Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 4. sınıflarda okutulan İnsan Hakları, Vatandaşlık ve Demokrasi kitabında yer alan “çalışma hakkı” maddesi tepki çekti. Evrensel’in haberine göre kitabın “İnsan olmak” başlıklı ünitesindeki “Çocuk hakları” bölümünde “çalışma hakkı” ifadesine yer verilmesi, hem pedagojik hem hukuki açıdan tartışma yarattı.
Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Evrensel Bildirgesi’nde böyle bir madde yer almazken, bildirgede çocukların “sömürüye karşı korunma hakkı” temel ilkeler arasında yer alıyor. Uzmanlara göre MEB’in 10 yaşındaki çocuklara “çalışma hakkı”nı öğretmesi, çocuk emeğini olağanlaştırma ve erken yaşta istihdamı meşrulaştırma çabasının parçası.
505 bin çocuk okul yerine sanayide
Kitaptaki bu ifade, MEB’in uzun süredir tartışılan mesleki eğitim politikalarıyla da örtüşüyor. Bakanlığın Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) aracılığıyla yürüttüğü sistem kapsamında, 9, 10, 11 ve 12. sınıfta okuyan 505 bin öğrenci okul yerine işyerlerinde çalışıyor.
Eğitimciler, 14 yaşındaki öğrencilerin okul sıralarından alınarak sanayiye gönderilmesini “çocuk emeğinin sistematik biçimde sömürülmesi” olarak niteliyor. Buna rağmen OVP (Orta Vadeli Program) ile zorunlu eğitimin kısaltılması ve “işbaşında eğitim” modelinin yaygınlaştırılması hedefleniyor.
Kitapta çocuklardan “dinlenme ve oyun hakkı” üzerine örnekler vermeleri istenirken, yüzbinlerce çocuğun ne bu hakkı kullanabildiği ne de örnek verebilecek durumda olduğu vurgulanıyor.
OVP çocuk işçiliğini kalıcılaştırıyor
2025-2027 Orta Vadeli Programı (OVP), çocuk işçiliğini azaltmak yerine kurumsallaştırmayı hedefliyor. Programda “atıl iş gücünün kalıcı biçimde azaltılması” hedefiyle çocukların işgücüne katılımı destekleniyor.
Mesleki eğitim müfredatı özel sektörle birlikte hazırlanıyor; staj ve işbaşı eğitimleri özel sektör eliyle yürütülüyor. Organize Sanayi Bölgeleri’nde açılan “bölge okulları”nda öğrencilerin yatılı kalması planlanırken, fabrika içi yurtlar yapılana kadar kamu yurtları özel sektör kullanımına açılacak.
Cumhurbaşkanlığı eski İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un başında olduğu Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun hazırladığı “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme” metninde ise “çocuklar çalışacaklarsa güvende olma ve adil ücret alma hakkı vardır” ifadesi yer alıyor. Bu yaklaşım, çocuk işçiliğine yasal kılıf hazırlandığı eleştirilerini güçlendiriyor.
970 bin kayıtlı çocuk işçi, 3,5 milyon kayıt dışı
TÜİK verilerine göre Türkiye’de 15-17 yaş grubundaki çocukların yüzde 24,9’u işgücüne dahil. 15-17 yaşta 4 çocuktan biri işçi olarak çalışıyor.
•970 bin çocuk kayıtlı işçi
•3,5 milyon çocuk kayıt dışı çalıştırılıyor
•2024-2025 eğitim yılında 72 çocuk çalışırken hayatını kaybetti
•5-17 yaş aralığında 1 milyon çocuğun okul kaydı yok
Uzmanlar bu tabloyu “çocuk emeğinin sistematikleşmesi” olarak niteliyor.
‘MEB çocukları sanayiye sürme planının ideolojik temelini attı’
Eğitim Sen Genel Örgütlenme Sekreteri İzzet İldeş, MEB’in hazırladığı kitabın “çocukları sanayiye yönlendirme planının ideolojik altyapısı” olduğunu söyledi.
İldeş, “Bu bir hata değil, Orta Vadeli Program’da ana hatları çizilen ve MEB’in sermaye örgütlerine müjdelediği bir projenin parçası. 10 yaşındaki çocuklara ‘çalışma hakkı’ öğretmek, rıza üretim mekanizmasını devreye sokmaktır” dedi.
İldeş’e göre, MESEM’lerde sanayide çalıştırılan çocuklar kitabın öngördüğü ‘çalışma hakkı’nın en somut örneği: “Çocuğun çalışma hakkı olmaz; eğitim, oyun, barınma ve sağlıklı yaşama hakkı vardır. Bunu bir hak olarak sunmak devletin anayasal görevini inkâr etmektir.”
Eğitim Sen yöneticisi, artan eğitim harcamalarına da dikkat çekti: “Eğitim, emekçi ailelerin çocukları için lüks haline getiriliyor. Bu çaresizliğe karşı çocuk işçiliği bir ‘çözüm’ olarak sunuluyor.”