• Ana Sayfa
  • Gündem
  • İHD’de Enes Hocaoğulları için ortak çağrı: İnsan hakları savunuculuğu suç değildir

İHD’de Enes Hocaoğulları için ortak çağrı: İnsan hakları savunuculuğu suç değildir

LGBTİ+ aktivisti ve Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi gençlik delegesi Enes Hocaoğulları, Mart ayında Avrupa Konseyi’nde yaptığı konuşmada Türkiye’de gençlerin 19 Mart sonrası protestolarda karşılaştığı şiddet ile muhalif belediye başkanlarının tutuklanmasını dile getirmişti. İHD’de açıklama yapan 25 hak örgütü Hocaoğulları’nın serbest bırakılmasını talep etti.

İHD’de Enes Hocaoğulları için ortak çağrı: İnsan hakları savunuculuğu suç değildir
İHD’de Enes Hocaoğulları için ortak çağrı: İnsan hakları savunuculuğu suç değildir
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 7 Ağustos 2025 20:35
  • Güncellenme: 7 Ağustos 2025 20:58

Avrupa Konseyi Gençlik Delegesi Enes Hocaoğulları’nın 5 Ağustos Salı günü Ankara’da gözaltına alınması ve ardından tutuklanması ortak bir açıklamayla protesto edildi.

Beyoğlu’ndaki İHD İstanbul Şubesi’nde yapılan ve 25 insan hakları, LGBTİ+, kadın kurumunun imza atttığı ortak açıklamada “İnsan Hakları Savunuculuğu Suç Değildir” denildi ve Enes Hocaoğulları’nın serbest bırakılması talep edildi.

LGBTİ+ aktivisti ve Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi gençlik delegesi Enes Hocaoğulları, Mart ayında Avrupa Konseyi’nde yaptığı konuşmada Türkiye’de gençlerin 19 Mart sonrası protestolar esnasında karşılaştığı şiddet ile muhalif belediye başkanlarının tutuklanmasını dile getirmişti. Konuşması kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, iktidara yakın medya ve sosyal medya hesapları tarafından da hedef gösterilmişti.

Enes Hocaoğulları için yapılan basın açıklaması şöyle:

“Avrupa Konseyi Gençlik Delegesi, insan hakları savunucusu ve aynı zamanda ağımız üye örgütlerinden ÜniKuir’in çalışanı olan Enes Hocaoğulları’nın 5 Ağustos 2025 tarihinde “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçundan tutuklanması, yalnızca bireysel bir hak ihlali değil; Türkiye’de insan hakları savunucularının sistematik olarak hedef haline getirildiği bir sürecinen yeni örneklerinden biridir.

Enes, gençlik delegesi olarak Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nin 48. oturumunda yaptığı ve çeşitli medya organlarında hedef gösterilen konuşması nedeniyle tutuklanmıştır. Bu konuşmada, Türkiye’deki muhalif belediye başkanlarına yönelik hukuka aykırı tutuklamaları ve uygulamaları, 19 Mart’ta başlayan barışçıl protestolara yönelik polis şiddetini ve gençlerin demokratik talepleri dile getirilmiştir. Anlattıkları; baroların, insan hakları örgütlerinin ve medyanın defalarca belgelediği hak ihlalleridir. Bu nedenle hukuki değil, siyasi bir kararla karşı karşıya olduğumuz açıktır.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Savunucularının Korunmasına İlişkin Bildirgesi başta olmak üzere uluslararası taahhütleri uyarınca devletler, insan hakları savunucularının faaliyetlerini özgürce, misillemeye uğramadan ve güvenli şekilde yürütebilmelerini sağlamakla yükümlüdür. Bu yükümlülük yalnızca fiziksel korumayı değil, aynı zamanda yargı tacizinden, sosyal damgalamadan ve kamu yetkililerinin hedef göstermelerinden korunmayı da içermektedir.

Türkiye de tarafı olduğu uluslararası sözleşmeler doğrultusunda insan hakları savunucularının, faaliyetleri dolayısıyla cezalandırma, misilleme ve karalamaya maruz bırakılmadan insan haklarının korunması ve geliştirilmesine yönelik çalışmalarını mümkün kılan ve kolaylaştıran elverişli ortamı sağlamakla yükümlüdür.

Ancak Türkiye’de son yıllarda bu yükümlülükler sistematik biçimde ihlal edilmekte, insan hakları savunucuları baskı altına alınmaktadır. İnsan hakları savunucuları, gazeteciler, akademisyenler, avukatlar ve muhalif kesimler yargılamalarla, sosyal medya linçleriyle ve medya yoluyla itibarsızlaştırmayla susturulmaya çalışılmaktadır.

Enes Hocaoğulları’nın uluslararası insan hakları savunuculuğu faaliyeti kapsamındaki bir konuşması nedeniyle tutuklanması, bu zincirin yeni bir halkasıdır. Bu durum yalnızca Enes’i değil, tüm insan hakları savunucularını susturmayı hedef almakta; ifade özgürlüğünü ve insan hakları savunuculuğunu açıkça tehdit etmektedir.

Enes hakkında yürütülen hedef gösterme kampanyası süresince aynı zamanda LGBTİ+ hakları savunucusu kimliği nedeniyle de hedef alınmıştır. Sosyal medyada “sapkınlık”, “ajanlık” gibi nefret söylemleri yayılmış; bu söylemler LGBTİ+ karşıtı politik iklimle birleşerek bir linç ortamı yaratılmıştır.

Bu durum, LGBTİ+ haklarını savunmanın kriminalize edilmeye çalışıldığı güncel baskı ortamını açıkça ortaya koymaktadır.

Ceza Kanunu’nun 217/A maddesindeki “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu, hukuki belirsizlik içeren yapısı nedeniyle ifade özgürlüğünü kullanan herkes üzerinde bir tehdit olarak kullanılmakta ve hak savunuculuğu faaliyetlerini keyfi biçimde cezalandırmaya imkân tanımaktadır.

Hak savunucularının paylaştığı belgeler, raporlar veya çeşitli platformlarda yaptıkları konuşmalar, bu madde bahane edilerek suç haline getirilmektedir.

Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu’nun (Venedik Komisyonu), söz konusu yasanın demokratik bir
toplumda gerekli olmadığı ve ifade özgürlüğünün meşru amaçlar doğrultusunda orantılı bir şekilde kısıtlanması ilkesine uymadığı yönündeki hukuki görüşünde dikkat çektiği tehlikeler, bu vakada bir kez daha somut biçimde ortaya çıkmıştır.

İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı olarak, Türkiye’de insan hakları savunuculuğunun
kriminalize edilmesine bir kez daha karşı çıkıyor ve şu talepleri kamuoyuyla paylaşıyoruz:

– İnsan hakları savunucusu Enes Hocaoğulları derhal serbest bırakılmalıdır.
– TCK’nın 217/A maddesi başta olmak üzere, insan hakları savunucularını susturmayı
hedef almak amacıyla kullanılan yasal düzenlemeler kaldırılmalı, yargı bağımsızlığı
korunmalıdır.
– Türkiye’de faaliyet yürüten insan hakları savunucularına yönelik yargısal taciz, fiziksel
tehdit, dijital karalama ve keyfi gözaltı ve tutuklama uygulamalarına son verilmelidir.
– Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kurumlar, bu
durumu izlemeli ve Türkiye’ye insan hakları taahhütlerini hatırlatmalıdır.
Enes yalnız değildir. Tüm hak savunucularının yanındayız.”

Ortak açıklamaya imza atan kurumlar şöyle:

AF Örgütü Türkiye Şubesi
17 Mayıs Derneği,
Civil Rights Defenders,
Eşit Haklar için İzleme Derneği,
Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER),
Gençlik Örgütleri Forumu,
Hak İnisiyatifi Derneği,
Hakikat Adalet Hafıza Merkezi,
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi,
İnsan Hakları Gündemi Derneği,
Kaos GL,
Kadının İnsan Hakları Derneği,
Kadın Zamanı Derneği,
Kadın Kültür Sanat ve Edebiyat Derneği,
Lambda İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği,
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği,
P24 Bağımsız Gazetecilik Derneği,
Rosa Kadın Derneği,
Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği,
Şiddetsizlik Merkezi,
Türkiye İnsan Hakları Vakfı,
Türkiye İnsan Hakları Davalarına Destek Projesi,
Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı,
ÜniKuir,
Yaşam Bellek Özgürlük