Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi Ankara Grubu, 8 Temmuz’da saat 11.00’de Meclis önünde düzenleyecekleri açıklama için çağrıda bulundu. Basın açıklamasını okuyan Döne Gevher, hükümetin sürece dair adım atmamasını eleştirerek, Meclis’i sorumluluk almaya davet etti. “Ne barışı, savaş mı var ki?” diyenlere seslenen Gevher, “Bütçenin yüzde 10’undan fazlası güvenliğe ayrılıyorsa, sınır ötesi operasyonlar sürüyorsa, Kürtçe kamu hizmetlerinde yok sayılıyorsa, kadınlar ve LGBTİ+’lar militarizmin gölgesinde yaşıyorsa savaş vardır” dedi.
‘Barış sadece silahların susması değildir’
Gevher, kadınların savaşın yükünü yalnızca “anne” kimliğiyle değil; öğrenci, gazeteci, siyasetçi ve akademisyen olarak da yaşadığını belirterek şu ifadeleri kullandı: “Tutsak edildik, tehdit edildik, kaybedildik. Erkek şiddetiyle ve militarizmle kuşatıldık. Bu nedenle barışın sadece silahların susması değil; eşitlik, özgürlük ve adaletle gelmesi gerektiğini biliyoruz.”
‘Çağrımız var: Meclis göreve!’
Devamında Döne Gevher şunları ifade etti:
“Biz kadınlar bu savaşı yalnızca ‘anne’ olarak değil; öğrenciyken, gazeteciyken, siyasetçiyken, akademisyenken de yaşadık. Tutsak edildik, tehdit edildik, kaybedildik. Erkek şiddetiyle, militarizmle kuşatıldık. O yüzden barışa yalnızca silahların susması değil, aynı zamanda eşitlik, özgürlük ve adaletle gelmesi gerektiğini biliyoruz. Bugün bu yüzden bir kez daha hep birlikte sesleniyoruz! Barışın önünü açacak adımlar bunlardır. Bu sadece Kürt kadınlarının, sadece bir kesimin değil, bütün kadınların ortak mücadelesidir. Bu yüzden diyoruz ki: Bu taleplerin peşini bırakmıyoruz. Daha eşit, daha adil, daha özgür bir barış için sesimizi yükseltmeye, yan yana gelmeye devam edeceğiz. 8 Temmuz’da saat 10.00’da Ankara Güvenpark’ta buluşuyoruz, 11.00’de Meclis önünde sesimizi haykırıyoruz: Meclis göreve, kadınlar barış mücadelesine!”
Kadınların üç somut talebi:
- Siyaset suç olmaktan çıksın. Terörle Mücadele Kanunu ve benzeri yasalar kaldırılsın. Siyasi tutsaklar serbest bırakılsın, AİHM ve AYM kararları uygulansın. Hukukun iktidara göre eğilip bükülmesine, barışı isteyenlerin susturulmasına son verilsin.
- Sınır ötesi harekâtlar, özel güvenlik bölgeleri ve askeri yığınaklar son bulsun. Barış, karakola çevrilen köylerde ya da gözlem kuleleri altında yaşanamaz. Okullar, hastaneler, yaşam alanlarımız askerileştirilemez. Kamu kaynakları silaha değil, sağlığa, eğitime, eşitliğe ayrılsın.
- Kayyumlar kaldırılsın, halkın iradesi tanınsın. OHAL dönemi KHK’ları iptal edilsin. Belediyeler kadınlara ait alanlardı, gasp edilen kadın kurumları, bütçeleri, politikaları geri verilsin. Kadınların söz ve karar hakkı kayyum rejimiyle yok edilemez.