• Ana Sayfa
  • Gündem
  • CHP’nin Sultanbeyli mitingi | Ahmet Özer: Süreci CHP olarak canı gönülden destekliyoruz

CHP’nin Sultanbeyli mitingi | Ahmet Özer: Süreci CHP olarak canı gönülden destekliyoruz

CHP’nin mitinginde tahliye olduktan sonra ilk kez yurttaşlara seslenen Özer, “Yüreğimin yarısını Silivri’de bıraktım” derken, İmamoğlu’nun mesajı da mitingde okundu.

CHP’nin Sultanbeyli mitingi | Ahmet Özer: Süreci CHP olarak canı gönülden destekliyoruz
CHP’nin Sultanbeyli mitingi | Ahmet Özer: Süreci CHP olarak canı gönülden destekliyoruz
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 12 Kasım 2025 21:28
  • Güncellenme: 12 Kasım 2025 21:52

CHP, Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’na özgürlük ve erken seçim talebiyle başlattığı “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” miting serisinin 69’uncusu Sultanbeyli Kent Meydanı’nda gerçekleştirdi.

Mitingte dün tahliye edilen Esenyurt Belediyesi’nin seçilmiş Başkanı Ahmet Özer ilk kez yurttaşların karşısına çıktı. İBB’ye yönelik hazırlanan iddianamede 2 bin 352 yıla kadar hapis cezası istenen CHP’nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin seçilmiş başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mektubu okundu. Yine mitingte konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, hazırlanan iddianameye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

‘Yüreğimin yarısını Silivri’de bıraktım’

Dün cezaevinden tahliye edilen Esenyurt Belediyesi’nin seçilmiş Başkanı Ahmet Özer, mitingte konuştu.

Özer, konuşmasında şunları kaydetti:

“Kıymetli Sultanbeylililer, değerli İstanbullular, Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Değerli kardeşlerim demin Sayın Genel Başkanımız bana dedi ki: ’13 aydan sonra ilk defa mikrofonla buluşacaksınız.’ Ben de dedim ki: ‘Sayın Genel Başkanım, evet; halkımla buluşacağım, halkımızla buluşacağım.’ Ben 372 günden sonra özgürlüğüme kavuştum, aranızdayım ama buruk bir sevinç benimkisi, sevinemedim bile. Çünkü yüreğimin yarısını Silivri’de bıraktım. O diğer yarısıyla size Ekrem Başkan’dan selam getirdim; belediye başkanlarımızdan, belediye bürokratlarımızdan, siyasilerimizden sıcak selamlar getirdim.

Dün cezaevinden çıkarken sevgili İl Başkanımız Özgür Çelik ve sevgili başkanımızın Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Vekilimiz Nuri Aslan, birçok ilçe başkanımız, belediye başkanımız ve örgütümüz beni karşılamaya geldi. Sizin şahsınızda bütün İstanbul örgütüne çok teşekkür ediyorum. Ama bugün bu meydana, siz değerli halkıma şükranlarımı arz etmek için geldim. Çünkü biliniz ki sizin buradaki sesiniz, Silivri hücrelerindeki yüreklerde yankılanıyor. Onlar sizden güç alıyor, motive oluyorlar kardeşlerim.

‘Bu barışı CHP olarak canı gönülden destekliyoruz’

Özgürlük dünyanın en kıymetli şeyidir. Tıpkı hava gibi, su gibi var ama farkında olmayız. Nefesiniz kesildiğinde havanın kıymetini anlarsınız. Cezaevinde şunu düşündüm: Bir tek kişi bile özgür değilse, hiçbirimiz özgür değiliz. Onun için bu mücadelemiz devam edecek. Özgürlük ve demokrasi mücadelesi devam edecek. Bu mücadele, bir insanın en onurlu mücadelesidir. Böyle zor zamanların maalesef ağır bedelleri olur. Ama bu bedeli ödemekten geri durmayanlar sayesinde geleceğe dair umutlarımız diri kalıyor. Özgürlüğe, eşitliğe, adalete dair mücadelemiz hep birlikte onları getirene kadar sürecek. Selam olsun bu mücadeleyi verenlere, selam olsun sizlere!

Biliyorsunuz, ülkemiz bir barış sürecinden geçiyor. Barış olmadan demokrasi olmaz, üretim olmaz, bereket olmaz. Biz de bu barışı Cumhuriyet Halk Partisi olarak canı gönülden destekliyoruz. Ama buradan şimdi sesleniyorum değerli dostlar, herkese, bizi dinleyen herkese soruyorum: Ülkenin yarısını dışlamakla barışı nasıl getireceğiz? O halde şimdi kardeşlik zamanı, şimdi kucaklaşma zamanı. Bu kucaklaşmayı, bu barışı üretmek için hukuk gerekir bize, adalet gerekir bize.

‘Toplumu bu kadar germek, bu kadar kutuplaştırmak iyi değil’

Silivri’de yatan başkanlarımız, kardeşlerimiz kimse ‘yargılanmasın’ demiyor. Ama pekala tutuksuz yargılanabilirler. Toplumu bu kadar germek, bu kadar kutuplaştırmak iyi değil. Madem barış diyoruz, madem kucaklaşma diyoruz, peki bu halkla kucaklaşmayıp da nasıl barışı getireceğiz? Onun için buradan bir çağrı yapıyorum: Evet, bize barış gerekli, demokrasi gerekli, hukuk gerekli. Bunun için kucaklaşmalıyız. O nedenle şimdi kucaklaşma zamanı, şimdi kardeşlik zamanı diyorum.

İşte dün İBB iddianamesi çıktı. İki bin, üç bin sene ile Ekrem Başkan yargılanıyor. Nasıl olacak bu barış? olmaz! Söylemek istediğim şu: Bizler, ülkemiz ve sizin çocuklarınız daha güzel, daha aydınlık bir Türkiye’de yaşasın diye mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu aynı zamanda bir anayasal hakkımız. Anayasamızın ikinci maddesi diyor ki: ‘Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına saygılı, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir.’ Biz de bunun için çalışıyoruz zaten.

Değerli kardeşlerim, Bu süreçte yiğitçe, cesurca, meydan meydan yorulmadan koşan, feraset sahibi Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in şahsında bize destek veren bütün genel başkanlara teşekkür ediyorum. DEM Parti’nin eş genel başkanlarına, İşçi Partisi’nin, Yeni Yol’un genel başkanlarına verdikleri destek için teşekkür ediyorum. Hep beraber demokrasi yolunda bize açılan ufka gidelim, iktidara gelelim, geldiğimiz iktidarı da demokratikleştirelim.

‘Karanlık koyulaştığında şafak yakın demektir’

Bu süreçte iki şeyden dolayı üzüldüm. İçeride sizler adına direndim, sizin emanetinizi asla yere düşürmedim. Arkadaşlarımla birlikte başımız dik, alnımız açık yürüdük. Ama bu süreçte dışarıda olup barış ve demokrasiye fiilen katkı veremediğim için üzüldüm. Bir de Esenyurt’ta 7 ay boyunca gece gündüz çalışırken, Esenyurt’un makus talihini yenmeye çalışırken, onu 21. yüzyıla yakışır bir hale getirmeye çalışırken birden bire önümüzün kesilip hizmetlerden ayrı bırakılmamız, en çok beni Esenyurt halkı adına üzdü. Ama merak etmeyin, karanlık koyulaştığında şafak yakın demektir. Ülkemizin demokrasi şafağında buluşmak üzere… Her şey çok güzel olacak!

İmamoğlu: Ayrılığımızın sebebi, bir avuç insanın koltuğunu kaybetme korkusudur

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik tarafından Ekrem İmamoğlu’nun mesajı da okunda.

İmamoğlu, mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Sevgili İstanbullar, kıymetli hemşerilerim; Sultanbeyli’nin değerli hanımefendileri, beyefendiler, sevgili gençler, canım çocuklar… Hepinizi saygıyla, sevgiyle, hasretle selamlıyorum, dostlukla kucaklıyorum. Neredeyse 8 aydır sizlerle ayrıyız. Bu ayrılığın sebebi, bir avuç insanın koltuğunu kaybetme korkusudur. Vatandaşın derdini, çaresizliğini, umutsuzluğunu önemsemeyen bir avuç insan, oturdukları koltuktan kalkmamak için hukuku, demokrasiyi, milli iradeyi ayaklar altına alıyor. Artık ömrü tükenmiş, günleri sayılı bu iktidar, bir şahsın siyasi hırsları uğruna, devletin tüm imkanlarını kötüye kullanıyor. İcraatla, hizmetle vatandaşın gönlüne girerek değil, rakiplerini zorla saf dışı ederek seçim kazanmaya uğraşıyorlar. Baskıyla, zulümle ayakta kalmanın yolunu arıyorlar. Onlar için siyasetin tek amacı, ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak. Bunun için milletimizi kutuplaştırıyor, birliğimize, kardeşliğimize zarar veriyorlar.

‘Siyaset, birliğimizi kardeşliğimizi güçlendirmenin aracıdır’

Bizim için ise siyaset, millete hizmet etmenin, birliğimizi kardeşliğimizi güçlendirmenin aracıdır. Biz; bu şehrin, bu ülkenin her mahallesini, her sokağını aynı gözle görürüz. Bu ülkenin her bir ferdi, bizim için özeldir, değerlidir. İstanbul’u bu anlayış içerisinde yönettiğimiz için, girdiğimiz her seçimi, oylarımızı artırarak kazanıyoruz. Sultanbeyli, bizim eşitlikçi, adil yönetim anlayışımızın tanığıdır. İstanbul’un hangi bölgesine ne hizmet götürdük ne yatırım yaptıysak, aynısını Sultanbeyli’de de yaptık. ‘Bize oy verenlere metro yapacağız’ diyen AK Parti anlayışının tersine, başlatamadıkları Sultanbeyli metrosunu biz başlattık. Oy veren-vermeyen anlayışıyla hareket eden bu kötü aklın aksine, bizim için hizmet millete yapılır. İnşallah 7-8 ay içerisinde açılışı planlanacak Sultanbeyli metrosu ile Sultanbeyli’yi İstanbul’un her noktasına biz bağlayacağız. Sultanbeyli’nin alt yapısına milyarca liralık yatırım yaptık. Kavşak, su arıtma tesisi, fiber internet hattı projelerimizi hayata geçirdik. Depreme hazırlık için projeler geliştirip uyguladık. Kreşler, kent lokantaları, kütüphaneler, spor tesisleri açtık.

‘Yaptıklarının hesabını sandıkta ödeyecekler’

Ne kadar çok çalıştığımızı, milletin parasını doğrudan millete verme anlayışıyla ne kadar çok iş yaptığımızı tüm İstanbul gibi, tüm Türkiye gibi, Sultanbeyli de gördü. Bizim projelerimizle yarışmak, milletin bize gösterdiği ilgi ve teveccühün üstüne çıkmak, o koltuk sevdalılarına zor geldi. Onun yerine iftira, tehdit, şantaj üzerinde yükselen, temelsiz davalarla bizi hedef aldılar. İspatsız, kanıtsız açtıkları davalar boşa düşer diye, adaylığımı önlemek, kendilerini garanti altına almak için benim 30 yıllık diplomamı iptal ettirdiler. Büyük bir algı operasyonuna girişip, aylarca milleti turpla, ahtapotla oyaladılar ama hiç kimseyi kandıramadılar. İsmimi terörle, casuslukla yan yana getirip, hayali senaryolar yazıyorlar, yine kimseyi kandıramıyorlar. Onları kurtaracak yalan, iftira kalmadı. Milletin önüne çıkacaklar ve yaptıklarının hesabını sandıkta ödeyecekler.

‘Milletin vicdanında mahkum olmuş hiçbir iktidar ayakta kalamaz’

Bizim hedefimiz, sadece milletimizi bu çürümüş iktidardan kurtarmak değil. Bizim davamız, ülkemizi hak ettiği adalet, hürriyet ve refah düzeyine taşımak davasıdır. Türkiye İttifakı iş başına gelecek ve ülkemiz artık şu ya da bu şahsın, şu ya da bu partinin değil, milletin ortak çıkarlarına uygun olarak yönetilecek. Devlet artık bir şahsın değil, milletin ortak aklıyla, milletin ortak değerleriyle hareket edecek. Türkiye; adaletin, eşitliğin, kardeşliğin gücüyle büyüyecek, zenginleşecek, güçlenecek. Ben, milletimin içinde taşıdığı iyiliğe, adalet duygusuna yürekten güveniyorum. Milletin vicdanında mahkum olmuş hiçbir iktidar ayakta kalamaz. Millet büyüktür ve son sözü hep o söyler. İşte bu huzurla, bu güvenle, Silivri’deki hücremde, ülkemin gelecek güzel günleri için direniyorum, çalışıyorum. Siz de umudunuzu, direncinizi, cesaretinizi asla kaybetmeyin. Bilin ki, adalet er ya da geç yerini bulacak ve her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak! Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı.”

Özgür Özel:

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB İddianamesinin açıklanmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yargılamaların canlı olarak yayınlanması talebini yinelerken, “Var mısın Sayın Erdoğan. Çıkaralım Siyasi Ahlak Kanunu’nu bir günde. Tüm siyasetçilerin senin de benim de Ekrem Başkan’ın da siyaset öncesinden bugüne kadar kim zenginleşmiş, kimin varlığı artmış, kim haram yemiş, millet görsün, hodri meydan” çağrısında bulundu. Özel, “Çınar” kod adlı gizli tanığın bir süre önce Adliye’de intihara kalkıştığını ileri sürerek, “Şimdi o ‘Çınar’ın aylar önce söylediği ifadeleri ‘Çınar’dan almışlar ‘İlke’ diye yeni bir gizli tanığa söyletmişler. Burası adaletin arandığı değil, bir kumpasın kurgulandığı iddianameye dönüşmüştür. Hepsinin farkındayız sonuna kadar da peşindeyiz” ifadesini kullandı.

Özgür Özel: Ahtapotun kolları değil ama bu milletin adalet arayan iki eli yakanızdadır

Özel, “İlk kez bugün, mitingden saatler öncesinden başlayarak bu otobüsün üzerinde müzik çalmadı, çalmayacak. Çünkü bugün yüreğimiz dağlanıyor. Azerbaycan’ın Zafer Bayramı törenlerine katılan sonra yurda dönen kahraman askerlerimizi taşıyan askeri kargo uçağı Gürcistan-Azerbaycan sınırında düştü. 20 yiğit evladımızı, 20 iyi yetişmiş pırıl pırıl askerimizi, canımızı kaybettik. Onun için bugün burada şarkı yok, burada neşe yok, ben burada Sultanbeyli’den sizi ve televizyonlarının başında bizleri izleyen herkesi bir dakikalık saygı duruşuna ve ardından İstiklal Marşımızı hep birlikte okumaya davet ediyorum” ifadesini kullandı.

Özel’in sözlerinin ardından bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. İstiklal Marşı’nın ardından aynı zamanda imam olan CHP Arnavutköy İlçe Başkanı Tekin Aras, hayatını kaybeden askerler için dua okudu.

Duanın ardından Özel, şunları kaydetti:

“Son zamanlarda çok kötü haberler aldık. Gebze’de çöken binada 4 vatandaşımızı kaybettik. Dilovası’nda yangında 3’ü çocuk 6 kadın işçimizi kaybettik. Diyarbakır’da iskele çökmesinden dolayı 4 işçimizi kaybettik. Hem onların hem iş kazalarında, iş cinayetlerinde, vatan savunmasında hayatlarını kaybedenlerin, tüm şehitlerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz. Bu memleket için görev yapan herkesi, polisimizi, askerimizi Allah korusun, böyle acıları bir daha yaşamayalım inşallah.

‘Siz böyle durdukça zulmeden abad olamayacak’

Dün ilk kez bir güzel haber aldık ve dün bu saatlerde Silivri Cezaevi’nde olan seçildikten sonra 209 gün görev yapabilen ardından 377 gün hapiste yatan, dün bu saatte cezaevindeki hücresinde olan Ahmet Özer, özgürlüğüne kavuştu. Onun bir an önce görevine dönmesini beklerken, Silivri’de, İzmir’de, Antalya’da, Afyon’da, Gebze’de, Bolu’da hem partimizin belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, bürokratları hem de Türkiye’nin tüm cezaevlerindeki siyasi tutsakların özgürlüklerine kavuşmasını ve hep birlikte onları bu otobüsün üstünde özgürlüklerini kutlayacağımız günleri bekliyoruz.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin İstanbul’da en güçlü olduğu ilçelerden birindeyiz. Geçmişte gücümüzün çok düşük olduğu, güç kazandığımız ama arzu ettiğimiz noktada olmadığımız bir ilçedeyiz. Bugün Silivri’deydim. Dün devletin ajansının ve televizyonunun alet edildiği haysiyet suikastları duruyordu. Ama onların hiçbirisi başlarını öne eğmemişlerdi. Hepsi bir şeye bakıyordu. Bakalım bugün iddianameden sonra ilk miting ne olacak, Sultanbeyli nasıl olacak? Verdiğiniz destek için, bu tarihi duruşunuz için tüm arkadaşlarımız ve aileleri adına teşekkür ediyorum. Siz böyle durdukça zulmeden abad olamayacak. Biz kazanacağız, haklılar kazanacak, masumlar kazanacak, adalet kazanacak.

‘Erdoğan hodri meydan, canlı yayın istiyoruz’

Silivri’deki ve tüm cezaevlerindeki yiğitler, Sultanbeyli’nin bu sesini duyuyor, hücreleri bu sesle umut doluyor. Öyle bir adalet krizinin içindeyiz ki 19 Mart sivil darbesinden 237 gün sonra, neredeyse 8 ay sonra nihayet o iddianame yazıldı. Aylardır bekledik. Artık sabrımız kalmadı dedik. Yazın şu iddianameyi de hem iftiralarla hesaplaşalım hem kendimizi savunalım, hem de bu iddianamedeki haksızlıkları, yalanları yargılayalım dedik. Ekrem Başkan, bütün arkadaşlar, parti olarak biz, bütün aileler bekliyoruz ki cesaretiniz varsa yargılamaları canlı yayınlayın, millet haklıyı da görsün, iftiracıyı da görsün. Ben bunu söylediğimde Devlet Bahçeli de destek vermişti. Bunu bütün muhalefet partileri destekliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi’nden ses çıkmıyor çünkü onlar yaptıkları kumpası biliyorlar, bu davanın hukuki değil siyasi olduğunu, Ekrem Başkan’ın önünü kesmek için olduğunu, CHP’yi iktidardan uzaklaştırmak için olduğunu biliyorlar. Değilse sayın Erdoğan hodri meydan. Canlı yayın istiyoruz, milletin önünde hesap vermek istiyoruz. İstifaya davet ettiğiniz kişi güya soruşturma gizli, ‘Bir ahtapot var, kolları bütün Türkiye’ye uzanıyor’ dedi. O gün o bunu dediğinde karşısına gerçek ahtapotu çıkarıp gösterdik. Kollarını gösterdik. O gün bugün ahtapot demedi ama iddianamede daha ilk sayfada ahtapot yazıyor, 4 kez yazıyor. Buradan soruyorum, ya bu iddianameyi yazan her zaman söylendiği gibi haftada bir gidip yürütmenin başına bilgi veriyor, emirlerini alıyor, ya da bu ülkeyi yöneten kişi bu yargılamayı yapanlara doğrudan talimat veriyor. Hangisi olursa olsun o ahtapotun kolları değil ama bu milletin adalet arayan iki eli yakanızdadır, bunu bilesiniz.

‘Bu kadar büyük kul hakkı yenmez’

İddianamenin başında Ekrem Başkanı suçluyorlar. Zenginleşmek için yaptı diye. Ekrem Başkanın, siyasete gelene kadarki zenginliği belli, edindiği mal mülk belli, siyasetten sonraki kısmı belli. Arkadaşlarımız masumdur, iddianame bir iftiranamedir. Bırakın boş olmayı bomboştur. Buradan Sultanbeyli’den geçmişte son seçimde de en çok oyu AK Parti’ye veren Sultanbeyli’den Sultanbeyli’nin vicdanına, insafına sığınarak, şahitliğine başvurarak soruyorum. Var mısın Sayın Erdoğan. Çıkaralım Siyasi Ahlak Kanunu’nu bir günde. Tüm siyasetçilerin senin de benim de Ekrem Başkan’ın da siyaset öncesinden bugüne kadar kim zenginleşmiş, kimin varlığı artmış, kim haram yemiş, millet görsün, hodri meydan. Burada Özgür Özel’in alyansı var. Hani diyordun ya, ‘Siyasete girerken bu vardı. Siyaseti ben bırakırken zenginleşmişsem bilin ki çalmışımdır’. Benim, Ekrem Başkan’ın bizim yüzükten geldiği noktada izah edemeyeceğimiz tek kuruşumuz yok. Ama sen o yüzüğün üstüne neler koydun be adam, neler koydun. Bunu anlat önce. Millete itibar suikastı yapmak kolay. İnsanların haysiyetiyle oynamak kolay. Ama bu kadar büyük kul hakkı yenilmez. Kendinden bildiğin işi başkasına kara diye çalma. Otur oturduğun yerde.

‘15,5 milyon insan İmamoğlu’nu aday yaptı’

Ekrem Başkan, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olmak istiyormuş, biz onu cumhurbaşkanı adayı yapmak istiyormuşuz. Bunu iddianameye suç gibi yazmışlar. Be adam, 23 Mart günü 15,5 milyon insan Ekrem İmamoğlu’nu aday yaptı, suçsa biz bu suçu 15,5 milyon kişi sokaklarda, meydanlarda, sandıklarda işledik. Seçim kazanmaya çalışıyormuşuz. Bugün Türkiye’de yapılan anketlerde en düşük oranla, yüzde 60’la millet iktidar değişsin istiyor, senin gitmeni istiyor, huzur istiyor, iş istiyor, aş istiyor. Seni değiştirmeye çalışmak suçsa, memleketin yüzde 60’ı ortaktır bu suça.

Daha iddianame kabul edilmeden, yargılama olmadan, karar verilmeden, istinaf edilmeden, Yargıtay’da kesinleşmeden her gün hem de başsavcılık eliyle masumiyet karinesi zedeleniyor. Her gün Ekrem İmamoğlu suç örgütü deniyor. Dün de şemalar yayınlayıp milleti inandırmaya çalışıyorlar. Bu şemaları en son Ergenekon’da Balyoz’da yapıyorlardı. Kimseye suçu ispatlanmadan suçlu diyemezsiniz. Olmayan bir örgütü var diye gösteremezsiniz. Mahkeme yerine geçemez, karar kesinleşmeden kimseye suçlu muamelesi yapamazsınız. O örgüt dediklerinin faaliyetine başladığı tarihi yazmışlar, o tarihte yapılan şikayetle Büyükçekmece’de mahkeme görüldü. Geçen hafta Ekrem Başkan o iddiadan beraat etti. Dünkü iddianamede bu suç örgütünün başlangıcını o olaya dayandırmaya çalışıyorlar. İddianame dün çıktığı anda temel dayanağından, taşıyıcı kolonundan yoksun olarak çıkmıştır.

‘Burası adaletin arandığı değil, bir kumpasın kurgulandığı iddianameye dönüşmüştür’

Basit bir şekilde iddianameyi özetleyecek olursak; iddia şudur: Birileri, yani gizli tanıklar, ilk başta 3 taneydi bunlar. Bunlar kimsenin bilmediği, yüzleri kapalı, adları gizli iftiracılardı. Bunların sayısı şimdi 15’e çıkarmışlar. Bu 15 gizli tanık, söyledikleriyle iftiralar atıyor. Başsavcı diyordu ki, ‘Kimseyi sadece tanık beyanıyla suçlamıyoruz, mutlaka kanıtını koyuyoruz’. Dün iddianame çıktı ve onlarca arkadaşımızın suçlamalarında gizli tanığın söyledikleri ya da iftiracıların söyledikleri var. Buradan bir çok üzerinde konuşacağımız bir bombayı ifade edeyim. İlk başlarda bir ‘Çınar’ vardı, her iftirayı o atardı. Sonra bu ‘Çınar’la araları bozulmuş. Bu ‘Çınar’ın söylediği sözler, verilen vaatler, attığı yalanlar birbiriyle örtüşmemiş. Bu ‘Çınar’ı 7’nci kata almamaya başlamışlar. Bu ‘Çınar’, 6’ncı katta intihara kalkışmış. Buradan bütün adliye muhabirlerinin bildiği intihara kalkışma olayındaki kişi ‘Çınar’ın ta kendisidir. Şimdi o ‘Çınar’ın aylar önce söylediği ifadeleri ‘Çınar’dan almışlar ‘İlke’ diye yeni bir gizli tanığa söyletmişler. Yalan olduğu, kumpas olduğu buradan belli bir soruşturmada, gizli tanığın sekiz ay önce söylediklerini alıp ‘İlke’ denen gizli tanığa veriyorlar. Burası adaletin arandığı değil, bir kumpasın kurgulandığı iddianameye dönüşmüştür. Hepsinin farkındayız sonuna kadar da peşindeyiz.”