İsrail ordusu, sınır güvenliği ve stratejik üstünlük peşinde olduğu dört ana bölgede operasyon yürütüyor. Bu operasyonlar hem Tel Aviv’in güvenlik endişelerinden, hem de, özellikle Suriye’de Esad rejiminin devrildiği 8 Aralık 2924 sonrası bölgedeki stratejik üstünlük hedeflerinden kaynaklanıyor.
Bu nedenle İsrail ordusunun her bir bölgedeki operasyonunun hedef ve kapsamı farklılık gösteriyor. Bununla birlikte, ABD Başkanı Donald Trump’ın Filistin’deki yerleşimcilere yönelik yaptırımları kaldırması ve ateşkeslerin kırılganlığı, Tel Aviv’in de planlarını hızlandırıyor.
İsrail’in bölgesel planları, 7 Ekim 2023’te başlayan Gazze Savaşı’nın uzantısı olarak da çok cepheli bir genişleme politikası izliyor. Diğer yandan Başbakan Benjamin Netanyahu ve aşırı sağ koalisyonunun İsrail iç politikasında yaşadığı açmazlar, benzer durumlarla ‘başı dertte’ olan emsalleri gibi Netanyahu kabinesini de dışarıda ‘şahin’ bir pozisyon almaya yöneltiyor.
Lübnan’ın güneyi: Hedefe yönelik operasyonlar ve kalıcı işgal
İsrail ordusu, 26 Kasım 2024’te imzalanan ateşkes anlaşmasına rağmen, “özel, hedefe yönelik operasyonlar” adı altında güney Lübnan’da, Hizbullah’a ait olduğunu iddia ettiği yeraltı silah depoları ve askeri altyapılara yönelik müdahalelerde bulunuyor.
İsrail ordusunun Lübnan’ın güneyine yönelik operasyonları, Hizbullah’ın 7 Ekim 2023’ün hemen akabinde başlattığı füze saldırılarına misilleme olarak yoğunlaşmış, Eylül 2024’te Beyrut’taki çağrı cihazı saldırılarıyla ‘sofistike’ bir karaktere bürünmüştü.
Eylül sonu itibarıyla Hasan Nasrallah dahil Hizbullah’ın tüm üst düzey kadroları öldürülürken, Ekim ayı başlarında İsrail ordusunun Lübnan’ın güneyine kara harekatı başlamıştı.
İsrail’in güney Lübnan planları, Hizbullah’ı kuzeye iterek Litani Nehri’ne kadar bir demilitarizasyon alanı kurmayı ve yerleşimcilerin ikamet ettiği beş stratejik üs bölgesini (Shlomi, Zar’it, Avivim, Margaliot, Metula civarı) kalıcı olarak elinde tutmayı içeriyor.
2024 Kasım’ındaki ABD arabuluculuğunda sağlanan 60 günlük ateşkes, Hizbullah’ın güneyden çekilmesini öngörüyordu. Ancak İsrail ordusu, Şubat 2025’te söz konusu beş bölgede kalıcı olacağını ilan etti.
Nisan 2025’te Savunma Bakanı Israel Katz da, Tel Aviv’in “güvenlik bölgelerini süresiz tutma” kararını duyurdu.
25 Ağustos 2025’te İsrail, Lübnan ordusunun Hizbullah’ı silahsızlandırması durumunda asker sayısını azaltmaya hazır olduğunu duyurdu
ABD destekli plan doğrultusunda Lübnan ordusu da silahsızlanma planının hazırlanmasına başladı.
İsrail’in Lübnan’ın güneyine dair planının gelinen noktadaki güncel hali ise, ateşkes sonrası kontrolü devam ettirmek ve gerektiğinde caydırıcı pozisyonu sürdürmek olarak belirginleşiyor.
Suriye’nin güneyi: 8 Aralık sonrası açılan fırsat penceresi
İsrail ordusu, 8 Aralık 2024’te HTŞ çatısı altındaki cihatçı güçler Şam’da ‘zafer’ kutlaması yaparken, Suriye’nin güneyinde Golan Tepeleri’ndeki işgalini genişletmek ve ilerleyen günlerde de Suriye’nin dört bir yanındaki, Esad döneminden kalan silah depoları, askeri üsleri ve havaalanlarını vurarak ‘demilitarizasyon’ planını Suriye’nin güneyinde hayata geçirmeye başladı.
Ocak–Mart 2025 döneminde tampon bölgelerdeki pek çok stratejik yerleşim ve silah deposunu hedef alan saldırılar düzenlendi. Ayrıca sınıra yakın mevzilerde kara operasyonları da gerçekleştirildi.
1 Mart’ta Şam’ın Ceramana bölgesinde yaşayan ve Şam yönetimine bağlı güçlerin saldırısına uğrayan Dürzî topluluğunu savunma gerekçesiyle operasyon hazırlığı yapıldığı bildirildi.
Nisan–Mayıs 2025’te Golan ve çevresinde silah depoları hedef alındı, askeri araçlar imha edildi. Ayrıca hava saldırılarıyla birçok mevzi vuruldu. Bu saldırılar arasında Hizbullah yöneticilerine yönelik ‘nokta’ suikastlar da var.
13 Temmuz’da Süveyda’da Dürzilere yönelik Şam güçlerinin katliamları sonrası ise, bölgeye çok sayıda hava saldırısı gerçekleştirildi. Bu kapsamda Şam2da hedef alındı Genelkurmay Başkanlığı ile Savunma Bakanlığı binaları vuruldu.
Şam yönetimi ile İsrail arasında 25 Temmuz’da Paris’te imzalanan anlaşmayla Tel Aviv, Suriye’nin güneyindeki planlarını hayata geçirmek için önemli pazarlık kozları elde etti.
25 Ağustos 2025 itibarıyla İsrail, Şam’daki Hermon Dağı çevresinde güvenlik bölgesini genişletmeye devam edeceğini ve askeri varlığını sürdürme niyetinde olduğunu açıkladı.
İsrail’in güney Suriye planlarının ana ekseninde Suriye’nin güney vilayetleri Kuneytra, Dera ve Süveyda’da tam demilitarizasyon ve sınırsız tampon bölge oluşturma hedefi yer alıyor.
Dönemin Suriye yönetimi ile İsrail arasında 1974’te imzalanan “Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşmasının” feshi ve bölgede kalıcı varlık da hedefler arasında.
Batı Şeria: İşgali genişletme adımları
21 Ocak 2025’te İsrail ordusu, “Demir Duvar” (Iron Wall) adı verilen büyük ölçekli operasyon başlattı. Ozellikle Cenin bölgesinde gerçekleştirildi ve kısa süre sonra Tulkarm ve çevresine yayıldı.
Söz konusu operasyon 2024 yazında başlayan “Yaz Kampları” harekatının bir anlamda devamı niteliğindeydi. Bu operasyonlara yönelik protestolar kapsamında, Batı Şeria’da düzenlenen bir gösteride Türkiye-ABD vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi 6 Eylül 2024’te İsrail askerleri tarafından vurularak öldürüldü.
Operasyonların ardından, binlerce Filistinli yerinden edildi ve yerleşimler genişletildi.
İsrail’in Batı Şeria planlarının ana ekseninde, E1 yerleşimini (3.400 ev) onaylayarak bölgeyi kuzey-güney olarak bölmeyi ve Filistin devletini işlevsizleştirerek iki devletli çözümü fiilen ortadan kaldırmak yer alıyor.
Tel Aviv, E1 projesini 15 Ağustos’ta onayladı. 14 Ağustos’ta projeyle ilgili konuşan Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria’da gerçekleşecek projenin “Filistin devleti fikrini gömeceğini” söylemişti.
Smotrich bu sözleriyle, Gazze’de ateşkes ilan edilmemesi durumunda Eylül’de düzenlenecek Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Filistin’i resmen tanıyacaklarını duyuran bir dizi Batı ülkesini hedef aldı.
E1 adlı parsel için projelendirilen yerleşim planı, Filistin bölgelerini bölerken, Kudüs ve Maale Adumim yerleşimlerinin birleştirilmesini öngörüyor.
Tartışmalı plan, işgal altındaki Doğu Kudüs’ü fiilen Batı Şeria’dan koparacağı gerekçesiyle on yıllardır rafa kaldırılmıştı.
Doğu Kudüs: İzolasyon ve entegrasyon
İsrail’in izolasyon ve entegrasyonun iç içe geçtiği Doğu Kudüs planları, E1 ile Kudüs’ü entegre ederek bütünleştirmeyi amaçlıyor. Bununla birlikte bu planın izolasyon ayağı ise, Filistinlileri yerinden ederek yerleşimci çoğunluğu sağlamayı hedefliyor.
Bölgede özel bir operasyon olmamakla birlikte, 2024-2025’te 20.000+ ev planı ve 214 yıkım ile yerleşimci üstünlüğü politikası fiilen hayata geçiriliyor. Bu da askeri enstrümanlar kullanılmadan Tel Aviv’in zorunlu göçü ve işgalini genişletme pratiği anlamına geliyor.
Öte yandan, Ramallah, Bethlehem ve şehir çevrelerine yönelik baskınların söz konusu olduğu belirtiliyor.
Gazze: Kara operasyonu ve sürgün planları
İsrail ordusunun 18 Mart 2025’te sabaha karşı geniş kapsamlı hava saldırısıyla başlattığı operasyon, yaklaşık iki aylık ateşkesi sona erdirdi.
Ateşkesin bozulmasının ardından yaşanan İsrail ordusu saldırılarıyla Gazze’de yaşayanların aralarında, Ürdün, Mısır ve Sudan’ın da geçtiği iddia edilen farklı coğrafyalara sürgü edilmesi gündeme geldi.
4 Mayıs 2025’te Güvenlik Kabinesi tarafından onaylanan Gideon2un Savaş Arabaları adı verilen harekat, Gazze Şeridi’nde stratejik alanları kontrol altına almayı hedefleyen büyük bir kara operasyonuydu.
Kara operasyonlarıyla Netzarim Koridoru ve diğer bölgelerde geçici kontrol sağlandı. Abluka ve yaşam koşullarını ağırlaştıran uygulamalar gündeme geldi. Ateşkesin bozulduğu ve yaşam koşullarının ağırlaştığı 18 Mart sonrası 281 kişi açlıktan hayatını kaybetti.
25 Ağustos 2025’te Nasser Hastanesi’ne yapılan hava saldırısında en az 20 kişi yaşamını yitirdi. Ölenlerin aralarında Reuters, AP ve Al Jazeera’dan beş gazeteci vardı.
tel Aviv’in Gazze’ye yönelik uzun vadeli stratejisi, Netanyahu’nun 6 Ağustos’ta Fox News röportajında belirttiği beş maddeli bir hedefler dizisine dayanıyor. buna göre Tel Aviv, Hamas’ın silahsızlandırılması, tüm rehinelerin serbest bırakılması, Gazze’nin demilitarizasyonu, İsrail ordusunun üstün güvenlik kontrolü ve Gazze’nin ‘Hamas veya Filistin Yönetimi olmayan’ sivil idareye devri taleplerinden geri adım atmıyor.