Büyümek başka şey şişmek başka bir şey!
Süleyman Karan 8 Aralık 2025

Büyümek başka şey şişmek başka bir şey!

Ekonomik büyüme, genellikle gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) veya gayri safi milli hasıla (GSMH) gibi makroekonomik göstergelerle ölçülür. GSYH, belirli bir dönem içinde bir ülke sınırları içinde üretilen tüm nihaî mal ve hizmetlerin toplam değerini ifade eder. GSYH hesaplanırken, üç ana yaklaşım kullanılır.

İlki üretim yaklaşımı… Üretim yaklaşımında, ekonomide üretilen tüm mal ve hizmetlerin piyasa değeri toplanarak GSYH hesaplanır. Bu ekonominin sektörel dağılımını analiz etmek için de kullanılan bir hesaplama yöntemidir.

İkincisi harcama yöntemidir ve dört ana bileşenden oluşur. İlk bileşen hanehalklarının yaptığı harcamalar olarak tanımlanan tüketim harcamalarıdır. İkincisi işletme ve bireylerin sermaye mallarına yaptığı yatırım harcamalarıdır. Üçüncü harcama kalemi devletin mal ve hizmet alımlarıdır. Dördüncü harcama kalemi ise ihracattan ithalatın çıkarılmasıyla elde edilen net ihracat farkı yer alır.

GSYH hesaplamasında bir diğer yöntem ise gelir yaklaşımıdır. Bu yaklaşımda üretim sürecinde elde edilen gelirler yer alır. Gelirler; işçilere maaş olarak, mülk sahiplerine kira, sermaye sahiplerine faiz ve işletme sahiplerine kâr ödemeleri olarak sınıflandırılır.

Bu hesaplamaların hepsi kuramsal olarak aynı sonucu verir. Bir ülkede belli bir dönemde toplam üretim, toplam harcama ve toplam gelir birbirine eşittir. Fakat hesaplama sürecinde yöntemden doğan hatalar nedeniyle çeşitli düzeltmeler yapılması gerekir.

Türkiye’nin GSYH hesaplama sürecini yöneten Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) üretim yöntemiyle hesaplamayı temel kabul ediyor. TÜİK, ‘Dönemsel Gayrisafi Yurtiçi Hasıla, III. Çeyrek: Temmuz-Eylül, 2025’ verilerini açıkladı.

Grafik 1: GSYH, İKTİSADİ FAALİYET KOLLARINA GÖRE BÜYÜME HIZLARI
(III. Çeyrek: Temmuz – Eylül, 2025)

TARIM SEKTÖRÜNDE YAŞANAN
DARALMA GÖZ KORKUTUCU
TÜİK verilerine göre, GSYH 2025 yılı üçüncü çeyrek ilk tahmini; zincirlenmiş hacim endeksi olarak, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3.7 arttı.
GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2025 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; inşaat yüzde 13.9, finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 10.8, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 10.1, ürün üzerindeki vergiler eksi sübvansiyonlar yüzde 9.6, diğer hizmet faaliyetleri yüzde 7.1, sanayi sektörü yüzde 6.5, ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmetleri yüzde 6.3, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 4.4, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 4.2, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 2.1 arttı. Tarım sektörü ise yüzde 12.7 daraldı.

Görüldüğü üzere, her zamanki sürdürülebilir olmayan kısır döngü… İnşaat sekörünün lokomotifliği üstlendiği, finans ve sigorta faaliyetleriyle bilgi ve iletişim sektörlerinin iki haneli rakamlarda büyüdüğü, üretici sektörlerin düşük ağırlıkta kaldığı bir büyüme eğilimi söz konusu olan…
Tarım sektöründeki yüzde 12.7’lik yıllık daralma, yalnızca bu çeyreğe özgü bir sorun olmanın ötesinde… Son 11 çeyreğin beşinde tarım sektöründe negatif büyüme gözlemleniyor. 2025 yılında, ilk çeyrekte yüzde 0.7, ikinci çeyrekte yüzde 5.3’lük bir daralma yaşanmıştı.

Grafik 2: GSYH BÜYÜME HIZLARI
(III. Çeyrek: Temmuz – Eylül, 2025)

SADECE ZİRAÎ DON VE
KURAKLIK MI MESELE?..

Bu durum arz temelli bir gıda enflasyonunun yapışkan nitelikli olabileceğini ortaya koyuyor. Tarımsal üretici fiyatları endeksinin (tarım-ÜFE) yukarı yönlü seyrini sürdürdüğü bir süreçte bu veriler, gelecekte de gıda enflasyonunun kolay kolay kontrol altına alınamayacağının habercisi… Aynı şekilde, tarımsal girdi fiyat endeksini (tarım-GFE) bu çerevede yakından izlemek gerek. Bakan Şimşek’in gerekçe olarak gösterdiği iklim krizinin etkileriyle derinleşen kuraklık ve susuzluk da önemli etkenler, ancak salt bunları bu dramatik daralmanın sebepleri olarak göstermek, tarım sektöründe yapısal bunalımı açıklamak için yeterli değil, daha açık söylemek gerekirse görmezden gelmek demek!

Hazine ve Maliye Bakanı bu gelişmelerden pek de etkilenmişe benzemiyor. “Tarımın GSYH içindeki ağırlığının yüksek olduğu bu çeyrekte, ziraî don ve kuraklığın etkisiyle daralan tarım katma değeri büyümeyi belirgin şekilde sınırlarken, tarım dışı büyüme yıllık yüzde 5.6 oldu” saptamasını yapıyor ve sorunu hava anomalilerine bağlıyor sadece.

21 ÇEYREKTİR ARALIKSIZ BÜYÜYORSAK
REEL SEKTÖRDE NEDEN KRİZ YAŞANIYOR?
Peki ya yüzde 6.5 büyüme kaydeden sanayi sektöründe durum ne? Reel sektör temsicileri niye feryat figan, madem ki sektör büyüyor?.. Büyümesine büyüyor da, bu sanayi setörünün geneline yayılan bir büyüme değil. Sanayideki büyüme bazı sektörlerdeki yoğun büyümeyi ifade ediyor. Pek çok sektörde ise daralma ve istihdamda gerileme yaşanıyor. Sanayi üretimindeki artışın önemli bir kısmı, geçen yılın ikinci ve üçüncü çeyreklerinde yaşanan daralmanın yarattığı baz etkisi kaynaklı… Bir de buna çok düşük kâr marjlarıyla ayakta kalmaya çalışan, hatta normalde kapısına kili vurması gereken zombi şirketlerin varlığını ekleyelim. Piyasada kalma odaklı bir çark döndürme eğilimi söz konusu… Sanayi üretimindeki artışın büyük oranda iç talep kaynaklı olduğunu da belirtmek gerek. Bunu dış ticaret verilerinden anlayabiliyoruz.

Grafik 3: HARCAMA YÖNTEMİYLE GSYH BİLEŞENLERİNİN
BÜYÜME HIZLARI (III. Çeyrek: Temmuz – Eylül, 20257

İHRACAT RAKAMLARI DA SANAYİDEKİ
YAPISAL SORUNLARI TEYİT EDİYOR
İşte dış ticaret verileri… Mal ve hizmet ihracatı, 2025 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 0.7 azalırken, mal ve hizmet ithalatı yüzde 4.3 arttı. Peki ekonomi yönetiminin ve ona bağlı resmî kurumların ‘tarife savaşları ihracatımıza olumlu yansıyacak’ saptamalarına ne oldu? Her zamanki gibi küresel ekonomideki eğilimi okuyamayan, bol hamasetli bir beklenti olarak o da havada kaldı!
İhracatın önemli bir bölümünü sanayi mallarının oluşturduğunu hatırlayalım. Ve İhracattaki daralmanın yalnızca bu çeyreğe özgü olmadığını da belirtmek gerek. Son 11 çeyreğin beşinde negatif büyüme yaşandı. İİhracattaki zayıflamanın salt küresel ticaret iklimindeki olumsuz eğilimden kaynaklandığını söylemek de zor. Döviz kurundan kaynaklı rekabet sorunlarından katma değerli üretime kadar pek çok sebepten ötürü ihracat sektörü de yapısal sorunlarla karşı karşıya… İhracatı sırtlayan sektörler olarak savunma, otomotiv ve kimya sanayileri öne çıkıyor. Geleneksel ihracat sektörlerinden tekstilin nasıl bir kriz içinde olduğunu artık bilmeyen yok. Beyaz eşya sektöründe de rakamlar hiç iç açıcı değil. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği’nin (TÜRKBESD) verilerine göre; ocak-ağustos döneminde iç satışlar yüzde 7 düşüşle 6.7 milyon adede, ihracat yüzde 7 gerileyerek 13.4 milyon adede, üretim ise yüzde 9 azalışla 19.6 milyon adede geriledi. En büyük beyaz eşya üreticileri ciddi zararlar yazıyor. Bazıları hiç de azımsanmayacak sayıda işçi çıkartıyor. Sonuç itibarıyla, sanayi sektöründeki büyüme dengesiz ve sürdürülebilir değil.

ÖYLE DE HESAPLASAN SORUN
BÖYLE DE HESAPLASAN SORUN
Şöyle bir de yukarıda sıraladığımız yöntemler üzerinden de büyümeye bir bakalım… Üretim yöntemiyle GSYH tahmini, 2025 yılının III. çeyreğinde carî fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 41.6 artarak 17 trilyon 424 milyar 718 milyon TL oldu. GSYH’nin üçüncü çeyrek değeri carî fiyatlarla ABD Doları bazında 432 milyar 880 milyon olarak gerçekleşti.

Yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları III. çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 4.8, devletin nihaî tüketim harcamaları yüzde 0.8, gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise yüzde 1.7 artış kaydetti. Harcama yöntemine göre GSYH verileri yurtiçi tüketim talebinin her çeyrekte artarak büyümeye daha fazla katkı verdiğini ortaya koyuyor. Bu oranlar yılın ilk çeyreğinde yüzde 2.1, ikinci çeyreğinde yüzde 4.44tü. Üçüncü çeyrete yüzde 4.8 oldu ve GSYH’ye yüzde 3.2 katkı verdi. Hani talep tarafındaki eğilimler politika faizini atırmak için uygundu? Bir gariplik yok mu?..
Gelir yöntemiyle yapılan hesaplamaya göre; işgücü ödemeleri, 2025 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 41.1, net işletme artığı/karma gelir yüzde 43.5 arttı. İşgücü ödemelerinin carî fiyatlarla gayri safi katma değer içerisindeki payı geçen yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 35’ken, bu oran 2025 yılında da yüzde 35 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise yüzde 46’yken yüzde, 46.7’ye yükseldi.

Grafik 4: GELİR YÖNTEMİYLE GSYH BİLEŞENLERİNİN GAYRİSAFİ
KATMA DEĞER İÇERİSİNDEKİ PAYLARI
(III. Çeyrek: Temmuz – Eylül, 2025)

ŞİŞMEKLE ŞİŞİNMEK
BU ÜLKEDE BİR GELENEK!
Sonuç iibarıyla, büyümenin bileşenleri sorunlu, sürdürülebilir olmadığını da söylemek gerek… Dengesiz ve hormonlu bir büyüme var ve üretim temelli değil tüketim temelli bir yapıya sahip. Büyümeden nasiplenenlerin küçük bir azınlık olması da ayrı bir mesele ve bu durumun enflasyonla mücadelenin önünde önemli bir engel olduğunu da hatırlatmakta fayda var. Yani büyümüyoruz da sağlıksız bir şişkinlik yaşıyoruz desek yeridir. Ancak ekonomi yönetiminin iki önemli ismi gidişattan memnun gibi…

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, III. çeyrek büyüme rakamlarını şöyle değerlendiriyor: “Türkiye ekonomisi, 2025 yılının III. çeyreğinde yıllık bazda yüzde 3.7, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak çeyreklik bazda yüzde 1.1 büyüdü. Böylece ilk dokuz aydaki yıllık büyüme yüzde 3.7 gerçekleşti. Yıllıklandırılmış milli gelirimiz 1.5 trilyon doları aştı”.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da rakamlarla övünüyor. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak da yüzde 1.1’lik büyümeyle ekonominin son üç çeyrekteki pozitif eğilimini ivmelendirerek sürdürdüğünü, küresel ve bölgesel olumsuz konjonktüre rağmen dayanıklılığını ortaya koyduğunu belirten Yılmaz, sağladıkları siyasi istikrar ortamı ve öngörülebilir politikalar çerçevesinde büyüme performanslarının 21 çeyrektir kesintisiz devam ettiğini vurguluyor.

Rakamlar her zaman gerçeği yansıtmaz, hele ki bazı verileri görmezden gelirseniz. Uzun yıllardır rakamlara boğuimuş masallar dinliyoruz. Çünkü ekonomi yönetimi ve siyasî iktidar şişmekle şişinmeyi pek seviyor!

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.