CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kocaeli Dilovası’ndaki kaçak işyerinde 3’ü çocuk 6 kadın işçinin hayatını kaybettiği iş cinayetine tepki gösterdi. Özel’in konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:
“Bugün Türkiye’nin dört bir yanından konuklarımız var. Ankara’nın Türkiye’nin dört bir Ankara’nın Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından konukları vardı. Pazar gününden başladı, dün, bugün devam ediyor. Dün 10 Kasım’dı ve milyonlar Anıtkabir’e aktılar.
Her biriniz dün Anıtkabir’deydiniz. Hep beraber atamızın huzurundaydık. Ömrünü bu güzel ülkeye, bu aziz millete adayan Mustafa Kemal Atatürk’ü daha 57 yaşında bundan 87 yıl önce ebediyete uğurlamıştık. Dün saat 09:05’te bizler anıtkabirdeyken, aracını durdurup aracının önünde, vapurun güvertesinde, çalan siren sesinde, fabrikada çalıştığı tezgahın önünde, bahçesinde, tarlada tek başına başını öne eğen, elini kalbine koyan ve bu güzel vatanı borçlu olduğumuz Gazi Mustafa Kemal’i büyük bir sevgiyle, özlemle, minnetle anan herkesin önünde saygıyla eğiliyorum.
Minnetlerimizi bir kez daha ifade ediyoruz. Allah rahmet eylesin. Öldükten, yitirildikten 87 yıl sonra böyle bir sevgi, böyle bir coşku, ona duyulan bu kadar yüksek minnet duyguları boşuna değil. Bunu yaşamının her alanına dönüp şöyle bir baktığınızda görebilirsiniz. Ben son zamanlarda okuduğum bir anekdottan etkilendim. Bugün onu paylaşacağım sizinle. Bir gün mecliste bir milletvekili İstanbul ya da Ankara illerinden birine Atatürk’ün adını verilmesini, böylelikle Atatürk’ün adının şehrin temellerine kazılmasını önermiş. Bunu duyuyor Paşa. Milletvekilini çağırıyor ve şöyle diyor. Bir ismin dillerde kalması için şehrin temellerine sığınmasına gerek yoktur. Bakın şehrin ismi İstanbul ama Fatih Sultan Mehmet’i hemen hatırlıyoruz. Eğer ben bir şey yapabildiysem şehrin temellerime ismini yazarak değil, milletin kalbine yazarak anılmak isterim. İşte kalbine milletin kalbine yazıldığının en iyi göstergesi. Dün biz Sayın Erdoğan’ın başkanlığındaki devletimizi, meclisimizi, milletimizi temsil eden heyetle huzurdaydık.”
Erdoğan’a Atatürk yanıtı
“Birlikte Misak-ı Milli Kulesine geçtik. Sayın Erdoğan deftere yazdı. Bize okudu. Tabii orada kendine bir şey söylenmez. Doğru değil Atanın huzurunda. Ama şöyle okuyor. Yüce Atatürk diyor. En büyük eserim dediğin Cumhuriyete sahip çıkacağız. Çok güzel. Atatürk’ün o sözünün o kadarını alan ve Atatürk’ün diğer büyük eserine bugünkü zulmü yapana, Atatürk’ün partisine kayyum atamaya çalışana, İstanbul’da kayyumlar atayana, davalar açana, partisi üzerinde hesaplar yapana, belediye başkanlarına haksız saldırılarla ithamlarla bir yıl geçirene o cümlenin doğrusunu söyleyeyim.
Diyor ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Benim iki büyük eserim var. Bunlardan birisi Cumhuriyetse diğeri Cumhuriyet Halk Partisidir” Biz onun Cumhuriyetle birlikte ikinci büyük eseri olan Baba ocağımızın Cumhuriyet Halk Partisi’nin çatısı altında onu bir kez daha özlemle, onun partisinde görev yapmanın verdiği gururla…
Değerli konuklar, Cumhuriyet coşkusunu birlikte olmanın heyecanını hep yüreğimizde hissediyoruz. Bu salonun enerjisi, muhabbeti, neşesi aslında Cumhuriyet Halk Partisi açısından nasıl bir yolda yüründüğünü gösteriyor. Ama maalesef bu ülkenin birer ferdi olarak bu ülkede yaşadıklarımız çoklu kriz ortamı her birimizi gerçekten her bir gün bir başka üzüntüyle, bir başka çelişkiyle, bir başka felaketle, bir başka haksızlıkla yüzleştiriyor.”
6 işçinin hayatını kaybettiği yangın
“Maalesef onlardan bir tanesi de Kocaeli Dilovası’nda iş yerindeki yangında 3 çocuk yaşta 6 vatandaşımızı kaybetmemiz de yüreklerimizi dağladı. Bu iş yerinin kaçak olduğu, kaçak işçi çalıştırdığı, çocukların emeğini sömürdüğü ortaya çıktı ve bir kez daha bir kara düzenle yüzleştik. 16 yaşındaki Cansu Esatoğlu, 17 yaşındaki Nisa Taşdemir, 17 yaşındaki Tuğba Taşdemir emekleri sömürülen çocuk işçilerimizdi. Mahallelerinden defalarca şikayet edilmelerine rağmen işlem yapılmayan ve adeta göz göre göre felaketin beklendiği bir süreç yaşandı o mahallede.
Cimer’e yapılan başvuru şu şekilde. Bakın Cimer’e yazan vatandaşımız, adı belli, sanı belli, televizyonlarda da izledik. Şöyle yazmış:
“Kocaeli Dilovası ilçesi Mimar Sinan Mahallesi, İş Bankası Şubesinin yanında Vahdet Cami’nin bitişiğinde ismi levhası olmayan parfüm imalat ve dolumu yapılan iş yerinde Mahallemizin kadınları ve çocukları yaklaşık 15 çalışan olup bunların çoğu sigortasız çalışıp iş güvenliği hiç olmayıp ihtiyacı olan kadınların kovulma tehdidiyle çalıştırıldığı yemek parasının 70 lira olduğu yemeği de gidin kendiniz yiyin diyerek işçi kadını sömüren bu doymaz iş yeri sahibini yüce devletimize şikayet ediyorum. Gereğinin yapılmasını arz ederim”
Devlet dediğin binalar, devlet dediğin bilgisayarlar, mail adreslerinden ibaret cansız bir yapı. Ama onu yönetmeye milletin yetki verdikleri var. İşte oradan saygıyla arz edip devletten cevap geliyor Cimer’den. İş sağlığı ve güvenliğine yönelik alınmayan tedbirlerin neler olduğunu, iş yerinin hangi kısmında ve ne zamandan beri alınmadığını, iş yerinin tam unvanını, tam adresini iki yanında bir yanında İş Bankası, onun yanında İşkur var. Bize buranın tam adresini iletişim bilgilerini belirttiğiniz takdirde başvurunuzu işleme alacağız. Yoksa almamışlar. Çocuk işçilerin ise yaşları ve kimlik bilgilerini bizimle paylaşmanız gerekmektedir. Tarif var, adres var, tespit var, ihbar var ama bunun karşısında harekete geçmeyip denetim için ayak süreyen ve dünkü felaketi bekleyen birileri var.”
“Şirket pandemide Meclis’e kolonya sattı’
“Harekete geçmeyip denetim için ayak sürüyen dünkü felaketi bekleyen birileri var. Kaçak işçi çalıştıran şirketin sahibi maalesef tanıdık çıktı. Şirket pandemide tek başına Meclis’e kolonya satan, bu firma bu ihaleyi ne zaman aldı dediğimde önce gönüllü verdi denilen sonra ihale detaylarını öğrendiğimiz Ali Osman Akat’ın ailesinin şirketi olduğu öğrenildi. Vatandaş diyor ya kaç kez şikayet ettik diye. ne demişler ‘Yapamayız, gelemeyiz…’ 14 Nisan 2022’de Meclis’te tartıştığımız şirketi Kocaeli Dilovası’ndaki o katliamda gördük.”
‘Çalışma Bakanı göreve geldiğinden beri 4 bin 836 emekçi öldü’
“Çalışma Bakanı Haziran 2023’te göreve gelmişti. O günden bugüne 4 bin 836 emekçi öldü. Yani bütün vatandaşlarımıza şunu hatırlatmak isterim. Soma faciası oldu. Bütün dünya Soma’ya baktı. Bütün Türkiye Soma’yı izledi. Neredeyse bir ay bütün televizyonlar 2 3 hafta Soma’da madenin ağzından verdiler akşam ana haberlerini. Sunucular oradaydı. Bütün gazeteciler oradaydı. Ve ne diyorduk? Soma’yı unutursak yüreğimiz kurusun. İlk gün mahkemenin kapısında kilometrelerce kuyruk vardı. Son gün öldürdükleri kişi başına beşer gün yatıp çıktıklarında içeride biz 180 kişiydik. 300 kişilik mahkemede. Son karar gününde.”
‘30 ayda 16 tane Soma katliamı yaşandı Türkiye’de’
“’Soma’yı unutursak yüreğimiz kurusun’ sözünü çok bilip çok beğenip hashtag yapanlar, alt yazıda yazanlar orayı bıraktılar, döndüler, gittiler ve kaderine terk ettiler. İşin orasını bir hatırlatayım da. Bir de şurasını hatırlatayım. Sadece bu Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanı geldik beri 30 ayda 16 tane Soma katliamı yaşandı Türkiye’de. 16 tane, 4 bin 836 kişi… O yüzden öyle toplu olunca, çarpıcı olunca bunların üzerinde çok ciddi ciddi konuşmak, büyük büyük laflar etmek değil.
Esas daha Erdoğan 2. kez şimdi seçilip de Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denen yapı içinde. Yani hızlı karar alan, denetim yok, denetim yok. Bir kere oy veriyorsun 5 sene söz hakkın yok. Bakana soru sormak yok.”
Kartalkaya katliamını hatırlattı
“Sözlü soru yok. Bu şartlarda ya bu bakana genç soru vermek yok. Çağırıp da hesap sormak, tekrar oya sunmak yok sistemde. Kartalkaya’da 78 kişiyi, 36’sı çocuk cayır cayır yakan adam kasıla kasıla geziyor. Burada 30 tane 16 tane Soma katliamı yaşanmış bu faciada gidip de bakmamışlar.
Bugün Meclis’te gene komisyonda bu bakan gelmiş oturuyor. Sen ona gen soru veremiyorsun. Daha 1 hafta önce Gebze’de çöken binada 4 yurttaşımızı kaybettik. İlk dakikalarda metro inşaatı ile alakası yok diyen Ulaştırma Bakanı. Şimdi yavaş yavaş yanlamaya başladı. Gidip ona bunun hesabını soramıyorsun.
Böyle bir rejim, böyle bir düzen olmaz. Türkiye’de her 5 çocuktan bir tanesi çalışıyor. MESEM ile çalışmaya zorlanan çocuk sayısı 2 milyonu geçti. 2 milyonu geçti. Bakın bugün Çalışma Bakanlığı’nın bütçesi var. Çalışma Bakanlığı’nın bütçesinde çocuk işçiliğiyle mücadele edilsin diye bir ödenek kalemi var. 2023 yılında buraya 41 trilyon para ayrılmıştı. Geçen sene 2024’te 41 trilyon ya, 41 milyon ya bunun beklersin ki hiç değilse 60 milyona çıkacak. 28 milyona düşürmüşlerdi. Bu sene ne kadar biliyor musunuz? Sıkı durun. 1000 lira koymuşlar. 1000 lira. Yani para koymamışlar. 0 yazamadıkları için iz ödenek koymuşlar oraya.”
MESEM’e eleştiri
“Bu sene orayla ilgili yani 2 yıl önce 41 milyon ayırdıkları çocuk işçiliğiyle mücadeleye bu sene bütçe dahi ayırmamışlar. Aynı bütçede bugün bu mecliste plan bütçede görüşülmekte olan aynı bütçede Çalışma Bakanlığı bütçesinde MESEM üzerinden okul çocuğunu ucuz işçi yapıyorlar ya güvencesiz işçi yapıyorlar ya. MESEM üzerinden patronlara verilmek üzere teşvik kalemine ise 6 milyar lira koymuşlar. Bir tarafa 1.000 TL. Yani 0 TL. Bir tarafa patronlar için MESEM ‘de çocuk çalıştırsınlar diye onlara teşvik kalemine 6 milyar lira koymuşlar. İşte İşte görevi süresince 16 tane Soma katliamı olan çocuk işçilikte mücadeleye para koymayan, çocuk işçilik sistemine teşvik koyanların, Kartalkaya’nın baş sorumlularının, Gebze’de çöken binanın sorumlularının burada gelip pişkin pişkin oturup bir genç soruya dahi muhatap olmadıkları düzenin adına AK Parti’nin kara düzeni diyoruz. Mutlaka bu düzeni sonunu getireceğiz. Mutlaka getireceğiz. 16 buraya başkanım yanında. 16 buraya başkanım yanında.
Şimdi bu AK Parti’nin kara düzeninin içinde…. Neler oldu neler? Bir Soma’yı hatırladık, Ermenek’i, Afyon’daki cephanelik patlamasını, nereyi düşünsen bitmez acılar ama herhalde 6 Şubat depremi bu sürecin içindeki en büyük travmalarımızdan bir tanesi. Halen daha da yaralar sarılabilmiş değil. Ama bu iktidar hem 6 Şubat’tan hemen sonra bir yıl içinde herkes evine geçecek dediği halde seçim kampanyasını bunun üstüne kurduğu halde.”
6 Şubat depremleri: İnsanlar hala konteynerde yaşıyor!
Özel, 6 Şubat depremlerinin ardından 1000 gün geçmesine rağmen hala konteynırda yaşayan depremzedeler olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:
“Halen daha 350 bin kişinin konteynerlarda yaşadığı 3. yıl geliyor. 1000 gün geçtiği halde bir tane cafcaflı bir sokağa karşılıklı 15 tane, 30 tane apartman, güzel drone çekimleri gitsin gelsin. Arka sokağa bakmadan, konteyneri görmeden, verilen sözün tutulmadığını örten İstanbul’a Ankara’ya, Manisa’ya, Rize’ye biz sözlerimizi tuttuk diyen bir haksızlık Hatay’ı çıldırtıyor. Adana’yı Adıyaman’ı çıldırtıyor.
Malatya’ya bu kadar da olur mu dedirtiyor. Kahramanmaraş’a yazıklar olsun dedirtiyor. Ama İstanbul’a kar yağmadan Türkiye’ye kış getirmeyenler depremin 1000’inci gününde iletişim kampanyası yürüttüler. Dedim ki nasıl yapıyorlar?
En güzel yerleri çekiyorlar. Hatay’da durum ne? İşte milletvekilleri burada, Hatay perişan. Malatya perişan, Maraş perişan, Adıyaman perişan. O zaman dedim ki madem öyle. Hani videoları açıp açıp izletiyor da sonra oradan onu söylüyor, bunu söylüyor ya öyle ne montaj ne bir şey. Dün dün Adıyaman, dün Malatya, dün Kahramanmaraş, dün Hatay. Ekranın sol üst köşesinde dünün tarihini ve neresi olduğunu ve aslında depremin 1000’inci gününde Murat Kurum’un iletişim kampanyası diye Türkiye’yi kandırdığı bölgede aslında neyin olduğunu hep beraber bir izleyelim. Kapatalım ışıkları, yayında kalanı ve yayından kaçanı görecek millet. Hiç kimseye hakaret yok. Gerçek depremzedenin duygusu, düşüncesi ağzından çıkanlar. Görün bakalım neymiş bölgede yaşananlar?”
Özel’in konuşması ardından partisinin hazırladığı ve depremzedelerin mevcut durumunu anlatan bir video izletildi.
Sinpaş’ın Muğla’daki katliamına tepki
Özel, şöyle devam etti:
“Bir yandan, bir yandan da AK Parti’nin kara düzeninde bir yandan yangını görüyoruz. Bir yandan göçüğü görüyoruz, bir yandan depremde vermediği sözleri görüyoruz. Bir yanda da planlı şehirleri, doğayı ve halkı gözetmeyen, yandaş olunca gözü dönmüş bir rantçılığa ses etmeyen bir iktidarı görüyorum. Sinpaş Marmaris’te 1998 Sinpaş’a 98’de buranın verilmesi de yanlış ama 98 bu halde. Marmaris’te aday belirleme sürecindeyiz. En büyük travma Sinpaş. Çünkü ikinci etap büyümüş, 3 etap diyorlar. Devlet arkalarında Marmaris bizden bu, buna mücadele edecek bir aday arıyor. Bugünkü Marmaris Belediye Başkanını MYK salonundan gece 3’ü çeyrek geçe aradım. Gece 3’ü çeyrek geçe.
Dedim ki gencecik yaşındasın. İlçe başkanlığından tanıyoruz. Sen dedim geldiğinde başta bu Sinpaş, bu rantçılarla mücadele edebilecek misin? Ederim Genel Başkanım. Söz mü? Söz. Cumhuriyet Halk Partisi sözü mü? Cumhuriyet Halk Partisi sözü. Acar Ünlü’yü görevlendirdik. 98’de şu halde ama büyük resim için görürseniz şu kadarı var 98’de. Şimdi dağlar dolmuş. İkinci etapla buralar dolmuş. 3 etapla villalar, millalar 46.000 metrekarelik yer yandaş Sinpaştarafından 273.000 metrekareye çıkarılmış. Ha buralarda bizim sürecimizde seçime 3 gün kala imza atılmış. İmzayı atanları ben partimden attım. İmzayı atanların yani bu suça bir şeyiyle giderayak ortak olanların Cumhuriyet Halk Partisi gibi bir partide yeri yok dedik. Acar Ünlü geldi.
Tabii bunların arkasında bakanlık duruyor. İstedikleri mahkemeden tak yürütmeyi durdurma alıyorlar. Çok namuslu ülkesini seven, doğayı seven hakimlerle bunların etki edebildikleri yukarıdan baskı yaptırdıkları arasında bir hukuk mücadelesidir gidiyor. İstinafın birinden onlar yürütmeyi durdurmayı alıyor. Birinden biz onlara bilmem neyi alıyoruz. Geldik 58 ruhsat iptal edildi. Yani şunun dışındaki 58 ruhsat iptal edildi. 1 milyar lira para cezası kesildi belediyemiz tarafından. Suç duyurusunda bulunduk ama talanı durdurmakta zorlanıyoruz. Halen daha kıyı dolgusu yapıyorlar. Bu kenarları dolduruyorlar. Bu kenarları dolduruyorlar. Halen daha beton döküyorlar. Biz mühür takıyoruz. Mühür gelip kırılıyor, çalışılıyor. Valisi, kaymakamı, jandarması ses edemiyor. Neden? Arkasında kimin olduğu belli. Buradan şimdi bu bu binanın fazladan yapılmış yerlerine, haksız, usulsüz alınmış ruhsatlarına dava açtığımız gibi onların mahkeme kararlarına karşı mahkeme kararları aldığımız gibi yıkım ihalesi açtık. Yıkım ihalesinin olduğu gün yıkım kararının yürütmesini durdurdular.”
‘Bu rezilliği durdurmalıyız!’
“Marmaris’te Marmaris Belediyesi’nin Cumhuriyet Halk Partisi Örgütü’nün, Marmaris’teki çevrecilerin, Muğla’daki çevrecilerin bu doğa katliamına karşı mücadelesi sürüyor ama kamuoyunun farkındalığı ve desteği lazım. Yıkımı durdurmak, ruhsatları Ankara’dan almak, buralara oturmaya açmak ve 273.000 metrekare ile Marmaris’in canına okumak istiyorlar. Marmaris’e, Muğla’ya, Türkiye’ye vicdanı olan herkese sesleniyorum. Bu rezillik karşısında hukukçusundan ilk kez oy kullanacak vatandaşına kadar hepimizde sorumluluk var. Hepimiz elimizi vicdanımıza koymalıyız. Bu rezilliği durdurmalıyız.”
Gıda enflasyonu
“Konuşmamın sonunda söyleyeceğim. Önümüzdeki dönemde sadece sorunları değil, çözümleri duyacağınız çok bambaşka bir sürecin de içine giriyoruz. Ama 2018’den bu yana kronik hale gelen bir ekonomik kriz yaşıyoruz. Sayın Erdoğan’ın şanla şerefle bitirdik dediği 23 yıla ilişkin geçen hafta madalyalarını takmıştık hatırlıyorsunuz. Beşi bir yerde. Kısaca hatırlayalım. Yoksullukta Avrupa birinciliği madalyası, işsizlikte Avrupa birinciliği madalyası, gelir adaletsizliğinde Avrupa birinciliği madalyası, yüksek faizde Avrupa birinciliği dünya ikinciliği madalyası, enflasyonda Avrupa birinciliği, dünya 5inciliği madalyası. Şimdi 6. madalyayı kazandılar. Beşi bir yerdenin yanına 6. madalyayı takmak lazım. Gıda enflasyonunda Avrupa’da 1’inci, dünyada 5’inci. Dünyada 200’ün üzerinde ülke var. Kiminin adını bilmiyorsun. Bunların dördü hariç geri kalanının da gıda enflasyonu bizden düşük. Bizi gıda enflasyonunda geçen 4 ülke. İran, Güney Sudan, Nikaragua ve Haiti. Haiti ve Nikaragua’dan sonra gıda enflasyonu en yüksek 5. ülke Türkiye. Bizden düşük 200’ün üzerinde ülke var. Ve maalesef maalesef bu fotoğrafları partimizin grubumuzun fotoğrafçıları ikisini dün bizzat çekti.”
‘Dönem defolu gıda dönemi’
“Dönem defolu gıda dönemi. Bakın şurada yazıyor. Çıkma sebze meyve 60 lira. Normalde normalde 60 lira ve 200 lira arası olan şu 4 kasa 20-30 liraya alıyor. Adı çıkma sebze meyve satılıyor Ankara’da. Normal yufka 120 lirayla 140 lira, yırtık yufka 60 lira. Yırtık yufka satılıyor memlekette. Dün biz çektik. Tavuk eti 20 200 ve 250 lira, taşlık satıyor 50 lira. Tavuk boyun satıyor 75 lira. Tavuk boyun. Tavuk kesilir, taşlığıyla boynu atılır. Atılan taşlığı çorba yapsın diye garibana satıyorlar. Normal ekmek 15 lira bayat ekmek 8 lira Ankara’da.
Normal yumurta 8 lira, kırık yumurta 4 lira. Ve normalde dana eti 900 lira, çorbalık kemik satılıyor memlekette 150 lira. İşte AK Parti’nin kara düzeni budur. Bir tarafta bir eli yağda, bir eli balda oturanlar en pahallı restoranlarda en pahallı hesapları ödeyip keyif çatanlar bir tarafta çorbalık kemik alanlar tavuk taşlıktan tavuk suyuna çorba yapmaya çalışanlar. AK Parti’nin kara düzeni budur. Eninde sonunda bu düzen sonunu bulur. Cumhuriyet Halk Partisi gelir, AK Parti’nin kara düzeni değişir. Bir de vatandaşın farkında olması lazım. Her seçimin bir maliyeti bir faturası var. Bakın bu da son genel seçimin faturası.
Enflasyon Erdoğan seçildiğinden beri 30. ayın içindeyiz. Geçen ayın açıklanan enflasyonuyla 29 ayda enflasyon yüzde 163 arttı. Diyordu ya verin yetkiyi görün etkiyi. Enflasyonun belini biz kıracağız. Dezenflasyon süreci başladı devam ettireceğiz.
Gördük etkiyi yüzde 163. Politika faizi geldiği gün 8.5 bugün 39.5 artış yüzde 365. Açlık sınırı yetkiyi son aldığında 10.362 lira bugün 28.412 lira artış yüzde 174. Yoksulluk sınırı 33.700’den 92.547’ye çıkmış. Artış yüzde 174. Bunları CHP hesaplamıyor. Bunları TÜİK rakamlarına göre Türk iş hesaplıyor. Türk iş. Ve asgari ücrete yapılan zam yoksulluk sınırı yüzde 174 atmış. Faizler yüzde 365 artmış. Ödenemeyen kredi kartına yüzde 95 faiz gelmiş. Bizim arkadaşlar geldikleri günden bugüne asgari ücrete yüzde 93 zam yapmış. Yoksulluk sınırı yüzde 174 zam tam yarısı.”
Emekli maaşları
“Maaşın alım gücünün yarısını çalıp kaçmışlar. Emekli maaşına yapılan zam yüzde 125 ama açlık sınırı yüzde 174 artmış. Açlık sınırı 28.000 olmuş emekli maaşı 16.000 lirada kalmış. İşçi ve emeklilere enflasyona hiç ezdirmedik diyorlardı. Geçen sene dediler ya gerçekleşen değil hedeflenen enflasyona göre. Yani hedefi düşük koyuyor beceremiyor yüksek çıkıyor. Gerçekleşen enflasyona göre zam vereceğine beklentiye göre veriyor. Sadece onu yapmasaydı Türkiye’nin hesapladığı enflasyonu verseydi bugün emekli aylığı 20.000 lira, asgari ücret 30.000 lira olacaktı. Bugün asgari ücretliği 22.000 lirayla emekliyi 16.000 lirayla eziyorlar. Şimdi Yaşam İstiyor. Emekli. Emekli Yaşam İstiyor. Emeklilerimiz emeklilerimiz diyor ki insanca bir yaşam istiyoruz diye. Ben emeklilere her meydanda soruyorum. Tayyip Bey de sağ olsun kızıyor.
Çıkmış diyor sarraf sarraf geziyor altın hesabı yapıyor diye. Bu emekli insanca yaşam istiyor diyenlere şunu sorayım, hatırlatayım. Tayyip Erdoğan 23 yıl önce geldi en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu. 8. Doğru mu? Doğru. Şimdi en düşük emekli maaşı 16.000 lira çeyrek altın 11.000 lira. Ben bölüyorum çıkıyor 1,5 çeyrek altın. Emeklilere soruyorum altın hesabı şaşar mı şaşmaz. Tayyip Bey’e soruyorum. Geldiğinde 8 çeyrek altın alan bu emekli.
Hani diyorsun ya Ecevit’e her lafı ediyorsun. Ecevit’in son verdiği emekli maaşı 8 çeyrek altındı. Bugünkü parayla bugünkü çeyrek altın fiyatıyla 88.000 lira. Ecevit’in 88.000 lira verdiği emekliye 16.000 lira maaş verip bir de Ecevit’in arkasından rahmetlinin senelerce attılar tuttular. Yazıklar olsun bu vicdansızlığa. Müjdeler olsun emeklinin gelecekteki güzel günlerine.”
‘Toplu iğne’ yanıtı
“Şimdi adalet krizi ile milletin huzurunu bozan, ekonomik krizde milletin ekmeğini küçülten iktidarın bu çoklu kriz ortamında bir de inkar politikalarının yani dün 10 Kasım’da inkar politikalarının halen daha devam ettiği bir süreçteyiz.
Geçen gün diyor ki gençlere konuşuyor. Şunun farkında gençlerden her iki yeni seçmenden birisi Cumhuriyet Halk Partisine oy veriyor. Yani geçen ay 17 ay 17 yaş 11 aylık olup bu ay seçmen olan kişi sorduğunuzda ankette yeni seçmen, genç yeni seçmen CHP’nin oyu %50. Çeşitli partilere yayılmış oylar. AK Parti’nin oyu o seçmen grubunda %16 %18. Diyor ki gençlere siz bilmezsiniz bizden önce şöyleydi böyleydi derken şöyle bir cümle kurdu. 25 yıl geriye doğru bir gidelim bakalım.
Bizim dönemimize kadar Türkiye’de toplu iğne üretiliyor muydu bir düşünün. Şimdi Tayyip Bey böyle büyük laflar edince bir de prompertdan okuyor ya millet sanıyor ki doğrudur. Ben Tayyip Bey 2 çarpı 2, 4 eder dese kerrat cetvelini kontrol ederim. Hemen gittim kontrol ettim. Hemen gittim kontrol ettim. Bizim dönemimize kadar toplu iğne üretilmedi diyebilir mi Tayyip Bey? Tayyip Bey diyemez. Özal diyemez, Demirel diyemez. Bu lafı 1952 yılında Adnan Menderes söylemiş.
1951 yılında İstanbul’da Atlı Toplu İğne Fabrikası açılmış. Menderes demiş ki biz gelene kadar toplu iğne de üretilemiyordu. Cumhuriyet Halk Partililer de rahmetli Menderes’e cevap vermişler. O fabrikanın temelleri bizim iktidarımızda atıldı. Cumhuriyet artık uçak fabrikası yapan, silah üreten şeker fabrikalarını açmış, Sümer Bankları yapmış, Demir Çelik fabrikalarını açmış Cumhuriyet Halk Partisi’nden iktidarı devraldınız. Toplu iğneyi üretecek hale de memleketi biz getirdik demiş. O gün orada siyasette bu konuşulmuş. Sayın Erdoğan’ın doğmasına 4 yıl var arkadaşlar o gün. O fabrika Türkiye Cumhuriyeti rahmetli Başbakan Adnan Menderes’in döneminde CHP döneminde çalışmaları başlayan temeli atılan Atlı toplu İğne fabrikasının kurdelesi kesildiğinde daha Sayın Erdoğan’ın doğmasına 4 yıl varmış. Bunun üzerinden bunun üzerinden 74 sene sonra toplu iğneyi biz ürettik gençler diyor. Biz gelmeden önce toplu iğne de yoktu 25 yıl önce diyor. Sadece şunu söyleyeyim. Kulakları çınlasın. Bir bütçe görüşmesiydi. Ben grup başkan vekili olarak oturuyorum. Şimdiki Ortahisar Belediye Başkanımız Ahmet Kaya başkanımm dedi. İki rulo var bunları açabilir miyim? Ne olacak Ahmet söyledi. Vallahi yap dedim. Meclis kürsüsünde belki akşam televizyonlar haber yaparken o görüntüyü verirler. Ahmet döndü AK Parti’ye dedi ki yav dedi bak şunu görüyor musun dedi. Bu dedi hep laf ediyorsunuz ya CHP’nin yaptıkları dedi. Bir attı ruloyu fır Mahmut’tan aldı ucundan tuttuk biz sonuna kadar. 25 metre CHP’nin yaptıkları Sümer bankla başlamış Basma fabrikası diye 10-12 metre şey. AK Partililer bakıyor. O ne dediler. Ahmet de becerir bu işleri bunu tutuyor şimdi. O ne? Aha bu da dedi sizin sattıklarınız. Bir yaptı 15 metre de onlara doğru gitti.”




