mardin’in Mazıdağı ilçelerinde geçtiğimiz yıl 20 Haziran’da çıkan büyük yangının üzerinden bir yıl geçti. 15 kişinin hayatını kaybettiği, 78 kişinin yaralandığı olayda, yaralıların bir kısmının tedavisi hala tamamlanmadı. Yangında yakınlarını kaybeden ailelerin adalet mücadelesi ise devam ediyor.
Çınar ilçesine bağlı Köksalan Mahallesi’nde başlayan yangın, kısa sürede Yazçiçeği Mahallesi ile Mazıdağı ilçesine bağlı Yücebağ ve Şenyuva mahallelerine yayıldı. 55 bin dekarlık alanı etkisi altına alan yangında, 20 bin dekar ekili arazi tamamen kül oldu.
Yangında yaşamını yitiren yurttaşlar şunlardı:
Abdurrahman Buğdaycı, Ubeydullah Buğdaycı, İsmail Yardımcı, Hasan Demir, Nuri Demir, Resul Yılmaz, Mezher Demir, Şehmus Demir, Taliha Demir, Sinan Deviren, Azad Yılmaz, Remzi Yılmaz, Fadıl Demir, Kerime Erdenli ve Zekiye Erdenli.
Yangında ayrıca bine yakın küçük ve büyükbaş hayvan yanarak hayatını kaybetti. Tarımsal üretimde kullanılan çok sayıda iş makinesi ve ekipman kullanılamaz hale geldi.
Soruşturma tamamlanmadı
Mezopotamya Ajansı’ndan Ahmet Kanbal’ın haberine göre, savcılık ön raporunda, Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin (DEDAŞ) bakım ve onarımını yapmadığı elektrik tellerinden çıkan kıvılcımların yangına sebep olduğu belirtildi. Savcı, daha sonra “ilk raporda yangının çıkış nedenine ilişkin bir değerlendirme yapılmadığı” idiasıyla bilirkişi raporu istedi. Savcının talebi üzerine hazırlanan raporda, yangının yıldırım düşmesi sonucu meydana gelmiş olabileceği öne sürüldü. Soruşturma dosyasına giren bilirkişi raporuna itiraz edildi. Yangın felaketinin üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen soruşturma tamamlanmadı.
Yaralarını dayanışmayla sarmaya çalışıyorlar
Yangından etkilenenler, son bir yılda belediye ve sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle yaralarını sarmaya çalıştı. Ancak yaralıların bir kısmının tedavisi halen tamamlanmadı. Yücebağ Mahallesi’nde yaşayan sekiz çocuk babası Abdülrezak Demir de onlardan biri. Vücudunun büyük bir bölümü yanan Demir, uzun süre hastanede tedavi gördü. Şu anda ailesinin desteğiyle yaşamını sürdürüyor. Yangında kardeşi Hasan Demir’in de aralarında bulunduğu 10 yakınını kaybetti.
Traktörüyle alevlerin arasında kaldı
Yangın günü yaşadıklarını anlatan Demir, olayın elektrik kesintileriyle başladığını söyledi:
“Elektrikler gidip geldi. Ardından Köksalan’da alevler yükseldi. Biz köylüler olarak araçlarla yangına müdahale etmeye gittik. Bölgeye bizden önce ulaşanlar yangının elektrikten çıktığını söyledi.”
Yangının kısa sürede kontrol altına alındığını ancak çıkan hortumla yeniden büyüdüğünü aktaran Demir, kaçarken traktörünün devrildiğini ve bu şekilde kurtulduğunu söyledi.
İtfaiye ve diğer resmi kurumların geç geldiğini vurgulayan Demir, “Beni hastaneye kaldırdıklarında hala olay yerine ambulans gitmemişti. Köylüler beni dolmuşla götürdü” dedi.
‘Güneşe çıkamıyorum, soğukta sızım artıyor’
Demir, yanıklarının kalıcı etkileri nedeniyle çalışamadığını belirtti. Ellerini kısmen kullanabildiğini, sırtındaki yanıkların hala hassas olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
“Güneşe çıktığımda vücudum yanıyor, aşırı soğuk olduğunda da sızı oluyor. O nedenle serin havalarda dışarıya çıkmak zorundayım. Onun dışında genelde evin içinde kalıyorum”
‘Failleri bulsunlar, insanlarımızın hakları yerde bırakılmasın’
Yangının elektrik hatlarından kaynaklandığını savunan Demir, sorumluların hala yargı önüne çıkarılmamasına tepki gösterdi:
“Sorumlu devlet de olsa, elektrik şirketi de olsa, başkaları da olsa davacıyız. Şimdi yıldırım düşmesinden kaynaklandığını söylüyorlar. Kimse yalan söylemesin. Ne yangından önce ne de yangından sonra yıldırım düşmedi. Biz balkonda oturuyorduk. Bir anda rüzgar çıktı. Çocuklar içeriye kaçtı. Elektrikler gitti. Yeniden elektrikler geldi, o şekilde Tobînê’de alevler yükseldi. Tahminimce elektrik telleri birbirine çarptı, çıkan kıvılcımların düşmesiyle yangın çıktı. Yangın eğer elektrikten çıkmadı diyorlarsa nasıl çıktığını da ortaya çıkarsınlar. Failleri bulsunlar. Bu ölen insanlarımızın hakları yerde bırakılmasın.”