• Ana Sayfa
  • Manşet
  • Prof. Levent Köker: Barışın nihai hedefi demokratik toplumun inşası olmalı

Prof. Levent Köker: Barışın nihai hedefi demokratik toplumun inşası olmalı

DEM Parti İzmir İl Örgütü’nün düzenlediği panelde konuşan Prof. Dr. Hüseyin Levent Köker, barış sürecinin yalnızca silahların bırakılmasından ibaret olmadığını belirterek, “Nihai hedef barışın ve demokratik toplumun inşa edilmesi olmalıdır” dedi.

Prof. Levent Köker: Barışın nihai hedefi demokratik toplumun inşası olmalı
Prof. Levent Köker: Barışın nihai hedefi demokratik toplumun inşası olmalı
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 6 Aralık 2025 20:37

DEM Parti İzmir İl Örgütü, Konak’ta bulunan il binasında “Barış ve Demokratik Toplum Süreci: Hak ve Özgürlüklerin Geleceğini Tartışıyoruz” başlıklı bir panel düzenledi. Moderatörlüğünü DEM Parti İzmir Kadın Meclisi Sözcüsü Türkan Aslan Ağaç’ın yaptığı etkinliğe Prof. Dr. Hüseyin Levent Köker konuşmacı olarak katıldı. Panel, yoğun katılımla gerçekleşti.

Türkan Aslan Ağaç, açılış konuşmasında Kürt sorununun yalnızca Kürtlerin değil, Türkiye’nin bütününün sorunu olduğunu vurguladı. Türkiye’nin kuruluşundan bu yana “düğmenin yanlış iliklendiğini” söyleyen Aslan Ağaç, 1921 Anayasası’nın çoğulcu yapısına karşın 1924 Anayasası’yla birlikte tüm yurttaşların “Türk” olarak tanımlandığı bir inkâr sisteminin kurulduğunu ifade etti.
Aslan Ağaç, “Milyonlarca Kürt’ün yasal olarak tanımlanması gerekiyor. Bu coğrafyada yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyaç var” dedi.

‘Nihai hedef demokratik toplumun inşası’

Panelde konuşan Prof. Dr. Levent Köker, sürecin iktidar tarafından “terörsüz Türkiye” perspektifiyle sunulduğunu ancak bunun demokratikleşme hedefi taşımadığını söyledi. Devlet Bahçeli’nin “Hepimiz Türkiyeyiz” sözünü hatırlatan Köker, iktidarın yaklaşımında belirsizlikler bulunduğunu belirtti.

Köker, PKK’nin feshi tartışmalarına ve Suriye’deki gelişmelere değinerek, Suriye’nin yeniden inşa sürecinde Ahmed El Şara’nın kullandığı “Suriye Arap Cumhuriyeti” tanımının Türkiye’deki “Türkiye Devleti mi, Türk devleti mi?” tartışmasını çağrıştırdığına dikkat çekti.
“Anayasamızda bir çelişki var” diyen Köker, mevcut siyasal dil ile anayasal düzen arasındaki uyumsuzluğun giderilmesi gerektiğini söyledi.

Köker, 27 Şubat çağrısının önemine vurgu yaparak, “Sadece silahların ortadan kaldırılması değil, nihai hedefin barışın ve demokratik toplumun inşa edilmesi gerekiyor. Bunun için top siyasi partilerde, halkta ve sivil toplum örgütlerinde” ifadelerini kullandı.

‘Kürt vardır demek Kürtçeyi kabul etmektir’

Türkiye’de uzun yıllardır süren inkâr politikalarına değinen Köker, “Kürt vardır demek, Kürtçe diye bir dil olduğunun kabul edilmesi demektir” dedi. 1992’de Kürtçeyi yasaklayan kanunun kaldırıldığını hatırlatan Köker, buna rağmen baskının ve sınırlamaların devam ettiğini belirtti.

TRT 6’nın devlet tarafından “zararsız kültürel açılım” olarak tanımlandığını söyleyen Köker, bunun Kürtçenin kamusal alanda tanınması açısından yetersiz kaldığını ifade etti.

‘Yeni bir anayasa toplumsal sözleşme gerektirir’

CHP’nin kurultay programına da değinen Köker, programda anadil ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığını belirtti. Lozan Antlaşması’ndaki “anadili Türkçe olmayan Türkiye vatandaşları” ifadesini hatırlatarak, bu konuların çözülmesi gerektiğini söyledi.

Köker, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki engelleri sıralarken, merkeziyetçiliğin güçlenmesinin demokratikleşme açısından olumsuz olduğunu kaydetti. Cumhuriyetin ilanından sonra Mustafa Kemal’in hazırladığı ancak hayata geçmeyen anayasa taslağını hatırlatan Köker, “Otoriter 1924 Anayasası tercih edildi. Bugün yeni ve özgürlükçü bir anayasaya ihtiyaç var” dedi.

Köker, anayasaların devlet tarafından değil toplum tarafından yapılması gerektiğini vurgulayarak, geçmişte de mevcut anayasaların sık sık ihlal edildiğini söyledi.

Panel, dinleyicilerin sorularıyla sona erdi. (MA)